Pazar 12.04.2015
Son Güncelleme: Cumartesi 11.04.2015

Eğitimli gurbet kuşları yuvaya döndü

Türkiye kökenli göçmenlerin Fransa'ya gidişinin 50. yılı çeşitli etkinliklerle anılıyor. 50 yıl önce Fransa'ya gidenlerin çocukları tam anlamıyla kayıp bir nesil. Ama onların içinden çıkan başarı hikayeleri de yok değil...Fransa'da eğitim gören, Türkiye'de iyi yerlere gelen beş isimle buluştuk

Uluslararası literatürde göçmen, biraz da horlanarak sıfatlandırılmış haliyle 'gurbetçi'ler, bu toprakların değişmez gerçeği. Yarım asır önce para ve iş umuduyla binlerce kişi hayatlarının 'dur' tuşuna basarak Avrupa'nın çeşitli ülkelerine dağıldı. Fransa, Almanya, İsviçre, Avusturya'da kendilerine küçük 'Türkiye köyleri' yarattılar. Orada da aynı buradaki gibi bir hayatı yaşamaya çalıştılar. Ama Avrupa'ya giden gurbetçiler içinde, Fransa'ya gidenlerin ayrı bir yeri var... Çünkü onlar, hakkında en az şey bildiklerimiz... Belki de Türkiye'nin en fakir yerlerinden gidenler oldukları için, en içine kapanık göçmenler...
Fransa'daki Türkiye kökenli göçmenler, tıpkı diğerleri gibi orada bir yaşam sürmeye değil, para kazanıp dönmeye odaklıydı, bu nedenle yıllar boyunca her göçmen evinde sabah gün ağarmadan 04.00'da ışıklar yandı. Çünkü baba inşaattaki ya da fabrikadaki işine gidecek, anne okuma-yazma bilmeden geldiği bu ülkede çat pat konuştuğu Fransızcasıyla günü kurtarmaya çalışacaktı... Bu sırada kimse evdeki çocukların geleceğini, Fransa'daki hayatlarına dair planlar yapacak durumda değildi... Planlar Türkiye'ye dönüş üzerineydi hep... Tam da bu nedenle, göçmenlerin çocukları ne Fransız ne de Türk gibi hissediyordu. Onların geleceği de anne ve babalarının hayatlarının birer kopyası olacaktı. Çoğunun hayatı böyle de oldu. Köyden bir gelin ya da damat alındı, Fransa'da küçük Türkiyeler yaratıldı ve orada yaşandı...
Bu çemberden çıkanlarsa geride kalanların gözünde birer 'kahraman' oldu. Türklerin Fransa'ya göçünün 50. yılının anıldığı bu günlerde, o kahramanları bulduk. Ailesinin kaderini yaşamayan, Fransa'da eğitim alıp, önemli noktalara gelen ve belki de ailelerinin en büyük hayali olan Türkiye'ye yerleşmeyi başaran ikinci kuşakla buluştuk. Fransa doğumlu, Fransız eğitimi almış ama Türk kökenli bu isimlerin hepsi İstanbul'da önemli şirketlerin başında... Bir dernekleri bile var. İsmi Trait D'union; Orta Tire Derneği... Arada kalmışlıklarını anlatmak için derneklerine bu ismi vermişler. Onlar birer kahraman çünkü ailelerin kaderini yaşamayı reddederek kendilerine Türkiye'de bir kariyer yolu çizmişler... Derneğin kurucusu Jülide Yaşar Soncu'nun hikayesini anlatarak başlayalım. 42 yaşındaki Jülide Yaşar Soncu, sekiz yıldır Türkiye'de. Bir şirketi var. Doğup büyüdüğü Fransa'ya dönmeyi düşünmüyor. Gerisini onun cümleleriyle aktaralım:

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.