Pazar 26.04.2015
Son Güncelleme: Cumartesi 25.04.2015

Teknoloji icat oldu mertlik bozuldu

Dijital dünyayı çok sevdik, hayatımızı ona göre şekillendirdik. Artık her anımızı kaydediyor, ne yapsak paylaşıyoruz. Ama Citizenfour belgeseli ortaya çıkardı ki devletlerler de bizi gözetliyormuş. Yani biri değil herkes herkesi gözetliyor! Gelinen noktada mahremiyete elveda dedik. Peki nasıl bir gelecek bekliyor bizi? Uzmanlara göre bir yol ayrımındayız...

Herkes herkesi gözetliyor, peki bu işin sonu nereye varacak?
Bir arkadaşınıza e-posta atıyorsunuz ya da eşinize telefondan bir mesaj gönderiyorsunuz, annenizle babanızla telefonda konuşuyorsunuz... Bunlar sizin için günlük hayatınızın rutin işleri olabilir ama eğer bunların iki kişi arasında kaldığını düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz. Her şeyiniz, sizin izniniz olmadan ve doğal olarak haberiniz olmadan takip ediliyor. Sadece bunlar mı? Google arama çubuğuna girdiğiniz kelimeler, internette hangi sitelere girdiğiniz, neler yaptığınız, nerelere gittiğiniz de takip altında. Peki kim yapıyor bunları? Laura Poitras'ın yönettiği Oscar ödüllü Citizenfour belgeseline göre ABD! Belgeselde üst düzey CIA analizcisi Edward Snowden, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA) özel hayatın gizliliğini hukuk dışı yollarla ihlal ettiğini kanıtlayan gizli belgeleri kameralar önünde gazetecilere teslim ederken, 11 Eylül'den sonra ABD'nin hem kendi vatandaşlarını hem de tüm dünyadaki ülkeleri ve o ülkelerin vatandaşlarını dinleyebilecek bir sistem kurduğunu anlatıyor. Snowden'ın ifşası aslında yeni değil, eski... O hayatını altüst etme pahasına ABD'nin bizi ve herkesi nasıl gözetlediğini 2013'de anlattı. Üstelik bu gözetleme ABD'nin savunduğu gibi sadece güvenlik nedeniyle değil. Ticari nedenlerden dolayı da gözetleniyoruz. Şimdilerde Rusya'da yaşayan Snowden elindeki bilgileri paylaşmaya devam ediyor. Ama onun anlatmaya çalıştığı tehlikeli durumun sonuçlarını dünya yeni yeni kavrıyor. Bizde de bu hafta vizyona giren Citizenfour'un dünyada yoğun ilgi görmesinin sebebi bu. Ama sadece devletler mi bizi gözetliyor? Yaşadığımız dünyada akıllı teknolojik cihazlarımız aslında bizi gözetleyen aletler aynı zamanda. Üstelik biz kullanıcılar da hem kendi hem de başkasının mahremiyeti konusunda hassas değiliz. Nerede ne yapıyoruz açık ediyoruz. Hollywood ünlülerinin kendi cep telefonlarıyla çektiği müstehcen fotoğrafları hacklenip ortalığa dökülüyor. İntikam pornosu diye hayatımıza yeni yeni durumlar giriyor. Google Glass ile bir mekana girmek artık pek mümkün görünmüyor. İnsansız hava araçlarıyla elde edilen görüntü ve bilgilerle şantajlar yapılıyor. Periscope hayatımıza yeni girdi ama izinsiz çekimler nedeniyle skandallarla anılmaya başladı. Yani biri bizi gözetliyor zamanlarından herkes herkesi gözetliyor zamanlarına geçtik. Peki nasıl bir dünyada yaşıyoruz, dijital çağda mahremiyetimiz kalmadı, onu anladık ama, kişisel olarak gözetlenmeden yaşamak mümkün mü? Değilse nasıl bir sistem kurulmalı? SABAH'ın teknoloji editörü Timur Sırt ile Citizenfour'u izleyip bu sorulara cevap aradık.
- Belgeseli izlediniz, şaşırdınız mı?
- Snowden'ın ifşasından önce de Wikileaks belgeleriyle sıradan insanlar olarak yine şoka girmiştik. Snowden'ın ifşası kişisel hayatımızın bir devlet tarafından nasıl gözetlendiğini öğrendiğimiz için şok dalgası yarattı. Bence bunun arkası da gelecek. Bu tür 'sızmalar' çoğalacak. Çünkü artık başka bir çağda yaşıyoruz. Bunun için şaşırmamaya alışalım!
- Neden böyle bir durumu yaşıyoruz?
- Biz eskiden bu tür ifşaları casusluk filmlerinde falan izlerdik. Ama internetle birlikte bu tür 'sızmaların' sıradanlaştığını görüyoruz. Bunun temel sebebi yaşadığımız dijital dönüşüm. Özellikle mobil teknolojinin yaygın bir şekilde kullanılmasıyla birlikte, sıradan insanlar olarak bizler çok hızlı bir şekilde teknolojiyle haşır neşir olduk. Teknoloji, belki de tarihte ilk kez şirketlerin, devletlerin, kurumların kullanacağı pahalı ürünler olmaktan çıkıp tüketici ürününe dönüştü. Sıradan insanlar olarak bizler de bu teknoloji ürünlerine yoğun ilgi gösterdik ve hayatımıza dahil ettik. Oysa devletler, kurumlar ya da şirketler gibi yapılar bu dönüşümü bu kadar hızlı yaşayamadı. Yani sıradan insanın iletişim ve teknolojiye adapte olması, devlet ya da kurumlara göre daha hızlı oldu. Hal böyle olunca devletler, kurumlar panik yaşamaya başladı. Onlar, kontrol edilemeyen bir durumla karşılaştıklarını düşündüler. Bütün bu dönüşümü, değişimi kontrol altına almak için de farklı yapılanmalara gittiler. Bu yapılanma kimi zaman legal olduğu gibi kimi zaman da illegal olabiliyor. ABD her türlü çıkarı için dünyada, Avrupa dahil her ülkeyi gözetlemek zorunda hissediyor.
- Her şeyimiz gözetleniyor mu yani?
- Evet. Ama bu gözetlemeleri programlar yapıyor ve şöyle oluyor. Mesela siz bomba yapımıyla ilgili kimi kelimeleri e-postanızda kullandınız, Google'da aradınız falan... Kapınızda CIA'yi bulmanız an meselesi. Yani programlar potansiyel bir tehlike olarak görürse sizi, o zaman işlem başlıyor. Ya da casus programlar var. Gelen bir e-postaya tıklayınca bilgisayarınız, mobil cihazınız sizin kontrolünüzden çıkıyor. Şimdi bu programları şirketler yapıyor ve satıyor. Bu şirketler bu programları başka ülkelere, kurumlara da satabiliyor. Yani bugün siz dinliyor, gözetliyor olabilirsiniz ama aynı programlarla siz de dinlenebilir, gözetlenebilirsiniz.
DİJİTAL DEĞİL CİLALI TAŞ DEVRİNDEYİZ

- Tüm bu yaşananlar sonrası düze çıkmak için ne yapmalıyız?
- İnternete bağlı her cihaz kapısı açık ev gibidir. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Aslında biz dijital dünyada Cilalı Taş Devri'ni yaşıyoruz. Cilalı aletlerimiz var ama henüz kapısı var mı, varsa kilidi var mı ve bu kilitler nasıl kullanılır konusunda pek de bilgili değiliz. Bunları yeni yeni keşfediyoruz. Bunları keşfederken de bir çocuk gibi kırıp dökebiliyoruz. Ama biz kullanıcılar şunu biliyoruz, dijital dünyada yapılan her hareket ya da hareketsizlik bir iz bırakıyor. Şimdi bu izleri takip, iyi niyetli olabilir, kötü niyetli olabilir. Mesela dağ başındasınız ve birden kimse sizden haber alamıyor. Bu takip sayesinde size ulaşılabilinir. Bu durum iyi niyetli takibe örnek. Ama sorun, niyet ve takip edilmeyi kimin yaptığıyla ilgili. Dünyanın her tarafında kişisel bilgilerin istihbarat amaçlı devlet kurumları tarafından illegal biçimde kullanılabildiğini biliyoruz. ABD toplumunun buna sıkça maruz kaldığı ortada. Ama bu takiplerin, elde edilen bilgilerin hesap verilebilirlik ölçüsünde yapılabilmesi, denetim mekanizmaların olması gerekiyor. Bu da kullandığımız teknolojik gelişmelere uygun bir hukuk sistemine, yapılanmalara ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
- Öngördüğünüz hukuk sistemi kurulmazsa ne olabilir?
- İnsanlar tepki olarak dijital teknolojinin kullanılmadığı yaşam alanlarına yönelebilirler. ABD'de bunun örneklerine rastlıyoruz. Eğer bu gözetleme, dinlenme, kontrol altına alınmazsa ve denetlenebilir, hesap verilebilirlik zeminine oturtulmazsa bu tür yaşam alanlarının sınırlarının genişleyeceğini tahmin etmek hiç de zor değil.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.