Kadınlar da atlara fısıldar

At, avrat, silah... Bu üçlemenin yerleştiği topraklarda at, en ünlü şairlerin mısralarına da ilham kaynağı oluşmuştur. Duygusallığı, dev cüssesine rağmen ürkekliği ve müthiş hafızasıyla bilinen atlar, Nazım Hikmet'in, Davet şiirinde "Dört nala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim" ya da Cemal Süreya'nın "Kırmızı bir at oluyor soluğum (...) dört nala sevişmek lazım" mısralarını süslemiştir. Geçtiğimiz günlerde bu yıl 89.su gerçekleştirilen Gazi Koşusu'nu safkan Renk adlı at kazanmış, şampiyonluk kupasını ise safkanın sahibi Gülçin Kundakçı kaldırmıştı. Erkeklerin hakim olduğu atçılık sektöründe, en anlamlı ödül olan Gazi Kupası'nın bir kadına gitmesi, gözleri bir kez daha bu alandaki kadınlara çevirdi.
BİR DOKUNDUK BİN AH İŞİTTİK
Biz de, hipodromun yolunu tutarak, sektörün kadınlarını dinlemeye çalıştık. Hal böyle olunca yarış atı sahibi kadınlara bir dokunduk bin ah işittik. Kadınlar, vicdan ve yumuşaklıkları nedeniyle sektörde kadınların daha çok yer almasını isterken, at yarışlarının sadece kumar gibi algılanmasından büyük rahatsızlık duyduklarını adeta kalın harflerle vurguluyorlar. Atçılık sektöründeki önemli kadınlar arasında Atman Ekürisi'nden (Yarış atı sahibi ve yetiştiricisi) Lale ve Zeynep Atman var. Onlar sektörün ilk kadınlarından hatta. Bu algının değiştirilmesi gerektiğinin altını çizenlerden Lale Atman, konuyu daha ileriye taşıyarak, bu konuda kalbe dokunan bir film çekilmesi gerektiğini şiddetle savunuyor.
TÜRKİYE JOKEY KULÜBÜ ERKEK EGEMENLİĞİNDEN KURTULMALI

Atman kızkardeşden Lale Atman "Dedem Ahmet Atman, Mareşal Fevzi Çakmak'ın yaveri ve yüzbaşı süvarisiydi. Atla iç içe olduğu için İsmet İnönü, Celal Bayar'ın da atlarının olduğu dönemde Türkiye Jokey Kulübü kurucuları arasında yer aldı. Bu nedenle babamda da (Özdemir Atman) bizde de ciddi bir at sevgisi var" diyerek ailenin atçılık geçmişini özetliyor bir çırpıda. Lale Atman (62), dört kız kardeşten biri aslında. Hepsi de atlarla iç içe. Ancak bir kardeşleri Begüm Atman Karataş'ı (Halis Karataş'ın eşi) geçtiğimiz yıl kaybetmişler. Lale Atman bu işin bir sevgi işi olduğunu söylüyor: "Daha beş yaşında atların arasındaydık. Atların içinde büyüdük. Bu bir sevgi işi. Saat sabahın 05:00'inde buraya gelinip idmanlar, bakımlar yapılıyor. Tayların haralardan hipodromdaki yarışlara hazırlanması, ciddi bir emek ve istihdam işi. Bütün bunlar sevgisiz olmaz. Biz de sık sık buraya gelmeye çalışıyoruz. İdmanda atı dolaşırken, koşarken izliyoruz. Bu bir göz meselesidir. Zaten at kendisini hareketleriyle anlatır."