Son Güncelleme: Pazar 31.01.2016
12 Eylül'de duvarlara biri yazdı biri sildi
İftarlık Gazoz, 70'ler Türkiyesi'nden bir Ramazan ayında, huzurlu, barışçıl bir mahalleden, sesleniyor bize. Yüksel Aksu'nun yönettiği Cem Yılmaz'ın başrolde oynadığı film 12 Eylül darbesinin bedbahtlığını da hatırlatıyor. O günleri anımsayınca darbeyi de konuştuk ikiliyle. Cem Yılmaz "Küçüktüm, olayların farkında değildim. Ama duvardaki yazılamaları sildiğimi hatırlıyorum" derken Aksu "Yalan yok ben birkaç duvara yazılama yaptım" diyor
Yıllar önce Nuri Bilge Ceylan'ın Bir Zamanlar Anadolu'da filminde Yılmaz Erdoğan ile çalışacağı duyulunca herkes şaşırmıştı. Sinema dünyasının iki ayrı kutbundaki insanlar nasıl olmuştu da bir araya gelebilmişti? Sonra Yeşim Ustaoğlu Araf'ta Özcan Deniz'i oynattı. Yine benzer bir soru işareti
- Film bir ucuyla 12 Eylül'e uzanıyor. Nasıl hatırlıyorsunuz darbeyi?
- Cem Yılmaz: Çok küçüktüm, olayların pek de farkında değildim. Yazıların içeriğine daha sonra vakıf olmakla beraber duvarlardaki yazılamaları hatırlıyorum. Filmdeki Adem gibi ne yazıyorlar diye bakıyorduk. Darbe sonrasında, belediyeler duvarları boyama kampanyası başlatmıştı. Herkes kendi duvarındaki yazılamaları silecekti. Ben de kampanyaya katıldım ve elime boyayı alıp evimizin duvarındaki yazılamayı sildim. Daha doğrusu üzerini boyadım.
- Yüksel Aksu: Cem'den biraz yaşça büyük olduğum için daha net hatıralarım. Yalan yok ben de o yazılama yapan taraftaydım. Birkaç duvara imzamı atmışımdır.
- 1970'ler Türkiyesi'nde geçiyor film. 70'ler genelde kaotik zamanlar diye anılagelir. Filmde resmedilen memleket halindeyse bir huzur var.
- Yüksel Aksu: 70'ler denilince 70'lerin hangi dönemi kastediliyor o önemli. 70-72 arası başka bir şeydir, 74-75 başka bir şey. O kaos hali özellikle 1977'den sonra şehirlerde vardı. Ege'de ve benim de büyüdüğüm taşrada farklı dünya görüşleri olsa da yekpare bir durum söz konusuydu. Çünkü karşıt görüşlü denilen kişi ya amcaoğlu olur, ya abinin arkadaşıdır. Yani tanış ya da akrabadır. Dolayısıyla karşıt görüşlü olsan ne olacak, kiminle kavga edeceksin? Doğal olarak ben 70'leri daha karnavalesk, muhabbetli hatırlıyorum. Hatta 70'lerin sonlarına doğru da Ege taşrasında biz mahalleliydik. Kaldı ki filmde mercek tuttuğum, 70'lerin o kendiliğinden olan haline merkezden yapılan müdahaledir.
PARTİLER ÜSTÜ DURMAK ZOR
- Film sanki bir zamanlar tek mahalleydik demeye mi getiriyor?
- Yüksel Aksu: Ya şimdi popüler söylemde bir mahalle ayrımı, bir kutuplaşmadır gidiyor. Türkiye'de her zaman bir kutuplaşma vardı. 70'lerde daha belalısı vardı. 80'ler tam bir kabustu. O kabus 90'larda da sürdü. Ama bir de kutuplaşmayanlar var. Ben kutuplaşmaktan ziyade kendi dünya görüşü ve kişiliğiyle insanların bir arada yaşayabildiklerine tanık oldum. Yaşayamayanlara da tanık oldum. Mesela babam koyu bir Demirel'ciydi. Komşumuz da Ecevit'çi. Her gün bahçede onların tartışmasını dinliyorduk. Vallahi bir kilo Kamelya çayını bir haftada bitiriyorduk. Ama beni ilgilendiren birlikte yaşayabilenler. Kutuplaşmayanlar. Filmlerimde de bu tür karakterleri anlatmaya çalışıyorum.
- Cem Bey, ilk defa politik tavrı olan bir filmde yer alıyorsunuz. Basın toplantısında filmin verdiği mesajlarla ilgili bir derdinizin olmadığını, hepsine katıldığınızı söylediniz. Sizin için suya sabuna dokunmayan işler yapıyor derler ama burada suya sabuna dokunuluyor.
- Cem Yılmaz: Çeşitli dünya görüşlerinin bir tık üzerinde durmakla ilgili benim durumumun. Konfor o. Yoksa dünya görüşlerinin bir kısmına katılıp bir kısmına katılmamak da bir fikirdir. Ama ne yazık ki şu yanlış algılanılıyor. Suya sabuna dokunmamak o kadar kolay bir şey değil.
- Nasıl yani?
- Cem Yılmaz: Günlük hayatta böyle şeyler kolay söyleniyor. Oysa suya sabuna dokunmamak hiç de insani değil. Ama böyle suçlanmakla mücadele etmek de çok zor. Halbuki gerçekte hissiyatımız belki de böyle olmayabilir. Bu tür konularda benim derdim söylenmemiş olanı söylemekle ilgili. Söylenmiş bir şeyi söyleyerek neden vakit kaybedelim. Şimdi Yüksel'in bir gözlemi, bitmiş eseri var ve bir gerçekten bahsediyor. Karakterlerden bazıları politize, bazıları değil. Bazısının dünyadan haberi bile yok. Bu çerçevede bir rolü canlandırmayla ilgili bir durumu kendimce büyütmek bana anlamlı gelmiyor.
- Yani partiler, takımlar üzeri durmak zor diyorsunuz?
- Cem Yılmaz: Eee zor tabii.
- Yüksel Aksu: Politika zaten partilere indirgenecek bir şey değil. Bir insan partiler üstü olabilir, altı olabilir, partisiz olabilir. Parti gündelik politikanın enstrümanı. Ama hayat görüşü çok başka bir şey.
- Cem Yılmaz: Berkun Oya'nın Güzel Şeyler Bizim Taraf'ta diye adını çok sevdiğim bir oyunu vardı. Şimdi herkes kendi perspektifinden çok güzel şeyler söylüyor. Baktığın zaman Yunus Emre diyor, Mevlana diyor, bol keseden anlatıyor da anlatıyor. Ama o anlatılan güzelliklerin kişinin temsil ettiği düşüncede değil kendisinde nasıl bir yansıması var. Biz onunla ilgileniyoruz.
- Yüksel Aksu: Mesela öyle adamlar var ki, insan hakları konusunda mangalda kül bırakmaz ama hayatında envaiçeşit şiddeti görürsün. Ama öyle adamlar vardır ki, hiç renk vermez ama çoluğu çocuğu ile inanılmaz sivil bir ilişki kurmuştur, mutlu mesut yaşar.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde