53 yaşında, yaralı ve işsiz
Mourinho yeni yaşına, kariyeride hiç olmadığı kadar kırılgan halde girdi. Şimdi dört gözle ezeli rakibi Guardiola'ya Ada'da rakip olup, kalbine adrenalin iğnesini saplayacak gerilimi bekliyor
KRALLAR ASLA ÖLMEZ
Rinus Michels ya da Sacchi gibi futbol tarihine bir "inovatör" olarak geçmeyecek Mourinho. Ayrıldığı takımlarda, ondan geriye çoğunlukla bir dizi kupa ve başarı kaldı belki. Ama bir futbol kimliği miras bırakmadı. Çünkü hep en kestirme yoldan başarıya ulaşmaya inandı. Ona göre en iyi, en çok kazanan demekti. Ve kazanmaya giden her yol mubahtı. "Sizde Ferrari bende de küçük bir araba varsa, sizi geçmek için benzininize şeker katmam gerekir" sözleri anlatıyor, Portekizli Makyavel'in felsefesini. Şimdi ise pusuya yatmış, dört gözle gelecek sezon ezeli rakibi Guardiola'nın İngiliz Premier Lig'de bir takımı devralmasını bekliyor. Pep'in Ada'ya (muhtemelen de Manchester City'ye) gelmesini ve Manchester United'taki koltuğu hepten sarsılan eski patronu van Gaal'in yerine Kırmızı Şeytanlar'ın kendisini seçmesini. Çünkü biliyor ki ancak böylesi bir yüksek gerilim hattı, tekleyen kalbine vurabilir adrenalin iğnesini. Ancak böylesi bir rekabet sağlayabilir, bir sonraki yaşına yeniden "özel biri" olarak girmesini... Bu denli kibirli, başarısızlığın nedenlerini UEFA komplolarında, hakem hatalarında ya da kendisine ihanet eden "hain" oyuncularda arayan bir adamın, hâlâ milyonlar tarafından çılgınca sevilmesi, aldığı tüm yaralara rağmen hâlâ ayakta kalabilmesinin nedeni ise aslında insanların biraz da ona öykünmesinde yatıyor. İnsanlar futbolun Darth Vaderı'na özeniyor... Sadece benzer cazibesi için değil... Tıpkı Mourinho gibi "karanlık taraf"ın kurallarıyla pervasızca oynayabilmeyi, onun gibi pragmatik davrandıklarında "ilkesiz" değil "akıllı" olarak anılmayı istedikleri için... Kibirliyken de hayran olunabilmek, kavgacıyken de sevilebilmek ve tabii zirveye giden kestirme yolu tıpkı Mourinho gibi kolayca bulabilmek için... Üstelik herşey bir yana, 2 Nisan 2011 günü Real Madrid'in başında Sporting Gijon'a kaybedene kadar, dört ayrı takımla, tam dokuz yıl ve 151 maç boyunca evinde hiç kaybetmemiş, dört ayrı ülkede lig şampiyonu olup iki takımla Şampiyonlar Ligi'nde zafere uzanmış bir adamın üstü, öyle kolay kolay çizilemez. Zira Eminem'in şarkısındaki gibi, "Krallar asla ölmez..."
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut