Hint insanının masumiyetini seviyorum
Doğa fotoğrafçısı ve gezi yazarı Nazan Aşkalli Zambaktan Bir Masal kitabında gidip gördüğü vahşi doğanın fotoğraflarına da yoluna çıkan insanların hikâyelerine de yer veriyor. En çok da Hint insanının sıcaklığını ve masumiyetini sevdiğini söylüyor
HİNDİSTAN'A DEFALARCA GİTTİM
Aşkalli'ye göre yolculuk modern dünyanın vahşiliğine karşı direnen ruhları dünyanın dört yanında arama serüveni: "40'tan fazla ülkeye yolum düştü, her kıtaya da defalarca gittim. Örneğin Hindistan'a bir yıl içinde dört-beş defa gitmişimdir. Hindistan'ın vahşi yaşamını, kaplanlarını da fotoğrafladım. Hindistan'daki festivallere de katıldım. Milyonlarca insan yer alıyordu festivalde. Bilgelikler içeren, sorgulamanızı sağlayan bir coğrafya. Hint insanının masumiyetini, sıcaklığını seviyorum. Beni etkileyen bu insanların masumiyeti oldu" diyor. Akşalli, kitabındaki Asya bölümünde de ilk başta Hindistan'a yer veriyor. Agra Yolunda yazısında "Camsız vagonun penceresinden beni izleyen gözleri bin yıllıktı sanki" demesi de Hint insanına duyduğu sevginin göstergesi. "Boncuklarla süslü ellerine, güneşin rengini ödünç alan giysisine; Taç Mahal'de kubbelerin altında, Cihan Şah'ın aşkına ağlayan Batılı kadının birdenbire boşalan gözyaşlarına tanıklık eden yüzüne..." cümleleriyle süren yazıda Hint dünyasına yolculuğa da çıkarıyor okuru. Hindistan'ın pembe şehri Jaipur'da surların içinde saklı Amber Kalesi fotoğrafları eşlik ediyor yolculuğ. Rengarenk boyanmış filler de kareler arasında yerini almış durumda. Filleri dillendiriyor Aşkalli metinde.
EFSANELERE İNANMAK
Hinduların dünyanın yaşayan en eski şehri olarak kabul ettikleri üç bin yıllık Varanasi'deki törenden bir başka kare daha sizi alıp Hindistan'a götürüyor sanki. Nazan Aşkalli, Maha Kumb Mela Festivali için ise: "Efsanelere inanmaya ihtiyacımız olur bazen, onlardan kendimize pay çıkarır; eksik taşlarımızı yerine oturtmak için içlerinde yürümeye başlarız. Ben de işte bu yüzden Hindistan'da, Allahabad'tayım" demeden geçmiyor. Nazan Aşkalli yolculuklarında başından birçok olayın geçtiğini söylüyor. Örneğin kimi zaman parasını kimi zaman bavulunu kaybetmiş. Yeri gelmiş bir gorile kafa tutmuş, zehirlendiği bile olmuş. O macera dolu serüvenini şöyle anlatıyor: "Saat farkını unutup uçağı, kahve alırken treni kaçırdım. Bedenimde kurtlar taşıdım, zehirlendim, gorile kafa tuttum, yerde süründüm, paramı, bavulumu kaybettim; kitaplarımı, notlarımı, bilgisayarımı, hafıza kartlarımı kaybettim. Hırkalar, şallar bıraktım otobüs koltuklarında, okyanusta zıplayacağım diye ayakkabılarımı çaldırdım. Uykum geldi, camlara dayandım, masalara, duvarlara koydum kafamı savrula sallana uyudum. Ne bulursam yedim, içtim. Hiç şikayet etmedim. Ne yollardan, ne yağmurdan, ne soğuktan, ne sıcaktan. Tek şikâyetim kendimden... Atladığım, kaybettiğim hikayeler yüzünden..." Son olarak doğa fotoğrafçısı ve gezi yazarı Nazan Aşkalli, "Ülkelere gitmeye ve anlatmaya devam edeceğim" diyor.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde