Cezaevinin mahpus kuşları
Dört duvar arasında cezalarını doldurmaya çalışan mahkumlar için gökyüzü, her mevsim en sıcak çatıdır hiç kuşkusuz. Özgürce uçan kuşlarsa, bu çatının en güzel sesi. Hepsi bu sese bir şarkı olup, takılıp kanatlarına, uçup gitmek isterler mahpus oldukları duvarlar arasından. Belki de bu hayaller ve 'kuşlar gibi' olmak arzusu ile başlamıştır kuşçuluk hikayeleri
Türkiye de 359 ceza evinde, 185 bin 37 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Bunlardan 176 bin 10'u erkek. 6 bin 608'i kadın ve 2 bin 4018'i de çocuk.
SARHOŞ OLUP BANA BAĞIRMIYOR
Dominik Cumhuriyeti'nden Margerita, elinde tuttuğu kuşu kaldığı iki kişilik odanın kapısından uzatarak "Bu en iyi arkadaş. Gürültü yapmıyor. Sarhoş olup bana bağırmıyor" diyor. C14 koğuşundan Anıl ve Tolga ile tanışıyoruz. İkisi de dört aylık. Kuşları besleyen mahkum, "Benimle ilgili bir şey yazmayın. Kuşların fotoğraflarını çekin bir de isimlerini yazın. Unutma Anıl ve Tolga... Anlarsın sen ne olduğunu" diyor.
KAFESTEKİ KUŞ İÇİN YENİ BİR HAYAT
Kuşlar da cezaevi değişiklikleri sırasında mahkumlarla birlikte nakil oluyorlar.Ömürleri yettiği kadar kuşlar da bir cezaevinden diğerine taşınıyor. Ya da mahkumla birlikte o da tahliye oluyor. Kırklareli Açık Cezaevi'nde denk gelmiştim. Maltepe Kapalı Cezaevi'nden yapılan nakil sırasında getirilen eşyaların arasında bir kuş kafesi vardı. Mahkumların nakil işlemi yapılıyordu. Kafesteki kuş da yeni bir hayata sahibi ile başlayacaktı.
ŞANS EL BEBEK, GÜL BEBEK BÜYÜDÜ
Bazı mahkumlar besledikleri kuşları sevgili, kardeş ya da evlat yerine koyarken bazıları bundan kaçıyor. "Çok sevdiğim birinin yerine koyduğumda, o kuş ölürse o zaman yıkılırım" diyenler de var. C6 koğuşundan Tülin B. de böyle düşünenlerden. 25 yıl ceza almış, 18 koca yıl daha onu bekliyor. İki muhabbet kuşu var. Yeşil olanın adı Umut, mavi olanınki ise Şans. Şans, iki aylık ve cezaevinde dünyaya gelmiş. Şans'ın yumurtadan çıkışı koğuşta yaşanan en heyecanlı olaylardan biri olarak anlatılıyor. Koğuşta üçüncü kuşa izin verilmiyor. Şans yumurtadan çıktıktan sonra eş olan iki kuştan biri olan Tombul zorunlu olarak eve gönderilmiş. Tülin gönderilen kuş Tombul için, "Benimle yemek yer, kitap okurken üzerinde dururdu. Ne istediğini anlardım. Bir süre sonra hastalığını da anlar duruma geldim" diyor. Şans'ın yumurtadan çıkışının olay olduğunu söyleyen Tülin, sözlerine devam ediyor: "Hepimiz kafesin etrafındaydık. El bebek gül bebek büyüdü. Onları çok seviyoruz. Bize arkadaşlık ediyorlar. Ancak birinin yerine koymuyorum. Daha uzun süre burdayım. Çok sevdiğim birinin adını verdim diyelim. Zaten dört duvar arasındayız. Öldüğü zaman büyük üzüntü yaşarız. Bu yüzden sevdiklerimin adını koymadım."
BREZİLYALI MANKEN VE LUKA
Koğuş iki katlı, altta günlük hayatın geçtiği kapalı ortak alan, havalandırma ve ikişer kişinin kaldığı altı oda var. Üst katta da altı oda bulunuyor.Görevli memur elindeki listeye bakarak kuş sahibine sesleniyor. Birkaç dakika sonra, kızını görücüye çıkaran anne edasıyla genç ve güzel bir kadın elinde kuş kafesiyle basamakların başında beliriyor. Bozuk bir Türkçe ile "Bu Luka" diyor. (Luka, Portekizcede 'deli' anlamına geliyor) Brezilyalı eski bir manken olduğunu öğrendiğim Destine Aguzino üç yıldır cezaevinde. "Dört yıl daha var" diyor ve devam ediyor: "Luka en iyi arkadaşım. Onunla konuşuyor, söyleyeceklerimi ona anlatıyorum. Bana yalan söylemiyor, kaçmıyor da... Zaman onunla daha kolay geçiyor." Luka'nın yalnız olduğunu ve ona bir eş istediğini, böylece onun daha mutlu olacağını da söylüyor Destine ve onca ihtiyacının arasında tek istediği Luca'ya bir kafes... Brezilyalı eski manken cezasını çektiği cezaevinde etkinlikler çerçevesinde defilelerde mankenlik de yapıyor. Kurum içindeki en son defilede gelinlik giymiş. Bir yandan eski şaşaalı günlere bakıp iç geçirirken, "İyi ki Luka var" diyor.
KAÇ KUŞ GELDİ KAÇ KUŞ GEÇTİ UNUTTUM
Başka bir demir kapı ardındaki Yıldız A. ise C7 koğuşundan. Pembe dantelli perdeli odasında, beline kadar uzanan sarı saçları ve masmavi gülen gözleriyle karşılıyor bizi. Can yoldaşı dediği ve "Bebişkom" diye çağırdığı Çapkın ise altı aylık bir muhabbet kuşu. 21 yıl önce cezaevine düşen Yıldız, şöyle konuşuyor: "O zaman bir çocuktum. Burada büyüdüm. Kaç kuş geldi kaç kuş geçti unuttum. İki kez müebbet aldım. Daha kaç yıl buradayım, ölür müyüm kalır mıyım, bilmiyorum." Ne arayanı ne de soranı olduğunu söyleyen Yıldız, dört duvar arasında geçen zamanda yaşını bile unutmuş. "Bütün varlığım Çapkın. 24 saatim değil, 48 saatim onunla. Dibimden ayrılmıyor velet. Mektup bile yazdırmıyor. Kalemi ısırıyor, çayımı içiyor..." Yıldız, bizi uğurlarken kuşuna sesleniyor ve havaya fırlatıyor: "Annem, bebişkom 'güle güle' de abiye..." Kapanan kapının ardından kilit sesi yankılanıyor...
ÖZGÜR KAÇIP GİTMİYOR
Erkekler kadınlardan daha tutkulu bir şekilde kuş besliyor. Hatta vücutlarına kuş desenini dövme yaptıranlar var. Metris Cezaevi'nde beni en çok etkileyen tutukluların şu sözleri oldu: "Biz zaten dört duvar arasında mahpusuz. Bu kuş bari özgür olsun. Bu koğuşta kuşumuz misafir. Üç ay önce avluya geldi. Bir daha da gitmedi. Onun kafesi yok. İstediği yerde takılıyor. Adını Özgür koyduk. Koğuşu temsil ediyor." (Metris Cezaevi'nde sadece davaları kesinleşmemiş tutuklular bulunuyor. Hüküm giyenler başka cezaevine nakil oluyor) Gerçekten de kuş bir yere gitmiyor. Koyduğun yerde duruyor. Koridora açılan kapıdaki kapağın üzerine konuyor. Öylece poz veriyor. Kaçıp gider diye endişeleniyorum. "Yok, bizi bırakıp bir yere gitmez" diyor tutuklular.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde