Pazar 17.04.2016
Son Güncelleme: Pazar 17.04.2016

Bir adam gelir, dünya değişir

Fenerbahçe basketbol takımının koçu Obradovic, hayallere, umutlara kısacası hayatlara dokunuyor. Belirsizliklerle dolu dünyada, size tutunacak sağlam bir dal sunuyor

Sinirden çıldırmış, yüzü kıpkırmızı kesilmiş bağırıyor... Kızmak yakışır mı bir insana? İnsan lider olunca o bile yakışıyor işte.

Talebesini değil de, salondaki binleri, ekran başındaki milyonları azarlıyor adeta. O bağırırken evlerinde insanlar çeki düzen veriyor kendine oturduğu koltukta, "Hoca görüp de bana da kızarsa" diye.

Zeljko Obradovic yalnızca Fenerbahçe'nin tarihine damga vurmakla kalmıyor, belki de bir ülkenin spor kültürünü baştan yazıyor. Modern zamanlarda takım sporlarında gerçek bir liderin, doğru liderin neler değiştirebileceğini gösteriyor milyonlarca insana. Ve liderliğin etkisine inatla burun kıvıran yöneticilere...
Manchester City'nin neden Guardiola'ya, Premier Lig'in mevcut en pahalı oyuncusu Rooney'den haftada 300 bin sterlin fazla verdiğini anlıyorsunuz, Obradovic'e ve yaptıklarına bakınca.

Sizinle genetik uyum gösterecek o doğru adamı bulmanın önemini, vizyonuyla sizi hedeflerinize taşıyacak hatta daha önce hayal dahi etmediğiniz yeni hedefler verecek bir önderin yaratacağı farkı ispatlıyor. Doğru adam-doğru ekipdoğru eko sistem denkleminin nelere kani olduğunu anlıyorsunuz, Obradovic'e bakınca.
Tıpkı Madrid'de hatta Avrupa'nın dört bir yanında insanların yeni kahramanının neden Diego Simeone olduğunu, Atletico Madrid mucizesinin altında yatan sırrın aynı denklem olduğunu anladığınız gibi...

80'lerin başında hepi topu üç sezonluk bir diziyle bu topraklarda sayısız gencin kalbine basketbol sevgisi eken Beyaz Gölge etkisi onunki... Obradovic sayesinde mahalle aralarına basket potaları dikiliyor. Çocuklar futbol değil basket okullarına yazılmak için sıraya giriyor. Ve geleceğin gerçek "Obradovic askerleri" yetişiyor şu an o okullarda...

BABALAR VE OĞULLAR

Daha 20'li yaşlardaki talebelerinin yüreğine, kocaman orduları kıskandıracak bir ateş gücü yerleştiriyor Obradovic. Onlara sadece savunmayı ya da hücumu değil, bir bütünün parçası olmayı, en büyük yıldızlar karşısında bile geri adım atmamayı, kimseyi hafife almamayı ama kimseyi de gözünde büyütmemeyi öğretiyor. O öğrettikçe onu örnek alan 'sokaktaki adam' da öğreniyor, hayatta hiçbir engelden kaçmamayı, meydan okumayı...

Olivia Fox Cabane'nin Karizma Miti kitabında tarif ettiği türden bir karizma Obradovic'in büyüsü... "İlham almanızı ve inanmanızı sağlıyor... Belirsizliklerle dolu dünyada, size tutunacak sağlam bir dal sunuyor."

Tüm bunları yaparken tıpkı Iniesta ya da Pique'nin vaktiyle Guardiola'nın sırrını anlatırken söylediği gibi, sizi ikna ediyor. Oyuncusundan birşeyi neden istediğine, neden yedek bıraktığına, neden haklı olduğuna... Sadece kendi talebelerini de değil. Herkesi, milyonları ikna ediyor bir yandan da... Ondan ilham alan babalar da otoriterlikle sakin güç arasındaki hassas dengeyi gözetiyor. Evlatlarına sadece emir kipi kullanmaktan vazgeçip yeri geldiğinde bir şeyi neden yapmaları ya da yapmamaları gerektiğini açıklıyor. Öğretiyor.

Bir tür baba-oğul ilişkisi, Bogdan Bogdanovic'le Obradovic arasındaki de... O duygusal, naif bakışlı çocuk bir sezonda dört kez, eli titremeden son saniyede maç kazandıran bir yıldıza evriliyor hocasının elinde. Tribünler adını çağırdığında gözleri nemleniyor hâlâ. Ama en kritik anlarda bile korkunun zerresi yok artık o gözlerde. Zaten bu takımın adanmışlığı ve dayanışması da en az kendi karakterleri kadar başlarında gerçek bir lider olması sayesinde. Liderin kadarsın zira bu oyunda...

Velhasıl sadece bir takımın kaderini değiştirmiyor Zeljko Obradovic. Hayallere, umutlara kısacası hayatlara dokunuyor. İşte o yüzden çok sevdiğim fanatik Trabzonspor taraftarı bir arkadaşım dahi, "Ben de Obradovic'in askeriyim" diyor.

Tıpkı Örümcek Adam filmimin unutulmaz repliği gibi, "şu hayatta herkes bir kahramanı sever. İnsanlar onlar için sıraya girer, onları alkışlar, isimlerini haykırır. Ve yıllar sonra onlara bir saniye daha dayanmayı öğreten adamı, bir saniye görebilmek için yağmur altında nasıl saatlerce beklediklerini anlatırlar..."

Sizi bilmem ama ben şahsen o bir saniye için yağmur altında yerimi çoktan aldım bile...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.