Pazar 29.05.2016
Son Güncelleme: Pazar 29.05.2016

Deha ve inançla gelen zafer

Fatih Sultan Mehmet önderliğindeki Osmanlı ordusunun İstanbul’u fethetmesinin üzerinden tam 563 yıl geçti. Dünya tarihini değiştiren fetihle ilgili bilinmeyenleri, Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile konuştuk. Afyoncu: “İstanbul’un fethedilmesi, Osmanlı’ya çok ayrıcalıklı bir konum, Fatih Sultan Mehmet’e ise kudret ve otorite getirdi” diyor

Tarihin akışını değiştiren en önemli olaylardan biri olarak gösterilen İstanbul'un Fethi'nin 563. Yıldönümü kutlanıyor. Kurulduğu günden bu yana dünyanın en gözde kentlerinden kabul edilen İstanbul'un kaderinin değiştiği savaşın ardından ne kadar zaman geçse de, fethe dair bilinmeyen, yazılmayan, söylenmeyen çok şey bulunuyor. 28 kez kuşatılmasına rağmen düşürülemeyen şehri, başarılı bir askeri operasyonla iki ay içerisinde fetheden II. Mehmet, Doğu'dan Batı'ya doğru hızla yayılan İslam rüzgarının önündeki son perdeyi de kaldırmıştı. Üzerine tarih kitapları, film, efsane ve şiirler yazılan fetih öncesi ve sonrasında yaşananlarla ilgili olarak tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu ile konuştuk.
- İstanbul'un Fethi ile ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar nelerdir?
- İstanbul'un Fethi dünya ve Türk tarihinin en büyük olaylarından biri. Napolyon Bonapart'a ait olduğu rivayet edilen meşhur bir söz vardır ve doğrudur: "Eğer dünya tek bir imparatorluk olsaydı başkenti İstanbul olurdu." Ancak, Türk tarihi için bir milad, bir dönüm noktası olan bu konuda çok laf edilmiş, az araştırma yapılmıştır. Bu yüzden birçok ilginç hadise fazla bilinmez ya da efsaneye kurban edilir. Mesela fetih sırasındaki en ilginç hadise Osmanlılarla Bizans'ın arasının bir koyun alışverişi yüzünden bozulması ve bu olayın savaşın resmi sebebi olmasıdır. İstanbul'un Fethi'nde tetiği ateşleyen hadise budur.

- Bir de Ulubatlı Hasan konusu var... Şehrin surlarına ilk bayrağı dikenin o olduğu söylenir...
- Bu hadisenin kaynağı İstanbul'un Fethi sırasında, bizzat orada bulunan Bizanslı tarihçi Francis'tir. Ancak bu bilgi Francis'in eserinin orijinalinde yoktur. Sahte Francis olarak anılan ve daha sonraki tarihlerde Francis'in eserine geniş ilaveler yapan Melissinos'un yazdığı kitapta yer almaktadır. Melissinos, muhtemelen eserini renklendirmek için böyle bir ilave yapmış olabilir. Bihişti, şehre ilk giren kişinin babası Karışdıran Süleyman Bey olduğunu belirtir. Iorga tarafından yayınlanmış bir Romen kaynağında ise İstanbul surlarına ilk çıkanların korkunç görünüşlü beş Türk olduğu ve dev cüsseli Mustafa Bey'in emrindeki askerlerle içeriye girdiği anlatılmaktadır. II. Meşrutiyet dönemi İstanbul'un fethi kutlamalarında ise şehre ilk giren, Balaban Çavuş olarak zikredilmektedir.
- Fetih tarihi konusunda farklı iddialar var, doğrusu nedir?
- Osmanlı ordusu 53 günlük bir kuşatmanın ardından, 29 Mayıs 1453'te İstanbul'u fetheder. Ancak bu fetih tarihi genellikle Türk tarihçilerde yoktur. İstanbul'un Fethi ile ilgili bilgi veren o dönemde veya daha sonra yazılmış Osmanlı tarihlerine baktığımızda değişik tarihlerle karşılaşırız. Kimileri 13 Mart, 31 Mart, 1 Nisan gibi daha önceki tarihleri verirken, kimileri ise 28 Haziran, 6 Temmuz gibi 1, 1.5 ay sonranın tarihini verir. İşin en ilginci kuşatmaya katılan iki Türk tarihçiden Aşıkpaşazâde'nin gün ve ay vermemesi ve diğeri Tursun Bey'in ise 28 Cemaziyelahir 857 (6 Temmuz 1453) tarihini zikretmesidir. Daha da ilginç olan bir durum ise Osmanlıların İstanbul'un Fethi'ni 11 Haziran'da kutlamalarıdır. 11 Haziran tarihinin nereden çıktığı anlaşılamamaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz Türk tarihçiler böyle bir tarihi vermezler. Rumi tarihe göre hesaplasalar, 16 Mayıs'ta kutlama yaparlardı. Acaba Rumi-Miladi hesaplaması yaparken, tarihi yanlış mı belirlediler?
- Bir kapı açık kalmış ve Türkler bu kapıdan girerek İstanbul'u fethetmişler... Bu söylence ne kadar gerçek?
- Hammer'den Stefan Zweig'e kadar birçok Batılı tarihçi ve edebiyatçı İstanbul'un fethinin son safhasını şu şekilde anlatır; Surların arasında dolaşan birkaç Türk askeri Edirnekapı ile Eğrikapı arasında bulunan Kerkoporta/ Cambazhâne denilen yayalara ayrılmış küçük kapılardan birisinin aklın alamayacağı bir unutkanlık yüzünden açık kaldığını görürler. Diğer askerlere de haber verilir ve Türkler bu kapıdan girerek İstanbul'u fethederler. Dönemin Türk kaynakları ile Barbaro ve Dolfin incelendiğinde fethin son aşamasının hiç de bu şekilde olmadığı anlaşılmaktadır. Açık kapı söylentilerinin gerçekle alakası yok. Fethin şokunu atlatmak ve şehrin Türklerin eline geçmesini küçümsemek için çıkarılmış bir rivayet. Yerli ve yabancı tarihlerin çoğuna göre Türk askerleri bugünkü Topkapı'ya yakın bir yerden savaşarak şehre girmişlerdir.
- İstanbul'un fethiyle sonuçlanan kuşatma ne kadar sürdü?
- 6 Nisan 1453'te Osmanlı ordusu Bizans surlarının önündeydi. O gece surlar top ateşi ile dövülmeye başlandı. 18 Nisan'da ilk büyük saldırı gerçekleştirildiyse de, dört saat süren hücumda bir netice alınamadı. 7 ve 12 Mayıs'ta iki büyük saldırı daha yapıldı ama yine netice alınamadı. Bunun üzerine Osmanlı toplarının çoğu Topkapı- Edirnekapı arasına kaydırıldı ve bu bölgeye yüklenilmeye başlanıldı. Kuşatmanın uzaması, Avrupa'dan gelebilecek yardım yüzünden Osmanlı ordusunu zor duruma sokmuştu. Bu sırada Venedik donanması Ege'ye gelmişti. 25 Mayıs'ta Bizans'a son kez teslim ol çağrısı yapıldı. Genç padişah bu şehri almaya kararlıydı ve sonuna kadar ısrar etti. Askere şehir alındığında üç gün yağma izni verildiği duyurusu yapıldı. 28 Mayıs 1453'te bütün orduya İstanbul'a yapılacak son saldırı için hazırlanmaları emri verildi. 29 Mayıs sabahı askerlerin sesleriyle son hücum başladı. Saatler süren çatışmaların ardından II. Mehmed son darbeyi vurmak üzere yeniçerileri savaşa soktu. Bizans'ın dayanma direnci kalmamıştı. Bir gülle parçası şehrin en büyük savunucularından olan Cenevizli Giustiniani'yi yaraladı. Adamlarının komutanlarını alarak Haliç'teki gemilerine gitmeleri, Bizanslıların son direncini de kırdı. Bu sırada Topkapı civarındaki surlara çıkan Türk askerlerini gören Bizanslılar şehrin iç kısımlarına doğru kaçmaya başladılar. Öğlen olduğunda şehir Türklerin eline geçmişti.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.