Giriş Tarihi: 29.5.2016

Fenerbahçe’nin hafızası...

Baş döndüren çalımlarını, şu sıralar hastalığa atmakla meşgul Rıdvan Dilmen. Onun futbolculuğu F.Bahçe’nin bugün unuttuklarıydı, yitirdikleriydi. Boş mukaveleye imzaydı, yetenekti, kazanma refleksiydi, görkemli geçmişti, gelecek ümidiydi... Ve son kupa finali, Rıdvan gibilerin yokluğunun F.Bahçe’de yarattığı boşluğu bir kez daha gösterdi

Maça girmek için her zamanki gibi sabahın erken saatinde bilet kuyruğuna girmişti çocuk. Sırada beklerken, önünde kendisinden birkaç yaş büyük iki kişiyle sohbete koyuldu. "Çaktırma" dediler. "Biz Beşiktaşlıyız aslında." Şaşırdı çocuk. "Peki, neden girdiniz o zaman sabahın bir vakti bilet kuyruğuna? Üstelik de şampiyonluk rakibinizin maçına?" "Rıdvan'ı seyretmeye geldik" dediler. "Kaç kere gelir ki onun gibisi bir daha..." Rıdvan Dilmen böylesine renkler üstü bir adamdı futbolculuğunda... Bugün son teknoloji arabalarda olmayan bir şanzıman sistemi vardı. Bir anda duruverirdi en yüksek hızda. Sonra tam ters yöne devam ederdi son sürat koşmaya. Dengesi bozulmadan... Top ayağına adeta yapışmış, sahayı, oyunu herkesten hızlı okuyarak aynı anda... Sadece kendi taraftarı değil bu topraklardaki tüm futbol âşıkları doyamadı bu adamı izlemeye. Rüzgâr gibi geçti. Sakatlıklara, acımasız tekmelere, daha tam iyileşmeden sahalara dönmelere kurban gitti kariyeri. Yorumculuğu da çok özel oldu aynı şekilde. Çalımları, zekâsı gibi yorumculukta da kendi imzası, kendi tarzı oldu. Keyif verdi. İlham verdi. Altay'a attığı o unutulmaz slalom golü canlı yayında kendisi anlatsa, top daha kaleden 30 metre ötede ayağına geldiğinde "Gol olur" derdi. Futbolcuğunda, top ayağına gelsin diye bir heves beklenen adamdı Rıdvan. Şimdilerde pek kalmayan tarzda özel bir adam. Evet, herkes ona hayrandı. Fakat Fenerbahçeliler için bir futbolcudan, yıldızdan çok daha fazlasıdır Rıdvan. Kartondan skor tabelasıdır. Kadıköy'deki tartan pisttir. Hava ağarmadan girilen bilet kuyruklarıydır. Buz gibi betonun üzerinde maç saatini beklemektir. Kısılan sestir. "Şenola Fener"dir. 3-0'dan 4-3'tür... Dalgalanan saçlardır. İlk golü yedikleri maçlarda, santrada Aykut Kocaman'la "Kaç tane atarız" diye girilen iddiadır.
ÖZGÜVEN, AKIL, FİKİR
Ama daha da mühimi, perşembe akşamki kupa finalinde de bir kez daha görüldü ki son yıllarda Fenerbahçe'nin unuttukları, hızla kaybettikleridir. Mevcut futbol takımında olmayan her şeydir. Oynadığı zamanlar sarı lacivertin kimliğiydi Rıdvan. Özgüveniydi. Yenilgiye isyandı. Ruhtu. Kazanma refleksiydi. Sahadaki problem çözme becerisiydi. Liderdi. Akıl fikirdi. Transfer sezonunda boş mukaveleye atılan imzaydı. Yüz binlerin kalbini çalan, taraftar kazandırandı. Bayrak adamdı. Rakiplerin korkulu rüyası, kendi taraftarınınsa buluşmak için hafta sonunu iple çektiği sevgilisiydi. O varken, Fenerbahçe vasatlığa mahkûm olmamıştı henüz daha. Yetenekti Rıdvan. Fenerbahçe'nin eskiyle bağıydı. Hafızasıydı. Çocuklara, torunlara anlatılacak bir hikâyeydi. Hatta havasını bulduğu zaman hikâyeden ziyade bir masaldı. Öyle oynarken gerçek dışıydı zira Rıdvan. Akla ziyandı.
JOHN BARNES'A SORUN ONU
Bizim çocuğu, babası ve Armağan amcası Fenerli yapmıştı. Ona bıkıp usanmadan Fenerbahçe'nin efsanelerini, en çok da Lefter'i anlatırlardı. Rıdvan da birkaç neslin, o kahramanları izlemeye yaşı yetmeyenlerin ve tabii bizim çocuğun kahramanı, Lefteri, Can Bartusu, Cemil Turanı'ydı. Sonraki kuşaklara, küçük oğluna bırakacağı mirastı. Bir çift sıska bacak ve çelimsiz bir beden, kısa ama dolu dolu geçen yıllarda Fenerbahçelilerin hayallerini, ümitlerini, sevinçlerini omuzladı. Üzüntülerini, hayal kırıklıklarını, göğsünde yumuşattı. Velhasıl bugünün aksine Rıdvan Fenerbahçe gibiydi. Fenerbahçe de Rıdvan gibi... Evet, Rıdvan Dilmen şu sıralar biraz rahatsız belki. Ama tedavisi bitecek ve dönecek gene, hem ekranlara hem de SABAH'taki köşesine. Ve belli ki bu hastalık hiç seyretmemiş, İzmir'de taç çizgisinde İngiliz efsane John Barnes'ın aklını almış, hayatı boyunca defansları ipe dizmiş, sayısız ameliyattan sonra bile sahalara dönmüş, arkasında milyonların sevgisi ve duası olan Şeytan Rıdvan'ı... Zira seyretseydi bilirdi, çok yanlış adama bulaştığını...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.