Başarının sırrı orta sahada

Türk Milli Takımı için bu turnuvanın anahtarı, takım savunmasında yatıyor. Elemelerin sonlarında belli bir düzeye çıkarabildiğimiz takım savunmasına, belki de her zamankinden çok bel bağlamış durumdayız. Zira defans hattını oluşturmakta, orijinal mevkisi stoper olmayan Mehmet Topal'ı savunma tandemine çekecek ve orta alanda onun katkısından feragat edecek kadar zorlanıyoruz. En güçlü yanımız şüphesiz orta alanımız. Topa hükmetme ve çift yönü oyun konusunda son derece hünerli silahlarımız var. Burada Fatih Hoca'nın nasıl bir orta alan kurgusuyla çıkacağı, oyun içindeki felsefemizi de belirleyecek. Eldeki orta alan oyuncularıyla daha yeri geldiğiğnde oyunu demlendirip yeri geldiğinde tempo yaparak maçların ritmini ayarlayan taraf olmamız şart. Ort sahamızını hem savunmaya hem de ofansa her zamankinden çok daha yüksek katkı vermesi gerekiyor. Zira hem arkada çok iyi durumda değiliz hem de uzun yıllardır belki de ilk kez forvet hattında bu denli alternatifsiz ve yüzde 100 hazır bir isimden mahrum halde gidiyoruz bir turnuvaya.
AVANTAJIMIZ ENERJİMİZ
Cenk Tosun'un yüksek gole çevirme yüzdesiyle oynaması ve mutlaka arkadaki orta sahadan destek alarak yalnızlıktan kurtulması şart. Aynı şekilde defans hattının da çok açıkta ve korumasız yakalanmaması için orta alanın çift yönlü çok yüksek efor göstermesi gerekiyor. En büyük şansımız, her defasında ispatladığımız gibi kısa boylu turnuvalarda yakaladığımız enerji ve motivasyon. Terim'in tecrübesi ve Hırvatlara karşı ilk maçta alınacak olumlu bir sonuç ve buna bağlı pekişen özgüven, beklediğimizin ötesinde başarıların yolunu açabilir. Ancak İspanyollar karşısına 'kazanmaya mecbur' çıkmak da bir o kadar en kötü hal senaryosu olarak karşısıma çıkıyor.