Çakır da Euro 2016’da

Cüneyt Çakır'ın hikayesi 1976 yılında Kuzguncuk'ta başlıyor. Babası ünlü bir hakem olunca futbola içine doğdu. Serdar Çakır'ın maçlarını izleyerek büyüdü. Amatör kulüpte bir süre futbol oynadıktan sonra babasının yol göstermesiyle hakemliğe ilk adımları attı. 18 Eylül 1996 günü yardımcı hakem olarak ilk çıktığı PAF Ligi maçında Beşiktaş, Samsunspor'u 10-1 yenerken, sahada kendisinden üç yaş küçük futbolculardan biri de Nihat Kahveci idi.

Dünya Kupası'nda ilk kez maç yönettikten sonra verdiği bir röportajda, "Kesinlikle çok uzun bir yoldan sonra ulaşılan bir süreç bu" dediği yolculuğunda basamakları hızlı değil ama emin adımlarla çıktı. Proje gibi bir hakem yetişiyordu. 3 yılda amatör kümede bine yakın maç yönetti. 2001 yılında Süper Lig'de görev almaya başladığında beraber maça çıktığı orta hakemlerin çoğu babasının devresi, arkadaşı belki de rakibiydi. Küçük ama rekabetin yüksek olduğu hakem camiasındaki 5'inci yılında rahatlıkla Süper Lig'de maç alan bir konuma yükseldi.

Hakemliğin 6'ncı yılında Avrupa piyasasına çıktı. UEFA'da tek bir maç yönettiği 2006 yılında FIFA hakemi oldu ve Barcelona'da 1 hafta süren bir kursa alındı. Çakır'ın kariyerinin ikinci bölümü artık başlamıştı. O artık Avrupa'da maç almaya başlayan bir Türk hakemiydi. UEFA peşini bırakmıyordu, 2007 yılında mentör programına dahil edildi. 2 yıl boyunca sürekli iletişim halinde olduğu, maç videolarını yollayıp hatalarını öğrendiği, videolar üzerinden eğitim aldığı bir sürece girdi. Oysa 30 yaşındaydı ve kendi deyimiyle "Ben hep daha ne öğrenebilirim diye bakarım" diyordu.

Medyayla ilişkisinde kibarca karşı tarafın da çaba göstermesini istiyordu: "Aramızda bir bilgi eksikliği yaşanıyor. Bu iki taraftan da kaynaklanabiliyor. Bunu daha fazla bir arada bulunup ortamlarla aşabiliriz."

Hakkında çıkan "Yurt dışında ayrı, yurt içinde ayrı maç yönetiyor" eleştirilerine yanıt verirken de rahattı: "Avrupa'da maç yönetmek çok daha rahat. Çünkü maç öncesinde, maç sonrasında, maç sırasında ciddi bir saygı ortamı var. Ben hakemlerin isimleri okunurken başka bir ülke görmedim. Teknik adamlar da futbolcular da saygı görmeyi hak ediyor. Ama Türkiye'de baskı ortamı çok farklı. Maç öncesinde ve maç sonrasında hakemler üzerinde bir baskı oluşuyor. Biz üst düzey hakemler olarak bunların eğitimini alıyoruz. Psikologlarımız var. Bu şekilde baskıyı atlatmaya çalışıyoruz."

Yöneteceği maça çıkmadan önce de evde oturup adeta ders çalışıyor: "Öyle evden çantanızı alıp çıkıp maça gitmekle olmaz. Hangi maç olursa olsun mutlaka analizini yaparım. Kim ne oynuyor? O takımın oyun tarzı nedir? Futbolcuların reaksiyonlarına kadar her şeyi bilirim. Maç öncesi bunu yardımcı hakem arkadaşlarımla paylaşırım. Bunun faydalarını da görürüz maçta. Bu takım çok pas yapıyor, sahada nerde durmalıyız, neler olabilir, hangi taraftan atak yaparlar, hangi oyuncuyu kullanırlar? Mesela 2012 yılında Şampiyonlar Ligi yarı finalindeki maç öncesi çalışmamızda Chelsea'nin soldan oynadığını biliyorduk, Barcelona'nın çok pas yapıp araya, ceza alanına top attığını gördük. Hepsinin önlemini alarak, bir sonraki hamleyi yaparak hazırlandık maça."

2010 yılında kariyer hedefini, "Her hakemin bir hedefi vardır hakemliğe başlarken. En uç nokta da Dünya Kupası'dır. Benim de hedefim bu. Ama bu uzun vadeli bir hedef" diye belirleyen Çakır 4 yıl sonra arzusuna ulaştı. Brezilya'daki 2014 Dünya Kupası'nda gruplarda Brezilya-Meksika, Cezayir-Rusya ve yarı finalde Hollanda-Arjantin maçlarını yönetti. Çakır böylece 1974 Dünya Kupası'nda hakemlik yapan Doğan Babacan'dan sonra "Dünya Kupası'nda maç yöneten ikinci Türk hakemi" oldu.

"Hakemlik hayatımız 45 yaşına kadar devam ediyor, sonra emekli olmak zorundasınız" diyen Cüneyt Çakır 40 yaşında Avrupa Futbol Şampiyonası'nda ekibiyle görev yapacak. Arzumuz Çakır'ın 2018 Dünya Kupası'nda final yönetip jübilesini yapmasıdır... Böyle bir kariyere böyle bir son yakışır. Tabi Çakır, 2018'de bırakmayı düşünüyorsa...