Son Güncelleme: Pazar 17.07.2016
Kendimi Süpermen gibi hissediyorum
Üç çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nde, günümüzde Sırbistan’ın Novi Pazar şehrinde dünyaya geldi Emina Sandal. Küçük bir şehirde, küçük mutluluklarla büyüdü. Ama çocukluğunun en güzel günlerinde önce babasını kaybetti. Ardından abisi Mirsad Türkcan basketbol kariyeri için Türkiye’ye geldi, ablası eğitim için Belgrad’a gitti ve annesinin en büyük dayanağı o oldu
- İki ülkede de tanınıyorsunuz. Ancak kendi ülkenizde çok ünlü ve popüler bir isimsiniz. Burada ise kendi tercihinizle daha geri planda kalıyorsunuz. Zor değil mi bu iki hayatı omuzlarınızda taşımak?
- Bazen kendimi Superman gibi görüyorum. Orada bir kostüm var üzerimde. Sonra burada o kostümü çıkartıyorum. Belgrad'dakiler için benim buradaki ev halimi düşünmek imkansız mesela. Resmen ikili bir hayat sürüyor gibiyim. Ama kariyerim için bunu yapmak zorundayım. Buradan uçağa bindiğimde düz ayakkabıdan topukluya geçmiş gibi oluyorum. Çocuklarımdan çok fazla ayrı kalmak istemediğim için oradaki bütün programları, röportajları, çekimleri üç güne sığdırıyorum.
ANNEME ANNE OLDUM
- Starlığınızı orada yaşıyorsunuz. Burada ise daha büyük sorumluluklar var değil mi?
- Tabii ki... Orada, işin doğası gereği biraz daha gençleşiyorum, enerji topluyorum. Ama burada sorumluluklar çok başka... Çocuklar, okulları, doktorları, tatilleri. Sonuçta ben bir anneyim. Mustafa benim yemeklerimi çok sever. Onun için ve çocuklarım için sürekli mutfağa girerim. İkili hayat zor görünüyor ama ben bunu seviyorum. Kadınlar çok güçlü. Her şeyi birlikte yapabilir. Ama tabii bu yoğunluk içinde kendine bakmayı unutmaması gerek. Her zaman spor yapmalı. Ben de hem burada, hem orada mutlaka sporumu yaparım.
- Çok mütevazı, çok sakin bir yapınız var. Nedir bunun sırrı?
- Çocukluğum ne yazık ki huzurlu ve kolay geçmedi. Küçükken büyük olmak zorunda kaldım. Çok küçük yaşta babamı kaybettim. Annem hem babamız hem annemiz olmak zorundaydı. Abim Mirsad Türkiye'ye gelmişti, ablam üniversite için Belgrad'taydı ve ben annemle baş başa kaldım. Üçüncü çocuk olmama rağmen ne yazık ki o küçük çocuk şımartılmalarını yaşayamadım. Babamı kaybetmek annemi psikolojik olarak çok etkiledi. Bir ara anneme anne oldum, ona baktım. Hayatımdaki her adım çok zor oldu. Bazı insanlar sanki bulutlar üzerinde yürür, hayatları kolaydır. Benim öyle değildi. Resmen dizlerime kadar çamura saplanmış ve o halde yürüyor gibiydim. Bu yüzden şöhret benim için sürpriz değildi, çok çalışmanın sonucuydu.
- Peki insanlar nasıl şöhret sarhoşu oluyor?
- Hazır değilsen, şöhret çok hızlı ya da çok erken geldiyse kolay değil. Çok akıllı olmak lazım. Böyle bir durumda, bu zorluklarda insanın egosu eriyip gidiyor. Bir anda zengin, bir anda ünlü olursan işte o zaman sarhoş gibi olursun. Egomu olabildiğince törpülüyorum, egosu yüksek insanları sevmiyorum.
- Mirsad Türkcan'ın kardeşi olmanız, Mustafa Sandal'ın eşi olmanız kolaylaştırmadı mı hayatınızı peki?
- Hiç şımarık, birinin varlığıyla önü açılmış biri olmadım. Bu kalıplardan çıkmak o kadar zor oldu ki. Hep dizlerime kadar toprağa gömülüydüm ve her sahip olduğum şeyde büyük çalışma var.
- Nedir peki star olmak sizce?
- Bizim meslekte tanınan, sizin meslekte tanınan, doktorlar arasında tanınan birileri vardır... Yani her mesleğin kendine ait ünlüleri, starları olur. Bir hastaneye gittiğinizde, bir konudaki en başarılı isme kontrol edilmek istersiniz öyle değil mi? Bizim de başka herhangi bir meslekte bulunan birinden farklı davranmamamız gerekiyor. Şans eseri bizim yaptığımız iş daha geniş kitleler tarafından takip ediliyor o kadar. Bunu çok da büyütmemek gerekiyor bence. Doktorlar öyle davranmıyor değil mi?
- Yeniden aile olmaya dönersek... Şimdi sizin çok güzel bir aileniz var. Onlara bakınca ne hissediyorsunuz?
- Müthiş güzel bir duygu... Benim için en büyük mutluluk her zaman aynı masa etrafında toplanmak, birlikte bir şeyler yapmak, mutlu ve kötü günlerde birlikte olmak anlamını taşırdı aile. Öyleydik ama babamın ölümü, abim ve ablamın zorunlu nedenlerden dolayı evden ayrılması ile yalnızlaştık. Bunun boşluğunu hissettiğim için şimdi kendi aileme dört elle sarılıyorum. Değerini çok iyi biliyorum. Aileme bakınca gurur duyuyorum. Bu aileyi Mustafa ile ben yarattık. Anlatılmaz bir duygu. Allah'ın bir lütfu.
- Eşinizle 22 yaşında tanıştınız. Ve aşk için bilmediğiniz bir ülkeye, bilmediğiniz bir hayata geldiniz? Kafanızda hiç soru işaretleri olmadı mı?
- İçgüdülerim çok güçlü. Mustafa'yı hemen hissettim ve kalbimi dinledim. Cesur bir davranıştı ama Mustafa'yı kazandım. O benim hayatımın aşkı oldu. Sarıldığım bir adam oldu. Benim için Mustafa bir aşk, bir güven, benim çevremi kuşatarak beni koruyan bir duvar. Çok sağlam... 12 yıldır birlikteyiz ve ne güzel ki bir aileyiz.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde