Pazar 11.09.2016
Son Güncelleme: Pazar 11.09.2016

Manşetlerle siyasi ameliyat

SETA’dan çıkan Türkiye’de Basın Özgürlüğü kitabı, basın özgürlüğü sorununu ele alıyor. Kitabın yazarlarından Fahrettin Altun: “Türkiye’de siyasal bunalımların derinleştiği dönemlerde, medya manipülasyonlara sahne oluyor”

Manipülasyon ve dezenformasyon içeren haber ve manşetlerle toplumu etkileme görevi üstlenen bazı medya organlarının, kişileri ve toplumları hedef göstererek insan hak ve özgürlüklerine darbe vurması, Türkiye'de ağır bedellerin ödenmesine neden oldu. 28 Şubat post-modern darbesinde "Gerekirse silah bile kullanırız!", "Tanklar Sincan'da", "Ordu rahatsız", "Darbesiz indiririz" gibi manşetler basın tarihi açısından kara bir leke. Ahmet Kaya'yı hedef alan "Vay şerefsiz", başörtüsü yasağıyla alakalı "411 el kaosa kalktı", "Laikliğe kurşun", "Ermeniye bak" gibi manşetler de dün gibi aklımızda! Hrant Dink suikastı, Rahip Santoro cinayeti, Malatya Zirve katliamı, Danıştay baskını, savcı Mehmet Selim Kiraz'ın öldürülmesi gibi olaylarda da bazı medya organları algı operasyonlarına imza attı. Türkiye'nin basın tarihine bakıldığında ana akım medyanın resmi ideolojinin ve egemen gücün kırmızı çizgilerine uygun yayınlarından örnekleri çoğaltmak da mümkün. Basın özgürlüğü açısından iç açıcı bir basın tarihimiz de yok! Fahrettin Altun, İsmail Çağlar ve Turgay Yerlikaya'nın hazırladığı, SETA'dan çıkan Türkiye'de Basın Özgürlüğü isimli kitapta da basın özgürlüğü sorunsalının çıkmazları ayrıntılı bir şekilde inceleniyor. Basın özgürlüğü için çözüm önerilerinin de aktarıldığı kitaptan yola çıkarak konuyu, aynı zamanda SABAH yazarı ve SETA İstanbul Koordinatörü olan Fahrettin Altun ile konuştuk.
MANŞETLERLE HEDEF GÖSTERİLDİ
Kitaptaki örnekler için Altun "Gazetelerdeki manşetler birleştiricilikten uzak, ayrıştırıcı nitelikte. Medya yıllar yılı dindarları aşağıladı. Ayrımcılığa tabi tuttu. Dindar toplum kesimlerini bir formata sokmaya, formata girmeyenleri ezmeye çalıştı. Bu örnekler içerisinde Ahmet Kaya için atılan 'Vay şerefsiz' ve '411 el kaosa kalktı' manşeti en bölücü olanlar. Çünkü bu manşetlerden biri Kürt kökenli vatandaşlarımızı ayrıştırmaya yönelik tahrik edici bir amaç gütmekte. Diğer manşet ise dindarları hedef alan ötekileştirici bir mahiyet taşıyor" diyor. Altun, Türkiye'nin basın tarihi incelendiğinde, ana akım medyanın genellikle hâkim gücün ve rejimin yanında yayınlar yaptığını söylüyor. Konuyu da şöyle bir örnekle açıklıyor: "Mesela 27 Mayıs darbesi öncesinde yüzlerce öğrencinin işkencelerde öldürüldüğü, kıyma makinelerinden geçirilerek tavuk yemi haline getirildikleri gibi saçma sapan dezenformasyonlar niye yapıldı? Bu haberlerin hedefi siyasi konjonktürü 27 Mayıs darbesine hazırlama motivasyonudur. Mesele hâkim gücün, iktidarın kim olduğudur. Seçilmiş hükümet yetkilileri mi, yoksa devlet içinde etkin bir konuma sahip olan askeri ve yargı bürokrasisi mi? Elbette ikincisi. Bürokratik oligarşi, iktidarın kaynağında yer aldı. Medya kuruluşları gerek ideolojik yatkınlıkları nedeniyle, gerekse de ekonomik ve siyasi bağımlılıkları nedeniyle bu oligarşiye mesafe koyamadı." Altun, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde siyasal bunalımların derinleştiği ve toplumsal gerilimlerin yoğunlaştığı dönemlerde, medyanın manipülasyonlara, dezenformasyon içeren haber ve manşetlere sahne olduğunu anlatıyor. Yazar bu dönemlerde hukuka, demokrasiye ve insan haklarına çok ağır darbeler vurulduğunu söylüyor.
ÖNEMLİ OLAN ŞEFFAFLIK
Altun "Türkiye'de basın özgürlüğü tartışması son dönemde demokratik siyasi iktidarı terbiye etme aracına döndü maalesef. Bu bizatihi özgür basın konseptine zarar veren bir şey. Biz, İsmail Çağlar ile birlikte kaleme aldığımız bu çalışmamızda tam da bu nedenle basın özgürlüğü tartışmasını demokratikleşme perspektifinin içine yerleştirmemiz gerektiğini iddia ediyoruz. Basının da içerisinde yer aldığı geniş bir demokratikleşme programı ve yeni anayasa en temel meselelerimiz" diyor. Basın özgürlüğünün hukuki ve siyasi boyutunun çok önemli olduğunu belirten Altun, bu alanda son dönemlerde önemli bir mesafe kat edildiğine dikkat çekiyor. Tarafsızlığın sosyolojik açıdan imkansız olduğuna değinen Altun "Önemli olan şeffaflıktır. Taraf olmak partizan olmak anlamına gelmez, gelmemelidir. Bir basın yayın organının sermaye yapısı, ideolojik çerçevesi şeffaf olduktan sonra mesele biter. Fakat bu basın yayın organının bir terör örgütünün doğrudan organik bir parçası, bir yayın organı olması kabul edilemez. Basın yayın organları elbette objektiflik arayışı içinde olmak durumunda. Basın özgürlüğü 'tarafsız basın' idealine dayanarak varlık bulamaz. Tarafsızlık toplumsal ve kültürel olarak mümkün değildir" diyor.

MEDYA-SERMAYE İLİŞKİSİ DÜZENLENMELİ
Basın özgürlüğü idealinin hayata geçirilebilmesi için çözüm önerileri sunan Altun, her şeyden önce demokratik bir siyasal rejimin var olması gerektiğini belirtiyor: "Türkiye'nin siyasal kültürü içerisinde uzun yıllar varlık gösteren askeri ve bürokratik vesayet sistemi, meşru siyasal aktörlerin faaliyetlerini ve siyasal alanı sınırlandırdı. Bu ortamda basın da sınırlı bir çerçeveye hapsolmak durumunda kaldı. Birçok basın kuruluşu varlığını teminat altına alabilmek için vesayetçi sistemi ve onu meşru kıldığı düşünülen resmi ideolojiyi mutlak surette savundu. Türkiye'de demokratikleşme yönünde atılacak adımlar, basının daha özgür bir çerçeve içerisinde hareket edebilmesinin birinci koşulu. Nitekim siyasi alanda, gazetecilik faaliyetlerinin politik angajmanlardan bağımsız şekilde hareket edeceği bir alan tesis edilmeli ve haber üretim sürecinde editöryal bağımsızlık ilkesi korunmalı." Hukuki alanda ise basın özgürlüğünü güçlendirecek bir hukuki ortamın varlığının önemli olduğuna değinen Altun, konuyla ilgili kurum ve kuruluşların yanı sıra STK'ların da aktif ve yapıcı olduğu bir ortamın var olması gerektiğini söylüyor: "Temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi en temel unsurlardan biri. Medya-sermaye ilişkileri yeniden ele alınmalı ve süreç kamuoyu önünde şeffaf bir çerçeve içinde düzenlenmeli. Sermaye sahiplerinin basının içeriğine müdahil olmaları ortadan kaldırılmalı."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.