Frankenstein’ı yanardağ doğurdu
İlk bilimkurgu romanı Frankenstein’ın 200’üncü yılındayız. Efsanenin doğuşu Endonezya’daki Tambora Yanardağı sayesinde oldu. Gökyüzünü kaplayan lavlar iklimi değiştirmişti. Avrupa evlere kapanınca da Mary Shelley hikayesine başladı
BİLİM KURGU DOĞDU
Hikayemize, Endonezya'dan 12 bin kilometre uzaklıkta devam edelim. Güneşe hasret kalan Avrupalılar, evlerinden dışarı çıkamıyordu. Sürekli yağan yağmur, bitmeyen şiddetli rüzgarlar hayatı çekilmez hale getirmişti. Duvarlar arasında geçen karanlık günleri aydınlatmak isteyenler çareyi bol bol sohbet etmekte buldu. O evlerden bir tanesi de İsviçre'deydi. Cenevre Gölü kıyısındaki Diodati Villası... Az da olsa temiz hava solumak ve güneşe birazcık daha yakın olmak isteyen bir grup arkadaş bir araya gelmişti. Vakit geçirmek için birbirlerine sürekli hikayeler anlatıyorlardı. Bilimde ilerlemenin hızlandığı günler olduğu için sohbetler genelde tıp, fizik, kimya ile ilgili oluyordu. Tabii bir de olmazsa olmaz korku hikayeleri dönüyordu odalarda. İşte 200'üncü yılını kutladığımız Frankenstein romanı bu evde doğdu. Bilinen ilk bilim kurgu romanı olan Frankenstein'ın İngiliz yazarı Mary Shelley, Tambora Yanardağı sayesinde belki de sinemaya en çok uyarlanan roman olan kitabını yazmaya başladı. O dönem henüz 18 yaşında olan Shelley'e eşlik edenler arasında üvey kardeşi Claire ile birlikte şairler Lord Byron ile Percy Shelley ve hekim John Polidori vardı. Mary Shelley'yi Frankenstein'ı yazmaya iten Lord Byron'un önerisi oldu. Birbirlerine anlattıkları hayalet hikayeleri tükenince, Byron; "Neden kendi korku hikayemizi yazmıyoruz" diye bir fikir attı ortaya. Ardından birbirlerine söz verdiler, "Herkes kendi hikayesini yazacak" diye.
ÖNCE KISA HİKAYEYDİ
Çok geçmeden birbirlerine hikayelerini anlatmaya başladılar. Shelley'e söze girdi "Victor Franskenstein bir tıp öğrencidir. Hastalıklardan arındırılmış insanın peşinde. O yüzden kendi insanını yaratmak için çalışır. İnsan kadavralarından topladığı parçaları bir araya getirir. İki buçuk metre boyundaki kendi insan bedenini oluşturur. Simya ve elektrikten faydalanarak bedene müdahale eder. Ve beden canlanır..." Shelley, bu bedenin ardından bir canavara dönüştüğünden bahsettiği kısa hikayesini anlatır arkadaşlarına. Herkes çok beğenir. Sonrasında ise yazar babasının kitapları ile büyüyen genç Shelley, iki yıl boyunca Franskenstein romanına odaklanır ve günümüze kadar ulaşan meşhur kitap raflarda yerini almaya başlar. Mary Shelley'nin efsane kitabının yanı sıra Cenevre'deki o villa da aynı zamanda modern vampir hikayeleri de doğdu. Ev sakinlerinden hekim John Polidori de anlattığı vampir hikayesini daha sonra kitaplaştırdı. Ardından Polidori'nin kitabı sayesinde meşhur Count Dracula hikayesi doğdu.
ABD SEÇİMLERİNDE FRANSKENSTEİN'IN NE İŞİ VAR?
Mary Shelley'nin romanından sonra Frankenstein bir ikon haline gelince, çok sayıda yorum ve uyarlamalanın türemesine neden oldu. Hatta Oxford sözlüğü, bir şeyi iğrenç bir şekilde birleştirmek anlamına gelen "frenkeştaynlaştırmak" fiilini ve önüne gelen kelimeyi canavarlaştırmak anlamına getiren "frenkeş-" ekini sözlüğe dâhil etti. Franskenstein, ABD'de 8 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerine de dahil oldu. İslam ve göçmen karşıtı ırkçı söylemleriyle tepki toplayan ama Beyaz Saray'a doğru adım adım ilerleyen Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump, için "Frankentrump" yorumları yapılıyor. Birçok ABD'li köşe yazarı, "Tıp öğrencisi Victor Franskenstein, mükemmel insan emeliyle kendi canavarını yarattı. Sonra isimsiz o canavar, dev boyu, sarı gözleri, gri teni yani garip dış görüntüsü nedeniyle normal insanlar tarafından dışlanınca, ölümcül bir yaratığa dönüştü. Ardından intikam almak için yaratıcısı dahil olmak üzere birçok kişiyi öldürdü. Donald Trump da, Cumhuriyetçi Parti'nin yarattığı Franskenstein canavarı. Şimdi o kadar güçlü hale geldi ki, Cumhuriyetçi Parti'yi yok edebilir" yorumları yapıyor.
ASLINDA CANAVAR DEĞİL
Annesi onu dünyaya getirirken hayatını kaybettiği için babası tarafından büyütülen Mary Shelley'nin Franskenstein gibi bir eseri yazması edebiyatçıları hiç şaşırtmıyor. Okul eğitimi almayan Shelley, çok küçük yaştan itibaren yazar ve filozof olan babası sayesinde kitaplarla tanıştı. Diğer taraftan daha 18'inde yazmaya başlayıp 20'sinde bitirdiği Franskenstein romanı aslında korku değil bir varoluş hikayesi. Rivayete göre yazar gördüğü bir rüyadan yola çıkarak başladı hikayesine. Ancak Franskenstein aslında canavarın kendisi değil. Romanda canavarın ismi yok.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde