Pazar 06.11.2016

Biz ne zaman evimize döneceğiz anne?

Ardı arkası kesilmeyen bombardıman sesleri, gökyüzünü kaplayan toz ve duman bulutu, yerle bir olmuş evler, mahalleler, köyler, iki buçuk yıllık esaretin ardından özgürlüğüne kavuşan insanların birbirine karışan sevinç çığlıkları, gözyaşları ve çocuklar. Savaşın, çatışmaların ortasında kalan masum yüzlü, güzel gözlü çocuklar. Savaş üzerine söylenmiş birçok söz var ama bu coğrafyada yaşanan bunca ölümden sonra söylenecek tek cümle: “Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi”

DEAŞ'ın Haziran 2014'te işgal ettiği Musul'u kurtarmak için 17 Ekim'de başlatılan operasyon devam ediyor. ABD öncülüğündeki Koalisyon Güçleri desteğindeki Peşmerge Birlikleri ve Irak Ordusu Musul Kent Merkezi'ne doğru üç koldan ilerliyor.
Musul'a çıkan bütün yollarda şiddetli çatışmalar yaşanıyor. DEAŞ'ı Musul'dan silmek isteyen güçler ilerleyişine devam ederken eli kanlı teröristler de boş durmuyor. Hava saldırılarından kurtulmak için bir yandan petrol kuyularını ateşe veren DEAŞ militanları diğer yandan da şehri merkezinde zorla tuttuğu binlerce insanı canlı kalkan olarak kullanarak olası hava saldırılarından kurtulmanın planlarını yapıyor.
KORKU İMPARATORLUĞU ÇÖKÜYOR
DEAŞ terör örgütü binlerce yıldır büyük uygarlıklara ev sahipliği yapmış Mezopotamya'nın kalbine hançer gibi saplandı. Yağma ve talan üzerine büyüyen örgüt işgal altına aldığı bölgelerde insanlığın ortak kültür mirası içerisinde bulunan eserleri yok etti, binlerce masum insanı öldürdü. Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyini DEAŞ'tan temizlemek için başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı ardından başlayan büyük Musul Operasyonu ile DEAŞ'ın yarattığı korku imparatorluğu çökmeye başladı.
DEAŞ'lı teröristler yavaş yavaş inlerine doğru çekilmeye başlarken işgal ettiği bölgelerde iki buçuk yıl boyunca yaşanan korkunç gerçekler de gün yüzüne çıkmaya başladı. DEAŞ militanları Musul'a doğru kaçarken arkasında binlerce tünel, yıkılmış evler, sebepsiz yere vahşice öldürülmüş insanlar, tecavüze uğrayan kadınlar, mayın döşenen yollar, tuzaklanmış bombalar bıraktı.
"GÜZEL GÜNLER İÇİN"
Musul Operasyonu'nu anlatmaya bir cepheden başlamalı. Başika tepesindeyiz. Peşmerge birliklerinin arasına konuşlanmış Türk birliğinin tam karşısında.
Gece boyunca Peşmergeler ve Türk topçuları DEAŞ hedeflerini bombalamış. Şimdi saat sabahın altısı. Güneş yeni doğmuş. Uyanan Peşmergeler geceden kalma ateşi harlamaya çalışıyor. Çaylar konuyor. Kahvaltılar yapılıyor. Bir Peşmerge var. Adı Ferhat Feraç. Musullu bir Kürt, 22 yaşında. Silahlarının arasına bıraktığı bağlamasını çıkartıp, o bölgede binlerce yıldır söyleyen bir ezgi mırıldanmaya başlıyor. Çevredeki diğer Peşmergeler de yanına gelip şarkılara eşlik ediyor.
DEAŞ Musul'u işgal edince ailesiyle birlikte Duhok'a kaçıyor Ferhat Feraç, o günden beri de Peşmerge olarak DEAŞ'a karşı savaşıyor. Feraç başlıyor daha önce onlarca kez anlattığı hikayesine: "Biz Musul'da yaşıyorduk. DEAŞ gelince Cihat ilan etti. Herkesi kendisiyle birlikte savaşmaya çağırdı. Çok katı kuralları vardı. Kaçmaya karar verdik. DEAŞ kaçanları yakalayınca öldürüyordu. Korkuyorduk ama kaçmak zorundaydık.
Kontrol noktasında bekleyen Peşmergelere haber verdik ve bir gece saat 12'de elimizde beyaz bayraklarla yola çıktık. Nevaran'da Peşmergeler bizi karşıladı. Aynı aileden dokuz kişi beraber kaçtık. Yaklaşık iki yıldır Duhok'ta yaşıyoruz. DEAŞ'la savaşmak için Peşmergeye katıldım. Bunlar insana düşman, güzele düşman, şarkıya düşman, söze düşman. Bu topraklardan onları temizleyene kadar savaşacağız. Güzel günler için savaşacağız..."
BABA OĞUL EL ELE
Sonra cepheden çıkıyoruz. Operasyonunun ilk dakikalarında DEAŞ militanlarından kurtulan sınır köyler var. Çoğu, DEAŞ Musul'u işgal edince hemen terk edilen köyler. Köylüler tek parça eşyalarını almadan evlerini bırakıp kaçmış. DEAŞ militanları iki buçuk yıl boyunca boş köyleri karargah olarak kullanmış.
Evlerin altına tüneller kazmış, duvarları kırmış ve her tarafa patlayıcılar, mayınlar döşemiş. Terzilla o köylerden biri. Şimdi köy sakinleri bir gece ansızın terk etmek zorunda kaldıkları evlerine geri dönmüşler. Yüzlerce yıldır vatan bildikleri topraklar eski topraklar değil. DEAŞ militanları ile yaşanan çatışmaların ardından evler yıkılmış. Koca köy, viraneye dönmüş. Köylüler yıkıntılar arasında eski bir hatıra ya da kurtarılacak bir eşya arıyor.
Bir çocuk var. Adı Samir. Dört yaşında. Henüz iki yaşındayken ayrılmak zorunda kaldığı köyüne babasıyla birlikte dönmüş. Yıkıntılar arasında kalmış bir bisikleti tamir etmeye çalışıyor. Nenesi bir yandan savaş uçaklarının vurduğu evinde kaybolan yıllarına, eski hatıralarına ağlıyor.
Baba Mustafa Ali, oğlunun elinden tutup yıkılmış köylerini gezdiriyor. Bir yıkıntının başında duruyor. "Bak Samir, burası köyün okulu" diyor. Bir başka yıkıntının başında "amcanların evi burasıydı" diyor.
El ele bütün köyü dolaşıyorlar. Baba oğluna belki bir daha hiç gelemeyeceği köyünü gezdiriyor.
BARIŞ GÜVERCİNLERİ UÇUYOR
DEAŞ işgalinde kurtulan ve içinde insanların yaşadığı bir köy var. Adı Faziliye. 800 hanede yaşayan binlerce kişi iki yıl boyunca 50 DEAŞ militanının esaretinde yaşamış. Karanlık günler artık son bulmuş. Köy meydanında yeniden açılan kahvede insanlar nargile içiyor. Daha beş gün öncesine kadar havan mermilerinin düştüğü futbol sahasında gençler top oynuyor. Evlerin damlarında güvercin besleyen köylüler barışı simgeleyen beyaz güvercinler uçuruyor.
HIÇKIRA HIÇKIRA AĞLAMAK
Bir de DEAŞ'tan kaçamayanlar var. İki yıl boyunca DEAŞ işgalinde yaşamış, işkenceler görmüş, onların kurallarına göre yaşamış, sakal bırakmış, çarşaf giymiş, annesini, babasını, sevdiklerini yıllarca görmemiş, aç susuz yıllarca yaşamış köylüler var. Yollarda uzun araç kuyrukları oluşturan kalabalık iki yıl sonra DEAŞ'ın elinden kurtulan Tobzava köylüleri.
Eşyaları ve hayvanları ile birlikte kaçıyorlar. İki yılık esaretin ardından erkekler yol ortasında buldukları bir makine ya da makasla sakal tıraşı oluyor. Kadınlar kızlarının saçlarını tarıyor. İnsanlar ne kadar mutlu gözükse de iki yıllık bir acının çizgileri yüzlere yansıyor. Yolları dolduran binlerce köylünün her birinin ayrı bir hikayesi var ama o anda bir şeyler oluyor.
Bir adam var. Yıllardır görmediği babasına ve abilerine kavuşuyor. Yıllar sonra yaşanan kavuşma anında duygular boşalıyor. Koca koca erkekler birbirlerine sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlıyor. Oğul babasına sarılıyor, kardeşler abisine... Yılların hasretine gidermeye çalışıyorlar.
Yıllar sonra ailesine kavuşan Fazlı Hikmet gözyaşları içinde anlatıyor mutluluğunu: "DEAŞ köyümüze geldiğinde ben Erbil'deydim. Bir daha bir araya gelemedik. İki buçuk yıl oldu. Gizli gizli telefonda konuşabildik sadece. Bugünlere şükürler olsun babamı, kardeşlerimi bir daha görebildim."
YENİ HAYAT
Günün sonunda DEAŞ esaretinden kurtulanların yerleştirildiği, içerisinde yeni hayatın tatlı telaşının yaşandığı bir kamp var. Anneler çadırların içlerini temizliyor. Çocuklar çadırlara yatak taşıyor. DEAŞ'tan sonra yaşanan her yer insanlara cennet gibi geliyor. Çadır kampın içinde insanlar birbirleriyle sohbet ediyor. Uzun yürüyüşlere çıkıyor. Herkesin dilinde devam eden Musul Operasyonu var. İnsanlar Musul'un kurtulmasını, yeniden evlerine dönecekleri o eski, güzel günleri özlemle bekliyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.