Son Güncelleme: Pazar 19.03.2017
Çölün ortasında 1300 kişi nereye koşuyor?
Fas Kralı adına her yıl bir çöl maratonu düzenleniyor. Öldürücü çöl sıcağında 1300 sporcu 250 km koşuyor. Düşününce bile insanı ter basıyor değil mi? Maratona bu yıl Türkiye’den de katılan var. Özgür Tetik bu çılgınca fikre gözünü karartıp nasıl daldığını anlattı
- Bildiğimiz maratonlardan ne farkı var bu koşunun?
- Ultra maraton sadece bir koşu olarak değerlendirilemez. Çok değişik doğa koşullarında yapılıyor. Sıcak, soğuk, dağ, çamur, kum, çöl... Doğada aklınıza ne gelirse mücadele ediyoruz. Bu yarışa başladığımızda mental ve fiziki olarak hiçbir yardımcımız yok. Diyelim ki, önümüzde 150 km'lik bir mesafe var, o mesafeyi tamamen kendi şartlarınızla geçmelisiniz.
- Çölde olmak nasıl bir sınav olacak sizin için?
- Daha önce 250 km'lik ultra maratonlara katıldım ama ilk kez çölde yarışacağım. Sahra Çölü'nde olacağım. Des Sables'da su hariç bize hiçbir şey verilmeyecek. Tüm gerekli malzemeleri sırtımda taşımak zorundayım. Ateşimi kendim yakacağım, yemeğimi kendim pişireceğim. Sadece belirli zamanlar için belirli litre su verilecek. O suyla ne yapacağınıza siz karar veriyorsunuz. Yemek mi, duş mu, temizlenmek mi, içmek mi... Bu tabii tecrübeyle öğrenilen bir durum. İlk gittiğim yarışta çantam 15 kg'dı. Büyük hata! İlk gün çanta kucağımda ağlayarak bitirdim parkuru. Son yarıştaki çantam 9 kg'dı.
BİR TELEFONLA GELEN AZİM
- Dile kolay geliyor 250 km koşmak... Gerçekte nasıl tarif edilebilir?
- 160 km'lik bir yarışa çıktığınızı hayal edin. 80 km'yi koştunuz. O noktadan sonra bacaklarınız başka uzuvlar oluyor. Bazen hissetmiyorsunuz ve önünüzde bitirmeniz gereken bir 80 km daha var. Burada işin sırrı fiziki güç değil. Sizi bitişe götüren şey inanç! Kapadokya'da bir yarışta eşim bitiş noktasında beni bekliyordu. Yarışın bir anında çok kötü oldum. Moralim bozuldu ve bir noktada kalkamadım. Eşimi aradım, "Bitiş noktasındayım seni bekliyorum" dedi. Bir anda kalktım ve yarışı bitirdim.
- Doğada tek başına olmak nasıl bir duygu?
- Ağaçla, kertenkeleyle konuştuğum oldu. Orman karanlığı çok öğreticidir. Hiçbir şeyi göremezsiniz. Sadece zaman zaman önünüzde bazı gözler açılır. Ne olduğunu bilmezsiniz. Ürkütücü şeyler. Tüm gece tek başınıza olduğunuzu düşünün, böyle bir durumda kendi kendinize de konuşursunuz. Son yarışta beni takip eden bir baykuş vardı, onunla konuşmaya başlamıştım. Yarışlar mental bir oyundur aslında.
- Türkiye'de yeni değil mi bu maratonlar?
- Ülkemizde bu tür maratonlar giderek yaygınlaşıyor. Ultra maratonların kültüründe bitirdiğinde bir ödül yoktur. Ödül yarışı bitirebilmektir. En büyük gurur odur.
- Yarış bitirmek nasıl bir haz sağlıyor?
- Bir kere 'Başardım, doğayı yendim' diyorsunuz. Bu işin macerası, doğadan aldığım zevk ve gurur yetiyor bana. Ve tabii ki edindiğiniz dostluklar. Modern hayatta koşullar bizi vahşileştiriyor. Doğada ise insan olduğumuzu hatırlıyoruz. Son yarışımda Kuveytli bir atletle aramızda 15-20 dakika vardı. İlk üçe girebilecek durumdayız ikimizde. Ben düştüm, bırakmadı beni. Sonra o düştü, ben onu bırakmadım. Bitişe el ele girdik. Bunlar önemli şeyler.
NİYE ELMA YOK!
- Doğa öğretir mi?
- Doğa sabrı ve düşünmeyi öğretir. Şehir hayatı bizi sabırsız yapıyor. Siz sokakta paltoyla gezerken ben tişörtle gezerim. Vücudum da öğrendi. Eskiden daha çok hasta olurdum, artık olmuyorum bile. Düşünmeye itiyor insanı doğa. Hayatı, yaptıklarınızı analiz ediyorsunuz. İçsel bir yolculuk. Doğaya kızdığım da oldu. Bir yarışta hamile kadın gibi canım elma çekti. Parkurda elma arıyorum ve kızıyorum doğaya niye elma yok diye. Böyle saçmalıklar da oluyor. Bazen köpek saldırıyor, mücadeleyi öğreniyorsunuz. Yarışlardan birinde şekerim düştü ve malzemem yok yanımda. Ama karşımda bir kayısı ağacı... Bazen de sunuyor doğa size mucizesini.
- Ultra maraton koşanlar hayatlarında bir arayış içinde mi?
- Monoton bir hayat yaşıyor ve bir şey onu buraya getiriyor olabilir. Asosyaldir, bunu sosyalleşme aracı olarak kullanıyordur. Her şeyi tam ama yarışmayı seviyor olabilir. Bu bizde çok yeni bir olgu. Bu benim tutkum. Koşmadığım bir hayatı düşünemiyorum. Bir beyaz yakalı da olsam koşardım.
EN SON HABERLER
- 1 Ülkeler, TikTok’a karşı harekete geçti
- 2 Hep mutlu olmak zorunda değiliz
- 3 Sevgiliye ulaşmak için ses ve söze ihtiyaç var
- 4 Bu okullarda anne-baba adayları eğitiliyor
- 5 Boğaz’da kürek keyfi kabus olmasın
- 6 Aykırı bir ikon
- 7 Evde akıllı cihazlara yer açın güvenliği de ihmal etmeyin
- 8 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 9 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 10 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut