Son Güncelleme: Pazar 19.03.2017
Yapay zeka bizi yok edebilir mi?
Yapay zekadan korkmamıza gerek yok, makineler daha zeki ya da bilinçli varlıklara dönüşmüyor. Onlar sadece bizim verdiğimiz görevleri yapıyor
İnsanlığa isyan eden, hatta onlara ciddi zararlar veren yapay zeka birçok filmin ve dizinin konusu oldu. Westworld, Person of Interest, Matrix, IRobot bu tip film ve dizilerin sadece bir kısmı. Bu tarz bilimkurgu yapıtları, insanları yapay zeka konusunda endişeye sevk etti. Fizikçi Stephen Hawking'in ve Bill Gates'in yapay zekanın yanlış kullanılıp insanlığın sonunu getirebileceği hakkındaki sansasyonel uyarıları da bu konudaki korkuyu perçinledi.
YAPAY ZEKA KAVRAMI YANILTICI
Peki gerçekten yapay zeka insanlar gibi düşünebilir mi? İnsanlığı yok etmeye karar verebilir mi? Geçtiğimiz günlerde, ünlü fütürist (geleceği tahmin etmeye çalışan kişi) ve mucit Jerry Kaplan, tüm bu endişelere cevap verdi: "Yapay zekadan korkmamıza gerek yok, makineler daha zeki ya da bilinçli varlıklara dönüşmüyorlar. Onlar sadece bizim onlara verdiğimiz görevleri yapıyorlar." Kaplan'a göre yapay zeka kavramı yanıltıcı ve insancıl hesap terimi ile değiştirilmeli. Kaplan bu açıklamasıyla aslında çok önemli bir noktaya işaret ediyor. Makineler; satranç oynuyor, araba kullanıyor, tercüme yapıyor, denklem çözüyor ve insanların yaptığı birçok işi insanlardan daha iyi yapabiliyor. Ama bu, makinelerin (yapay zekanın) satranç oynadığının farkında olduğu, oyundan zevk aldığı ya da oynamama iradesi olduğu anlamına gelmiyor. Makineler bizim onlara verdiğimiz amaçları, bizim yazdığımız algoritmalarla, yani bizim belirlediğimiz yollarla, yerine getirmeye çalışan hesap makineleridir. Nasıl ki elimizdeki küçük bir hesap makinesi, yedi-sekiz basamaklı birçok sayıyı, bizim zihinden o sayıları çarpmamıza olanak yokken çarpıyorsa ve elimizdeki hesap makinesinin bu sayıların bilincinde olan bir zekaya sahip olduğunu düşünmüyorsak, tamamen aynı durum yapay zeka için de geçerlidir. Yapay zeka aynı hesap makineleri gibi bizim yazdığımız algoritmalarla çalışırlar ve hesap makinesinin sayıların bilincinde olmaması gibi yaptıkları işin bilincinde değildirler. Bu yüzden Kaplan'ın yanıltıcı yapay zeka kavramı yerine başka kavram bulunması önerisini destekliyoruz. Çimleri biçen bir çim makinesinin çimlerin kokusundan, kahve makinesinin kahvenin tadından habersiz olması gibi yapay zeka yaptıklarından habersizdirler. Dünya satranç şampiyonu Kasparov'u yenen ünlü Deep Blue (satranç oynayan ünlü yapay zeka'ya verilen isim), ne satrancın ne karşısındaki Kasparov'un ne de satrançta yenmenin mutluluğunun farkındadır. O, sadece algoritmaları çok başarıyla kullanan, çok iyi programlanmış bir hesap makinesidir. Fakat gerçek zihinlere özel bir vasıf olan farkındalık, içinde birçok algoritmanın geçtiği bir makine olmaktan çok farklıdır.
İRADE SAHİBİ DEĞİLLER
Satranç oynayan bir makine, bir gün kalkıp sizi öldürmeye karar veremez. İrade, bilgisayarların sahip olduğu bir özellik değildir. İrade, programlanabilecek bir şey değildir, çünkü programlar algoritmalarla olur, ama en başarılı ve en kompleks algoritma bile iradeye ve farkındalığa karşılık gelmez. Elbette makineler tehlikeli olabilir, insanlığı perişan edebilir, örneğin nükleer silahlarla ilgili makineler insanlığın sonunu getirebilir. Ama bu, ancak biz onlara böyle bir amaç verirsek gerçekleşecek bir şeydir, yoksa makinenin olmayan iradesini kullanmasıyla gerçekleşebilecek bir olay değildir.
**************************
GÜNCEL HABERLER
Galaksi mizdeki kara deliğin son ziyafeti
Galaksimizin merkezinde süper kütleli bir kara delik vardır ve 4.5 milyon Güneş benzeri yıldız yığınının çok küçük bir alana sıkıştırılmış halidir. NASA'nın Hubble Uzay Teleskobu, Samanyolu galaksisinin merkezinde yer alan kara deliğin en son yaklaşık 6 milyon yıl önce büyük bir gaz yığınını yiyip bitirerek son büyük öğününü de tüketmiş olduğunu buldu. Bu öğünden sonra, sıkışmış olan bu kara delik, Fermi Kabarcıkları adı verilen ve şu anda galaksimizin merkezinde yukarı ve aşağı doğru dalgalar halinde kabaran milyonlarca Güneş'e eşdeğer ağırlıkta bir gaz bulutunu dışarı fırlattı. Maryland, Baltimore'daki The Space Telescope Bilim Enstitüsü'nden Andrew Fox, "Son Hubble verileri Fermi Kabarcıkları konusunda tamamen yeni bir pencere açtı. Şimdi ne kadar hızlı hareket ettiklerini ve hangi elementleri içerdiklerini biliyoruz" dedi. (Kaynak: NASA, 9 Mart 2017)
BEYİN : ZOR OLANA YANLIŞ DEME EĞİLİMİNDE
Yapılan yeni bir araştırmaya göre zor olan, çok çaba gerektiren işleri yanlış, gereksiz ya da kötü görme eğilimindeyiz. Mesela ağaçtan elma toplamak isteyen bir insan düşünün ve bu insana yüksek dallardan elma toplamak çok zor gözüküyor olsun. Böyle bir durumda beynimiz aşağıdaki elmaların daha olgun olduğuna bizi inandırma eğilimine girebilir. Seçmemizin mümkün olduğu bir seçenek zor olduğunda bunun yanlış bir seçim olduğunu düşünme şansımız artıyor. Beynimiz inkar, mantığa bürüme ya da gerekçelendirme ile bizi aslında kolay olanın daha doğru olduğuna inandırabiliyor. Bazen zor olanın daha doğru olduğunu görebilmek ve gerçekliği değiştirmek yerine eylemi ya da bakış açısını değiştirmek ancak farkındalık sahibi olunca mümkün oluyor. (Kaynak: Psychology Today, 11 Mart 2017)
VIRGO GALAKSİ KÜMESİNDEN RESİMLER
İki binden fazla galaksinin toplamından oluşan Virgo galaksiler kümesinin fotoğrafı HSC-SSP (Hyper Suprime-Cam Subaru Strategic Program) tekniğiyle uzun uğraşlar sonucu çekildi. Varolan en büyük dijital kameraya sahip olan Subaru Teleskobu ile elde edilen bu şahane tablo ile evrenle ilgili gözlemlerimiz bir adım daha öteye taşındı. Japonya'dan Kavli, Tayvan'dan ASIAA ve Amerika'dan Princeton Üniversitesi'nin işbirliğiyle sürdürülen bu projenin önümüzdeki 5-6 yılda daha da geliştirilmesi planlanıyor. 100 milyon galaksi ve yıldızdan gelen verilerin toplandığı bu yoğun çalışmada şimdiye kadar 80 terabaytlık veri toplandı. Yeni görüntülerin elde edildikçe halka sunulacağını bildiren çalışma ekibi, ayrıca elde ettikleri verilerle ilgili birçok makale de yayımlayacaklarını bildirdi. (Kaynak: Science Daily, 10 Mart 2017)
SÖZLER
Arif; şen, nazik, güler yüzlüdür, tevazuundan küçüğe saygı gösterdiği gibi aynı zamanda büyüğe de saygı gösterir. Önemsiz görülen kimseye yer açtığı gibi soylulara da yer açar. Arif, Hak (Allah) ile ve her şey ile ferahlamış olduğu halde nasıl güleç olmaz ki? Her şey ile ferahlaması, Hakkı onlarda görmesinden dolayıdır." (İbn Sina- İşaretler ve Tembihler kitabından)
BİLİM TARİHİNDEN NOTLAR
Evsiz, eşyasız, eşsiz, uykusuz matematik dâhisi
Paul Erdös (1913-1996), 20. yüzyılın en önemli matematikçilerdendir. Erdös, hayatını matematiğe adamış ilginç bir insandı. Hiç evlenmedi, kendi evi olmadı ve hayatında sahip olduğu bütün kişisel eşyalar bir bavula sığacak hacmi aşmadı. Kazandığı bütün ödülleri ya fakirlerle ve ihtiyaç sahipleriyle paylaştı ya da matematik problemlerini çözenlere ödül olarak verdi. Erdös, konferans konferans, kampüs kampüs gezer, sıkça meslektaşlarına misafirliğe gider, orada ev sahibi ile bir iki matematik problemi çözer ve başka bir meslektaşının evine geçerdi. Aşırı kahve tüketimi, kafein hapları ve dikkat artırıcı ilaçlar sayesinde çok az uyuyan Erdös, günde 19-20 saat çalışırdı. Erdös, 1525 makale ile matematik tarihinde en çok makale yayımlayan matematikçidir. Aynı zamanda misafirliklerinin bir sonucu olarak, tam 5 yüz farklı matematikçi ile ortak makale yazarak en çok ortak çalışma yapan düşünce adamı olmayı başarmıştır. 83 yaşında Varşova'da bir matematik konferansında hayata gözlerini yumdu. Ölmeden birkaç saat önce ilginç bir geometri problemini çözmüştü. Onun şerefine her matematikçiye bir 'Erdös sayısı' verilir, bu sayı Erdös'le makale yazma uzaklık endeksidir. Öyle ki Erdös'ün kendi sayısı 0, onunla yazanların 1, onunla makale yazmış olanlarla makale yazmış olanların 2'dir. Bazı önemli isimlerin Erdös sayıları şöyledir: Albert Einstein'ın 2; Pauli, Fermi, Feynman, Abdüs Salam ve Weinberg'in 3; fizik, tıp ve kimya Nobel Ödülü alanların Erdös sayısı ortalaması 5 iken; ekonomi alanında Nobel alanların ortalaması 4; matematiğin Nobel'i olan Field Madalyası alanların ortalaması ise 3
BİLİMSEL BİLMECELER
Birbirinin aynısı, ağzına kadar suyla dolu iki kova düşünün. Birinci kovada suyun üstünde serbestçe yüzen bir tahta parçası mevcutken, ikincisi sadece su ile doludur. Kovaların ağırlığı eşit midir? Eşit değilse hangisi daha ağırdır?
GEÇEN HAFTANIN ÇÖZÜMLERİ:
Cam ısıtıldığında çok çabuk genişler. Ancak aynı zamanda yalıtkan olduğu için ısıyı çok yavaş iletir. Bunun sonucunda bardağa çay koyduğumuz zaman bardağın iç kısmı ısınır ve genişler. Ancak dış kısmı ısınmadığı için aynı boyutta kalır. Bu da bardağın kırılmasına yol açar. Metal kaşık iyi bir iletken olduğu için ısıyı çok çabuk emerek camın hızlı ısınıp çatlamasına engel olur. Bu yüzden çay bardağına sıcak çay konulmadan önce metal kaşık konulur.
ŞAŞIRTAN GERÇEKLER
DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde