Son Güncelleme: Pazar 02.04.2017
İnsanlık uzaylılardan sinyal mi aldı?
2007 yılında astronomlar, altı yıl öncenin verilerini incelerken çok güçlü ve kısa süreli, uzayın belirlenemeyen bir köşesinden gelen radyo sinyalleri keşfettiler. Bu sinyalleri uzaylılar mı gönderdi? Yoksa bunlar, magnetarlar olarak bilinen nötron yıldızları kaynaklı olabilirler mi?
'Radyo' takısı ise bu sinyallerin, uzayı radyo frekansları ile dinleyen teleskoplarla algılanmalarından dolayı verilmiş. 'Patlama' denmesinin sebebi ise sinyallerin aniden ortaya çıkıp kaybolmalarından kaynaklanmakta. Şimdiye kadar 2007'den beri 18 kere bu sinyalleri yakalamayı başardık. Aynı karakteristik özellikleri gösteren sinyallerin kökeni ise sır. HRP'nin büyük enerji kaynaklarından geldiğini ve bu kaynakların büyük ihtimalle galaksimizin dışında olduğunu biliyoruz.
Bu kadar yüksek enerjili olmaları ve çok nadir görülmeleri, bilim insanlarının HRP'lerin büyük bir yıldızın şiddetli ölümü ya da iki karadeliğin çarpışması gibi kaynağın yok olduğu olaylar sonucunda oluştuklarını düşünmelerine neden oldu. Ancak 2016'da bilim insanlarını şaşırtan yeni bir buluşla, bu hipotezlerle ilgili şüpheler oluştu. Laura Spitler ve grubu, 2012'de sinyal gelen yerden, 2015'te ve 2016'da tekrar sinyal geldiğini tespit ettiler. Yani HRP'yi oluşturan kaynak her neyse, olay sırasında yok olmak zorunda değil. Dolayısı ile bu kaynağın, karadelik çarpışması ya da yıldız ölümünden farklı bir şey olması gerekiyor.
Harvard Üniversitesi'nden iki astronom Manasvi Lingam ve Abraham Loeb, sinyallerin kökeni ile ilgili bu ay yayımlanan makalelerinde çok ilginç bir teori ortaya attılar: Bu sinyallerin kaynağı ileri bir uzaylı medeniyetin ürünü olabilir. Onlara göre bu dalgalar bizim radyo ve TV yayını yaptığımız vericilere benzeyen güçlü vericiler tarafından üretilmiş olabilir. Bu kadar yüksek enerjiye sahip bir sinyali üretmek için bu vericilerin Dünya'nın iki katı büyüklüğünde olması ve kendi kendini eritmemesi için suyla devamlı soğutulması lazım. Lingam ve Loeb'e göre bu bizim teknolojimizin üstünde ve ancak çok gelişmiş bir medeniyet bunu yapabilir.
İLERİ BİR UZAYLI MEDENİYETİ
Peki uzaylılar böyle bir vericiyi niye inşa etsinler? Lingam ve Loeb'un bu soruya da ilginç bir cevapları var. Denizde yüzen bir yelkenliyi hayal edin, bu yelkenli rüzgar tarafından hareket ettirilir. Bu yelkenlilere benzer, ışık yelkenlileri yapmak mümkün. Işık yelkenlileri, 'yoğun ışık' yardımı ile hareket edecek geleceğin uzay araçları.
Bu araçlar, yakıt taşımadıkları için çok büyük hızlara rahatlıkla erişebilirler. Bu kadar güçlü verici ile üretilen sinyal sayesinde, milyonlarca tonluk böyle bir ışık yelkenlisini yıldızlar arası hatta belki galaksiler arası yolculuk için kullanmak mümkün. Lingam ve Loeb'a göre, gelişmiş bir medeniyet pekala uzay yolculuklarında kullanmak amacı ile böyle bir verici inşa etmiş olabilir. HRP'ler de bu vericilerden gelen dalgalar olabilir; anlık olarak yelkenlinin tam ucundan geçtikleri ve uzaya saçıldıkları düşünülebilir.
Yani HRP'ler, bu uzay gemilerinin anlık kaçakları olabilirler. Bu teoriyi geliştiren Loeb, aslında Proxima b gezegenine gidecek ışık-yelkenleri üretmeyi hedefleyen bir projenin başında. Projenin amacı küçük ışık-yelkenlilerini güçlü bir lazer ışını ile bu gezegene ulaştırmak. Böyle gemilerin yelkenlerinden kaçacak ışığın başka gezegenlerden nasıl algılanacağı üstüne kafa yoran Loeb, HRP'lerin tam da böyle oluşuyor olabileceği fikrine varmış.
Bu teorinin doğru olma ihtimali nedir? Bize göre bu iddiaları savunmak için ortada ciddi bir veri mevcut değil. Lingam ve Loeb'in kendileri de iddialarının bir spekülasyon olduğunun farkında. Kökenleri belirsiz olsa da HRP'lerle ilgili çok sayıda farklı teori mevcut. Mesela bunlar, magnetarlar olarak bilinen nötron yıldızları kaynaklı olabilirler, çeşitli kuantum yerçekimi etkileri sonucunda oluşan karadelik patlamalarının bir sonucu olarak çıkıyor olabilirler ya da Blitzarlar olarak bilinen hipotetik uzay cisimleri tarafından oluşturuluyor olabilirler. Hangi teoriyi çekici bulursanız bulun, değişmeyen bir gerçek var: Yaşadığımız Evren bizi büyülemeye devam edecek gizemlerle dolu.
ŞAŞIRTAN GERÇEKLER
DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
SÖZLER
Söz konusu olan bilim ise, binlerce kişinin otoritesi, tek bir kişinin mantık yürütmesinden daha değerli değildir. (Galileo Galilei)
GÜNCEL HABERLER
GALAKSİMİZİN İKİ BENZERİ DAHA BULUNDU
Uzay bilimcilerin yeni gözlemlediği, Samanyolu'na benzer iki galaksiden elde edilen veriler, bizim galaksimizin oluşumuyla ilgili önemli bilgiler veriyor. Gözlenen iki galaksi de Evren'in ilk dönemlerinde oluşmuşlar ve etrafları hidrojen gazından oluşan parlak bir daire ile çevrili. Kaliforniya Üniversitesi'nde post-doktorasını sürdüren Marcel Neelman'ın belirttiği gibi: "Artık kendi galaksimizin tarihi hakkında önemli bilgiler edinebilmemize olanak sağlayan çok uzak geçmişteki galaksileri gözlemleyebiliyoruz." Gözlemlenen galaksilerden birinin yılda 100 Güneş ağırlığında, diğer galaksinin ise yaklaşık 25 Güneş ağırlığında yıldız oluşturma kapasitesinde olduğu da gelen verilerden edinilen bir başka bilgi. (Kaynak: Science Daily, 23-Mart 2017)
DÜNYA'NIN MANYETİK ALANI NETLEŞİYOR
Dünya'nın üst yüzeyindeki manyetik alanı gösteren harita, özel uydular tarafından yıllardır belirlenmeye çalışılıyordu. Litosfer manyetik alanı adı verilen dalgalar çok zayıf olduğu için bu haritayı doğru bir şekilde görüntülemek çok güçtü. Fakat Swarm Uydular sayesinde üç yıldır elde edilen ayrıntılı veriler, Litosfer manyetik alan ile ilgili daha net bir resim sunuyor. Manyetik alanın büyük kısmı, Dünya'nın içinde 3 bin metreden daha derindeki dış çekirdekte bulunan erimiş demirden kaynaklanıyor. Elde edilen manyetik haritada, Orta Afrika Cumhuriyeti civarında manyetik alanın beklenmedik şekilde büyük bir artış gösterdiği de göze çarpıyor. Ayrıca uydulardan edilen bu bilgilerle, Dünya'nın manyetik kutuplarının neden birkaç yüz bin yılda bir yer değiştirdiği konusunda da daha sağlıklı tahminler yapılabiliyor. (Kaynak: Science Daily, 22-Mart 2017)
BİLİM TARİHİNDEN NOTLAR
Modern cerrahinin babası Müslüman bilim insanı: Zahravi
Müslüman âlim Ebu Kasım El-Zahravi (936-1013), ya da Batı'da bilinen ismi ile Albucasis, çoğu bilim tarihçisine göre modern cerrahinin babasıdır. 30 ciltlik ünlü eseri Kitab El-Tasrif'te çoğu bugün de kullanılan yüzlerce cerrahi uygulamayı büyük bir hassasiyetle tarif etmiştir. Aynı eserde modern cerrahide hâlâ -geliştirilmiş tipleri- kullanılan 200 civarında kendi geliştirdiği aleti tanıtmıştır. Söz konusu eser 17. yüzyıla kadar cerrahide tartışılmaz bir biçimde en önemli otoriteydi. Modern tıbbın birçok alanında Zahravi'nin izlerini görmek mümkündür. Yaraların dikilmesinde kullanılan, hayvan bağırsağından üretilen ve vücudun tek tepki vermediği iplik olan 'katgüt'ü Zahravi keşfetmiştir. Tıpta, özellikle de doğum süreçlerinde kullanılan forseps aletini geliştiren de Zahravi'dir. Birçok kanser türünün ve hemofilinin genetik olarak geçtiğini fark eden ilk tıp uzmanıdır. Hastayla pozitif iletişimin önemini ve fakirlerin de eşit derecede tedaviye ulaşma hakkı olduğunu vurgulayan ilk tıp uzmanıdır. Bu nedenle tıbbın birçok alanının yanında tıp etiği alanında da önemli bir düşünür olarak değerlendirilir.
BİLİMSEL BİLMECELER
Not: Cevaplar haftaya Pazar SABAH'ta
GEÇEN HAFTANIN ÇÖZÜMLERİ:
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde