Pazar 07.05.2017
Son Güncelleme: Pazar 07.05.2017

Hangi erkek silikonlu dudağı öpmek ister?

Zorlu İkili ile estetik çılgınlığını, insanın kendini değiştirme çabasını konuştuk. Hıncal Uluç “Bu yüzden ben birçok dostumu kaybettim” dedi. Örnekleriyle, isim vererek anlattı. Hasan Bey ise “İnsan artık kendisiyle de yetinmiyor. Değiştirmek istiyor. Estetik operasyonların anlaşılabilir yanları var. Ama sistematik hale gelmesi kabul edilemez. Bunun altında narsisizm kültürü yatıyor” dedi

Pazartesi gündem toplantısında moda editörümüz İdil (Demirel) erkekler arasında yapılan bir araştırmayı anlattı. Erkekler aşırı estetikli kadınlardan hoşlanmıyormuş hatta itici ve çirkin bulmaya başlamışlar.
Şengül Hanım (Balıksırtı) bana dönüp "Bu konuyu H2O Sohbetleri'nde Zorlu İkili ile konuşsan ya" dedi. Ne yalan söyleyeyim içimden "Bu konu Zorlu İkili'yi çok cezbetmez" diye geçirdim. Perşembe günü Hıncal Abi'nin odasına giderken Şengül Hanım konuya olan mesafeli yaklaşımımı anlamış olacak ki "Burcu (Aldinç) da seninle gelsin" dedi. "Tamam" dedim ve çıktık Burcu ile Hıncal Abi'nin odasına...
Hasan Bey ile Hıncal Abi kanepeye kurulmuş bizi bekliyorlardı. "Gelin bakalım" dediler. Anlattım araştırmayı ve bu estetik çılgınlığını ve sonuçlarını konuşmak istediğimi söyledim... Hıncal Abi doğruldu ve gür bir sesle "Biliyor musun" dedi "Yıllardan beri yazmak istediğim bir konu bu. Bu yüzden birçok yakın dostumu kaybettim. Daha fazlasını kaybetmemek için meseleyi nasıl yazarım diye düşünüyorum." Hasan Bey hemen araya girdi "Hıncal Abi'nin bam teline dokundunuz."
BOTOKS YAPTIRMA YAŞI 13'E DÜŞTÜ
Hıncal Abi başladı konuşmaya: "Bu estetik çılgınlığı ve özellikle botoks; kadınları, erkekleri tek tip yaratık haline getirdi. Kendi başına kişilikleri, karakterleri olan insanlar birbirine benzemeye başladı." Bildiğim kadarıyla Hıncal Abi estetik operasyonlara karşı değildi. Bu konuda birkaç yazısını okuduğumu hatırlıyorum. Bunun için "Hıncal Abi sen karşı değilsin değil mi estetik operasyonlara?" diye sordum.

Hıncal Abi "İnsanların en doğal haklarıdır, aynaya baktıklarında yüzlerinde hoşlarına gitmeyen bir yer varsa onu düzelttirmek. Mesela burnunun ucunda kocaman bir ben vardır, aldırırsın. Ona bir itirazım yok. Estetik cerrahinin ne kadar önemli olduğunu yazdım sırf bu yüzden. Ömür boyu aynaya bakmaktan korkarak yaşayacaksam estetik ameliyat olur kendimle barışık yaşarım. Ama benim itirazım başka. Sen vücudunla, yüzünle bir karaktersin. 8 milyarda birsin" dedi.
Burcu "Hıncal Abi estetisyenlerle konuşunca botoksu yüzyılın icadı olarak gördüklerini söylüyorlar" diyerek söze girdi. Hıncal Abi "Benim botoks kullanımına itirazım yok. Yüzünü, karakterini değiştirmeden her şey yapılabilir. İnsan aynaya bakınca aynı yüzü görmeli. Geçen gün botoksu icat eden doktor öldü. Arkasından ne yazdılar biliyor musunuz? "Doktor öldü ama hastaları üzüntülerini ifade edemedi. Çünkü artık mimikleri yoktu."
Hıncal Abi'nin karşı çıktığı meselenin estetik çılgınlığı olduğunu anlamıştık. O, bu çılgınlığın vahametini bir örnekle açıkladı: "BBC'de belgesel izledim; botoks, eroin gibi. Kadınların botoksa başlama yaşı 13'e düşmüş. 13 yaşında birisi neden botoks yaptırma ihtiyacı duyar. Çünkü dünyada korkunç bir botoks sanayi var."
NÜKHET'İN YÜZÜNE BAKAMIYORUM"
Peki Hıncal Abi" dedim, "Dostlarınızı neden kaybettiniz?" Hıncal Abi derin bir nefes aldı, başladı anlatmaya: "İsim vereyim artık, dillere düştük. Nükhet Duru. Biz çok yakındık. Cebinde evimin anahtarı vardı. Ankara'ya program yapmaya geldiğinde, program bitiminde kapımı açar anahtarla, girerdi evime kendi evi gibi. Öyle ahbaptık Nükhet ile. O zamanlar Türkiye'nin önemli estetikçileri de benim arkadaşlarım. Nükhet'in burnunda hafif bir kemer var. Bu doktorlar 'Yav getir, para mara istemiyoruz hemen düzeltelim' derlerdi. 'Ayrıca göğüsleri de dümdüz, onlara da silikon yapalım. Sahneye çıkıyor, sahnede daha dişi bir görüntü olur' dediler. Ne de olsa Nükhet Duru'yu ameliyat eden doktor olmanın reklamı, ameliyattan kazanacağının kaç misli, onun için para mara istemiyorlar...
Birkaç doktor söyleyince Nükhet'e konuyu açtım ve 'Bir düşün' dedim. 'Düşünmem bile Hıncal Abi' dedi. Burnundaki kemeri gösterdi, 'Bu benim karakterim, bu beni Nükhet yapan özelliğim' dedi. Sonra göğüslerini alttan tuttu, yukarı kaldırdı, 'Bunlar göğüs değil mi' dedi. 'Şimdi göğüsleri dolgun gösteren sutyenler var, onları bile kullanmıyorum' dedi.
Hepimiz ilgiyle dinliyoruz Hıncal Abi'yi. Hasan Bey araya girdi "Göğüslerini göstermek istemiyor yani" dedi. Hıncal Abi "Evet Hasan, göstermek istemiyormuş. 'Ben ameliyat istemiyorum, ben buyum' dedi. Sonra o Nükhet Duru, aradan zaman geçti estetik yaptırdı. O burun gitti başka bir burun geldi. Botokstan yüzü tam bir maske haline geldi. Dudakları, göğüsleri silikon doldu. Ben artık Nükhet Duru'yu tanıyamıyorum. Sahnelerde en az 10 tane Nükhet Duru var" dedi. "Neden böyle bir karar vermiş konuşmadınız mı Hıncal Abi" dedim meraktan.
Hıncal Abi "Bir söyleşisinde 'Hıncal eski Hıncal değil, değişti' demiş. Ben aynı yerimde duruyorum. Değişen Nükhet. Ben o yüze bakamıyorum. Bu da benim kusurum. Rahatsız oluyorum. Yani eskiden çok sevdiğim bir arkadaşımın botoksla maskeleşmiş yüzüne bakamıyorum. Daha bir sürü böyle arkadaşım var. Onların ne şovlarına, ne konserlerine, ne de gösterilerine gidiyorum" dedi. Burcu "Vallahi Hıncal Abi erkeklerde de bu çılgınlık var" diyerek konunun sadece kadınları kapsamadığını anlatmaya çalıştı.
FERHAT GÖÇER'İN YÜZÜ NORMAL Mİ?
Hıncal Abi "Erkekler de var tabii bunların içinde. Ferhat Göçer'in yüzü normal mi?" dedi sonra sesini gürleştirip tekrarladı sorusunu: "Ferhat Göçer'in yüzü normal mi?" Düşündüm, eski hali gelmedi gözümün önüne. Ama Hıncal Abi bu kadar hiddetli sorunca soruyu "Değil galiba" dedim. "Nükhet'ten daha yakın arkadaşımdı Ferhat. Üzerinde emeğim var. Hıncal Abi "İki yıldır hiçbir şovuna gitmiyorum. Çünkü o yüze bakamayacağımı biliyorum. Bakmaya çalışınca yüzümdeki o eski sempatik ifadem olmayacak. Bundan o da ben de rahatsız olacağım" dedi.
Estetik ameliyat yaptıranlar meseleye hiç böyle bakıyorlar mı, neticede dost kaybetmek varmış bu işin içinde diye düşünürken Hasan Bey "Benim de başıma geldi benzer bir şey" dedi anlatmaya başladı: "Meşhur bir sanatçı ile bir ahbaplığım var. Marmaris'ten dönüyoruz eşimle birlikte, havalimanındayız. Karşımızda bir hanım oturuyor. Bu o mu diye tereddüt ettik. Odur, değildir diye aramızda tartışırken, 'Medeni insanlarız büsbütün yaklaşıp bakalım' dedik. Hiç abartmıyorum yanına kadar yaklaştık, hâlâ tereddüt ediyoruz. O beni tanıdı 'Hocam nasılsınız?' dedi. Ben o az mesafeden bile onu tanıyamadım. Bu karşılaşmadan epey bir süre sonra NTV'de yayınlanan programıma davet ettim, 'Biraz sağlık sorunlarım var daha sonra geleyim' dedi. O ara onu tanıyan bir ortak arkadaşımız, 'Büyük bir konseri olacak, yeni bir estetik operasyon yaptırdı' dedi. Hıncal Abi'nin söylediklerine katılıyorum. İşte bu kadar değişmiş bir insanla eski dostunuz olarak artık aynı kişi diye bir arada oturmak çok zor. Bu tür estetik operasyonları çok iyi yaptıran dostlarım oldu. Onlarla böyle zorluklar yaşamadım."
EBEDİ GÜZELLİK ARAYIŞININ SONUCU
Hasan Bey'e "Bu işler nasıl ortaya çıktı da 13 yaşına kadar düştü, bir izahı olmalı" dedim.
Hasan Bey "Bu iş 80'lerin başında başladı. O dönemde insanlar çok büyük bir ikon buldular. Kendini değiştirip adeta android bir insana dönüştüren Michael Jackson. O kendi psikolojisinin özel halleriyle derisini beyazlattı, burnunu yaptırdı. Ağzını, kulaklarını defalarca yaptırdı. Bir biyonik insana dönmeye başladı. O dönem ortaya çıkan distopik filmler de böyle bir androjen insan tipini önümüze getirdi. Bunları yabana atamayız. Ama bu aslında ebedi güzellik arayışımızın bir sonucu. İnsanların böyle bir hastalığı var. Şimdilerde narsisizm kültürünün içinden geçiyoruz. Nedir Narkissos Efsanesi? Kendi görüntüsüne, Nazım Hikmet'in tabiriyle, suyun aynasında bakarken kendini kaybedip suya düşüp boğulması. Şimdi hepimiz kendi görüntümüzün, kişiliğimizin hayranlığı içerisinde boğuluyoruz" dedi.

Doğru söze ne denir diye kendi kendime mırıldanırken Hasan Bey konuşmasını sürdürüyordu: "Sigmund Freud Viyana'da yaşarken 20. yüzyılı nevrozlar çağı olarak tanımlamıştı. 21. yüzyıl ise narsisizme bağlı depresyon çağı. Bugün marka tutkusu, iyi yaşama tutkusu, kendimizi değiştirme tutkusu içinde harman oluyoruz. Bunlar birbirinden ayrı şeyler değil. Elimizdeki çantaların fonksiyonu değil markası önem kazanmış durumda. Aslını alamayan da sahtelerini alıp mutlu olmaya çalışıyor. Bunun sonucunda insan kendisiyle de yetinmiyor. Değiştirmek istiyor. Estetik operasyonların anlaşılabilir yanları var. Anlattı Hıncal Abi. Ama sistematik hale gelmesi kabul edilemez. Bunun altında da işte narsisizm kültürü yatıyor."
ALIŞTIĞI YÜZÜ ARA Kİ BULASIN
Hıncal Abi, Hasan Bey'in dikkat çektiği "Bu işlerin sistematik hale gelmesi kabul edilemez" tespitini bir örnek ile açıklamak istiyor. Hasan Bey de sözü Hıncal Abi'ye bırakıyor: "Çok ünlü ve yetenekli bir kadın oyuncumuz vardı. Çok yakın arkadaşımdı. O dönem ödüller falan da alıyordu. Türkiye'nin en ünlü estetik cerrahı Prof. Dr. Onur Erol da çok yakın dostum.
Bu kadın oyucumuz bir gün bana 'Beni Onur Hoca'ya götürür müsün' dedi. Şaşırdım ama ısrar edince kalkıp gittik Onur Hoca'ya. 'Hocam' dedi 'İki yerimden memnun değilim. Burnumdan ve göğüslerimden.' Onur Hoca bilgisayara burnunun fotoğrafını çekti koydu. 'Nasıl bir değişiklik istiyorsun?' diye sordu. Onun istediği şekilde burnunun şeklini, yüzünde nasıl durduğunu bilgisayarda gördük.
Onur Hoca kadın oyuncumuza 'Bak şimdi ameliyatsız halin, bu halinden daha mı güzel' dedi. 'Evet' dedi kadın oyuncumuz. Onur Hoca 'Ben bu burna dokunamam, mesleğime ihanet edemem. Çok güzel ve yüzünüze çok yakışan burnunuz var' dedi. Sonra göğüslere geldik. Biraz daha büyük istiyor. Çekti yine fotoğrafını koydu bilgisayara. Sonra da 'Bu göğüsler vücut ölçüleriniz için harikulade. Sizin herhangi bir estetik müdahaleye ihtiyacınız yok' dedi.
Çıktık Onur Hoca'nın yanından, oyuncumuz mırın kırın ediyor. 'Ne mutlu bana' demiyor da 'Neden beni kesmiyor' diyor. Sonra duydum ameliyat olmuş. Burcu "Hıncal Abi kafaya takınca yaptırmıştır" dedi. Hıncal Abi devam etti "Çok geçmeden bir ameliyat daha olmuş. Sonra bir daha olmuş, bir daha olmuş... Onur Hoca ile karşılaştık söyledim ona 'Hocam senin kıyamadığın yüze meslektaşların kıydı' dedim. O da bana 'Suç arkadaşında' dedi: 'Ameliyat oldu bantlar açılınca yeni yüzünü beğenmedi. Çünkü aynada ömür boyu alıştığı yüz yoktu. Sonra suçu kendisinde aramadı, 'Doktor yapamadı' dedi. Başka bir doktora gitti. Yine ameliyat oldu, yine eski yüzü yoktu, yine suçu doktora attı. Bu böyle gider' dedi."
SÜRÜDEN BİRİ OLMAK
Hasan Bey, günümüz insanının kendine dönük yaşamasının artık bilimsel araştırmaların konusu olduğunu söylüyor: "İşte Hıncal Abi bu durum artık toplumsal psikolojinin ele alması gereken bir konu. Artık birbirine benzeme durumu ortaya çıkmaya başladı" diyor. Hıncal Abi "Yav Hasan Hocam tekken sürüden biri oluyorsun işte" diyerek karşılık veriyor. Sonra da Burcu ile bana dönüp "İlişkinin en önemli duyusu dokunmadır. Görme de değil, bunları daha önce konuşmuştuk" diyor. "Evet" diyerek onaylıyorum Hıncal Abi'yi... "Peki Olkan" diyor "Sen hiç silikonlu bir göğüse dokundun mu?" Şaşırıyorum bu soruya, galiba yüzüm de kızarıyor ama Hıncal Abi bir cevap bekliyor. "Dokunmadım" diyorum ama o sırada Burcu ve Hasan Bey'in hafiften güldüklerini görüyorum.
Hıncal Abi gülüşmelere aldırış etmeden "Şöyle göğüsten elini aşağıya doğru indirince silikonun nerede başladığını soğukluğundan hissediyorsun. Çünkü insan vücudu 36 derece, silikonlu bölüm soğuk. Ya hangi erkek silikonu dudağı öpmek ister?" diyor. Burcu "Ama ben karısına silikon yaptıran erkek tanıyorum" diyerek meselenin bir başka boyutuna dikkat çekiyor. Hıncal Abi ise o şen kahkahasını atarak Burcu'ya cevap veriyor: "O erkek karısını sevmiyordur. Bunu birisi beğense, alsa da kurtulsam diye bakıyordur." Gülüyoruz hep birlikte... Ama işin doğrusu Zorlu İkili'yle estetik çılgınlığı üzerine yaptığımız sohbetten çok şey öğrenmiş ve bir önyargımın kırılmasından mutlu olarak odadan çıkıyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.