Pazar 14.05.2017
Son Güncelleme: Pazar 14.05.2017

Başka bir spor yapsaydım da rekor kırardım

Televizyonun tek kanal olduğu yıllar. En büyük eğlence Olimpiyatlar... Ama o eğlence içinde en büyük keyif Nadia Comaneci’yi izlemek. O yıllarda büyüyen ve bu ismi hatırlamayan yok gibidir. Jimnastiği sevdiren, dünyaya Romanya diye bir ülkenin varlığını hatırlatan küçük kızı unutmak mümkün değil. Comaneci hafta başında İstanbul’daydı ve Pazar SABAH’ın sorularını yanıtladı

Nadia Comaneci 1961'de Romanya'da doğdu. 1976 Yaz Olimpiyatları'nda jüriden 10 tam puan alan ilk sporcu olarak tarihe geçti. Montreal Olimpiyatları'nda üç altın, bir gümüş ve bir bronz madalya kazandı. 1980'deki Moskova Olimpiyatları'nda ise iki altın, iki gümüş madalya onun oldu. 1984'te emekliye ayrıldı. 1989'da Amerika Birleşik Devletleri'ne iltica etti ve yeni bir hayata başladı. Şimdi bir jimnastik okulu var, orada sporcu yetiştiriyor.
O küçük kız şimdi 55 yaşında. Hâlâ fit, hâlâ ışıldıyor... Hafta başında P&G'ın Olimpik Anneler projesine destek vermek için İstanbul'a gelen Comaneci ile önce bir yemekte buluştuk. Ardından kısa bir sohbet gerçekleştirdik
- 1976'da bir rekor kırdınız. Küçücük bir kız çocuğuydunuz o zamanlar. Şimdiyle kıyaslayacak olsanız, neler değişti jimnastik adına?
- Çok fazla şey değişti çünkü ekipmanlar farklılaştı. Tüm teknik şeyler değişti. Mesela eskiden ahşap bar vardı, şimdi üzeri kaplanıyor. Ama en önemlisi benim rekorumun ardından göstergeye 10 tam puan eklendi. Biliyorsunuz, o yıllarda skorboard böyle bir puan alınamaz diye 10 puanı göstermiyordu. Ve jimnastik popüler oldu. Ki bu çok hoşuma gidiyor.

- Geriye dönüp baktığınızda, sporda böyle bir başarı elde etmenizin altında yatan sırrı ne size göre?
- Kendimle mücadele etmeyi, yarışmayı severim. Bunu küçücük yaşlardan itibaren severdim. Biri bana gelip "Bunu yapamazsın" dediğinde yapmak için elimden geleni yapardım. "Ancak 10 yapabilirsin" dediklerinde, 11 yapardım. Beni bu rekora taşıyan, herkesin önünde olma isteğiydi, bir yarış varsa o yarışın birincisi ben olmalıydım. Çünkü bu hırsa sahibim. Başka bir spor dalıyla ilgileniyor olsaydım da, orada bir rekor kırardım.
- Sporda başarılı olmak için neye ihtiyaç var?
- Sadece spor için değil sanırım her konuda başarı için ilk önce yaptığınız şeyi seveceksiniz. İkinci olarak, yaptığınız şeyi her gün keyif alarak yapacaksınız. Her gün daha iyisini yapmak için uğraşacaksınız. Spor sayesinde birçok yeni arkadaş edinirsiniz, onlarla aile gibi olmayı öğrenirsiniz. Spor küçük yaşta dünyayı görmenizi sağlar. Küçücüktüm ve yaşıtlarım şehir dışına bile çıkamamışken, ben dünyayı geziyordum. Ve bu yaptığım spor kadar beni mutlu eden bir şeydi. Üstelik o zamanlar Romanya kapalı bir ülkeydi. Jimnastik benim pasaportumdu. Ne zaman bir yarıştan dönsem, arkadaşlarıma dünyanın dört bir yanından hediyeler getirirdim. Renkli çoraplar, sakızlar...
O zamanlar balonla sakız Romanya'da yoktu ve benim dönüşüm bayram gibi olurdu. Dünyanın dört bir yanında birçok gelişmeyi, teknolojiyi öğrenir dönerdim. Herkes hayretle beni dinlerdi. Bu nedenle kendimi özel hissederdim, çünkü diğer çocukların yapamadıkları şeyleri yapıyordum. Çünkü jimnastik yapıyordum. O yüzden çok sevdim yaptığım şeyi.
- Peki o yaşta bu rekoru kırdığınızda ne kadar önemli bir iş başardığınızın farkında mıydınız?
- Hiç farkında değildim. Çünkü ben tarih yazmak için jimnastik yapmadım. Bu rekor benim rutinimin bir sonucuydu. Salonda çalışıyordum, keyif aldığım için yapıyordum. Sonra biri çıktı "Seni Olimpiyatlara götüreceğiz" dedi. Peki dedim ama Olimpiyat'ın öneminin farkında değildim. Sonra yarışmayı sevmeye başladım. İnsanlar hep, böyle durumlar sonrası aklına çocukların baskı altında olup olmadığını getirir. Çocuklar bu tür durumlarda baskı altında olmazlar. Çünkü onlar için bu durum binlerce kez yaptıkları şeyi, başka bir yerde yapmaktan öte bir şey değil. Bence esas 20'li yaşlara gelince insanın üzerinde bir başarı baskısı oluşuyor. Çocukken böyle bir baskı söz konusu değil. Bunu yaşamış biri olarak söylüyorum.
- Bir röportajınızda "Tüm çocukların onları iyi bir şeyler yapmak için motive eden birine ihtiyacı vardır" demişsiniz. Nasıl bir motivasyon sözünü ettiğiniz ve siz kendi çocuğunuzu ve okulunuzdaki çocukları nasıl motive ediyorsunuz?
- Çocuklar ona verilen şeyi tam anlamıyla emiyorlar. Hem de çok hızlı. Yetişkinlere göre çok daha açık görüşlüler. Sosyal medya sayesinde kendilerine idol olarak belirleyecekleri seçenekler de çok. Biz de sporun içinde olan bir aileyiz ve bir akademimiz var. Yani bizim için kendiliğinden gelişen bir şeydi çocuğumuzun jimnastikle ilgilenmesi. Bunun yanı sıra biz oğlumuzun başka spor dallarıyla da ilgilenmesini sağladık. Çünkü hangisine yeteneği olduğunu bilmiyorduk, bunu anlamak ve hangisinden hoşlanacağını anlaması için denemesi gerekiyordu. Çocukların idollere ihtiyacı var. Onlar yollarını bulurken bu idollerden yararlanıyorlar.

İKİ EVİM VAR BİRİ ROMANYA DİĞERİ AMERİKA
- Rekor kırdığınız dönemde ülkenizde komünist düzen hakimdi... Ve Çavuşesku yönetimi sizi zorluyordu... Bu yüzden mi ülkenizden ayrıldınız?
- Spordaki başarılarımdan dolayı ülkemde çok iyi tanındığımı biliyordum. Yaşadığınız yer bir komünist ülkeyse hayatınızı en iyi duruma getirmek için elinizden gelen her şeyi yaparsınız. Bir seferinde yurt dışında bir yere toplantıya çağrıldım. Ancak devletim bana yurt dışına çıkma izni vermedi. "Niçin bana izin vermediler" diye kimseye derdimi anlatamadım. O zaman ülkeden ayrılmak istediğime karar verdim.
- Ama Amerika'da yaşamanıza rağmen ülkenizde bir vakfınız var. Romanya'da birçok yardımda bulunuyorsunuz. Orayı unutmamışsınız. Çok hoş...
- Tabii ki unutmam. Romanya benim evim. Benim iki evim var. Biri beni doğuran ailemin olduğu Romanya, diğeri de aile kurduğum Amerika.
Romanya pasaportu olan, Amerika'da yaşayan biriyim. Kocam ve işim Amerika'da. Romanya'da bir vakıf kurduk, sağlık ve eğitim alanında yardımlarda bulunuyoruz. Yılda altı kez Romanya'da olurum.
- Hagi de Türk halkının sevdiği Romanya'dan çıkan sporculardan biri. Sizin de arkadaş olduğunuzu biliyorum... Bize biraz ondan da söz eder misiniz?
- Hagi çok iyi bir insan. Onunla birlikte yürüttüğümüz bir projemiz de var. Çok çalışkan biri. Onun da Romanya'da bir futbol akademisi var. Onun oğlunun da futbolda çok iyi olduğunu biliyorum.

- Romanya'nın suyunda bir şey var herhalde, iyi sporcular yetişiyor...
- Suyumuzda bir şey yok bence (gülüyor). Ama bir şeyi severek yapmak dedim ya sırrı... Bence onunla alakalı...
- P&G kampanyasında yer almayı neden istediniz?
- Amerika'dayken bu kampanyadan haberim oldu. Çok iyi düşünülmüş ve özel bir kampanyaydı. Şimdi 30. yılları için 30 sporcu ve ailesine destek olmaları çok anlamlı. Çünkü biliyorsunuz sponsorluklar genelde bir başarı kazandıktan sonra gelir. Oysa o başarıya giden süreç, o yol çok daha zordur. Ve sporcunun esas o yolda bir desteğe ihtiyacı olur. P&G Olimpik Anneler kampanyasıyla bunu başaracak.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.