Pazar 04.06.2017
Son Güncelleme: Cumartesi 03.06.2017

Hayata koşan kadın

Biyolog Müge Ülgen bir ilaç şirketinde kanser ilacı araştırmaları üzerine çalışıyordu. Spor yapan, aktif son derece sağlıklı biriydi. Bir gün aklına gelmeyen oldu, Müge Hanım meme kanserine yakalandı. Kanserle mücadele etti, onu yendi. O süreçte hız kesmedi ve koşarak üç madalya kazandı

MÜGE ÜLGEN KANSERİ YENDİ, ÜÇ MARATONDA ÜÇ MADALYA KAZANDI
Müge Ülgen 37 yaşında. Uluslararası bir ilaç firmasında klinik kalite ve eğitimden sorumlu olarak çalışıyor. Bir dönem kanser ilaçlarının araştırma geliştirme aşamasında çalışmış. Dokuz yaşında bir oğlu var. Ve çocukluğundan beri koşuyor. Geçtiğimiz temmuz ayında rutin kontrolünde meme kanseri olduğunu öğrendi. Ameliyattan çıkar çıkmaz ilk olarak "Ne zaman koşabilirim?" diye sordu. Ve kanser tedavisi bittiği hafta Avrasya Maratonu'na katıldı ve ikinci oldu. Bu da yetmedi, Müge Ülgen, kanser olduğu haberinin üzerinden bir yıl geçmeden üç maratonda madalya kazandı.
- Koşmaya nasıl başladınız?
- Babam da koşardı. Hatta beyin tümorü ameliyatı geçirdiğinde o da ilk 'Ne zaman koşabilirim?' diye sormuştu benim gibi... Bu nedenle küçüklüğümden beri sanırım ona özenerek koşardım. İş hayatım boyunca da, iş çıkışları koşarak eve giderdim. Hayatımın her döneminde koşu vardı yani...
- Ta ki kanser olduğunuzu öğrenene kadar...
- Ameliyat oldum. Çıkar çıkmaz 'Ne zaman koşabilirim' dedim. Sanırım o zaman bana deli dediler. Çünkü ameliyatın sonrasında dört kemoterapi gördüm. O dönem ağırdı. Çok halsizdim. Belki de koşarsam her şey normalleşir diye düşündüm. Son kemoterapiden sonra koşma denemelerine başladım. Çünkü durmak da iyi gelmedi bana. Tedavi eden hoca, 'Sporcu olarak kesinlikle avantajlısın' demişti. Tedavi yanıtı için ve yan etkiler açısından spor yapmak iyi geliyor. Tabii ki çok ağır değil. Çünkü ilaçların kalp üzerinde etkisi var. Doktor kontrolünde olması şart! Mümkün olduğunca spor yapmamı istediler, sadece yarışmama izin vermediler. Çünkü 'Yarışabilir miyim?' diye kemoterapinin ortasında sormuştum. Radyoterapiye geçince koşmaya başladım. Hatta tedaviye koşu kıyafetlerimle gidip, çıkışta koşarak gidiyordum eve.
- Yarışma noktasına nasıl geldiniz?
- Radyoterapi bittiği hafta Boğaz Köprüsü'ndeki yarışa katıldım ve ikinci oldum. Ondan sonraki hafta Belgrad Ormanı koşusunda birinci oldum. Geçtiğimiz hafta da yarış vardı, onda da tüm kadınlar arasında birinci oldum.

İNSAN APTALLAŞIYOR
- Kanser olduğunuzu rutin kontroller sırasında öğrendiniz. Çok önemli değil mi bu kontroller?
- Kesinlikle 35 yaşından sonra her kadının, ailede kanser öyküsü olsun olmasın kontrol olması lazım. Bende ilk önce kist gördüler, altı ay sonraki kontrolde kansere dönüştü. Hemen ameliyatla o bölge alındı.
- Sağlıklı yaşayan, ailesinde kanser olmayan birisiniz. Öğrendiğinizde nasıl hissettiniz?
- İnsan aptallaşıyor. İşin içinde olup, yaşamak ilginç. Kontrole bir şey çıkmaz diye gittim, biyopsiyi de öylesine yaptırdım ama bir yandan da biliyordum çıkacağını. Doktor, 'Ameliyat değil de kemoterapi ağır geliyor kadınlara' dedi. O noktada bile kemoterapi niye olacağım ki diye düşünüyordum. Aynı dönemde boşanma sürecindeydim. Hastalığımın öncesinde o süreç başlamıştı. Doktor bana, 'Üzülme, stres olma, bundan ölmezsin' gibi telkinlerde bulunurken ben ona 'Başımda öyle bir şey var ki, bu ancak dikkat dağıtıcı gibi geliyor' dedim. Tabii ki öyle olmadı. İnsan yaşamadıkça önemsememeye çalışıyor.
- İşiniz de bununla ilgili. İlginç bir duygu durumu olmalı...
- İşim gereği kanserle haşır neşirdim ama mesafe koyuyor insan o zaman. Elbette iş gereği okuduğum datalarda üzüldüğüm birçok hikaye olmuştu ama iş olduğu için kendimi rahatlatıyordum. Belki de bu nedenle benim başıma geldiğinde ilk etapta duygusallığa vurmadım. Tabii ki afalladım ve aptallaştım. Ama oturup da ağlamadım öğrendiğimde. Çıkıp işe gittim. Şu anki şirketimde kanserle ilgili değil konum ama öncekinde öyleydi ve hatta kanser sevdiğim bir alandı.
- Ne açıdan?
- Çünkü çok ilginç. Çözülmesi gereken önemli bir problem. Bir sivilce ilacı değil ürettiğiniz. İnsan hayatıyla ilgili. İşte bunu arıyorum, para kazanmak için çalışmam. Faydalı olmak için çalışmak isterim. Bu tür ilaçlarla ilgili çalışınca faydalı olduğunu hissediyor insan.

İYİLEŞECEĞİNE İNANMAK GEREK
- Bu kadar konunun içinde olup, başınıza gelmesi sizi nasıl etkiledi?
- Onkologlar da kanser oluyor gibi... Şöyle bir faydası var, birçok şeyi biliyordum. Tahmin edebiliyordum neler olabileceğini. Kendimi emanet edeceğim hekimleri biliyordum.
- Oğlunuza nasıl açıkladınız durumu?
- Ameliyat olduğumda Bodrum'daydı. Ona söylemedik. Patoloji sonucu çıkıp kemoterapi göreceğim belli olduğu zaman oğluma boşanacağımızı söylediğim zamandı. Durum böyle olunca hastalığımı söylemeyi erteledim. Sonrasında onun anlayacağı biçimde açıkladım.
- Boşanma ertelenemedi mi?
- Ben istemedim. O süreçten sonra biran evvel olsun istedim. Çünkü tedavi olurken huzurlu olacağım bir yer olmasını tercih ettim.
- Ne öğrendiniz bu süreçte?
- İnsan iyileşeceğine inanmadığı sürece iyileşemez. Sadece inanmak yetmez ama beyin gücü çok önemli. Kendime yaptığım haksızlığı anladım. Hayatıma sahip çıkması gereken benim. Kimseden bana iyi davranmasını beklememem lazım dedim. Bunu kimse yapmak zorunda değil ama ben kendime iyi davranmak zorundayım. Bunu bencillik olarak düşünüyordum ama bunun insanın kendine karşı sorumluluğu olduğunu anladım. Yetişkin olmak bu.
İÇİNE ATANLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
- Neden kanser oldunuz peki?
- Yılların birikimi. Stresin kanser üzerindeki etkisi artık kanıtlandı. Çünkü sürekli üzüntü ve stres yaşayınca vücudun bağışıklık sistemini bozuyoruz. O bağışıklık sistemi sizi kanserden koruyan şey. Herkeste kanser hücreleri oluşur ama o sistem onu yok eder. Bu sistemi bozduğunuzda kötü hücreler çoğalmaya başlar. Özellikle, meme, prostat ve over kanserlerinde stres ve üzüntünün bir sürü faktörden çok daha önemli olduğu biliniyor. Her şeyi çok önemseyen, mükemmel yapmaya çalışan, başkalarının mutluluğunu kendininkinin önüne koyan, içine atanlar da daha fazla görülüyor. Ben öyle biriyim.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.