Pazar 11.06.2017
Son Güncelleme: Pazar 11.06.2017

Futbolun etik değerlerini yerle bir ettiler

Bir dönemin efsane kaptanları Mehmet Özdilek, Bülent Korkmaz ve Oğuz Çetin Türk futbolunun son dönemde geldiği noktayı değerlendirdi. Kaptanlar dertli. Bir dönemin efsane kaptanları Mehmet Özdilek, Bülent Korkmaz ve Oğuz Çetin Türk futbolunun son dönemde geldiği noktayı değerlendirdi. Kaptanlar dertli

Geçtiğimiz haftasonu UEFA Şampiyonlar Ligi final maçını izlemek için üç büyüklerin efsane kaptanları Beşiktaşlı Şifo Mehmet, Fenerbahçeli Oğuz Çetin ve Galatasaraylı Bülent Korkmaz'la birlikteyim. UEFA Şampiyonlar Ligi sponsoru olan Pepsi #MaçaHazırMısın sloganıyla düzenlediği davette maç başlamadan bir kenara çekildik ve Türk futbolu üzerine derin bir sohbete başladık.
Sanki hafta içinde yaşanacakları hissetmiş gibi, Türk futbolunun değişimi, futbolcuların bu değişimle büründükleri mentaliteyi konuştuk. Röportajı yayına hazırlarken Arda Turan'ın uçakta bir gazeteciyle tartışması haberi gündeme bomba gibi düştü. Sanki biz olacakları önceden hissetmişiz gibi futbol etiği üzerine konuşmuştuk. Tabii sonra Arda'yı da konuştuk.
- Oğuz Bey, Milli takımda hem oyuncu olarak hem de teknik adam olarak yıllarca yer aldınız... Orada yaşananları en iyi yorumlayabilecek isimlerdensiniz... Ne diyorsunuz?
- Oğuz Çetin: Arda'nın bir basın mensubuna karşı ortaya koyduğu bu tutumun ne kadar hatalı olduğunu konuşmak yersiz. Ama bu tartışma buzdağının görünen yüzü. Esas sorun çok daha derin ve vahim. Arda gibi, Türkiye futboluna bu derece üst düzey, elit seviyede hizmet eden, hiçbir fedakarlıktan kaçmadan her zaman takımdaki görevinin başında olan ve her şeyini ortaya koyan, böylesine genç bir oyuncuyu bir yere koyup, onun üzerinden hesaplaşmalara gitmek son derece yanlış. Bu işin merkezinde Türkiye Futbol Direktörü'nün olduğunu herkes biliyor ama dillendirme, eleştiri yapmak, gerçekleri ortaya koyma konusunda geri adım atıyor insanlar...
- Arda bu noktaya getirildi mi diyorsunuz?
- O.Ç: Biz biliyoruz ki, Sayın Fatih Terim bu göreve geldiğinden itibaren yönetimsel anlamda doğrulara imza atamamıştır.
Özellikle 2016'da Türk futbolunun en öne çıkan ismini kendi egoları doğrultusunda sindirmek, küçültmek, kamuoyunda olumsuz noktalara taşımak adına yaptığı hamleler malum. 2016'daki süreçte Türkiye Futbol Direktörü'nün yanında çalışan etkin kişilerin basın mensuplarını da kullanarak, kendi menfaatleri uğruna, bu operasyonu yapmaları, oyuncuları ziyadesiyle kırdı, üzdü. Yapılan açıklamalar her zaman oyuncuların aleyhine oldu. Oyuncular açıklamalarında dikkatli davrandı. Arda gibi ülkenin en önemli sporcusunun, bu süreç içinde hata yapmasının doğru olmadığını ama doğal olduğunu, konunun Arda olmadığının net bir şekilde ortaya konması lazım. Bu idari büyük bir sorun.
- Bülent Korkmaz: Prim konusunun basına sızmasını sağlayanların bugün yaşananlara neden olduğunu düşünüyorum.
FUTBOL ÜLKEMİZDE ARTIK YIPRANDI
- Peki o zaman şöyle devam edeyim... Türkiye'de futbol son yıllarda itibarsızlaştı. Neden?
- O.Ç: 1990'ların sonuna doğru futbol kökenli olanların önüne set çekildi. Bizler Profesyonel Futbolcular Derneği'ni kurmuş olan kişileriz. Futbolun içinde, sayılan, sevilen, örnek isimlerdik. 26 yaşımda ilk kez milli oldum. Büyük gururdu ve onun üstüne 70 kez milli oldum. Bana bile o dönem, Türk futbolunu yönetenler, futboldan gelenlerin önünü kesme adına engeller koydular. Bu tüm etik değerleri değiştirdi. Bugün gelinen yıpranmışlık bundan kaynaklanıyor. Yönetmelikleri değiştirdiler, 15 oy hakkımız vardı bire düşürdüler. 75 kez milli olma şartı getirdiler. Tüm bunlar hep engellemek adınaydı. O gün futbolun içinden gelenleri futbolun dışında tutma operasyonu başladı.
- Bu neye yol açtı?
- O.Ç: Etik kalktı ortadan, saygı, aidiyet duygusu gibi kulüplerin temel direkleri kayboldu. Bizim nesilden sonra her şey tamamen değişti ve bugünkü ortam oluştu. Bugün aktif olarak çalışmayanların dışındaki herkes futbolun dışında. Futbolu biz temsil etmedikten sonra kim edecek ve futbol hangi değerlerle ayakta kalacak?
- Camiada bir şeylerin değiştiği kesin. Futbolda ne değişti de bugünlere geldik?
- Mehmet Özdilek: Bizim dönemimizde etik kurallar oyunculuktan çok daha önemliydi. Beni Fenerbahçe'nin başkanı Tahsin Kaya beş katı rakama transfer etmek istediği zaman, Beşiktaş'a söz verdiğim için gitmedim. Bakın sadece söz... Milli takım kamplarında, fişlerle çay kahve içerdik. Sahamız kötüydü, malzeme yoktu. Ama geçmişteki oyuncular çok karakterli ve yetenekli oyunculardı. Günümüzde bunun sıkıntısını yaşıyoruz.
EVLADINI PARA OLARAK GÖRÜYOR
- Şimdi nasıl peki?
- M.Ö: Özellikle umut vaad eden çocuklar üzerinde ailelerin inanılmaz baskısı var. Antalya'da antrenörüm, bir veli geldi, oğlunu getirmiş, çok yetenekli oyuncu olarak geldi bize. Babası geldi, 'Hocam çok müthiş, yanlış anlamayın ama sizden bile iyi' dedi. Çocuğun ruh halini düşünebiliyor musunuz?
- B.K: Bizim zamanımızda futbolcuya kız verilmezdi, şimdi kızını kapan futbolcunun yanında alıyor soluğu... Anne babalar çocuğunu futbolcu yapmak için çırpınıyor.
- O.Ç: Nedeni basit: para. Benim geleceğimi garantiye alsın diye düşünüyor. Çocuğunu çocuk gibi değil, para kaynağı olarak görüyor.
- B.K: Ahlaki değerler aileden gelmesi gerekirken, gelmiyor. Çevre de çok etkiliyor tabii.
- M.Ö: Ülkenin ekonomik gücü yükseldikçe yaşam da değişiyor ama değerler de yıpranıyor. Bakın aile o değerleri verir ama etrafındaki arkadaşları kötü etkiler.
- O.Ç: Milli takımdayken Almanya'dan gelen Nuri Şahin 'Hocam, ben altıma Porsche alıp antrenmana gidemem, orada kurallar var. Tesise öyle girersem herkes beni dışlar' derdi. Bizim kültürümüzde 18-19 yaşındaki çocuğun altında en janti araba var. Kültürümüz düşük. Çevre, basın, aile bir sarmal.
FUTBOLDA RANT ÇOK BÜYÜK
- Parayı ve şöhreti kaldıramama durumundan söz ediyorsunuz...
- B.K:
Üne, başarıya kavuştuktan sonra seni doğru yönlendirecek insanlar olursa, öyle ya da böyle doğruyu bulmaya çalışıyorsun. Kendini sorguluyorsun. O çevreyi yakalamak çok zor. Çünkü futbolcuyu şöyle görüyorlar: para kazanıyor, bundan nasıl yararlanabilirim? Bir de menajer çıktı ortaya. Bizim hiçbirimizin menajeri yoktu. Onlar da oyuncuyu para gibi görüyor. Oyuncuyu düşünen yok.
- M.Ö: Bu çok garip bir süreç. Bir sene önce hayranlıkla izlediğin futbolcuyla bir sene sonra aynı sahada oynuyorsun. Orada sallanmama şansın yok. Ciddi bir şöhret ve sallanıyorsun. Bu sallanmayı hepimiz yaşadık. Ama aileden gelen değerler bizim sallanıp düşmemize engel oldu. Belki o süreçte benden çok daha yetenekli oyuncular kaybetti kendini.
- B.K: Ama o baskıyı, o sallanmayı atlatabiliyorsan büyük oyuncu oluyorsun.
- O.Ç: Amatör değerler kaybedilmemeli. Son dönemde futbol tamamen profesyonel bir iş oldu.
- B.K: Duygular gitti. Biz yenildiğimizde kahrolurduk. Şimdi o yok!
- M.Ö: Topluma mal olmuş insanların, oturuşu, kalkışı, edebiyle topluma örnek olması gerekir. Ben futbolcu olmadım, hayatım boyunca sporcu olmayı düşündüm. Sporcu olmak benim için futbolun çok önünde. Bunun için fedakarlık gerekiyor mu? Evet. Ben de uçuk yaşayabilirdim, yaşamadım.
- Düzelir mi bu durum?
- B.K:
Daha kötüye gider.
- O.Ç: Düzeltecek olanlar bizler olabilmeliyiz. Hükümetin desteğine ihtiyacımız var. Futbol yasası, kongre yapısı değişmeli. Futbol yasası değişince kulüplerin yapısı değişecek. Kulüplerde hiç hesap kitap vermeden paralar harcanıyor. Yasayla birlikte sorumluluklar gelecek. Umud ediyorum ki, yakın gelecekte, futbola hizmet etmek isteyen insanlar etkin görevlere getirilecek. Ama bırakmıyorlar çünkü rant çok büyük.
- B.K: Basketbolda ve voleybolda niye başarı var? Basketi kim yönetiyor? Harun Erdenay'dı, Hidayet Tükkoğlu oldu. Kim bunlar? Eski milli basketbolcu. Başkanlara söylüyorum, çevrene futbolu bilen, anlayan, bu işten gelen, dürüst ahlaklı birini al, akıl danış. Etrafını bırak, onlar sana zarar veriyor. Türk futbolunun ilerlemesi için, futboldan gelen insanların konum sahibi olması şart! Televizyonlarda bile yorum yapanlara bakın! Son 10 yıldır hiç yorum dinlemiyorum...
- O.Ç: Bakın bu işi sadece futboldan gelenlere bırakın demiyorum, akademisyen de olsun, dürüst işadamı da olsun. Bu işi yaparken paylaşımcı olmak lazım!
HOCAM BİTTİK, GEL BİZİ KURTAR!
- En büyük pişmanlığınız, hatanız nedir?
- O.Ç:
Fenerbahçe'de teknik adam olarak bu işe başladığımda, karar verirken duygusal kararlar aldım. Aktif futbolculuktan sonra duygusal kararlar almak bir hata. Futbolculukla teknik adamlık çok farklı. Futbolcuyken hatanı bir günde telafi edersin, teknik adam olduğun zaman bir sürü unsurun biraraya gelmesi lazım başarılı olman için. Türkiye'de başkan, yönetim, taraftar, medya, federasyon, oyuncu, tüm bu unsurları yönetmen gerekiyor. Mümkün mü, bu kadar adamı yönetmek? Türkiye'de bu ilişkileri yönetmek için kendinden taviz vermen lazım. Bizim değerlerimiz buna müsade etmiyor. Çünkü yönetmeye çalıştığın yönetim grubunda futboldan gelen isimler yok!
- B.K: En çok duyduğum laf o dönemlerde, "Politik davran!" Hayatımda politik davranamadım. Bu gerekiyor mu? Türkiye şartlarında ne yazık ki evet!
- M.Ö: Futbolcuyken maç bitince bu telefonu kapatma özgürlüğüm vardı. Teknik adamken böyle bir şey söz konusu değil. Oğuz Hoca'nın saydığı herkese cevap vermek durumundasın. Camialarda futbolu bırakmış ve üst düzey oynamış oyunculardan beklentiler çok büyük oluyor. Ama kimse de bize iyi giden bir yeri sunmuyor. Antalyaspor'u aldığımda 18.'ciydi. Yokluklar içinde başladık. Düşmeyi kabullenmiş bir kulüp var. Bana diyorlar ki "Gel bizi kurtar." Beş sene orada bir planlama yaptım. Tüm borçları kapattık...
EMEKLİ MAAŞI ÇOK DEĞERLİYMİŞ
- Yıldız isimlersiniz ama şimdi emekli oldunuz. O büyük paralardan sonra artık emekli maaşı alıyorsunuz... Nasıl bir his?
- O.Ç:
Futbol oynarken ve bittiğinde aklıma gelen bir konu değildi. Ama yaşım gelip emekli olunca anladım ki, oradan gelen para çok anlamlı ve değerli. Çocuklar büyüdüğü için, benim maaş çocuklarıma gidiyor. Çok güzel bir şey ama...
- Futbolcunun başarılı olması için evli, mutlu çocuklu mu olması lazım?
- M.Ö:
Ben futbolu bıraktıktan sonra evlendim. Bu mesleğe saygı, hedefler ve doğru insanı bulmakla alakalı.
- B.K: 22 yaşımda evlendim, 23 yaşımda çocuğum oldu. Bekarken de yaşamım aynıydı. Evcimen biriyim. Ronaldo'ya bak, Messi'ye bak, evli değiller ama başarılılar.
- M.Ö: Niye 35 yaşıma kadar oynadım, çünkü kendimi programladım.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.