Pazar 11.06.2017

Yırca’nın kadınları suya sabuna dokundular kurumsallaştılar

Yırca Köyü’nün girişimci kadınları ‘kömürün isinden sabunun misine’ diyerek ‘Yırca Hanımeli Ev ve El Ürünleri’ adı altında kendi markalarını yarattılar. Operasyonda her kadının farklı bir rolü var. Kimi üretim planlamadan, kimi kalite kontrolden, kimi ise sosyal medya hesaplarını yönetmekten sorumlu. Öncelikli amaçları ise kar değil mutluluk

Manisa'yı geçip Akhisar ve Kırkağaç'ı da ardımızda bırakıyoruz. Soma'ya varmadan Yırca tabelasını gördüğümüz an yönümüzü oraya kırıp malum istikamete doğru yol almaya devam ediyoruz. Bir süre sonra Yırca Köyü'nün girişindeyiz. Köyün girişinde Kenan bizi sıcak bir biçimde karşılıyor. Onun kim olduğunu, neden Yırca'da bulunduğunu birazdan anlatacağım.

Bizi sabun evine yani merkez ofise doğru götürüyor. Yolda, eskiden kiralık başka bir evde çalıştıklarından, bu evi ise geçtiğimiz aylarda satın alıp, el birliğiyle onarıp yerleştiklerinden bahsediyor. Sabun evine yani ofise geldiğimizde içerde bütün sabuncu hanımları bizi beklerken buluyoruz. Hepsi son derece neşeli ve güler yüzlü. Tıpkı Kenan gibi onlar da son derece samimi bir şekilde bizi içeriye buyur ediyor ve bu şekilde iki saat boyunca kıkırdayacağımız bir muhabbetin kapısını aralamış oluyoruz.
Yırca Hanımeli'nin tüm fertleri, Kenan ve ben sabun evinin çok işlevli masasına oturuyoruz. Neden mi çok işlevli? Çünkü bu masa yeri geliyor üretim yapılan bir tezgâh, yeri geliyor hesapların ortaya serildiği, mali işler departmanının toplantı merkezi, yeri geliyor sorunların çözüleceği bir kriz masası oluyor. Onlar, evlerinde tek tek sabun yapıp satma düşüncesinden kurumsal bir şirket düzenine geçme süreçlerini, köydeki erkeklerin bu işe bakışını, haftalık ve aylık rutinlerini, departmanlarını ve üstlendikleri görevleri neşeyle anlatırken bendenize ise büyük bir iştahla dinlemek düşüyor.
İşte karşınızda 'First Lady' Hamide'nin, sosyal medyacı Sevinç'in, hesap uzmanı Cevriye'nin kısacası Yırca'nın tüm kadınlarının keyifli öyküsü...

***

Evvela hemen yanı başımda oturan Kenan'a dönüyorum. Kenan 26 yaşında genç bir delikanlı, sabun evinin genel koordinatörü diyebiliriz ona. Soruyorum, "Senin ne işin burada, bu iş nasıl ortaya çıktı, Yırca kadınları ile yolunuz nasıl kesişti?" diye. Kenan anlatmaya başlıyor. 2014'te yaşanan maden faciasının ardından yolu Soma'ya düşmüş. Ardından köylülerin yanında daha fazla vakit geçirmeye başlamış. O sıralar mensubu olduğu Temel İhtiyaç Derneği'nin "Kırsal Kalkınma Projesi" ile de Yırca'nın kadınlarıyla sabun üretimine başlamışlar.
Bu esnada masadaki hanımlara yöneliyorum, "Kenan ilk buraya geldiğinde ve sabun işinden bahsettiğinde ne düşünmüştünüz?" diye sorup fikirlerini öğrenmek istiyorum. Kısa bir sessizlik oluyor ve bu sessizliği muhtarın eşi, first lady lakaplı Hamide Abla bozuyor:
"İlk başta, ne işi var burada, valla biz bile zor duruyoruz dedik yani" diyor. Odadaki ilk büyük çaplı kahkaha da böylece kopmuş oluyor.
Kenan, sabun evinin kuruluş ve gelişim sürecinden bahsetmeye devam ediyor. Dernek bünyesinde Yırca köyü kadınları, hazır dökümlerle sabun imal etmeye başlamışlar başlarda. Bu dönemde sorumlulukları görece daha azmış. Sekiz, 10 ay gibi bir zaman geçtikten sonra dernek, köyden çekilmeye ve işi tamamen kadınlara bırakmaya karar vermiş. Asıl hikaye de bundan sonra başlamış.
Anladığıma göre tüm sorumluluk Kenan ve Yırcalı kadınlara kalınca ilk başta planlanandan daha sistemli bir yapıya geçiş de şart oluyor. Bu andan itibaren Yırcalı sabuncular aşina oldukları alanlara göre departmanlara ayrılıp daha çok işin içine giriyorlar. Dolayısıyla kusursuz bir organizasyon yaratılıyor ve bu noktada birçok şirkette olmayan bir şey başarılıyor ve herkes yaptığı işten ve çalışma arkadaşından son derece memnun oluyor. Zaten hemen hepsi doğma büyüme Yırcalı ve birbirleriyle akraba, eş dost. Buradaki başarıları da biraz bu yakınlıktan ve yakaladıkları beraberlik ruhundan geliyor.

GELİN-KAYNANA ŞİRKETTE
Şirket bünyesinde bir gelin-kayınvalidenin mevcut olduğunu öğreniyorum o esnada. Cevriye Abla'ya kayınvalidesi Kadriye Teyze ile aynı yerde çalışmak nasıl bir his, anlaşamadığınız oluyor mu, diye soruyorum. Amacım ortalığı kızıştırmak biraz. Ama heyhat, benim bu çabalarımı ikisi de keyifle boşa düşürüyor, "Kayınvalidem bir tanedir" diyen Cevriye Abla'ya karşın Kadriye Teyze de "Gelinim elim ayağımdır benim" diyor. Burada bir çatışma ortamı yaratamayacağımı böylece anlıyorum. Dedim ya kusursuz bir organizasyon...
Organizasyon kurulduktan sonra iş satış yapmaya gelmiş haliyle. Ekip, işe giriştikten bir süre sonra Yırca'nın o dönem medyada da sıkça adının geçmesi nedeniyle sipariş üstüne sipariş almış. Bunu takip eden süreçte yılbaşı, 8 Mart, Anneler Günü derken açıkçası işler fena da gitmemiş. Ancak bir süre sonra her şirkette yaşanacağı gibi yaz aylarında bir durgunluk söz konusu olmuş.
Kenan "O dönemde bir değer yaratmamız gerekiyordu ve biz de logolu sabunlar üretmeye karar verdik" diyor. Keza bu değer hakikaten yaratılmış ve büyük şirketlere ve özelliklere otellere üzerinde logolarının olduğu sabunlar satılmaya başlanmış.
Açıkçası Yırcalı kadınların müşteri portföyünün bu denli geniş olduğunu öğrenince bir ufak şaşırıyorum ve soruyorum hanımlara; "İş toplantılarına da gidiyorsunuzdur herhalde, nasıl geçiyor?"
İLK TOPLANTIMIZDA GERGİNDİK
First Lady'miz söze atılıyor, kendisi ilk kez toplantıya giden ekipte yer almış: "Valla heyecanlanıyoruz oğlum, çay geldiydi, çekindik dökmeyelim falan şimdi dedik" diye anlatmaya başlayıp masayı bir kez daha gülmekten yerle bir ediyor.
"Peki, muhataplarınızın tavrı nasıl oluyor size karşı" diye soruyorum, Kenan "Son derece ciddi bir toplantı ortamı oluyor, açıkçası bir şirket nasıl reklam ajanslarıyla toplantı gerçekleştiriyorsa bizimki de öyle oluyor" diyor. First Lady de ekliyor: "İstanbul'a şalvarımla gittiydim, muhtar da öyle dediydi zaten "neyseniz öyle gidin" demişti" diyerek oldukları gibi davrandıklarının, doğallıklarının altını çiziyor. Toplantılara katılım ise dönüşümlü gerçekleşiyormuş. Öncelik her zaman daha önce gitmeyenlerde...
8 MART KRİZİ
Yırca Hanımeli'nin müşteri portföyünün genişliğinden söz ettik. Keza Vestel, Borusan, Merit Otel, Keskinoğlu, Logo Yazılım, BMC Otomotiv büyük çaplı alıcılardan yalnızca birkaçı. Hal böyle olunca aklıma hiç siparişlerde sıkıntı yaşanıp yaşanmadığı sorusu geliyor. Yaşanmış, hem de büyük bir kriz olmuş. 8 Mart'ta Vestel'in verdiği siparişte sayım hatası yapılmış ve sabunlar eksik gönderilmiş. Dolayısıyla şu an konuştuğumuz masa hemen bir kriz masasına döndürülmüş. Bu büyük çaplı ilk hatanın ardından hanımlar gözyaşlarını tutamamış. Zaten daha sonradan da söylediklerine göre bir sorun yaşadığında evvela ablaların morali bozulup aşağı inip ağlıyorlarmış. İçlerinden biri o sırada araya girip "Aşağıda ağlama duvarımız var" bile diyor.
Mizah konusunda First Lady yalnız değil, ekibin tamamı zehir... Ağlama rutini sonlandıktan sonra da tekrar hepsi bir araya gelip sorunu çözmek için beyin fırtınası yapıp, gece gündüz demeden sıkıntıları hallediyorlarmış. Her ne kadar kurumsallaşmadan bahsetsek de yine de tüm çalışanlarının kadın olduğu bir işletmede olası krizlerde bir nebze duygusal davranılıp, profesyonelliğin dışına çıkılmasını anlayışla karşılıyorum.

DÜZEN DÖNÜŞÜYOR
Belki yazının başından beri sizin de aklınızda olan bir sorudur bu; kadınlar bunca işe girişirken köyün erkekleri ne yapıyor, tepkileri nedir. Merak etmeyin sordum. Sordum ve şunu öğrendim ki anlaşılan bu köyde her zaman son sözü erkekler söylemiyor. Böyle bir işe girişmelerinden de anlaşılacağı üzere kadınlar baskın karakterler. Öyle ki başlarda hiçbirinin eşi sabun işine sıcak bakmamış. Hatta kalite kontrol departmanından Emine'nin kocası "Duvara yazıyorum, bu sabun işi tutmaz" bile demiş. Ama başta muhtarın desteği ardından da kadınların kararlılığıyla eşler ikna edilmiş ve Yırcalı kadınlar kendi ekonomilerini döndürmeye başlamış.
Artık her biri evin gelirine katkı sağlıyor, ihtiyaçlarını kendi kazandıklarından karşılıyor. Emine Abla'nın kocası da zaten ikna olmuş olacak ki geçen günlerde "Şu duvardaki yazıyı silem bari artık" bile demiş.
Kadınlar sabun satışından kazanıyorlar kazanmasına ama burada üretilen tek şey sabun değil, sabun en öne çıkanı. Mum, dağ kekiği, ada çayı kadınların maharetli ellerinden çıkan diğer ev ürünleri arasında. Özellikle mumlar son dönemde epey ilgi görüyormuş.
Sosyal medyacı

Sevinç Sevinç ekibin en gençlerinden olup, telefonla uğraşmayı da sevdiğinden ona sosyal medya hesaplarını kontrol etme görevi verilmiş. Gerçi Sevinç henüz tam anlamıyla mesaiye başlamış değil, eşi ile sosyal medya kullanımı üzerine sürdürdüğü müzakereler sonunda onu henüz ikna edebilmiş. Büyük bir kararlılıkla orada bana dönüp "İki üç gün içinde Facebook'tan hesap açıp mesaiye başlıyorum" diyor Sevinç.
Tedarik departmanı

Sabun üretiminden sonra evde ne kaldı ne kalmadı bunun listesini tutmak, eksik olanların siparişini vermek ve hesapçılarla iletişim kurmak tedarik departmanının sorumluluğunda. Kerime ve Çiğdem Abla o yüzden sürekli birileriyle kontak halindeler. Onları her daim bir ellerinde telefon bir ellerinde kağıt kalemle görmek mümkün. İşleri başlarından aşkın.
Mali işler kontrol altında

Cevriye ve Elvan Abla, Yırca Hanımeli'nin mali işler departmanını sırtlamış götürüyorlar. Pek tabii şimdilik Kenan'la koordineli çalışıyorlar. "Niye hesapçı oldun sen Cevriye Abla?" diye soruyorum, "Ee benim adam muhasebeciydi yavrum" diyor. Peki diyorum, "Ne yaparsınız siz hesapçı olarak?" "Gelirimizi, giderimizi kontrol ediyoruz. Satış fiyatını buna göre belirliyoruz. Onun dışında fatura kesimi ve e-ticaretin sorumluluğu da hesapçılarda. Daha ne olsun oğlum" diyorlar. Ee haklı gibiler, baya iş kotarıyorlar anladığım kadarıyla.
Kalite kontrol onay vermezse olmaz

Kalite kontrol departmanı Yırca Hanımeli çatısı altındaki en hayati departmanlardan biri. Çünkü yapılan sabunlar, mumlar, paketlemeler bu departmana geliyor ve eğer buradan onay çıkmazsa geri gönderilip tekrardan yapılıyor. Üstelik birim başında da son derece tecrübeli bir isim var: Kadriye Teyze.
Kadriye Teyze, ekibin yaşça en büyük olanı. Çocukluğundan beri dikişle, bozuk olan şeylerin tamiriyle uğraşıp durmuş. Haliyle herkes de ona saygı duyuyor. O da akraba, dost, gelin, kardeş tanımıyor, eğer önüne gelen ürünü beğenmezse gerisin geri gönderiyor. "Yaptığınız ürün kalite kontrolden geçemeyince ne hissediyorsunuz" diye bir soru atıyorum ortaya, Kadriye Teyze atılıyor hemen: "Ee tabi bazısı hemen yüzünü ekşitebiliyor ama yapacak bir şey yok yavrum, ürünlerin her yanı dört dörtlük olmalı."
Kalite kontrol departmanının bir diğer önemli görevi ise çoğunlukla kargolama işlerine bakması.
Üretim planlama ve insan kaynakları bir arada

Üretim planlama departmanı adından da anlaşılacağı üzere üretim süreçlerinin yürütüldüğü ve ürünün ortaya çıkartıldığı yer. Aynı zamanda İnsan Kaynakları biriminin de sorumluluklarını kısmen üstlenmiş durumdalar. Giriş, çıkış saatlerinin ve günlük işlerin yazıldığı çizelgeleri oluşturuyorlar. Bu çizelgeler önemli, çünkü ay sonunda ücret dağılımı çalışılan saate göre adaletli bir biçimde gerçekleştiriliyor. Üretim Planlama'da Nurdan, Nazmiye, Hanife ve Muhlise Abla yer alıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.