Pazar 15.10.2017
Son Güncelleme: Pazar 15.10.2017

Bu zafer ülkeme armağan

Ampute Milli Futbol Takımımız Avrupa Şampiyonu oldu ve uzun zaman sonra tüm ülke kenetlenerek bu başarının kahramanlarını bağrına bastı. Tarihi zaferin ardından takım kaptanı Osman Çakmak’ın hikayesini kendi ağzından dinledik

5 Kasım 1997, saat 05.00. Şırnak-Şenova arasında yol emniyeti sağlama görevini yapan ekipte yer alan 20 yaşındaki Piyade Komando Osman Çakmak bir mayına basıyor ve sol bacağını diz altından kaybediyor.
9 Ekim 2017, saat 20.00'ye doğru. İstanbul Vodafone Park'ta Türkiye ile İngiltere arasında 40 bini aşkın taraftarın önünde Avrupa Ampute Futbol Şampiyonası final müsabakası oynanıyor ve bir kahraman yeniden tarih sahnesine çıkıyor. Kaptan Osman Çakmak, 50+1. dakikada attığı golle Ampute Milli Futbol Takımımızın Avrupa Şampiyonu olmasını sağlıyor.
Osman ağlıyor, Ümit Hoca ağlıyor, arkadaşları Rahmi, Barış, Ömer, Serkan, kısacası hepsi ve tüm Türkiye ağlıyor. Başarısızlıklarına gülenlere inat...
İşte neredeyse 20 yıllık bir öykünün peşinde, Avrupa Şampiyonluğu kupasının gölgesinde, Riva'daki TFF Hasan Doğan Tesisleri'nin yeşil zemininin tam ortasındayız. Şampiyonluğun ardından takımca yapılan kutlamalar, gece yarısında ve sabahın erken saatlerinde katıldıkları canlı yayınlar ve türlü hengâmenin ortasında takım uyumaya fırsat bulamamış.
TOKAT'TAN İSTANBUL'A
Hatta Kaptan Osman Çakmak bir ara tüm gazetecilere doğru şakayla karışık seslenip "Abi yorulduk ya, böyle olacağını bilsek hakikaten şampiyon olmazdık" bile diyor. Ben de onun yanına doğru yönelip "Osman Kaptan tebrikler, bana da vakit ayırır mısın?" diyorum.
"Gel kardeşim ama Allah'ını seveyim oturalım öyle konuşalım" diyor. Geçiyoruz bir köşeye başlıyoruz muhabbete...
Aslen Tokat Zileli olan Çakmak, altı çocuklu bir ailenin beşinci çocuğu.
İlkokulu bitirdikten sonra futbol oynamak için İstanbul'a geliyor ve Zeytinburnu seçmelerine katılıp seçiliyor. Bir süre sonra imkânları daha geniş bir kulüp olan Yenidoğan Güneşspor'a geçiyor. Ardından da Bakırköyspor orta sahasının göbeği genç Osman Çakmak'ın askere gitmeden önceki son istikameti oluyor. "Sonra da askere gidiyorsunuz değil mi?" diyorum Kaptan'a, "Evet" diyor. "Her Türk'ün kendine borç bildiği üzere ben de vatani görevimi tamamlamak için askere gittim. İlk olarak Manisa Doğu Kışla'ya oradan da İstanbul'a Hasdal'a gittim ve acemiliğimi tamamladım.
Daha sonra ise Şırnak'a düştü yolum".
Hikayenin Şırnak kısmına gelince bir ufak yutkunuyor Çakmak ve malum günü ve ardını anlatmaya başlıyor, "5 Kasım 1997 günü sabahı yol emniyeti için çıktığımızda hava çok sisliydi, teröristler de o yola mayın döşemiş.
Sonrası da bildiğiniz gibi işte... Tabii biz büyük bir devletiz, çok değerli komutanlarımız ve devlet büyüklerimiz var.
Tedavimin ilk anından sonuna kadar, Şırnak'tan Diyarbakır'a oradan Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne hep yanımda oldular. Bunları şimdi anlatması kolay ama o zamanlar hakikaten sıkıntılı bir dönemdi..."
Gazi olduktan sonra Osman Çakmak bir süre ticaretle uğraşıyor, dernek başkanlığı yapıyor, evleniyor, çocuk sahibi oluyor, kısacası hayata tutunuyor. Ama futbol hep aklının bir köşesinde takılı kalıyor. Nitekim 2007'de dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'tan gelen bir teklifle Osman Çakmak'ın yaşamında yeni bir pencere açılmış oluyor.

FUTBOLA DÖNÜŞ
Büyükanıt, Çakmak'ı çağırıyor ve "Evlat" diyor, "CV'ni okudum, geçmişinde futbol var, yine oynayabilirsin". Bu kısa ama güçlü sözler sonucu Osman Çakmak mutlu oluyor ve ampute futbol serüveni başlıyor.
Her ne kadar geçmişinde futbol olsa da Kaptan, ampute futbola başlamadan önce tereddütler de yaşamış... "Neydi o tereddütler?" diye soruyorum.
"Ampute futbola başlamak belki dışarıdan kolay gibi görünebilir ama bildiğimiz futboldan çok farklı. Bir kere çok çabuk düşünmen, ani ve sağlıklı kararlar vermen lazım ampute futbolda" diyerek zorlukları anlatıyor.
Sorularımı kıyasıya sıralamaya devam ederken Osman Çakmak bana dönüp "Bir saattir konuşuyoruz, yoruldum azcık uyuyayım be oğlum" diyor. Gülüyoruz karşılıklı ve kaptanı daha fazla yormuyoruz, helalleşip dinlenmeye uğurluyoruz futbolumuzun son kahramanını...
UMUT VE İLHAM VERDİK
Engellilerin sosyal hayatta yaşadığı sıkıntılara da değiniyoruz. Ampute futbol takımının bu noktadaki konumunu ve kendi hayatına olan etkisini şu sözlerle anlatıyor Çakmak: "Ben bugün Osman Çakmak olduysam bu ampute futbol sayesindedir. Bizim takım da bence bu açıdan umut ve ilham veren bir konumda şu anda. Umarım bu durum daha da gerilemez."
Final maçındaki atmosferin kaptanda yarattığı hissiyatı sormamak da olmazdı tabii, sorduk o da gözleri parlayarak yanıtladı: "Ben Türk Milleti'ni çok seviyorum. Bu milletin samimiyetine inanıyorum. Isınmaya çıkıyorsun tribünde 3 bin kişi, içeriye giriyorsun, üstünü değişiyorsun, maç konuşmasını yapıp çıkıyorsun bir bakıyorsun 40 bin kişi olmuş. Gerçekten tüm ülke kenetlendiğimizi hissettik. Bu zafer tüm ülkeye armağanımız olsun."
50 YAŞIMA KADAR OYNARIM
Osman Çakmak hâlihazırda 40 yaşında, daha ne kadar futbol kariyerinin devam edeceğini soruyorum, yanıtlıyor: "Ben 50 yaşıma kadar da oynarım. Ufaklığımdan beri topun peşinden koşuyorum. Ama tabii fiziksel özelliklerimiz elverdiği sürece oynayabileceğiz, ben de bir iki yıl daha oynayabilirim diye düşünüyorum."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.