Pazar 15.10.2017
Son Güncelleme: Pazar 15.10.2017

Kuşların ruhunu okuyan adam

Dünyaca ünlü kuşbilimci, Utah Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu’yla ömrünü adadığı kuşları ve onu sıra dışı, tutkulu bir bilim insanı yapan hayat hikayesini konuştuk

Vazgeçmeden bir tutkunun peşinden gitmek... Gerçekte düşü, düşte gerçeği yaşamak... Ve nihayetinde pek az insanın tadabileceği bir yaşam zirvesi: Tutkunun mesleğe dönüşmesi, sonrasında onun bir 'iş' olduğunu bile unutmak...
İşte, ifadenin gerçek anlamıyla 'dünyaca ünlü' kuşbilimci, Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu böyle bir isim. Kabına sığmayan bir bilim adamı. Heyecanını kaybetmeyen bir kâşif. Henüz 42 yaşında... Utah Üniversitesi Biyoloji Bölümü'nde öğretim üyesi. İngiltere'nin "Çevre Nobel'i" olarak bilinen 'Whitley Gold' ödüllü bir kâşif. Türkiye'nin ilk "Yaban Hayat Koridoru" projesini başlatan bir ekolog. TÜBİTAK Özel Ödülü'ne layık görülen en genç kişi ve ilk biyolog. Merkezi Kars'ta olan Kuzeydoğa Derneği'nin kurucusu. Başarılarını ve titrlerinin hepsini saymaya kalkarsak listeye yerimiz yetmeyecek! Ama Türkiye bu genç bilim adamını National Geographic, NTV ve TRT Belgesel kanallarında hazırlayıp sunduğu belgesellerle tanıdı ve sevdi.
Her ne kadar pek çok canlı türü hakkında araştırmaları ve çalışmaları olsa da bir kuşbilimci olarak haliyle asıl sevdası kuşlar. Şimdiye kadar 7 bin 200'den fazla kuşu, yani dünyadaki türlerin yüzde 70'ini görmüş Şekercioğlu. Peki, nasıl bir hayat onu bu başarılara taşıdı?
Baba Balıkesirli, anne Kıbrıslı... Her ikisi de muhasebeci. Kendisinden küçük bir de erkek kardeşi var. O da ABD'de yaşıyor, başarılı bir tasarımcı. İstanbul Ataköy'de geçiyor çocukluğu Şekercioğlu'nun. Baba da idealist. Yıllar sonra mesleği muhasebeciliği ani bir kararla bırakıp, tutkusu olan model uçakçılığı işi haline getirmiş. Yani hayallerinin peşinden giden bir baba figürü var: "Babam kendini bildi bileli model uçak hastasıydı. 1982 yılı. Bir gün işten eve geliyor. Anneme 'Ben istifa ettim. Model uçak şirketi kuracağım' diyor. Türkiye'de öyle bir şey yok. Yurt dışından geliyor bütün malzemeler. Neyse, düşlediği işi yaptı ve başarılı oldu. Yurt dışından bile talep gelmeye başladı kısa sürede."
SOKAKTA YILAN BULDU
Şekercioğlu'nun, doğaya, hayvanlara olan ilgisi de küçük yaşlarda başlıyor: "Dört yaşında beni sokağa bıraktılar. Arkadaşlarım futbol oynuyor. Ben içgüdüsel olarak hayvanlara yöneldim. Ataköy o zaman beton yığını değil. Sulak alan da var, toprak da. Gittim, böcek, kertenkele, kurbağa, kaplumbağa, kirpi topluyorum. Hatta yılan bile buldum. Hiç korkmazdım. Bunları eve getiriyorum. 'Ben hayvanat bahçesi kuruyorum' diyorum annemlere. Sonradan bu ilginin ne olduğunu anladım. Harvard'dan hocam Edward Wilson bunun kitabını yazdı ve imzalayıp bana da verdi. Bunun adı 'biofili'. 'Biophilia'dan geliyor. Yani doğa ve canlılara olan tutku. Biyoçeşitliliğe karşı doğuştan gelen bir merak. Pek çok çocuğun içinde bu var ama şehir yaşamı bunu öldürüyor."
YARIM KİLO SİYANÜR
Şekercioğlu yine küçük yaşlarda böcek koleksiyonu yapmaya başlıyor. Bunun için, mecburen böcekleri öldürmek zorunda kaldığından 18 yaşında bırakıyor bu uğraşı. Ama konuyla ilgili aklından çıkmayacak anıları var. "Robert Kolej'e girdiğimde böcek koleksiyonu merakım had safhadaydı.
Okulun o dönem pek çok üniversitede olmayan büyüklükte bir kütüphanesi vardı. Biyoloji kitaplarının olduğu koridoru ezbere biliyordum. O kitapların birinde, böceğin rengini ve dokusunu bozmadan öldürmek için siyanür kullanıldığını okumuştum. Elimi kolumu sallaya sallaya Eminönü'nde bir dükkana girdim ve siyanür istedim. İlk girdiğim dükkandaki yaşlı adam, 'git işine' diye beni kovaladı. Başka bir dükkana girdim. Benim gibi 14-15 yaşlarında bir çıraktan istedim.
Domates ister gibi 'Bir kilo siyanür' dedim. Dükkandan alt kata açılan bir kapağı kaldırdı ve bir çuvaldan plastik torbaya toz halindeki siyanürü doldurmaya başladı. Gözüme çok geldi. 'Yarım kilo' yeter dedim. Ki biliyorsunuz korkunç düzeyde öldürücü bir zehir. Özellikle sıvıyla temas ettiğinde. Eve geldim, kavanozda gerekli işlemleri yapıp böcekleri öldürdüm.
Ertesi gün geri kalan siyanürü okula götürdüm. İngiliz bir kimya öğretmenimiz var. Mr Mallinder. 'Hocam benim elimde fazla siyanür kaldı, size vereyim, deneylerinizde kullanırsınız' dedim. Şaka yapıyorum sandı önce. Sonra 'Benden uzak dur' diye bağırdı ve hemen müdürü çağırdı. Müdür de babamı çağırdı okula. Doğru aldığımız yere geri götürdük siyanürü. Dükkanın sahibinin rengi atmış. Bir çocuk geliyor, yarım kilo siyanür alıp gidiyor düşünün. Geri verdiğimizde çok sevindi."
PAPAĞANLARIN İLK KAYDI
Kuş gözlemciliği merakı da yine Robert Kolej yıllarına dayanıyor, gazetede gördüğü bir haberle başlıyor her şey: "Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin kuş gözlemciliğiyle ilgili bir haberi vardı. Egzotik yeşil papağanlar vardır. Kafes kaçkını kuşlar. 30 yıl önce bu kuşların İstanbul'da kaydı yoktu. Sekiz yaşındayken Ataköy'de bir çift yeşil papağanı ağaçta beslenirken gördüm. Sanırım bu kuşların ilk kaydı o zaman benim tarafımdan yapıldı."
Robert Kolej'de aldığı iyi eğitim, doğaya ve fen derslerine düşkünlüğü ve ABD üniversite sınavlarında aldığı yüksek puanların da yardımıyla Harvard'a tam burslu olarak girerek biyoloji ve antropoloji okuyor. Sonrasında onu Utah Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine kadar götürecek süreç başlıyor.
"Mesleğim gereği pek çok canlıya ilgim var ama kuşlar başka" diyor Şekercioğlu ve ekliyor: "Kuşların verdiği özgürlük duygusu hiçbir hayvanda yok.
Bir kuş olsam, ak kuyruklu kartal olmak isterdim. Bizim semalarımızda da görülen, çok asil bir kuş."
ALASKA'DA AYI SALDIRDI, TANZANYA'DA FİL!
Seyahatlerimde haliyle riskler oluyor. Alaska'da ayı saldırıyor, Tanzanya'da fil. Uganda'da ölümcül bushmaster yılanını öldürmeden kuş ağından çıkarıyorum, gece Kosta Rika'da baykuş ararken beni hırsız sanan palalı bekçilerin saldırısına uğruyorum. Ekvador'da dünyanın en yüksek aktif volkanının içine buz üzerinde kayarak düşmekten buz baltam sayesinde zor kurtuluyorum, Peru'nun Amazon yağmur ormanlarında kayboluyorum. Bunlar doğa bilimci olmanın riskleri. Ama her zaman en korktuğum şey trafik ve insanlar.
ŞEKERCİOĞLU'NUN OBJEKTİFİNDEN

(Görseli detaylı incelemek için tıklayınız)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.