Modric kanunları

Her şeyin hız ve güç olduğu bir dünyada, kuralları yıkan bir adam Modric. Futbolun yakın geçmişini domine eden, ödüllere ambargo koyan Messi-Ronaldo ikilisinin aksine, rakamlara doğrudan tahvil edilemeyen, istatistik kolonlarının zirvesini süslemeyen anların efendisi o... Luka Modric'in oyunu bilgisayara değil insan aklına ama daha da mühimi insan ruhuna hitap ediyor. Modric oyunu demliyor. Akıl katıyor. Alanları görüyor. Daracık yerlerde, kıyıda köşede topu sarıp sarmalıyor. Savaş zamanı, henüz altı yaşında, peşlerine düşmüş ölümden kaçarken, kucağına alıp sımsıkı sarıldığı top zira ayağındaki, biliyor... O yüzden de o ufak tefek bedenini bir kalkan gibi koyuyor araya, muazzam tekniğiyle kimselere kaptırmıyor topunu. Baskıyı aşıyor, arkadaşlarını oynatıyor. Süper kahramanlar gibi görkemli bir görüntüsü yok belki. Ama Avengers kahramanlarının arkasındaki akıl, fikir ve olgunluk demek Modric. Oyun görüşüyle, paslarıyla gösterebiliyor diğerleri güçlerini. Beyni herkesten daha hızlı. Gözleri herkesten daha keskin. Modric'in yılın futbolcusu seçilmesi, vaktiyle onun yaşadığı gibi "Çok çelimsiz, bundan futbolcu olmaz" diye horlananların da kazanması demek. 3 metrede 10 adam geçmeden de, yüzde sıfır yağ oranına sahip olmadan da, uzay mekiği hızıyla kafaya çıkmadan da en büyük olunabileceğinin kanıtı demek. En zor koşullarda, el bombalarının, mayınların ortasında bile bir umut olduğunu bilmek demek. Yetenek, azim ve adanmışlığın, en çetin engelleri bile aşmaya yetmesi demek... Dünya Kupası sırasında, Arjantin efsanesi Valdano, Modric için "Zaman ve alanın var olduğunu yeniden kanıtlayan adam" diye yazmıştı. Modric, futbolun belli bir istikamete güdümlendiği bir dönemde, zamana ve alana yeni anlamlar katan adam aynı zamanda. Herkes zamana uyarken, zaman ona ayak uyduruyor. Top onun ayağına değdiğinde, artık Ronaldoların Messilerin, Salahların değil, Modric'in zamanı işlemeye başlıyor.