Pazar 11.11.2018
Son Güncelleme: Pazar 11.11.2018

Bakıslara fakirlik sinen mahalle

Müslüm Gürses’in hayatını anlatan Müslüm Baba filmi onu dinleyen dinlemeyen her kesimi rüzgarına kattı. Film vizyona girdiğinden beri Müslüm herkesin dilinde. Çekimlerin yapıldığı mekanların gerçek olup olmadığı, hikayenin ne kadarının aslına uygun olduğu merak konusu. Pazar SABAH Adana’da Müslüm’ün büyüdüğü, filmin çekildiği mekanlarda tüm bu sorulara yanıt aradı

Kafamda bin türlü düşünceyle Sinanpaşa'dan ayrılmak üzereyim. Daha gördüklerimi, yaşadıklarımı kafamda nereye oturtacağıma karar verememişken küçücük bir kız çocuğu, uzun kirpiklerinin altına gizlenmiş koca siyah gözleriyle bakıyor bana ve "Beni de götür" diyor. Çıplak ayakları, kimbilir kimden emanet elbisesiyle, hiç tanımadığı birine kendini teslim etmek istiyor. Tek derdi kurtulmak! Sinanpaşa'daki hayatından, fakirlikten, yokluktan, zorluktan, umutsuzluktan çıkışı olarak görüyor beni. Sokaklarına, evlerinin duvarlarına, ipe asılan çamaşıra, insanın gözlerinin ferine sinmiş Sinanpaşa'da fakirlik. Orada yaşayanların tek umudu kurtulmak. Çünkü kurtulan birini tanıyorlar: Müslüm Gürses... Belki de bu yüzden mahallelerinde çekilen Müslüm Baba filmine dört elleriyle sarılmışlar. Kendi hayatlarından sahne izler gibi izlemişler her bir sahneyi. Yönetmen Ketche'yi ise yeni kurtarıcıları olarak görüyorlar, alkışlarla karşılıyorlar. Ketche sayesinde yok olmaktan ölmüş mahalle, yeniden canlanmış. Artık Sinanpaşalılar biliyorlar ki, Müslüm Baba'yı izleyenler sadece Müslüm Gürses'i değil, onları da izleyecekler. Aslında her şey bir telefonla başladı... Müslüm Baba filminin yapım şirketi ICNN ve yönetmen Ketche dedi ki, "Gel filmi çektiğimiz mahalleye gidelim, gör Müslüm'ün yaşadığı yeri..." Koşarak gittim elbette. Film, Müslüm Gürses'in babasının annesini öldürmesinden, kendi geçirdiği trafik kazasına, oradan müzik ve Muhterem Nur'la ilişkisine uzanıyor. Sinanpaşa'da Müslüm Gürses'in annesinin öldürüldüğü evi, elinde sazı koşturduğu sokakları, küçük kardeşiyle dertleştiği köşeyi, geçirdiği kaza sonrası kendini iyileştirmeye çalıştığı odayı gördüm. İnsan doğuyor ve bir yola çıkıyor, o yolda başından geçenler hayat hikayesi oluyor. Zaafları, defoları, ayıplarıyla insan oluyor... İşte bir insan hikayesi Müslüm'ün ki... Hep "Affet" demesi belki bu yüzden, o insan olduğunun farkında... Affettik be Müslüm Baba... Müslüm Baba filmi gişesi, kulaktan kulağa yayılan şöhreti bir yana, sinemada bir ihtiyaca cevap olmasıyla da, Adanalıların deyimiyle "Baştacımız" oldu. Bir günlüğüne soluduğum havasıyla Sinanpaşa, Ceyhan, Limoncu Ali'nin dükkanının olduğu mekanlar çok çarpıcıydı. Filmin yönetmeni Ketche, senaristi Hakan Günday, Müslüm'ün gençliğini canlandıran Şahin Kendirci, kardeşi Ahmet'in küçüklüğünü oynayan dünya tatlısı Vahit Çelik ile tek tek gezdik mekanları. Film gişede büyük başarı kazanınca, Ketche bu başarıyı kutlamak için çekimlerin yapıldığı yerleri gezmekten daha iyisi olamaz demiş... Çekimlerin başlangıcının tam birinci yılında Adana'daydım. Biz de bu kutlamaya eşlik ettim. Bu sırada Müslüm'ü gerçekten tanıyanlarla konuştum, inanılmaz detaylar öğrendim.

ONLAR YAS TUTUYORLAR!
- Filmde Müslüm Gürses adeta bir derviş gibi... Çok mu iyi bir adamdı?
- Hakan Günday: Şunu belirtelim ki, Müslüm Gürses'in hayatına dair bir arşiv yok. Sadece o değil, arkanıza dönüp baktığınızda toplumda yer edinmiş isimlere dair yararlanabileceğiniz biyografi çalışmaları yok denecek kadar az. Biyografiler çoğaldıkça insanların zaaflarıyla bir bütün olduklarını, zaaflardan ne kadar bahsedilirse ortaya çıkmış ürünlerin o kadar değerlenmesi söz konusu olur. Çünkü o zaaflara rağmen gerçekleşmiştir tüm o hayranlık uyandıran başarılar. Bu örnekte, kendi yolunu kendi açan bir anlatım biçimiydi bu.
- Biyografik bir ürün niye kitleleri bu kadar cezbediyor?
- H.G: İstisnai ürünler ortaya koymuş her bireyin, bunu çok büyük zorluklara rağmen yaptığı bir coğrafyada yaşadığımızı düşünürsek, her biri bir ders ve tecrübe bütünü. Ne kadar hoş olur, tüm bu isimleri tanıyabilsek ve çektikleri sıkıntıları bilebilsek. Neye rağmen o resimler yapıldı, neye rağmen o şarkılar yazıldı, nelerden vazgeçildi de o yoldan yüründü. Bunun toplumun farklı kesimlerinin birbirini tanıması açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. İnsanlar bu tür şeyleri izlediğinde kendi hayatlarını yeniden yorumluyorlar.

- Müslüm Gürses'le özdeşleşen, kendilerini jiletle kesen fanlar çok kısa gösterildi filmde. Neden?
- Ketche: Çekimlere Müslüm Baba'ın gerçek fanları, 'Jiletçiler' geldi. Ama bir şarkı açtığımızda, bu insanlar kafalarını duvarlara vuruyorlar, kendilerini kesmeye çalışıyorlar, "Ne yapıyorsunuz?" dediğimizde, "Müslüm çalıyor, sen anlamıyorsun" diyorlar. Çok acayip görüntüler aldık ama sinemada yaş sınırı sıkıntısı var. Yaş sınırına takılmayı istemedik.
- H.G: Müslüm fanlarının zarar verme davranışının kreşendosu zaten onun bir hayranı tarafından bıçaklanması. O adam orada diyor ki; "Biz seninle biriz, ha kendime zarar vermişim, ha sana zarar vermişim, hepimiz aynı evrendeyiz, bir olduk, içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı yapabileceğimiz hiçbir şey yok, insan olarak değerimizin bilinmediği, bizi anlatan bir dünyada yaşamıyoruz, bu bizim protestomuz aslında". Bunu anlatmak için o anların hepsini göstermeye gerek yok ki. O yüzden hastaneden çıkarken Müslüm Gürses'in diyaloğunu, "Onlar yas tutuyorlar" diye yazdım. Müslüm Gürses'in müziği de, bu yasın melodisi.

- Peki ya Muhterem Nur'a yönelik şiddet sahneleri, neredeyse yok gibiydi...
- H.G: O azlıkla bile derdini anlattığını düşünüyorum. Annenin ve bebeğin öldürülmesi şiddetin doruğu. Bu davranışa maruz kalmış birinin, o an için konuyu atlatmış görünse de içinde travma kalmamış olması mümkün değil. Şiddet nesilden nesile aktarılan bir zincir. Bu zincir bir noktada kırılınca hikaye oluyor. O da iki kişinin bunu sorun olarak görüp, çözülmesi gerektiğini düşünmesi. Muhterem Hanım'la bunu çözüyorlar. Filmdeki o sahne şiddet sarmalının durduğu nokta. Muhterem Hanım durumu "Biz birbirimizi tamir ettik" diye tanımlıyor.

KOMŞULARI ANLATTI
Salçalı ekmeği çok severdi

Sinanpaşa Mahallesi Gürses'in çocukluğunun geçtiği, en ağır travmasını yaşadığı, aile oldukları son yer. Orada aileyi, acıyı, tek başına kalmayı yaşamış. Herkes tarafından sevgiyle hatırlanması da bu yüzden... Pervin Avcılar: "Müslüm bizim mahallenin çocuğu. Abimle cezaevine girdi, çıktı. Sazı eline alırdı, hem içerdi hem söylerdi. Ekmeğe salçayı sürüp sürüp yerdi. Koyun kulağını alırdık, ızgaraya dizip kebap yapardık. Müslüm bir yığın kağıdı toplayıp, üstünde kebap yapardı. Karşı evde âşık olduğu bir kadın vardı. Beste yapardı ona, "Seni alacağım" derdi. Ama vermediler. Babasının annesini öldürdüğünü hatırlıyorum... Tarsus'ta kaza geçirince "Öldü" dediler, kalktık gittik. Sahipsiz diye çok ağladık. Semra Avcılar: "Bu iki odada kalırdı Müslüm. Eski zamanda örtme derlerdi böyle yerlere. Ali Limoncu, Sadık İçlises, Devran Baba, Müslüm'le birlikte babamın yanına gelirdi, hep beraber saz yarışına girerlerdi. Millet dolardı eve. Rahmetli annem de onlara dolma yapardı. Müslüm bir gün Mustafa Bebili'den Sevda Yüklü Kervanlar'ı duymuş. Onu geldi babama söyledi, birlikte çaldılar, söylediler. Sonra o şarkı Müslüm'ün ilk şarkısı oldu. O şarkıyı söyleyişi, konuşmaları hep kasette vardı ama çocuklar kaybettiler o kaseti.

BURUN LONDRA'DAN PERUK NEW YORK'TAN
Müslüm filminin çekimleri dört ay sürdü. Tüm bu süre zarfında yönetmen Ketche başta olmak üzere ekip çok geniş bir ön çalışma yaptı. Filme dair detayları yönetmeni Ketche anlatıyor:
Timuçin karavanda, dinlenme aralarında bile Müslüm'ün bir videosunu açıyor, onun hareketlerine çalışıyordu. Zaten New York'ta; Rylan Gosling'in oyuncu koçuyla 10 gün çalıştı bu rol için. Çok zor bir rol başardı. Saz çalıp, söyledi düşünsenize. Normalde bu tür bir durumda, gerçek oyuncunun sesi, canlandırdığı kişininkiyle mikslenir. Biz miksleyemedik çünkü Müslüm Gürses'in kanal kayıtları yok!
Timuçin Esen'e önce tamamen Müslüm yüzü yapıldı ama o istediğimiz etkiyi vermedi. Bu yüzden burun ve perukla Timuçin'i Müslüm'e benzetmeye karar verdik. Kazadan önce, kaza sırasında ve sonrasında diye üç burun kullandık. Özel bir kalıpla Londra'da hazırlandı burunlar. Çekim öncesi bir buçuk saat onun takılması sürüyordu.
Bıyıkları da sipariş ettik, olmadı. Timuçin bıyıkları uzattı sorunu öyle çözdük.
Peruklar Los Angeles'tan geldi, her biri 8 bin dolar.
19 bin kostüm vardı. Kostüm sorumlumuz Urfalı Baran Uğurlu ile eski fotoğrafları eledik. Urfa'dan, Adana'dan kendi akrabalarının eski fotoğraflarını topladı Baran. Kumaşları eledik buna göre. Hatta anneannesinin sandığından çıkarıp kullandığımız şeyler oldu. Adana'da retro elbiseler satan bir yer bulduk. Onları eskitmek çok önemliydi. Çünkü bu insanlar fakir, öyle yeni bir şey giymeleri mümkün değil. O eskitme için 10 eleman vardı, tüm gün kostüm eskitmekle uğraşıyordu.
Adanalı Uğur Kurt bize çok yardımcı oldu mekanlar konusunda. Önce Sinanpaşa Mahallesi'ne gidip, çekim yapacağımızı söylemeden kendimizi sevdirdik. Çaylar içtik, evlere girdik, yemekler yedik, fallara baktık o insanlarla... Müslüm'le olan bire bir ilişkileri de, bizi sevmeleri için bir neden oldu. Zaten Müslüm'ün gençliğini oynayan Şahin Kendirci'yi onlar sayesinde bulduk. Bir genç oyuncu arıyoruz, kim Müslüm gibi söyler diye arıyoruz. Oradaki herkes "Şahin" dedi.
O mahallede tam anlamıyla moderatörlük yaptım, yüzlerce kişi çekimleri izliyor ve her an ortalığın karışma ihtimali var. Elbette zaman zaman onları çekim sırasında susturmakta zorluk çektik.
"Motor" diyorduk, anında tak tak silah sesleri. İşe başlayışımızı kutluyorlardı kendi yöntemleriyle.
Müslüm'ün evlerinden birini kullanamadık çünkü çekim yapacağımızı haber verince, evi boyatıp, pencereleri PVC yapmışlar bize iyilik olsun diye... Doku bozulunca kaldı tabii....

BABAM MÜSLÜM'E, BEN ŞAHİN'E DERS VERDİM
Müslüm Gürses'in müzik kariyerindeki en önemli isimlerden Limoncu Ali'nin oğlu Halim anlattı: "Adana'da müzisyen olup, Müslüm'e yardımı dokunmamış insan yoktur. Kimi Müslüm'ü evinde yatırmıştır, kimi sahnede eşlik etmiştir, babam da akıl hocalığı yapmış. Ona sazı öğreten kişi. Irmak kenarında babamla birlikte saz çalmalarını, eğlenmelerini hatırlıyorum. Müslüm'ün bizim evden çıkmadığını hatırlıyorum. Dizide Şahin'in Müslüm'ün o yaşlarını canladıracağı belli olunce derse geldi bana. Saz çalmayı bilmiyordu ve zamanımız çok dardı. Fakat bir saat içinde Şahin yeteneğini gösterdi. Kısa zamanda çok yol kat etti. Erkan Can'a da çekimler sırasında saz dersleri verdim."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.