Pazar 16.12.2018
Son Güncelleme: Pazar 16.12.2018

Bu kupa Türk kadınına armağan olsun

Osman Demren, üçüncü kez dünya şampiyonu olarak tarihe geçen VakıfBank Kadın Voleybol Takımı’nın başkanı, aynı zamanda bankanın da genel müdür yardımcısı. Demren’le, iş dünyasında ‘iki şapka’ taşımanın ve göğsümüzü kabartan büyük başarının sırlarını konuştuk

VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, FIVB Kulüpler Dünya Şampiyonası'nda üçüncü kez şampiyon olarak adını spor tarihine altın harflerle yazdırdı. Büyük başarının ardındaki Osman Demren iş dünyasının 'iki şapkalı', en başarılı isimlerinden biri. Bir yandan VakıfBank Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyor, bir yandan da başarıdan başarıya koşan, hatta üst üste 73 maç yenilmeyerek Guinnes Rekorlar Kitabı'na giren VakıfBank Spor Kulübü Kadın Voleybol Takımı'nın başkanı... Bir ayağı kendi deyimiyle 'kurallar manzumesi'nin tıkır tıkır işlediği iş hayatında, diğer ayağı sporun canlı ve dinamik dünyasında... Demren'le iş ve spor dünyası arasında geçen hayatını, başarının, kazanmanın ve kaybetmenin sırlarını, insana kattığı tecrübeleri konuştuk:


- Öncelikle sizlere bir Türk vatandaşı olarak teşekkür ediyorum Osman Bey. Takımınızı Dünya Şampiyonu yaparak bizleri gururlandırdınız. Bu büyük başarının ardında nasıl bir sistem, nasıl bir işleyiş yatıyor?
VakıfBank Spor Kulübü olarak 'sürdürülebilir başarı'yı hedeflediğimiz için altyapının değeri her şeyden önce geliyor bizim için. Kadromuzda altyapıdan yedi oyuncu var. Kalite ve istikrar burada başlıyor. Altyapıda iyi antrenörlerle çalışıyoruz. Türk voleybolunu daha da büyütmek için elimizden geleni yapıyoruz. Üçüncü kez kazandığımız dünya şampiyonluğu ve diğer başarılarımız için öncelikle kulübümüzde emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. 32 yılda sayısız başarılara imza attık. Katıldığımız her dünya şampiyonasında ilk üç içinde yer almayı başardık. Bu kupa, emeklerinin değeri hiçbir zaman ölçülemeyecek ve ödenmeyecek her yaştaki Türk kadınına armağan olsun!


- Bir yandan Türkiye'nin en önemli kurumlarından VakıfBank'ın genel müdür yardımcısısınız, bir yandan da VakıfBank Spor Kulübü Voleybol Takımı'nın başkanısınız. İki ayrı dünya gibi görünüyor uzaktan. Nasıl bir denge kuruyorsunuz?
- Silifke'de doğdum. Çiftçi bir ailenin çocuğuyum. Üniversiteyi İzmir'de okuduktan sonra, altı sene kadar Maliye Bakanlığı'nda çalıştım. 22 yıldır da VakıfBank'tayım. Müfettişlikler, şube müdürlükleri derken, 2010 yılında İstanbul Birinci Bölge Müdürü olduğum dönem, spor kulübümüzü Güneş Sigorta yönetiyordu. Ben de sporu sevdiğim, ilgilendiğim için maçlara giderdim. Takımla ilk fiili bağlantım 2010 yılında oldu. Önce başkan yardımcılığı, başkanvekilliği derken, 2013'ten beri kulübün başkanlığını yürütüyorum. Söylediğiniz gibi iki farklı dünya. Banka tarafında doğal olarak kurallar manzumesi işliyor, kendi içinde farklı disiplinleri var. Diğer taraf daha spor, adı üstünde. Ama hiçbir zaman orada da disiplini elden bırakmamanız gerekiyor. Hani bir klişe vardır ya sporda; "Başkanından malzemecisine, oyuncusundan masörüne kadar başarıda herkesin payı vardır" diye, bu çok doğru aslında. Herhangi bir yerde zafiyet varsa, kritik bir maçta hepsini görüyorsunuz. Olayın nasıl zincirleme geliştiği net ortaya çıkıyor. Bir sporcu hata yaptığı zaman, orada yönetici olarak, antrenör olarak ne kadar payınız olduğunuz netleşiyor. Spor alanı daha canlı tabii ki, ticaret tarafı daha kurallı. Ama her ikisinde de disiplin önemli.


- İki dünya birbirini nasıl besliyor? Katkısı ya da zorlukları neler?
- Zorluk açısından bakarsak, farklı zamanlarınızı meşgul ediyor. En başta o... Ailenizle, kendinizle ilgileneceğiniz zamanı, tüm eforunuzu o tarafa aktarıyorsunuz. Çok özveri gerektiriyor. Kulüp başkanı olarak maç izlemeniz çok farklı. İnanın, sporcu kadar yoruluyor ve terliyorsunuz maç izlerken. Başkanvekili olduğum dönemlerde daha rahattım mesela. Bir rahatlama, keyif alma söz konusuydu. Ama başkan olduktan sonra, sporcu kadar terlemeye ve yorulmaya başladım. Sporun içinde olmam, diğer tarafa, iş dünyasına ise şöyle yansıyor: Müşterinin gözünde daha güvenilir bir portre çiziyorsunuz. Spordaki başarılarınızı, çabalarınızı, bu ülke için çalıştığınız görüyorlar... Kızlarımız, kadınlarımız adına, spor adına yaptığımız çalışmalar müşterilerimizle ilişkilerimizi de olumlu yönde etkiliyor. Bankamız adına VakıfBank Spor Kulübü'nün başarıları çok büyük değerdir. Sonuçta kulüp, VakıfBank'ın bir sosyal sorumluluk projesi. Bir alt markası... Ailenin bir parçası. Ayrıca birçok spor okulumuz var. Bu spor okullarında son altı senede bin 500'ün üzerinde kızımızı voleybolla tanıştırdık.


- Yerli yabancı oyuncu dengesini nasıl sağlıyorsunuz?
- A takımımızda 14 oyuncu bulunuyor. Bunların 10'u yerli oyuncu. Aslında bir oyuncu dışındaki bütün yerli oyuncularımız ya altyapımızdan gelmiş ya da daha önce hiç başarı kazanmamış yaşları oldukça genç oyuncular olarak kulübümüze katıldı. Türkiye liginde dört kişilik yabancı sınırlaması var. Ancak istediğiniz kadar yabancı alabilirsiniz. Türkiye'de hepsini oynatamazsınız ama Avrupa'da oynatabilirsiniz. Biz bunu yapmıyoruz. Biz kendi kızlarımıza güveniyoruz. Kızlarımıza güvenimizin de sonuçlarını görebiliyorsunuz.
OH BE SONUNDA YENİLDİK!
- 73 maç yenilmezlik başarınızla Guinnes Rekorlar Kitabı'na girdiğinizi biliyoruz takım olarak... Yenilmemek ne ifade ediyor sizin için?
- Evet 2013 yılında bunu başardık. 73 maç üst üste kazanmıştık. O dönem beş kupa aldık. Gerçekten eşine çok az rastlanır bir başarıya imza attık. Sporda bunu başarmak gerçekten çok zordur. 22 Ocak 2014'te maç kaybettik. İnanın, üzerimizden bir yük kalktı. Yenilmeme yüküydü bu. Oyuncularımız da ben de rahatladım. Yenilmeme stresi, bunun üzerimizde oluşturduğu baskı büyüktü. 'Oh be sonunda yenildik' dedik. Şaka bir yana, mühim olan her işi gerektiği gibi doğru yapmak. Kazanmak ya da kaybetmek işin neticesi... Kaybetmemizin iyi bir yanı oldu. Bu sayede Guinnes Rekorlar Kitabı'na girmek için başvuruda bulunduk ve rekorlar kitabına girdik.

TAKIMIN BAŞKANI DEĞİL YARDIMCISIYIM
- Ayrıca onlarca Türkiye ve Avrupa şampiyonluğunuz var... Geçen senenin de Avrupa Şampiyonu oldunuz. Takım olarak felsefeniz nedir?
- CEV Şampiyonlar Ligi'nde Dörtlü Final'in içinde olduk. Avrupa şampiyonluğunu dört kez elde ettik. Kulübümüzün kazanma potansiyelini görüyoruz. Ama inanın sporda ikinci, üçüncü olmak da güzel. Mühim olan çalışmak ve oraya gelmek... Finallerde olmak güzel. Tarih her zaman birincileri hatırlar. Sürdürülebilir başarıyı vizyon olarak belirleyen bir kulüp olarak her zaman şampiyonlukları hedefliyoruz. Önemli olan o kurumsallaşmayı, disiplini ve çalışma sistemini sağlamanız. Benim felsefem, kendimi takımın bir yardımcısı gibi görmek. Ben yukarıda bir yerlerde değilim. Görevim nerede, kimin ne ihtiyacı varsa o konuda yardım etmek. Eksiklerimizi bulup, onları tamamlamak. "Dünyadaki voleybol takımları içinde sahada en sonuna kadar mücadele eden, en çok antrenman yapan takım biz olmalıyız diyoruz. Sonrası Allah Kerim...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.