Biz ne seçimler gördük, ne vaatler duyduk!
Her seçim heyecanlıdır, adrenalin doludur eğlencelidir de... Seçimlerin olmazsa olmazı vaatler havada uçuşur... Çoğu unutulur ama bazılarını unutmak imkansızdır. Değişen siyaset iletişimini ve unutulmaz siyasi vaatleri konusunu uzmanlarıyla konuştuk
- Geçmişin tozlu sayfalarını karıştırdığınızda ilk aklınıza gelen seçim vaatleri neler?
- Süleyman Demirel'in 1991 seçimlerinde "Kim ne veriyorsa 5 lira fazlasını vereceğim,", Cem Uzan'ın 2002 seçimlerinde "Vallahi mazot 1 lira olacak" ve 1991-1995 yılları arasında kurulan DYP-SHP koalisyon hükümetinde ekonomi bakanı ve başbakan olarak görev alan Tansu Çiller'in "Herkese iki anahtar" ve "Her mahallede yüz trilyoner olacak" vaatleri unutulmazlar arasında.
- Hangi noktadan sonra üslup daha gerçeğe uygun hale geldi?
- İkinci yapısal değişimi, 1980'lerden itibaren devletçi bir ekonomik ve siyasi modelden serbest piyasa ekonomisine ve liberal bir siyasi modele geçiş oluşturdu. Bu değişime şehirlileşme ve bireyselleşme gibi sosyolojik değişimler eşlik etti. Eski Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Besim Tibuk'un "Futboldan ofsaytı kaldıracağım" vaadi uçuk bir vaat gibi gözükse de bu yeni, sınır tanımaz toplumsal psikolojiyi yansıtıyor. Çiller'in 1990'lardaki "iki anahtar" vaadi bu Amerikanvari Türkiye hayalini yansıtıyor. AK Parti hükümetleri bu yeni ekonomi-politik ve sosyolojik gerçekliği en iyi yakalayan ve iktidarını bunun üzerine inşa eden bir performans sergiledi. 'Adalet' ve 'kalkınma' kavramları siyaseti belirledi.
- Peki yeni nesil, siyasetin dilini nasıl etkiledi?
- Üçüncü değişime denk geliyor bu, toplumun dilinin gençleşmesi ve poplaşması. Devletin toplum ve medya üzerindeki kontrolünün zayıflamasıyla siyaset alanı devlet adamı perspektifinden değil de sokaktaki vatandaşın ve gençlerin perspektifi üzerinden belirlenir hale geldi. Bu durum siyasi partileri daha eğlenceli, mizahi, gündelik ve genç bir siyasal iletişim dili kullanmaya zorladı. Bunu partilerin kullandığı seçim şarkılarındaki söz ve sound dönüşümünden okumak mümkün. 1970'lerin gariban edebiyatı yapan ve kurban psikolojisine sahip seçim şarkılarının yerini çok daha pozitif ve güçlü olmaya vurgu yapan şarkı sözleri aldı. Mesela lirik bir hava taşıyan Dombra parçası... 1990'larda pop, 2000'lerde ise rap tarzı müzikler seçim propagandalarında kullanılmaya başlandı. Bunlardan ilk akla gelen Ceza'ya ait Fark var parçası.
- Ve teknoloji, bu da epey önemli bir dönüm noktası sanırım...
- Kesinlikle. Siyasi partiler halen geleneksel medya enstrümanlarını kullanmaya devam etse de sosyal medya mecraları daha belirgin bir rol oynamaya başladı. Seçim arabaları, parti broşür ve flamaların kullanımı ise her geçen gün önemini kaybediyor ve peyderpey ortadan kalkıyor.
Vaatlerden vaat beğen
3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde konser eşliğinde döner-ayranlı mitingler düzenleyen Genç Parti'nin kurucusu Cem Uzan'ın akılda kalan belli başlı vaatleri şöyleydi: Her işsize 350 TL maaş verilecek. Mazot 1 TL olacak. Fındık 8 TL olacak. Üniversite sınavı kalkacak.Üniversite sayısı 4 katına çıkarılacak...
Camiye de gitsen, meyhaneye de gitsen bu çamura maruz kalacaksın!
İSMAIL ÇAĞLAR
SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü
- 1984 siyasetin dilinin değiştiği yıl. Bu tarih neden önemli?
- 1980 darbesi sonrasıydı, akabinde Turgut Özal gibi bir figür karşımıza çıkacaktı. Türkiye ile dünya arasındaki etkileşimi arttırmasının yanı sıra kendi şahsı da renkliydi. Türkiye'nin ilk kitle partisi Anavatan'dır Batılı anlamda. Kampanya da kitle partilerinin işidir zaten. Sert ideolojik bir partiyseniz, oyunu alacağınız ve asla alamayacağınız kitle bellidir. Özal siyasetteki dört eylemi birleştirmekten bahsediyordu. Bunun için kampanya yapmak gerek. Bu nedenle 1984 önemli bir tarih. Daha öncesinde siyasal kampanya yoktu diyemeyiz ama böyle değildi.
- Geçmiş yerel seçimlere baktığımızda siyasal iletişim anlamında dönüm noktaları var mı?
- Birincisi Tayyip Erdoğan'ın, 1989'da Refah Partisi'nden Beyoğlu Belediye Başkan Adayı olduğu yıl. Refah Partisi o yıllarda ideolojik olarak köşeli bir parti ama Tayyip Erdoğan kitlesel bir kampanya yapıyor. Beyoğlu'nda bir meyhaneye girmesi hâlâ hafızalarda. Orada insanlarla oturuyor, konuşuyor, dertlerini dinliyor. Bunun yanı sıra seks işçileriyle oturuyor, onların sorunlarını dinliyor. Bu buluşmalar sonrası, oyları yüzde 3'ten, yüzde 20'lere çıkıyor. Mitingte konuşmak bir temastır ama karşılıklı oturmak sahici temastır. Bunu yapıyor. Diyor ki vatandaşa, "Bu sokak çamurlu, burada belediye hizmeti yok. Meyhaneye giderken de bu sokaktan geçeceksin, camiye giderken de..." Bunun sonucunda Hacıhüsrev'de dehşet bir sıçrama yaşıyor. Bir elin parmağı kadar oy aldığı mahallelerden inanılmaz oylar alıyor. Üniversitede okuyan kızları kullanarak anket yaptırıyor. Bir başka dönüm noktası da, Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olması, 1994'te... Kendisine hiç şans verilmiyor. Bir tarafta Zülfü Livaneli, diğer tarafta Bedrettin Dalan, öbür yanda Nurettin Sözen. Çok güçlü adaylar Tayyip Erdoğan'a hiç şans verilmiyor. Ama aynı metodu uyguluyor. Televizyon, gazete, reklamlarla çok görünürlüğü yok çünkü bütçesi kısıtlı. Ama camide, kahvede, sokakta, okulda insanlara temas ediyor. Bu nedenle 1989 ve 1994 çok kritik yerel seçimlerdir.
- Yeni kampanyalar nasıl?
- Türkiye'de kampanyalar daralıyor ve kısalıyor. Seçime aşağı yukarı bir ay var. Bundan 10 yıl önce olsaydı, her yerde bu seçim havasını hissederdiniz. Sokağa baktığınızda seçim otobüsü, bayrakları geçtim, öyle bir atmosfer de yok. İnsanların siyasetle kurduğu ilişkinin tabiatı değişti. Büyük vaatler değil, daha detay ve mikro söylemler önemli. Bunları yayacağınız mecralar zaten makro mecralar olamaz.
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde