Pazar 26.05.2019

Bir eksik kaldı o da olimpiyatlar!

İngiltere’nin Manchester kentinde düzenlenen Dünya Tekvando Şampiyonası’nda İrem Yaman ikinci kez dünya şampiyonu olarak tarihe geçti. Bu başarının ardından sporcuyla konuştuk. Yaman “Alabileceğim tüm altın madalyalara sahibim, tek eksiğim artık olimpiyat” diyor

İrem Yaman, aslen Tokatlı olan üç çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu. Ankara'da doğup büyümüş. Kendinden iki yaş büyük bir ablası ve dört yaşında da bir erkek kardeşi var. Henüz dört yaşında ablasıyla birlikte eski bir tekvandocu olan babasının eşliğinde o da bu spora gönül veriyor... Sonra mı? Sonrası hiç yılmadan, pes etmeden sürdürülen bir mücadele ve henüz 23 yaşında sahip olunan görkemli madalya koleksiyonu. Lakabı Altın Avcısı. Son kazandığı altın ise belki de kariyerinin en anlamlısı. Geçen hafta İngiltere'nin Manchester kentinde düzenlenen Dünya Tekvando Şampiyonası'nda kadınlar 62 kiloda mücadele eden milli sporcu, altın madalya kazanarak ikinci kez dünya şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk kadın tekvandocu oldu ve tarihe geçti. Bu tarihi başarının ardından kendisiyle konuştuk. Son şampiyonluğun öyküsünü de gelecek hedeflerini de babasıyla kurdukları antrenör-öğrenci ilişkisini de dinledik.
- İkinci kez dünya şampiyonu oldunuz, şu sıralar çok yoğunsunuzdur muhakkak...
- Evet, koşturmacalı bir zaman. Hoş, bu maksimum bir iki hafta sürecek bir ilgi, keşke böyle olmasa ama yapacak bir şey yok. Yine de çok mutluyum kesinlikle.
- Son şampiyonluktan sonra en sık karşılaştığınız tepki ne oldu?
- Daha fazla kişi tarafından ismim duyulup yaptığım iş bilinmeye başlandı. Evet, öncesinde de başarılıydım ama iki kere üst üste dünya şampiyonu olan kadın sporcumuz hiç olmadığı için benim bu başarım insanların haliyle ilgisini çekti. Hem benim hem de Türkiye için tarihi bir başarı olduğunu düşünüyorum.

- Lakabınız Altın Avcısı... Koleksiyonda kaç madalya oldu son durumda?
- En son saydığımızda 30'du ama bu yıl çok fazla maça gittik. Şu anda 35-36'yı geçmiştir altın sayısı. Doğrusu saymayı bıraktık artık (gülüyor). Alabileceğim tüm altın madalyalara sahibim, tek eksiğim artık olimpiyat!
- Babanızın eski bir tekvandocu olması sebebiyle siz de bu spora başlıyorsunuz değil mi?
- Evet. Hâlâ da antrenörümdür babam. Milli takım kamplarından arda kalan tüm süreçlerde ve bu zamana kadar gelişimde hep babamla çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz.
- Evdeki ilişkiniz ile tekvando antrenmanı sırasındaki ilişkiniz de nasıl farklılıklar oluyor?
- İlişki değişiyor tabii... Evde baba-kızız ama salonda tamamen antrenör ile öğrencisi oluyoruz. Burada zor iş aslında babamda. Çünkü o dengeyi ayarlamaktan kendisi sorumlu.
BABAM SERT BİR ANTRENÖR
- Çekinir misiniz peki babanızdan?
- Baba olarak değil ama antrenör olarak evet çekinirim. Yeri geldiğinde sert bir antrenör oluyor kendisi.
- Peki tekvando konusunda ondan öğrendiğiniz en önemli şey ne oldu?
- Başarının sınırsız olabileceğini öğrendim ondan. Bir dünya şampiyonluğunun ötesinde iki, ikinin ötesinde de üç şampiyonluk kazanılabileceği düşüncesini aşıladı bana. Aynı zamanda moral ve motivasyon olarak hep bu sporun içerisinde olmamı sağladı.
- Kardeşleriniz de ilgili mi sporla?
- Biz ablamla beraber başladık aslında tekvandoya. Daha sonra o bıraktı ben devam ettim. Ama ablam da bu sporu yaptığı için bilgi sahibidir ve her zaman en yakın arkadaşım ve beni en çok motive eden kişi olmuştur.
- Annenizin spor hayatınızdaki etkisi ne oldu?
- Aslında her şey annemin hayal etmesiyle başladı. Dört yaşımdan beri babama hep baskı yapan da annem oldu "Hadi başlasın artık tekvandoya falan" diye...
- Siz ne zaman "Evet, tekvando benim sporum benim buna yeteneğim var" dediniz?
- Kaç yaşında olursanız olun, bir spora aidiyet hissetmenizde herhangi bir başarı elde etmeniz, bir madalya kazanmanız çok etkili oluyor. Aksi takdirde bırakma noktasına geldiğiniz bile oluyor. Hoş, bana küçükken büyüyünce ne olacaksın diye sorduklarında "Olimpiyat şampiyonu olacağım" diyordum ya, o da ayrı bir mesele. (Gülüyor)
- Dövüş sporlarıyla uğraşan genç bir kız olarak okul hayatınızda yaşıtlarınızın sizden biraz çekindiği, mesafeli davrandığı oldu mu?
- Yani, kısmen. Ama ben dış görünüş olarak çok dövüş sporlarıyla uğraşan birine benzemediğimden ve sosyal hayatımda da sessiz ve içe dönük olduğumdan çok da çekinilecek biri değilim doğrusu.

YOLUM BELLİ
- Şampiyonaya hazırlanırken nasıl bir süreçten geçtiniz?
- 2015'ten bugüne bu şampiyonluk için hazırlandım. Beslenme, uyku, antrenman düzeni ile yüzde yüz bir konsantrasyon söz konusu. Ailemden uzaktım, arada sakatlıklar yaşadım, hemen hemen hiç boş zamanım yoktu, ya antrenmanda ya maçtaydım. Ama ne mutlu ki hepsine değdi.
- Yaşadığınız en büyük zorluk neydi tüm bu serüvende?
- 2017'de finalde kaybedişim ve sonrası yaşadığım en büyük zorluktu. Çünkü 2015'te Dünya, 2016'da Avrupa şampiyonu olmuştum. Yine herkes benden şampiyonluk bekliyordu. O finali kaybedince gerçekten afallamıştım ama sonra aştım.
- Peki 2020'de Tokyo'da olimpiyat şampiyonu da oldunuz diyelim. Ya sonra?
- Dünya şampiyonu olduktan sonra da herkes "Şimdi ne yapacaksın" diyordu. Gittim ikinci kez şampiyon oldum. Olimpiyat şampiyonu olursam da yine yol belli...
- Başarılı bir sporcusunuz, genç sporcu adayları ve özellikle genç kızlar için bir rol model olduğunuzu düşünüyor musunuz? Ya da onları spora yönlendirmek gibi bir sorumluluk hissediyor musunuz omuzlarınızda?
- Eğer ben bu sporu yaparken aileler benden görüp çocuklarını tekvandoya başlatıyorsa, kızlar kendi güçlerinin farkına varabiliyorsa ya da cinsiyetten bağımsız herhangi bir yerde birileri "Neymiş bu tekvando yahu" deyip bakınıyorsa ben asıl amacıma ulaşmışım demektir.
- Şampiyon kadın bir tekvandocu olarak karşılaştığınız en büyük zorluklar neler?
- Bir kere sporun herhangi bir branşının cinsiyet çerçevesinde değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bir zorluk olarak değil ama zihniyet olarak şöyle bir sıkıntıdan bahsedebiliriz; "Sen kız çocuğu değil misin, niye tekvando yapıyorsun" yorumları... Artık o kadar anlamsız ve çağ dışı ki konuşmamıza bile gerek yok. Bu algıyı yıkmak istiyorum. Kızlar her şeyi yapabilir ve yapıyor da...
AKADEMİK KARİYERİME DEVAM EDECEĞİM
- Tekvando dışında nasıl bir yaşamınız var? Modayı takip eder misiniz, alışveriş sever misiniz, kitap okur musunuz, sinemayı sever misiniz?
- Aslında sürekli kamptayız. Boş vaktimiz pek olmuyor. Ama yeni çıkan kitapları takip edip okumaya çalışıyorum elimden geldiğince. Modayı, trendleri takip ederim. Onların haricinde sinemayla da ilgiliyimdir. En son Avengers Endgame'i izledim. Tüm Marvel filmlerini izlemiş biri olarak final beni pek tatmin etmedi ama (gülüyor). Ankara'da kaldığım zamanlar muhakkak tiyatroya da giderim.
- Bir yandan eğitiminiz de devam ediyor değil mi?
- Evet, Selçuk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi'nde yüksek lisans öğrencisiyim. Öncesinde Hacettepe Üniversitesi'nden mezun olmuştum. Akademik kariyerime de devam edeceğim. Sporun içinden gelen biri olarak bilimle yaşanmışlığı birleştirip gelecek nesillere aktarmak istiyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.