Pazar 02.06.2019
Son Güncelleme: Pazar 02.06.2019

Jessica May Galiba aşk başka bir dil kullanıyor

Jessica May, kariyerinin sekiz yılını Türkiye’de geçirdi. Modellik yapmak için geldiği İstanbul’da aşkı, başarıyı buldu. Türkiye ikinci vatanı oldu. Öyle ki, katıldığı bir törende İstiklal Marşı’nı duyunca gözyaşlarına boğuldu

17 yaşında geldi Türkiye'ye... Modellik yaptığı Brezilya'da yaşarken, İstanbul'dan bir teklif alınca hayatı değişti. Gelir gelmez âşık olduğu bu şehir Jessica May'i büyülemişti. Sonra hayatının aşkıyla tanıştı. Karadenizli bir Türk genciyle evlendi, ekranlara transfer oldu. Ve gençlerin gönlünü kazandı. O tam anlamıyla bir yabancı gelin ama Türk gibi hissedeninden...


- Bir organizasyonda İstiklal Marşı'nı duyunca gözyaşlarınıza hakim olamadınız. Oysa siz Brezilya vatandaşısınız. Niye duygulandınız?
- Bir ödül törenindeydim. Gençlerden bir ödül almıştım ve 19 Mayıs'ı kutluyorduk. Cumhuriyet'in kuruluşuna dair videolar izledik, konuşmalar yapıldı. İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy'un onu yazma hikayesini bildiğim için, okununca duygulandım. Gözyaşlarımı tutamadım. Marşın hikayesi beni her zaman duygulandırıyor. Sadece marşı duymak, okumak ya da ezberlemek değil, anlamını da hissetmen gerekiyor. O başka bir duygu. Türkiye'ye dair bir şeyler öğrendikçe, bildikçe daha çok etkileniyorum. Çünkü her hikaye ayrı bir güzellik. Büyüleniyorum.

- Çok uzaklardan geliyorsunuz oysa ki... Türkiye'ye dair bir şeyleri ne zaman merak etmeye başladınız?
- Brezilya'da okulda Türkiye'ye dair bir şeyler öğrenmiştim elbette ama derin bir bilgi değildi. Türkiye'ye geleceğim belli olduğunda çok hızlı gelişti süreç. Hemen internetten bir şeyler araştırdım ama nereye geldiğimi bilmiyordum. Geldiğim günü hiç unutmuyorum, mimarisi, insanları, şehir çok etkilemişti beni. Türkiye'ye gelir gelmez âşık oldum. Eşim de kalmamda etkili oldu ama İstanbul beni çok etkilemişti. Buraya geldikten sonra dille ilgili sorunlar yaşadım, İngilizce biliyordum ama burada yaşadığım için Türkçe öğrenmek istedim. Zamanla duyarak, konuşmaya çalışarak öğrendim. Etrafımdaki insanlar çok sabırlıydı. Dile de âşık oldum. Odamda duvarlara post-it'ler yapıştırıyordum kolay öğrenebilmek için, Brezilya'daki odam da bu şekildeydi. Hiç ders almadım, kendi kendime öğrendim.

- Çok iyi konuşuyorsunuz Türkçeyi...
- Daha güzel ve akıcı konuşmak istiyorum ama bazı günler olmuyor. Kilitleniyorum. Bazense çok iyi konuşuyorum. Türkçe kitaplar okumaya gayret ediyorum. Diksiyon dersleri aldım, tamamen Türkler gibi konuşamayacağımı biliyorum ama çok çabalıyorum.

- Eşinizle nasıl tanıştınız?
- Eşimle tanışmak için 10 bin kilometre yol geldim... Eşim fotoğrafçı ve ilk bakışta âşık oldum. Böyle bir şeyin olacağına inanmıyordum üstelik. Hüseyin'e baktığım an, onda değişik bir şey olduğunu düşündüm ve etkilendim. Çok utangaçtım ve söyleyemiyordum. Arkadaşlarım söyledi. Öyle başladık. Hüseyin de korktu başlarda, uzakta yaşadığım için endişeliydi. Uzaktan sürecek bir ilişki nedeniyle üzüleceğimizi düşündü. Ama yürüttü. O zamanlar Türkçe konuşamıyordum, anında çeviri yapacak bir akıllı telefon da yoktu o zamanlar. Bazen çiziyordum, bazen el kolla anlatmaya çalışıyordum. Galiba aşk başka bir dil kullanıyor, ortak bir dile ihtiyaç yok. Söylemek istediğimi anlıyordu, ben de onu anlıyordu... Sekiz senedir birlikteyiz. Brezilya'da baklava, şekerpare ikram ettiğimiz bir düğünle evlendik. Hüseyin'in annesi ve ablası bizimleydi, onlara gezdirdik oraları. Sonra benim ailem bu tarafa geldi, onları gezdirdik.
KAYINVALİDEM MIHLAMA YAPMAYI ÖĞRETTİ
Çok iyi aramız. Çok şanslıyım. Kaynana gelin ilişkisi tüm dünyada da böyle. Çok sorun olabiliyor. Brezilya'da da böyle. Benim annem ve babaannem çok sorunlar yaşadı. Benim kayınvalidem Karadenizli, Çayeli'nden. Ve çok rahat bir kadın. Çok iyi bir ilişkimiz var. Görümcemle de çok iyiyim. Onlar ikinci ailem, beni koruyorlar. Kayınvaledim buraya adapte olmam için elinden geleni yaptı, bana mıhlama yapmayı öğretti. En sevdiğim yemek zaten. Çorba, pilav, kuru fasulye de yapabiliyorum. Şimdi sarma yapmayı öğrenmeye çalışıyorum.

BURADA DOSTLUK DEĞERLİ
- Türkleştiğinizi hissediyor musunuz?
- Bazı açılardan evet. Türkler aile ve dostluğa büyük önem veriyor. Sahipleniyorlar. Bunu dünyanın başka bir yerinde görmedim. Bu çok değerli. Bunu da nereye gidiyorsam anlatıyorum. Dostluğa büyük değer veriliyor burada. İyi günlerde, zor günlerde dostlar önemli. Ne olursa olsun, yanındalar. Ben de bunu uygulamaya çalışıyorum. Bunu kendi ülkemde de göstermeye, öyle davranmaya çalışıyorum. Türkiye'deki birlik çok değerli.

- Önümüz bayram nasıl geçer bayramlar sizin için?
- Ailelerle geçer. Bayram ziyaretleri yaparız. Ama bu sefer eşimle tatile gideceğiz. Çünkü ben uzun zamandır, Türkiye'ye geldiğimden beri hiç tatil yapmadım ve Türkiye'de bazı yerleri hiç görmedim. Bodrum'u, Alaçatı'yı hiç görmedim. Doğu Anadolu'yu, Karadeniz'i biliyorum ama Ege'yi bilmiyorum. Oraları gezmeyi planlıyoruz. Karadeniz'in benim için yeri ayrı ama. Eşim Karadenizli ve yaylada evimiz var, doğa içinde. Brezilya'yı çok hatırlatıyor bana. Türkiye bir akvaryum gibi içinde birçok güzel balık var. Doğu ayrı güzel, Karadeniz ayrı güzel, İç Anadolu ayrı güzel...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.