Pazar 15.12.2019
Son Güncelleme: Pazar 15.12.2019

Süper Lig tarihinin ilk kadın başkanı Berna Gözbaşı: İki kızım vardı şimdi sayamadığım kadar oğlum oldu...

Berna Gözbaşı doğma büyüme Kayserili. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü mezunu. 15 ve 22 yaşında iki kızı var. Londra’da çinko-kurşun sektöründe de çalışmış, Nijerya’ya çelik kapı da satmış... Şimdilerde hem bir şirketin hem de Kayserispor’un tepesindeki isim

Berna Gözbaşı gelgitler ve başarılarla dolu iş yaşamının yanına son bir aydır yeni bir unvan daha eklemiş durumda. Gözbaşı, Kayserispor'un başkanlık koltuğuna oturarak Süper Lig tarihinin ilk kadın başkanı oldu. Bir spor kulübünün başına kadın bir başkan seçilmesi değil Türk spor tarihinde, dünya spor tarihinde ender görülen olaylardan biri. Gözbaşı, Kayserispor'un başkanlık koltuğuna oturalı bir ayı geçti. Biz de kendisiyle görüşmek için soluğu Kayseri'de aldık ve kulüp binasında bir araya geldik. Doğrusunu söylemek gerekirse Kayserispor'da işler şu sıralar pek yolunda değil, takım küme düşme hattında, her gün yeni bir alacaklı çıkıyor, futbolcular bir bir sözleşmelerini feshediyor ve ara transfer dönemi de yaklaşıyor. Tüm bunlara rağmen çiçeği burnunda başkan, büyük bir şevkle işine sarılmış durumda. Kulübün ve takımın 'anne'si olmuş bir anda. Ama yanlış anlamayın onun anneliği ne "Bu bacınız" kıvamında bir samimiyet içeriyor ne de toplumsal cinsiyet rollerine vurgu yapıyor. Gözbaşı'nın Kayseri'de yaptığı, meseleye ciddiyetle sahip çıkma ve hakiki bir annelik... Keza bunu gerek teknik direktör Bülent Uygun ile gerek antrenman sahasında futbolcularla kurduğu ilişkide rahatça gözlemliyoruz. Herkes onun gözünün içine bakıyor... Berna Başkan ile bir ayını masaya yatırdık.

- Başkanlıkta yaklaşık bir ayı ardınızda bıraktınız. Bu süreci nasıl tanımlarsınız? Yorgun musunuz, şaşkın mısınız, stresli misiniz?
- Burada bambaşka bir tabloyla karşılaştım, doğru. Motivasyonu sıfıra inmiş oyuncular, yağmur gibi alacağı olan alacaklılar, kontratı bitip fesih hakkını eline almış futbolcular, ligin sonuncusu bir takım... Her şeyin negatif olduğu bir durum kısaca. Fakat ben hiç negatif bakmadım olaylara. Acil sorunlar listesi çıkardım. 1 milyonsa 1 milyon, tek 1 euro ise 1 euro, ne kadar tasarruf ettirirsek kardır kulübe... Kulübün her kuruşunun peşindeyim.
- Kulübün mali durumunu nasıl özetlersiniz?
- Piyango talihlisinin her gün bir akrabası çıkar ya bizde de kulübe yeni bir başkan geldi diye her gün yeni bir alacaklı çıkıyor. Öyle düşünün.
- Sabahtan beri görüyorum gerçek anlamda bir koşuşturmacanın içindesiniz. Gerçekten bu işe girişmekteki motivasyonunuz neydi?
- Kayseri'nin üç eski bakanı, belediye başkanı bir araya gelip beni aradılar. Bu görevi üstlenmemle ilgili niyetlerini belirttiler, ben teşekkür ettim, iş hayatım çok yoğun olduğu için yapamayacağımı söyledim. Sonra Rıfat Hisarcıklıoğlu aradı. O da benim başkanlığımın kadınları cesaretlendireceğini söyledi. Sonra eğer Kayserispor'u bu zor durumundan kurtarabilirsem bu şehrin en büyük markasına büyük hizmette bulunmuş olurum dedim. Yaşadığım topraklara bir sorumluluk hissettim.

- Hiç Kayserispor'a başkan olurum gibi bir düşünceniz var mıydı?
- Hiç aklımda yoktu. Bir önceki başkan, yardımcı olarak çağırmıştı, önce vaktim olmuştu fakat sonra zaman ayıramamıştım. Ondan sonra sadece taraftar olmaya başladım, elimden geldiğince deplasmanlara gittim.
- Şimdi, o koltuktasınız işte...
- Ya şöyle düşün, iki ay önce bel fıtığı ameliyatı oldum. Tam hayatımı düzene koydum, bir gün kalkıp sporumu yapıyorum, bir gün gidip yüzüyorum. Ne güzel...
Şimdi bu başkanlık çıktı iyi mi? (gülüyor)

- Başkan olmanız büyük bir ilgiyle
karşılandı. Siz nasıl gördünüz ilgiyi?
- Sanki kadınlarımız yeni bir hak elde etmiş gibi... Böyle bir ilgiyi ben de beklemiyordum. Herkes takım ayırt etmeksizin bir sevinç yaşadı. "Fenerbahçeliyim, Sivaslıyım ama artık ikinci takımım Kayserispor" gibi yorumları o kadar çok gördüm ki... Hatta geçen hafta olay daha da ileri bir boyuta geçti. "Başkanım bizim takımın başına ne zaman geçiyorsunuz" yorumları gelmeye başladı. Başkanlık teklifleri almaya başladım (gülüyor).
- Geçen bir söyleşinizde "Ofsayt nedir bilmek zorunda değilim, onu bilmesi gereken oyuncular ve hakemler, benim işim başka" demiştiniz. Buradan ofsaytı bilmediğiniz yorumları yapıldı, ne dersiniz?
- Bu mümkün mü? Ben orada dedim ki oyuncu bilsin, ofsayta düşmesin, hakem bilsin yanlış karar vermesin. Herkes işini yapsın demek istedim yani... Erkekler ne kadar biliyor ayrıca ofsaytı, onu da tartışalım...
- Bu cinsiyetçi yorumlar sizi kızdırıyor mu?
- Fazlasıyla. Biz kadınlar arkada değil, en önde erkekler ne yapıyorsa onlarla yan yana yaparız, yapıyoruz da... Benim sinirlerim çelik gibidir, hiçbir erkek futbolda sinirimi bozamaz...

- 1-0 kazandığınız Rizespor maçı esnasında da çok stresliydiniz...
- O maçı kesin kazanmak zorundaydık. Ben de ekstra stresliyim. Sanki maçı kaybedersek ve ben düşersem Türkiye'deki tüm kadınların morali düşecek, bütün heyecanlanan genç kızlar hayal kırıklığı yaşayacak gibi hissediyordum. O maçın son beş dakikası nasıl geçti hatırlamıyorum, bildiğim tüm duaları ettim.
- Soyunma odasındaki videonuzu gördük, orada da bir savaş kazanmış kumandan gibiydiniz.
- Aynen öyle (gülüyor)... Öyle bir yükselmişim ki ben de sonradan fark ettim, "Kayseri'nin büyüklüğünü tüm ülkeye, dünyaya gösterdiniz" falan diyorum. İnsanlar da "Yavaş başkan, ne dünyası" dediler ama bakmayın, dünya basını hakikaten Kayserispor'u takip ediyor, kadın başkanı olan takım ne yapacak diye... Normalde bir kadın olarak soyunma odasına girmeyin diyorlar ama o maçtan sonra o coşkuyu birlikte yaşamamız gerekiyordu. O gün ilk kez bir aile olabildik.
- Futbolcular da size Berna Anne diyormuş galiba...
- Evet anneleri ilan ettiler beni. Oyuncumuz Bernard Mensah var, transfer olması gündemde. Ben de sordum kendisine durumunu, "Berna Anne, ben profesyonelim vakti gelince konuşuruz" diye başlattı bu 'anne'lik mevzusunu (gülüyor). Hep söylüyordum, iki kızım var keşke bir de oğlum olsaydı diye... Şimdi sayamayacağım kadar çok oğlum oldu. Taraftarlar bile anne demeye başladı çünkü.
- Kayserispor'a dair gelecek hedefleriniz neler peki?
- Türkiye-Portekiz İş Konseyi Başkanıyım. Portekiz'le bağlantılarım iyi,
dolayısıyla Kayserispor'da bir Porto modelini hayata geçirmek en büyük hedeflerimden.
- Şu mali şartlarda bu ne kadar imkan dahilinde?
- Porto planı kısa vadeli değil hak verirsiniz ki... İlk hedef ligde kalmak, mali durumu toparlamak, sonra üst sıralara tırmanmak. Bir yandan da kulübün imajını düzeltip, güvenilir bir kurum olmasını sağlamaya çalışıyoruz.
- Şu an hayatınızın birinci gündem maddesi Kayserispor değil mi?
- Evet bir aydır öyle. Hatta geçen kızımın okulundan öğretmeni aradı. "Berna Hanım mutlaka görüşmemiz lazım" diyor. "Ee dedim görüşüyoruz ya işte", yok yüz yüze görüşmemiz lazımmış. Kapattım telefonu görüntülü aradım, yüz yüze görüşmüş olduk... Dijital imkanlarımız var, kullanmak gerek... (gülüyor)
Nijerya'da tek başıma çelik kapı sattım
- 20 yıl önce Afrika'da tencere

- tava satıyormuşsunuz.
- Evet... Bana ne iş yapıyorsun diye sorduklarında uluslararası çerçiyim derdim (gülüyor).

- Neydi sizi oralara götüren?
- Babamın tek kızıyım. Okul bitince onun yanına gelip Kayseri'deki çinkokurşun fabrikasında işe girdim. Yatırım proje memuru olarak... Yerimde duramıyordum ama. Sonra fark ettim ki çinkokurşunun fiyatı Londra Metal Borsası'nda belli oluyor. Biz o fiyattan bihaber üretim yapıyoruz. Atladım Londra'ya gittim ilk olarak...
- Sonra da Afrika mı?
- Londra'dan sonra iki seçenek vardı. Çalışabileceğim iki holding vardı, oralarda çalışmak istemedim. Ben de aldım 50-60 tane katalog yanıma, atladım Tanzanya'daki bir fuara gittim. Çelik kapı, koltuk, fırın kataloglarını yaydım küçük bir masaya çerçi gibi işte... Yıl 2001, ne onlar Türkiye'yi ne biz Afrika'yı biliyoruz. Oraya mobilya satmaya başladım. Sonra Kayseri'de ürettiğimiz şeylerden biri çelik kapı, bunun ihracatına girmek istedim. Daha önce hep Avrupa ve Amerika'ya ihracat yapılmış ben en güvensiz yer neresi diye araştırdım. Bir baktım Nijerya!
- Nijerya'ya mı gittiniz?
- Evet, sonradan öğrendim ki erkekler bile korumalarla gidiyormuş oraya. Ben tek başıma kapı satmaya gittim, bir gördüm ki tuvaletlerine bile çelik kapı taktırıyorlar, gerçekten güvensiz bir ortamdı.
İnsan simsarı menajerler her yerde
- Sizi ilk bir ayınızda en öfkelendiren konuyu sorsak? - Üzülerek söylüyorum ki altyapıdan gelen yetenekli çoğu futbolcunun etrafını insan simsarı menajerler sarmış. Böyle gözümün önünde iki-üç çocuğun kariyeriyle oynandı. Ailelere sesleniyorum, çocuklarınızı meta olarak görüyorlar. Her şey para değil, düzgün karakter sahibi olmak ve iyi futbolculuk çok daha önemli.
Maç günü fabrikayı kapattım
- Spora veya futbola olan ilginiz nasıl başladı?
- Sekiz-dokuz sene basketbol oynadım. Fabrikamızda çalışanlarla voleybol takımları kurduk. Futbol da yine fabrikada kurduğumuz bir takımla başladı. Fabrikalar arası organize sanayi futbol turnuvasına katıldık. Çalışanlara "Çeyrek finale çıkarsanız çeyrek altın, yarı finale çıkarsanız yarım altın" diye prim bile veriyordum. (gülüyor)
- Başkanlığa ilk orada başladınız yani?
- Galiba öyle. Maç günleri fabrikayı kapatır, üretimi durdurur, tüm çalışanlar sahaya gidip davul zurnayla takımımızı desteklerdik. Spora ve takım ruhuna olan tutkum o günler de şiddetlendi.
- Deplasmanlara gidiyorum dediniz, iyi bir tribüncü müsünüz örneğin?
- Yönetime girdikten sonra deplasmanlara gitmeye başladım. Öyle yüzlerce kez değil tabii... Ama Kayseri'deki maçları elimden geldiğince kaçırmam.
Adebayor 700 bin euro'sunu kulübe bıraktı
- Kadın başkanların devamı gelir mi sizden sonra?
- Ben bu kulübü kendi şirketim olarak görüyorum. Girdiler var çıktılar var, bir matematik söz konusu. Çok gözünüzde büyütmeyin, bir şirket yöneticisi kadının bir takımı yönetememesi mümkün değil yani.
- Bir yandan birçok kariyerli futbolcu da takımdan ayrılmak durumunda kaldı. Örneğin Adebayor... - Adebayor 700 bin euro'sunu kulübe bırakıp, ayrıldı. Bana destek olmak için. Ayrılırken "Ben burada mutlu değilim ama siz bu gençlere sahip çıkarsınız, başaracağınıza inanıyorum" dedi. Güzel ayrılmış olduk.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.