Pazar 15.12.2019
Son Güncelleme: Pazar 15.12.2019

Yıllarca ıssız bir adaya düştü diye kendimi teselli ettim

Ceren Necipoğlu, 2009 yılında Brezilya’da konser verdiği arp festivalinden dönerken bindiği uçak Atlas Okyanusu’na düştü. Uçaktaki tek Türk olan Necipoğlu’nun cenazesi ancak 2.5 yıl sonra bulunabildi. Aradan tam 10 yıl geçti ve artık Necipoğlu’nun hayalleri, adına düzenlenen İstanbul Uluslararası Arp Festivali ile gerçekleşiyor. Necipoğlu’nun ablası İmre Tüylü ile ömrünü öğrencilerine ve müziğe adayan Ceren Necipoğlu’nu ve uçak kazasından sonra yaşananları konuştuk

Yıl 2009, Eskişehir Anadolu Üniversitesi koridorlarında aceleci bir topuk sesi duyuluyor. Odaları teker teker açıp bir şeyler soruyor. Sesin sahibi konservatuvarın arp bölümü başkanı Ceren Necipoğlu. Aradığını bulamamış olacak ki, üzgün bir şekilde sınıfta onu bekleyen öğrencilerin yanına dönüyor. Işık huzmelerinin arasında mağara duvarına çizilmiş bir figür gibi duran arpının yanına gidiyor. Hızlıca oturup çalmaya başlıyor. Biraz öfkeli, biraz tedirgin... Çokça üzgün... Elleri bir kuğu gibi arpın tellerini dolaşırken başıyla tuttuğu ritim onu sakinleştiriyor. Öğrencileri ilk kez dinledikleri melodinin sihrine kapılmış, hayranlıkla hocalarını izliyor. Hocaları çalmayı bitirdiğinde sessizliği öğrencilerden biri bozuyor: "Hocam, kendimi Osmanlı sarayının avlusunda oturmuş bir şadırvan sesini dinliyormuş gibi hissettim.

Batı kökenli bir müzik aletiyle bize bu kadar yerli duygular hissettirmeyi nasıl başardınız?" diye soruyor. Ceren Necipoğlu'nun yüzünde amacına ulaşmış bir tebessüm belirdi: "Tam da bunu yapmak istiyorum. Batı ve Doğu farklı kültürler olabilir ama her iki tarz da bir araya neden gelmesin? Rio de Janeiro'da düzenlenecek arp festivali için davet gelmişti. Ama davetiye kaybolmuş. Kaybolmasaydı, festivalde Batı ve Doğulu bestekârların bestelerini art arda çalacak ve tüm dünyaya her iki tarzın da konser salonlarında birlikte çalınabileceğini gösterecektim" dedi. Öğrencileri "Hocam neden mail atıp tekrar davetiye göndermelerini istemiyorsunuz" dediler. Necipoğlu durumu anlatan bir mail attı ve gelen yeni davetiye ile Brezilya'ya arp festivalinde sahne almak üzere yola çıktı. Bir hafta süren festivalde verdiği tüm konserler doluydu. Öyle ki, bazı salonlarda yürüyecek yer dahi kalmamıştı. Necipoğlu'nun konser repertuvarı dinleyiciler tarafından çok beğenildi.

Ancak dönüş için bindiği Rio-Paris seferini yapan Air France'e ait uçak 216 yolcusu ve 12 mürettebatı ile Atlas Okyanusu'na düştü. Uçakta bulunan tek Türk yolcu arpist Necipoğlu'ydu. Necipoğlu'nun cenazesi ancak 2.5 yıl sonra bulunabildi. Ailesi bu süre içinde hiç konuşmadı. Derin acılarını içlerinde yaşadılar. Kazadan tam 10 yıl sonra Necipoğlu'nun ablası İmre Tüylü ile hem Ceren'i hem de ocak ayında Ceren'in anısına düzenlenecek İstanbul Uluslararası Arp Festivali'ni konuşmak için buluştuk. İlk kez konu hakkında sessizliği bozan Tüylü ile Ceren'in fotoğraflarına bakarak sohbet ettik. "Bir uçak kazasında hayatını kaybetmek bir araba kazasında ölmekten çok daha az bir ihtimal...

Milyonda bir ihtimal başınıza geldi. Duyduğunuzda ne hissetiniz?" diye sordum gözlerim dolarak: "Haberi asansördeyken cep telefonumda okudum. Öğle yemeğinden dönüyordum. Gelince televizyonu açtım ofiste. İki uçak vardı art arda. Önce onun olduğu uçak değildir diye umutlandım. Ama o bir besteciyi dinleyebilmek için asıl gelmesi gereken uçağı erteledi ve bir sonraki geç uçağa bindi. Çok kötüydü. Hiç unutamadığım, hâlâ anlatırken ilk günkü hisleri yaşadığım, hayatımın en kötü anıydı. İki buçuk sene sonra bulundu Ceren'in cenazesi. İnsan önce reddediyor. 'Neden?' diye soruyor. Sonrasında kabulleniyorsunuz ama cesedi bulunamadığı için ıssız adaya düştü, hâlâ hayatta diye düşünüyordum. Fransa'daki Türk büyükelçiliğinden haber geldi 2.5 yıl sonra. DNA örneklerinin uyduğunu ve cenazenin Ceren'e ait olduğunu söylediler."

SADECE ÖĞRETMEN DEĞİLDİ

"Minik öğrencilere ders verirken aynı zamanda boylarını da kurşun kalemle duvara çiziyor ve uzayıp uzamadıklarına bakıyormuş. Bir öğretmenin çok dışında Ceren Hanım sanki..." diyorum. Tüylü gülümsüyor: "Ceren her yönüyle öğrencilerini yetiştirmek istedi. Onların yediği yemekler, uykuları, çalışma disiplinleriyle de ilgilendi. En küçük öğrencisi 11 yaşındaydı. Yedi sene öğrencileriyle birlikte oldu. Öğretmen, abla, anne, koç... Her şeyleri oldu."

DEFTER KAPAĞINDAKİ KIZ

Arp çalan birine sık sık rastlamıyoruz. "Daha popüler enstrümanlar varken Ceren'i arpa yönelten şey neydi?" diye merak ediyorum. İmre Hanım anlatıyor: "Annem Ceren'e ilkokuldayken bir müzik defteri alıyor ve o defterin kapağında arp çalan bir kız var. Ceren ilk orada görüyor arpı ve arp çalmayı kafasına koyuyor. Konservatuvar sınavına girdi ve direk arpı seçti. Aslında o defter kapağındaki kızdı.


O BİR VATANSEVERDİ

Ceren'in ilk arpının alınış hikâyesini ablası anlatıyor: "Arp oldukça pahalı, bir araba fiyatına diyebiliriz. Yurt dışına gittiği festivallere arp markaları sponsor oluyor. Ceren de arpları inceleyip beğeniyor. Babam Londra'ya gidip onun beğendiği arpı aldı. 1990 yılıydı. 17 yaşındaydı Ceren. Alman Lisesi'nde okuyordu ve çok sevinmişti." Necipoğlu çalışkan, güler yüzlü ve iletişiminin kuvvetli olması sebebiyle başarı merdivenlerini teker teker tırmanır. Öyle ki, öğrencileri için bir öğretmenden çok daha ötesidir. İşte İmre Tüylü'nün anlattıkları: "Ceren Boğaziçi'ni bitirdikten sonra bir sene Cemal Reşit Rey'de görev yaptı. Sonra yüksek lisans yapmak için Amerika'ya gitti ve Louisiana Devlet Üniversitesi'ne kabul edildi. Oradaki arp hocası uzun bir izne ayrılmıştı. Biz de o zaman Amerika'daydık eşimin işi nedeniyle. Iowa'da. Noel tatilinde yanıma geldi. Pek çok yere yazdı, birkaç yerden kabul geldi ve hocaların hocası Susann McDonald'ın öğrencisi olarak Indiana Üniversitesi'ne geçti. Üç hafta süren Noel tatilinde körelmemek için arp çalışması gerekiyordu. Ben de senfoni orkestrasının baş sanatçısını bulup aradım ve 'Kardeşimin çalışması için müsaade eder misiniz?' diye sordum. 'Gelsin' dedi. Hatta üniversitenin anahtarını da verdi. Ceren orada çalarken biz de kızımla birlikte gidip dinliyorduk. Amerika'da kalmasını çok istediler. Ama Ceren ülkesine dönmek istedi. Çünkü vatanına çok âşıktı."

BU SEFER KORKUYORUM

Gözde Ece Yavaş, Necipoğlu'nun öğrencisi. Ders almaya başladığı dönem 11 yaşında olan Yavaş şimdi 28 yaşında ve bakın öğretmenini nasıl anlatıyor: "Ceren Necipoğlu ile ilk kez konservatuvar sınavlarında 'Arp çalmak ister misin?' dediğinde tanışmıştım. Sonra Ceren öğretmenim ardından da Ceren Hocam oldu. Okuduğu kitaplar, izlediği filmler ve dinlediği müzikler her zaman özel seçkilerden oluşurdu. Ondan etkilenmemek imkânsızdı. 2009 yılının mayıs ayında Ceren Hocamızı okuldan Brezilya yolculuğu için uğurlarken ya uzun sürecek yolcuğunun ve vereceği konserlerin heyecanı ile ya da gerçekleşecek felaketi hissetmiş gibi bize dönüp 'Sizsiz gidiyorum diye mi bilmiyorum bu sefer korkuyorum' demiş ve gülmüştü. Hiçbirimiz böyle bir şey yaşayacağımız ihtimalini düşünmediğinden hocamıza başarılar ve iyi yolculuklar dileyip ayrılmıştık. Bir müzisyenin ilk öğretmenin yeri asla dolmuyor."


CEREN'İN ANISINA ARP FESTİVALİ

Bu yıl ilk kez Ceren Necipoğlu İstanbul Uluslararası Arp Festivali düzenlenecek. 15-19 Ocak 2020 tarihleri arasında gerçekleşecek olan festival, Necipoğlu'nun "paylaşarak öğrenme" misyonunu yaygınlaştırmayı; gençlerin yeni ufuklar keşfetmesine yardımcı olmayı ve Türkiye'de arp sanatının gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Festival, sanatçının ablası A. İmre Tüylü'nün önderliğinde, "Sanat ve müzik aşkı, gençlerle yol bulsun!" sloganıyla düzenleniyor

TABUTUYLA DEFNETTİK

İmre Hanım cenazenin bulunuş hikâyesini anlatırken duraksadı. Önündeki bardaktan art arda su içerek anlatmaya başladı: "Enteresan olanı uçakta Ceren'in tek Türk olmasıydı. Fransız, Alman yolcu çok vardı. Anne ve babamdan saç ve tırnak örneği alındı. 2.5 yıl sonra DNA örnekleriyle de karşılaştırıp 'Ceren'in cenazesi bulundu' diye aradılar. Ailem adına bir karar aldım ve Ceren'i tabutuyla gömdürdüm. Açtıramazdım. Çok istisnai bir durum olduğu için mezarlıklar müdürlüğünden özel izin aldım. Tabutuyla defnettik."

FOTO: MURAT ŞENGÜL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.