Pazar 19.01.2020

Şizofreni hastasıyım hayatın içindeyim

Yasemin Şenyurt, bir şizofreni hastası. Yıllar önce farkına vardığı rahatsızlığının tedavisini sürdüren, bu sırada üniversiteyi bitirip yüksek lisans yapmış biri. Şimdi hekimlere yardımcı olup onların hastaları daha iyi anlamasına yardımcı oluyor. Onun hikayesini dinledik

Ankara Beşevler civarındayım... Kapısında dev gibi bir mavi at figürü olan, kendi halinde, şık diye tanımlayamayacağımız ama mütevazılığı insanı iyi hissettiren bir kafeden içeri giriyorum. Birkaç masası olan bu kafe kalabalık değil, tek bir masanın etrafına toplanmış altı kişi var sadece... Burası eski kıyafetler satılan, bir yandan da insanı ev ortamında hissettiren atıştırmalıkların satıldığı bir kafe. Kafenin arka tarafına ulaştığımda gözlerinin ta içi gülen bir genç kadını görüyorum. Orta boylu, sevimli yüzlü bu genç kadın, hafif telaşlı ama telaşını bastırmak için hızlı hızlı hareket ediyor. Beni görüyor ama bakmamaya çalışıyor, henüz tanışmaya hazır değil gibi... Birkaç dakika geçtikten sonra gülümseyerek yanıma geliyor. Merhabalaşıp, tanışıyoruz onunla. O, röportaj yapacağım kişi... Henüz 39 yaşında. Birazdan bana hayatının en zor, en özel, en mahrem anlarını anlatacak. Yaşadığı heyecanın nedeni bu olmalı... Genç bir kızken geçirdiği ilk şifozreni atağını, sonrasında bu rahatsızlıkla yaşamını nasıl sürdürdüğünü en ince ayrıntısına kadar konuşacağız. İsmi Yasemin Şenyurt, o bir yazar. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi felsefe bölümü mezunu. ODTÜ'de yüksek lisans yapmış. Yaşadığı tecrübeyi önce kontrol altında tutmayı sonra bir avantaja çevirmeyi başarmış. Tedavi görerek yaşama katılmış ve kitaplar yazmış. Deneyimlemiş uzman olarak birçok projede hekimlerle çalışıyor ve tedavilere destek veriyor. Kısacası hastalar için umut veren, güzel ve anlamlı bir hikayesi var...

- Ne zaman farklı bir şeyler yaşanmaya başladı hayatınızda?
- Üniversite üçüncü sınıftaydım. Yazın uykusuzluk, şüphe, alınganlık tarzı şeyler yaşamaya başladım. Okul açıldığında derslere gitmemek için bahaneler uyduruyordum. Bir süre sonra radyoda sesini duyduğum kişinin hep aynı kişi olduğunu sanmaya başladım. O kişinin yıllar önce 14-15 yaşlarımda aşık olduğum kişi olduğu hissine kapılmıştım. Bir süre sonra televizyondan bana mesaj verdiğine inandım; Ankara'ya gelmişti ve Kuğulu Park'ta beni bekliyordu. Çantamı aldığım gibi, soluğu parkta aldım. O sırada orada tek bir kişi oturuyordu. Yanına oturdum, eskiden aşık olduğum kişi olduğunu düşünerek sohbet etmeye başladım. O kişiye neler anlattığımı, o kişinin bana neler dediğini hatırlamıyorum. Akşam olana kadar yürüdüğümüzü, dolmuşa binip farklı yerlere gittiğimizi hatırlıyorum. Ama bir zarar görmedim. Geç vakitte o kişi yanımdan ayrıldı, bilmediğim bir semtte tek başıma kaldım. Yanıma bir polis geldi.
- Korkmuş olmalısınız...
- Gerçeklerle hayallerin karıştığı ilk dönem bu. Alevlenme dönemi. Muhtemelen polislere anlattığımda karmakarışık gelmişti. Orada, polislerin yüzünde maskeler görmeye başladım. Maskeleri görünce kafam iyice karıştı. Yıllar sonra bu durumu düşününce, maskelerde hep aynı kişiyi görmemin nedeni belki de dehşet duygusunu azaltmaktı. Sabaha kadar karakolda kaldım, polisler beni alkollü sandılar, sabah adliye götürdüler. Sabaha kadar ailem beni aramış ama şarjım bittiği için ulaşamamış. Bir süre sonra polisler beni bıraktı. Bir an kendime geldim, kardeşimi aradım. Ve beni almaya geldiler. Alanya'ya ailemin yanına götürdüler beni ama bu sırada neler yaşadığımı, gördüğüm maskeleri kimseye anlatmadım. Dayım da şizofreni tedavisi görüyordu, Alanya'da onun doktoruna götürdüler beni. Ona da bir şey anlatamadım. İğne yapmak istediler, beni öldürecekler korkusuyla kaçtım. Yakaladılar ve iğne olup sakinleştim.
- Bu alevlenme dönemi en zoru yani...
- Kesinlikle. Gerçeklerle bağlantının koptuğu dönem bu. Ama geçici. Yeter ki doğru ilaç, doğru dozda verilsin. İlk alevlenme çok karışık, çünkü kimse ne olduğunu bilmiyor. Ailem eğitimime devam edebilmem ve düzgün bir tedavi görmem için Ankara'ya geldi. Sonunda Şizofreni Dernekleri Federasyonu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür Hoca ile tanıştım. O güne kadar kimseye anlatmadıklarımı ona anlatabildim. Ve tedavime başladık. Şizofreni tanısını kabullenmem birkaç hafta aldı. Ailemin, arkadaşlarımın desteği girdi devreye. Okulumu dondurdum. Bir süre sonra okula dönmeye karar verdiğimde, istediğim kişiyle istediğimi paylaşarak ilerledim. Bazen sınava girdim, bazen girmedim, acele etmedim hiçbir şey için. Bu sayede mezun oldum.
- Şu anda her şey kontrolünüzde mi?
- Kısmen. Yeniden alevlenme yaşamaktan korkuyordum. Ama Haldun Hoca, "Yine yeneriz" diyerek destek oldu bana. İlk alevlenme öncesindeki belirtileri izlemek çok önemliydi. Mesela uykusuzluk, alınganlık, şüphecilik... Bunları hissettiğim an, hocaya haber verdim. Ve şizofreni hakkında okumaya başladım. Dernekle tanıştım ve psiko eğitimler almaya başladım. 2002-2009 arası sürekli derneğe gittim. Orada benim gibi olanlar, onların aileleriyle bir arada olmak iyi geldi. O arada ODTÜ'de felsefe yüksek lisansı yaptım. Bir süre sonra tekrar alevlenme yaşadım. Büyüklük sanrıları yaşıyordum bu kez. Dahi olduğumu sanıyordum.
- Şimdi nasıl bir hayatınız var, neler yapıyorsunuz?
- Deneyimlemiş uzman olarak hekimlere yardımcı olmaya çalışıyorum, Mavi At Kafe'de ve dernekte görevlerim var. Tedaviye girmeye devam ediyorum, ilaç kullanıyorum. Ama iyileştim çünkü bu hastalıkla nasıl yaşamam gerektiğini biliyorum. Yalnız yaşıyorum, iki kedim var, can yoldaşlarım. Günlerim dolu dolu geçiyor. Yeniden bir alevlenme yaşayabilir miyim? Elbette olası. Ama benim için artık korkutucu değil.

SAĞLIKLI SANDIĞIMIZ İNSANLARDAN DAHA ÇOK KORKMALIYIZ
- Şizofreni hastaları tehlikeli ve saldırgan mıdır?
- Değildir! Bunca kadın cinayetini işleyenlerin kaçı şizofreni hastası? Çok azı. Taamüden planlanmış cinayetlerin çoğunu sizin sağlıklı sandığınız insanlar işliyor. Şizofreninin psikoz yani gerçeği değerlendirmenin kaybolduğu dönemde kişi gerçeklikten uzaklıkla istemeden kötü şeyler yapabilir. Ama bu genel toplumdan yüksek bir oran teşkil etmiyor. Üstelik tedavi edilse tamamen ortadan kalkıyor. Herhangi birimizin bir şizofreni hastası tarafından öldürülme riski, 14 milyonda bir. Çok düşük yani...
- İleri zekalı mıdırlar?
- Şart değil. İleri olabilir, normal olabilir, düşük zekalı olabilir.
- Dış görünüşünden anlayabilir miyiz?
- Anlayamazsınız. Ama eskiden kullanılan bazı ilaçlar Parkinsoniyel işaretler veriyordu.
- Hiçbir zaman çalışamazlar mı?
- Kesinlikle yanlış bilgi. Çünkü bu dernekten de yolu geçmiş onlarca şizofren var ve onların kimi doktor, kimi devlet memuru, kimi başka işlerde. Hayatın içinde yani...
- Kesin tedavisi var mı?
- Tedavisi var ama yüzde 20 tam düzelir, yüzde 20 ne yapsan düzelmez, geriye kalanlar da orta ve iyiye yakın oranda toparlar.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.