Pazar 02.08.2020
Son Güncelleme: Pazar 02.08.2020

Kâbe’yi tavaf manevi imanımızdı şimdi bir tarafımız eksik

Sınırlı sayıda Müslümanın hac yapabildiği bir Kurban Bayramı yaşıyoruz. Kâbe’nin etrafı bomboş... Müslümanların yüreği yaralı... Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu ile salgın günlerinde Kurban Bayramı’nı ve Allah’ın insanlara verdiği mesajları konuştuk. Hatipoğlu: “Kâbe’de tavaf manevi imanımızdı. Şimdi bir tarafımız eksik” diyor

Tüm dünyada yaşanan salgın nedeniyle insanlık tarihinde bugüne kadar görülmemiş günler yaşıyoruz. Günlük hayatımız değişti, virüs kapma endişesiyle birbirimize yaklaşamıyoruz. Ne bayramlarımız eskisi gibi ne de ibadetlerimiz... Bu yıl İslamı'ın şartlarından biri olan hac ibadetini sadece sınırlı sayıda Müslüman gerçekleştirdi. Kutsal toprakların kapıları kapandı. Kâbe'nin etrafı bomboş kaldı. Bu görüntü Müslümalar'ın yüreğini burkuyor. Ama diğer taraftan bu neden başımıza geldi? diye de düşündürüyor.
İşte biz de bayramın bu üçüncü günü Gaziantep İslam, Bilim ve teknoloji Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu ile bir araya geldik ve hem Kurban Bayramı'nı hem de içinden geçtiğimiz günlerde Allah'ın insanlara verdiği mesajları konuştuk. Hatipoğlu: "Kâbe'de tavaf sanki manevi imanımızdı. Şimdi bir tarafımız eksik. İnsanlık dünyayı bozguna uğratmasının, tahrip ve tahrif edişinin bedelini ödüyor" diyor.


MEZARLIK ZİYARETİNİ İHMAL ETMEYİN
- Bu sene virüs nedeniyle Kâbe'nin etrafında sınırlı sayıda Müslüman var... Bu görüntüler hepimizin yüreğini derinden yaralıyor. Bu yaşadıklarımızın ardında Allah'ın bizlere vermek istediği mesajlar var mıdır?
- Kurban Bayramı'nın genellikle iki merkezi olurdu. Biri Kâbe diğeri de her Müslümanın bulunduğu belde. Yani gönlümüzün bir tarafı Kâbe'de diğer tarafı ise ülkemizde olurdu. Hacda yapılan tavafa ve lebbeyklere adeta manen katılırdık. 'Dualarımızı oradaki duayla bir et' derdik. Kâbe'de tavaf sanki manevi imanımızdı. Manevi güvencemizdi. Olmazsa olmazımızdı. Ama bu yıl malum hastalıktan dolayı her birimiz sadece kendi ülkemizde Kurban Bayramı'nı karşılayacağız. Elbette bu noktada insanlık dünyayı bozguna uğratmasının, tahrip ve tahrif edişinin bedelini ödüyor. Biz de kendi hissemize düşeni alıyoruz tabi. Yüreklerimiz buruk. Bayramın bir tarafı sanki eksik.
- Kısıtlama olmadığı için bayramda ev ziyaretlerine gidiliyor, topluca bir araya geliniyor. Çoğu ziyaret 'Ayıp olur, nasıl gitmeyeceğiz' düşüncesi ile yapılıyor. Ancak şu süreçte dini açıdan da yapılması en doğru olan şey nedir?
- Fiziksel temastan korunmak lazım. Hastalık henüz yurdumuzu terk etmedi. Onun için ikazları önemsemeliyiz. Ziyaretlerde maske ve sosyal mesafe korunmalı. Kucaklama, tokalaşma ertelenmeli. Mezarlık ziyareti ihmal edilmesin. Telefon trafiği ile bayramlaşabiliriz. Yani kendimize de başkasına da zarar vermeyelim. Aksi takdirde kul hakkını ihlal edilmiş olur.


KURBAN ETİYLE KAHVALTI YAPILABİLİR
- Kurban Bayramlarında sabah evlerde kahvaltı yapılmaz. Kurbanın kesilmesi beklenir ve kahvaltı kurban edilen hayvanın eti ile yapılır. Bu ülkemizde neredeyse gelenek haline gelmiştir. Hatta sevap olduğuna bile inananlar vardır. Bunun dini bir geçerliliği var mıdır?
- Doğruluğu var. Hz. Peygamber yaşadığı sürece her yıl kurbanını kesti. Ve bayram namazından sonra kurbanının etiyle ilk gıdasını aldı. Zilhiccenin ilk dokuz gününü efendimiz oruçlu geçirir. Onuncu günü yani Kurban Bayramı sabahı bir şey yemez, namaz dönüşü onuncu günü ilk gıda olarak kurbanla sonlandırırdı.
- Pandemi süreci insanları geleceğe dair karamsarlığa da sürükledi. En sıradan günlük rutinlerimizi yapamaz hale geldik. En güçlü dünya devletleri bile pek çok açıdan yetersiz kaldı. Tüm bu tablolar insanları dünyanın daha da kötü bir yer haline geleceğine dair düşüncelere itti. Bu tür durumlarda yüce Yaradan'ın insanlardan beklediği davranış şekli nasıldır?
- Hayatın tümü bir imtihandır. Bazıları yaşam boyu bunu yaşıyor veya hissediyor. Bazıları ise imtihanı, sorumluluğu önemsemeden yaşayıp gidiyor. Bu hastalıkla herkes sınandığını anladı. Çünkü felaket genelleşti. Aslında binlerce din adamının ikaz edemeyeceği bir tonda insanlık ikaz aldı. Alan aldı, almayan boş boş gezinmeye devam etti. Bu gibi hallerde biz Müslümanlar olarak kendimizi sorgulamalıyız.
En azından bana düşen diyet nedir? Toplumlar günahkârsa benim hisseme ne düşüyor? diye sormalıyız kendimize. Kıyamete gelince, dünyanın elbet sonu olacak. Ama bize düşen, oturup sonu beklemek değil, hiç kıyamet olmayacak gibi insanlığa artı değerler sunmaya çalışmak olmalıdır. Yani biz bu hastalıktan ölmedik, inşallah diyelim. Peki sonsuza değin yaşayacak mıyız?
Sağlam bir iman, dürüst bir yaşam, kul haklarına riayet, haram kazançtan kaçınmak, insanlara iyi tavır göstermek, kimseyi küçümsememek gibi erdemlerle bu dönemlerden kazançla çıkarız. Sağlam bir iman, dürüst bir yaşam, kul haklarına riayet, haram kazançtan kaçınmak, insanlara iyi tavır göstermek, kimseyi küçümsememek gibi erdemlerle bu dönemlerden kazançla çıkarız.


ÇOCUKLARI DOĞRU BİLGİLENDİRİN
- Bir de Kurban Bayramı'nın çocuklar tarafından algılanışı var. Kurban ibadetini dine uygun olarak çocuklarımıza nasıl anlatmalıyız?
- Çocukların psikolojisine uygun olarak sunmalıyız. Birbirimize iyilik, büyükleri ziyaret, küçüklere bayramlık, yeni elbise, sevinç günü. Allah'ın bize verdiği temalarla çocuklara kurbanı anlatabiliriz. Sanırım İbrahim ve İsmail fedakârlığı, kurban oluşu çocukların algı dünyasına bu yaşta zor gelebilir. Onun için kurbanı onlara kendi alın terimizden para ayırıp muhtaç insanlara et, hediye takdimi gibi sunulmalıyız. Ve çocuklar kurbanlıkların kesim yerine götürülmemelidir. Zira bu iş küçüklerin sorumluluk alanı değildir. Kurban kanını alna sürmekte onaylamayacağım bir husus. Yani kişiye, ortama, kabiliyete, algıya göre bir tebliğ söz konusu olmalıdır. 70 yaşındakinin din algısı ile 8 yaşındakinin din algısı, kapasite veya kabulü aynı olmaz.
- Artık her evde eti bozulmadan yıllarca saklayabilen difrizler bulunuyor. Çoğu aile de kurban etlerini bu difrizlerde saklayarak bir yıl boyunca tüketiyor. Bu durumun dini açıdan değerlendirilmesi nasıl olur?
- Genellikle kurban eti üçe ayrılır. Haneye, komşuya ve fakirlere. Hisseler ayrı ayrı olabilir. Hane, yani kurbanı kesen aile kalabalık ise etin çoğunu da tümünü de tüketebilir. Ama bu kurban gayesine uygun olmaz. İlk zamanlarda kurban eti üç gün tüketilirdi. Sonra bu açı genişletildi. Asrı saadette bir yıl gıda az olduğunda Hz. Peygamber üç günden daha fazla kurban etini depolamayı yasakladı. Ama daha sonraki yıl gıda çoğalınca bu yasağı kaldırdı.
ALLAH SİZİ NİYETİNİZLE DEĞERLENDİRİR
- Çoğu aile artık kurban kesmek yerine bağış yapmayı tercih ediyor. Bu da uygun mudur, aynı sevap alınır mı? Bağış yapılırken bağış yapılacak yer nasıl seçilmeli?
- Kurban ayrı, sadaka ve bağış ayrı. Her birisinin yeri var. Kişinin maddi imkânı yoksa elbet kurban kesmek zorunda değil. İkrime der ki: "İbni Abbas Kurban Bayramı'nda bana et aldırırdı. 'Bu İbni Abbas'ın kurbanı' derdi." İmkânı olmadığı için et alıp dağıtıyor. Yani kurban kesemiyor. Hz. Osman, Hz. Ömer gibi büyükler kurban farz gibi algılanır diye her yıl kurban kesmezlerdi. Zira bu durumda fakir Müslümanlar da kendilerini zorlar ve kurban borcuna girerlerdi. Ancak imkânı olan mutlaka kurbanı kesmelidir. Bağış yapacaksa, yani kurban kesmeyecekse onun parasını güvendiği yerlerden birine bu bağışı yapabilir. Onun yerine keserler.
- Allah'ın aslında kurbanın ne etine ne kanına ihtiyacı vardır. Allah'ın kurban ibadeti ile birlikte kulundan asıl istediği nedir? Özellikle böyle bir çağdan geçerken belki de zirve noktaya ulaşmış hangi his ve davranışlarımızın farkına varıp kulundan bunları terk etmesini istiyor?
Dediğiniz söz Hacc suresinin 37. Ayetidir. Ayet şöyledir: "Elbette onların etleri ve kanları Allah'a ulaşmaz. Fakat Allah'a sizin takvanız ulaşır." Çünkü ameller niyete göre değer kazanır. Onun için müminin niyeti amelinden öncedir denir. Kan, post, et yerde kalıyor. Niyetinizle Allah sizi değerlendirir. Bu müthiş bir ayettir. Samimiyet, ihlas, iyi niyet ve sırf Allah razı olsun diye bir şey yapmanın ne kadar önemli olduğu başka nasıl anlatılabilir. Nice insan görürsünüz kendinizi onun yanında günahkâr hissedersiniz ama o buna hiç değmez. Nice insan görürsünüz onu küçümser ve sanki din dışı sayarsınız ama o Allah'a çok yakındır. Bundan ötürü efendimiz elini kalbine götürüp 'takva burada' demiştir. Kanaatımı söyleyeyim: Hata yapmaktan Allah'a sığınanı ahirette göreceksiniz! Cennette sandığınız nice insan cehennemde, cehennemde sandığınız nice insan cennette olacaktır. Hepsi bu samimiyetten ötürü.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.