Pazar 01.11.2020

Her kültürel deneyim ayrı bir zenginlik

Türk ressam Meral Alma’nın Karlsruhe’de bir iş merkezinde sergilenen Hayatın Sirki adlı tablosu Almanya’da yapılmış en büyük tablo olarak yankı buldu. Alma, “Tablom hayat içindeki oyunumuzu anlatıyor” diyor

1985 yılında Almanya'nın Mönchengladbach kentinde doğmuş, okul yaşamına bu kentte başlamış sonraları ise yolu Düsseldorf'a düşmüş genç bir sanatçı Meral Alma... 1973 yılında büyükannesinin Adana'dan Almanya'ya göçmesinden 12 yıl sonra başlayan yaşamı hep sanatla iç içe olmuş... Yeri gelmiş müzik ve baleye yönlendirilmiş yeri de gelmiş edebiyatla sosyolojiyle ilgilenip akademik eğitimlerini tamamlamış. Fakat Meral Alma'nın hayatının odağında yer alan en büyük tutkusu ise hep resim olmuş. Meral Alma geçen haftalarda Hayatın Sirki adlı tablosuyla Almanya'nın en büyük resmini yapan ressam olarak adını duyurdu. Kendisiyle Karlsruhe'de bir iş merkezinde sergilenen eserini ve sanat yaşamını konuştuk.
- Doğumunuzdan eğitiminize, aile yaşamınızdan resim sanatına olan ilginizin başlamasına kadar neler yaşadınız?
- Büyükannem 1973 yılında Adana'dan Almanya'ya gelmiş ve kısa süre sonra Mönchengladbach yakınına yerleşmiş. Ben Ağustos 1985'te orada doğdum. Şu an Düsseldorf'ta yaşıyorum. Çocukluğumdan beri renkler, her yönüyle beni heyecanlandırmıştır. Okula başlama görüşmesinde kara tahtaya yaptığım bir çizim, okula erken başlamamı sağlamıştı. Henüz altıncı ve yedinci sınıftayken Almanya'daki eyalet ve ülke çapındaki yarışmalarda başarı gösteriyordum. Okulu bitirdikten sonra farklı bir yolda ilerlemiş olsam da resim her zaman bir tutku olarak hayatımda var oldu. Alman dili alanında eğitimime devam ederken, ABD'deki Harvard Üniversitesi'nde birkaç hafta geçirdim. Oradayken, Almanya'ya dönüp uluslararası alanda tanınmış bir okul olan Düsseldorf Sanat Akademisi'ne başlamaya karar verdim.
- Hayatın Sirki adındaki tablonuz Almanya'nın en büyük tablosu olarak nitelendiriliyor. Bu süreç nasıl gelişti?
- Proje için 12 ay boyunca atölyede çalıştım. Başlangıçta tabloyu, büyük bir galerinin duvarını tamamen kapatacak şekilde tasarladım. Bu sayede tablo, bakan kişilerin tüm görüş alanını kaplayarak onların kendilerini resmin bir parçası gibi hissetmelerini sağlayacaktı. Sergi alanı hazırlanırken, kabaca 18. yüzyılda, alan illüzyonu için kullanılan gözetleme kutularından ilham alındı.
- Almanya'nın en büyük tablosu iddialı bir ifade mi?
- Muhtemelen büyüklüğünün yanı sıra dört farklı resimden de dolayı Almanya medyasında böyle tanımlanıyor. Bu tabloyu eşsiz kılan asıl şey, klasik resim sanatı ortamını ilk kez ışık ve alan kurulumu ile birleştiren bir eser olması.
- Eserinizi ortaya koyarken ilhamınızı nerelerden aldınız? Bu tablo size neler söylüyor ve hatta ona bakanların ne görebileceğini düşünüyorsunuz?


- Benim tüm çalışmalarım öznel birer ifadedir. Hayatın Sirki de hayatın oyunu hakkında. Bunu bizim hayatımızın oyunu olarak görebiliriz. Resim katman katman açılarak ziyaretçinin yepyeni ve bir o kadar da tanıdık bir dünyaya girmesini sağlıyor. Karakterler, ortam, hikayeler ve diğer her şey hareketli. Hiçbir şey statik, geometrik veya düz değil.
- Bir sanat eserinin büyüklüğü onun değerine neler katar sizce?
- Bence resim sanatında her eser, büyüklüğünden bağımsız olarak değerlendirilmeli. Eserimi, diğer sanatçılarınkilerle karşılaştırıyor gibi olmak istemem.
- Almanya'da doğup büyümüşsünüz. Bu çok kültürlülük sanatınıza nasıl yansıdı?
- Her kültürel deneyimi ayrı bir zenginlik olarak görüyorum. Bana durumlara ve insanlara farklı perspektiflerden bakma imkânı sundu. İnanılmaz çeşitlilikte yaklaşımlar ve deneyimler bana hayatın amacının asla şöhretli olmak veya kabullenerek kabul görmek olamayacağını gösterdi.
Türkiye'de bir sergi büyük bir onur olur

- Şimdiye kadar nerelerde, kaç adet sergi açtınız, Türkiye'de de bir sergi açmayı düşünür müsünüz?
- Son dört yılda Museum K21/NRW sanat koleksiyonu, üniversite salonu, şehir galerileri ve Deutsche Bank dahil olmak üzere 30'dan fazla solo ve grup sergilere katıldım. Benim için İstanbul'daki bir sergide yer almak büyük bir onur olurdu. İstanbul, dünyada iki kıtayı birleştiren tek şehir ve bence diğer hiçbir metropolle kıyaslanamayacak bir çeşitlilik ve tarihe sahip.

Tabloyu 50 üç kişi günde montajladı
- Sosyal medya hesabınızda tablonun taşınma ve monte işlemleri videolarını gördüm. Kaç kilo boya, kaç fırça kullanıldı bu tablo için, taşınma sürecinde kaç kişi vardı?
- Çerçevelenmiş haliyle resmin tüm parçaları toplam yaklaşık 2 bin kilogram ağırlığında. Resmin yapısı nedeniyle boya kalınlığı 3 santimetreye kadar ulaşıyor. Bunun için muhtemelen yüzlerce küçük kutu boya kullanmış olmalıyım. Resmi yaparken fırça, bıçak, spatula ve ellerimi kullandım. Sadece katmanları şekillendirmek için 30-40 adet tek kullanımlık bıçak ve tabii ki birçok fırça kullandım. Taşıma ve montaj yaklaşık 50 kişiyle, toplam 3 günde yapıldı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.