Pazar 28.03.2021

Sadrazam dedesi öldürüldü cesedi sokaklarda gezdirildi

Hababam Sınıfı’nın ‘Güdük Necmi’si olarak Yeşilçam’a damga vuran Halit Akçatepe’nin bu hafta dördüncü ölüm yıldönümü... Akçatepe, Lale Devri’nin ünlü devlet adamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın torunuydu. İbrahim Paşa, Patrona Halil İsyanı sırasında öldürüldü, cesedi sokaklarda dolaştırılarak paramparça edildi

Türk Sineması'nın en sevilen oyuncularından biri olan Halit Akçatepe, baba tarafından Oğuzların Beydilli boyuna mensup Boynuinceli aşiretinden gelmedir. Oyuncunun büyük büyük dedesi, Osmanlı İmparatorluğu'nda Lale Devri olarak anılan dönemin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dır.
İbrahim Paşa, III. Ahmed'in saltanatı sırasında 1718 ile 1730 tarihleri arasında görev yaptı. İsmi, Lale Devri ve Nevşehir ile özdeşleşen paşa, tarihimizin en acı olaylarından biri sırasında can vermiştir. İşte Halit Akçatepe'nin dedesinin ilginç hikayesi...
Nevşehir'de dünyaya gelen İbrahim Paşa, büyük hayallerle İstanbul'a gelip Enderun'da eğitim gördü. Zeki ve geleceği parlak bir genç olarak 1703'te Darüssaâde Ağası yazıcılığına tayin edildi. Kısa sürede dikkat çekti, bu vazifedeyken padişahın sevgisini kazandı.
III. Ahmed, bir süre sonra çok güvendiği İbrahim Paşa'nın, kızı Fatma Sultan'la evlenmesini istedi. Paşa teklifi kabul edince çift, 1717'de nikahlandı. İşte bu evlilik sonrası İbrahim Paşa, Damat unvanını aldı. Bir yıl sonra da sadrazamlığa getirildi.
HAZİNE GELİRLERİNİ ARTIRDI
Tarihçi M. Münir Aktepe, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yla ilgili şu detayları aktarır: Sıkıntılı bir dönemde göreve başlayan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, kaybedilen imparatorluk topraklarını geri almak için sefere çıkmak yerine mali ve toplumsal meselelerle uğraşmayı tercih etti. Paşanın hayali, uzun yıllardan beri yenilgiyle biten savaşları unutturacak bir barış dönemi yaşatmaktı. İlk iş olarak devlette tasarruf tedbirlerine yöneldi. Bu işte de kısa sürede başarılı oldu ve dikkat çekici bir gelir artışı sağladı. Bütçe açığı giderildiği gibi getirilen bazı vergilerle hazine fazlalık bile verdi.

İTFAİYE TEŞKİLATINI KURDURDU
İbrahim Paşa, elde ettiği gelirlerle başta doğduğu yer Nevşehir ile başkent İstanbul olmak üzere Anadolu'nun birçok şehrinde cami, mektep, medrese, çeşme, sebil, kütüphane, imaret, saray, kasır, köşk ve yalılar inşa ettirdi. Fransa'dan getirtilen saray ve bahçe planlarına göre İstanbul'un çeşitli yerlerine gösterişli binalar yapıldı. Paşa, özellikle Kağıthane'yi Versay ve Fontainebleau'ye benzetmek için uğraştı. Sadabad adı verilen ve imarı iki ay içinde bitirilen Kağıthane, kısa sürede İstanbul'un en rağbet edilen yeri oldu. Haliç'te, Boğaziçi'nde köşkler ve yalılar inşa edildi. Lale Devri diye anılan bu devrin birer sanat eseri niteliğindeki binaları, çeşmeleri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sadaretinin ihtişamını gösteriyordu.
İbrahim Paşa ayrıca şehirde sık görülen yangınları önlemek için Davud Ağa'ya tulumbayla yangın söndürme teşkilatı kurdurdu. Bu arada ilk Türk matbaasının kuruluşu da onun zamanına rastlar.
Ülkeye çeşitli yenilikler getirmesi, sanatkârları ve edebiyatçıları koruyup yardım etmesi Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'ya Osmanlı devlet adamları arasında özel bir yer kazandırmıştır. Ancak bununla birlikte belli bir zümrenin refah ve sefahati dışında kalan geniş halk tabakaları arasında hüküm süren sefalet eleştirilmesine yol açtı. Bir süre sonra halk, İbrahim Paşa aleyhine döndü. Bu arada yeni vergiler konulması, göçler yüzünden İstanbul'da meydana gelen işsizlik, İbrahim Paşa'ya karşı duyulan hoşnutsuzluğu artırdı. Bütün bu olayların sonunda Patrona Halil İsyanı yaşandı.
Padişah II. Ahmed, Patrona Halil ile Muslu Beşe gibi zorbaların ısrarı karşısında, çok sevdiği damadı İbrahim Paşa ile onun damatları Kaptanıderya Kaymak Mustafa Paşa ve Kethüda Mehmed Paşa'yı feda etmek mecburiyetinde kaldı. 1 Ekim 1730 sabahı sarayda öldürülen İbrahim Paşa'nın cesedi asilere teslim edildi. İsyancılar, cesedi İstanbul sokaklarında dolaştırarak çeşitli hakaretlerden sonra parçalanmış bir halde Sultanahmet Meydanı'nda III. Ahmed Çeşmesi civarına terk etti. Bu arada isyan sırasında paşanın yaptırdığı bahçeler, parklar da yakılıp yıkıldı.

'PAŞA NURİ' SITKI AKÇATEPE BABASIYDI
Ocak 1938'de Üsküdar'da doğan Halit Akçatepe, Fransız Lisesi'nden mezun oldu. Oyuncu, kamerayla beş yaşında tanıştı. Onu geniş kitlelere tanıtan film 1972 yapımı Tatlı Dillim oldu. Akçatepe, 1975'te çekilen Hababam Sınıfı filmindeki Güdük Necmi tiplemesiyle adını Türk sinema tarihine yazdırmayı başardı. Bu arada aynı filmde öğretmenler arasında yer alan ve Kurtuluş Savaşı'nda savaşmış hoca rolündeki Paşa Nuri'yi canlandıran Sıtkı Akçatepe de onun babasıdır. Halit Akçatepe'nin annesi de ünlü bir oyuncu olan Leman Akçatepe'dir. Leman Hanım, Türk sinemasında genelde fedakar anne rollerini üstlenmiştir. Halit Akçatepe, 31 Mart 2017'de, 79 yaşında hayata veda etti. Ünlü oyuncunun cenazesi, Karacaahmet Mezarlığı'nda annesi ve babasının yanına defnedildi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.