Pazar 18.04.2021

Cesaretin var mı yaşlanmaya!

70 yaşında iken 20 yaşında olmaya çalışmak bizden başka herkesi, kozmetikçileri, estetik cerrahları, modacıları mutlu ediyor. Daha mutlu olmak adına daha genç görünmeye çalışanların düştüğü bir tuzak bu. Bu tuzak nedeniyle telefon uygulamalarına sarılıyoruz, estetik cerrahların kapısını aşındırıyoruz. Günün sonunda yine mutsuzuz. Yaş almayı kabullenmek neden bu kadar zor! İşte bu sorunun cevabını araştırdık

Akıllı telefon uygulamaları, değişen moda anlayışı, estetik cerrahi ve medikal uygulamalardaki sınırsızlık insanları yaşıyla düşman hale getirdi. 50'lerinde 25 yaşında gibi görünmek isteyen kadınlar, filtrelerle kendini gülünç hale sokan ünlüler, spor salonunda saatlerce ter dökerek ekrandaki jön gibi olmaya özenen orta yaşlı erkekler... Sokağa çıktığımızda kimsenin yaşını doğru tahmin edemez hale geldik.
Sabah Pazar olarak konuyu yaşıyla barışık isimlerle konuştuk. Sözü de önce uzmanlara verdik. Plastik Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Orhan Babucçu, tarihten bugüne yaşlılık korkusu konusunu anlattı:
- Çağlar boyu insanlar yaşsızlığın, ölümsüz güzelliğin peşindeymiş değil mi?
- Sadece tek tanrılı dinlerde değil, mitolojilerde de pek çok tanıdık isim sonsuz hayatın peşine düşmüşler. Doğal olarak hepsi son anda bu şansı kaybetmişler. İlginç bir şekilde dünyanın her coğrafyasında tüm insanlar bir ab-ı hayat suyu olduğuna inanmışlar.
Günümüzde bir gün sonsuz yaşamın sırrının bulunacağına inanıp kendilerini dondurtan milyarderler, geçmişin Firavunları ile aynı umudu paylaşmakta.
- Estetik cerrahinin bu arayıştaki yeri nedir?
- İnsanlar için sonsuz güzellik, sonsuz mutluluk demek. Sonsuzu yakalayamıyorsak hiç olmazsa bizi mutlu eden güzelliği yakalamak istememizden daha doğal ne olabilir ki? Bu arayışın ürünlerinden birisi de estetik cerrahi.
20. yüzyılın başlarından beri hızla gelişen estetik cerrahi günümüzün ab-ı hayatı olamasa da en azından Yunan tanrılarının genç kalmak için içtikleri Ambrosia şerbetine benzer bir duruma geldi. Çok şey bekleyip, çok şey verdiğimiz, karşılığında asla yeteri kadar aldığımızı düşünmediğimiz bir kaynak bu.

- Yaşlanmaya neden tahammül edemez
hale geldik?
- İletişim toplumu haline gelene kadar dünya üzerinde yaşayan toplumların kendilerine özgü kültürleri ve güzellik anlayışı vardı. Nerede olursanız olun 'demode' olmanız çok zordu çünkü bir giyim şeklinin değişmesi çoğu yerde yüzyılları alıyordu.
Ve moda yaratıldı. Moda herhangi bir ürünün ekonomik ömrünü tamamlamadan sırf zevk olsun diye kullanım dışına atılmasıdır aslında. Ve derken teknoloji ve iletişim toplumuna geçtik. Ekonomik gereksinimler ve gerçekler kendi bireylerini yaratmaya başladı. Sağlıklı, fit, kendine bakan, genç ve güzel tiplemeler idolleştirildi. Yaşlılık mahkum edildi. Aslında çok da uzak olmayan geçmişte yaşlılık insan ömrünün en saygın dönemiydi, gençlik utanılacak bir şey olmasa bile bir eksiklik durumuydu. Ama hızla dönen çarkların yaşlı bireylere tahammülü yoktu. Daha çok çalışan ve bunu yapabilmek için en uygun fizik yapıya sahip olan insanlar aranıyordu ve yaratıldı.
- Artık çoğu kadının yaşı tahmin edilemez hale geldi. Yaş alamamanın bir sınırı olmalı mı?
- Bahsettiğim dönemde kadın güzellik adına kadınlık özelliklerinden uzaklaştırılıp daha çok üniseks bir görünüme itildi.
Rubens'in tablolarına baktığımızda gördüğümüz kadınların sağlıksız olduğunu kimse söyleyemez, kalın belleri, küçük memeleri ve yağlanmış bacakları ile o kadar mutlular ki! Peki kadınlar gerçekten daha güzel olduğu için mi zayıf bir vücuda, kaslı bir karına, ilginçtir daha dik memelere ve geniş omuzlara doğru yönlendiriliyor? Gerçekten ne kadar daha ve hangi yaşa kadar genç ve güzel olmak zorundayız? Sorunun çözümü aslında çok basit. İnsanlar 20 yaşında ise 20 yaşındaki çok güzel bir insan olmalı, 70 yaşında ise o yaştaki çok güzel bir kadın olmalı. 70 yaşında iken 20 yaşında olmaya çalışmak bizden başka herkesi, kozmetikçileri, estetik cerrahları, modacıları vs mutlu eder. Belirli bir yaştan sonra arkamıza doğru bakarken ileriye doğru yürümeye çalışmaktır bu.

GİZEM SILA BAYRAKTAROĞLU / Academic Hospital - Psikolog
Sevilmeme
beğenilmeme, tercih edilmeme kaygısı var
"İnsanların kendilerini fiziksel olarak değiştirme çabasının bir anlamı olmak zorunda. İyi hissetmeme, kendini daha güzel görme isteği, zihninde kendisine değil, bir başkasına öncelik vermesi, daha çok beğenilme arzusu, daha çok takdir görme beklentisi olabilir. Burada amacın ne olduğu, bize içinde bulunulan durumun ne kadar sağlıklı ya da sağlıksız olduğunu gösterir. Kişinin bedensel ve ruhsal sağlığına zararı oluyor ise orada kişiye sınır koymak ve psikolojik tedaviye başlamak kişi için en iyi yol oluyor. Burada algı bozukluğu, sevilmeme/ tercih edilmeme/ beğenilmeme kaygısı vardır. Kişinin dış görünümü ile zihinsel olarak aşırı derecede uğraşma hali olarak tanımlanır. Aynaya sık bakma, bedeninde hoşlanmadığı bölgesiyle günde 3-4 saat uğraşma, kamufle etmeye çalışma, kendi özelliklerini başkalarıyla kıyaslama hali, kendine dışarıdaki kişilerin gözünden bakma sürekli olarak devam eder. İşlevselliğinde ciddi bozulmalar, yaşam kalitesinde düşüş yaşanır ve bir uzmandan yardım alınması gereklidir. Burada önemli olan işlevselliğin, algının, düşüncelerin bozulması. Müdahale amacımız aslında bu noktaya gelmemesini sağlamak. Sosyal medyanın günümüzde bu konu üzerinde çok büyük bir etkisi var. Kişi kendisinin ne düşündüğüne değil çoğunluğun ne düşündüğüne odaklanarak kendinden uzaklaşıyor. Kendi duygusundan, isteklerinden, benliğinden, kişiyi kişi yapan özelliklerinden uzaklaşarak kendi bedeninde başka bir zihinle hareket ediyor. Sonrasında ise psikolojik sorunlar görülmeye başlıyor.

HÜLYA KOÇYIĞIT / Oyuncu
Oyuncuların müdahale yaptırmaması gerekiyor

"Günümüzde, telefonlardaki uygulamalarda yapılan çeşitli düzenlemelerle insanlar kendilerini olduğundan daha güzel gösterme çabası içine giriyorlar. Bu nedenle öyle kalmak, öyle beğeni almak istiyorlar. Estetik alanında imkanlar da olduğu için birçok insan estetiğe başvuruyor. Ama oyuncuların, yüz ifadeleri, mimikleri değişmemeli. Bu tür uygulamalardan uzak durmalılar. Çok önemli bir eksikleri yoksa ve mümkünse ifadelerinin bozulmaması için yüzlerine herhangi bir dış müdahale yaptırmamaları gerekiyor."
SELDA ALKOR / Oyuncu
Yüzü genç ama gözünün feri sönmüş

"İnsanların hep başkası olma çabaları yanlış geliyor bana. Yılların iki bıçak darbesiyle geriye çevrileceğine inanmıyorum. Evet, yüz genç görünebilir, ya fiziksel ve ruhsal değişimleri nasıl yapacağız? Feri solmuş gözleri hangi lens, hangi damla geri getirebilir? Varsa da ben bilmiyorum. Estetiğe karşı değilim, herkes istediğini yapar. Bence 'Her yaşın ayrı bir güzelliği var' sözü demode olamaz. Yeter ki her yaşı, yaşına göre yaşayalım. Oyuncu olarak her birimizin yaşına göre uygun roller var. Bizim zamanımızda makyajla yaşlanıp anne oynardık. Tabii ki olacak iş değil. Şimdi pırıl pırıl yüzlerle genç kız rolü mü oynayacağız? Vücut dili sizi ele verir, gözler sizi ele verir. Bir oyuncu kendi ile çok oynamamalı. Çünkü o bir oyuncu. Kendine, mesleğine saygılı olmalı."

AHU ORAKÇIOĞLU / İş insanı
Genlerle lego gibi oynanacak
ve en iyi versiyonumuza ulaşacağız
"Çağımız insanı gençliği bir üretkenlik dönemi olarak kutsarken yaşlılığı maalesef kaçınılması gereken bir yararsızlık dönemi olarak görmeye başladı. Sosyal medya platformları ise gençliğin, güzelliğin ve gösterişin albenisini daha da artırdı. Gerçeği yaşamaktansa miş gibi yaşamak ne kadar sağlıklı bir zihin halidir? Kanımca filtrelerle, indirdikleri programlar ile fotoğraflarda yüzünü, kimliğini değiştirenlerin bu soruların samimi yanıtlarını aramaları gerekiyor. Ancak kanımca kadınların güzelliğe duydukları ihtiyaç asla bitmeyecek. Ve müteakip yıllarda tıp teknolojisinin gelişimiyle doğal estetik uygulamalar daha da yaygınlaşacak. Kişinin estetik yaptırdığını gizleyen başarılı uygulamalarla bu 'arızalı görünümler' tamamen ortadan kalkacak. Sonrası ise daha da müjdeli haberlere gebe! Gelişmekte olan Crisp teknolojisinden sonra genlerle lego gibi oynayacak bilim insanları. Ve bu sayede en iyi versiyonlarını yaşayan insanlara merhaba diyeceğiz!"
ETEL BALER / İş insanı
Estetisyenler doğal dışı
uygulamalar yapıyor!
"Nasıl ki cilt bakımına, kuaföre gidiyoruz, bedenimizde de bakıma karşı değilim. Fakat maalesef estetisyenler genelde çok mükemmel, dolayısıyla doğal dışı müdahaleler yapıyorlar. Sonuçları genelde beni korkutuyor."
MELDA KAMHI KOSİF / İş insanı
Sokaklar karbon kopya insanlarla dolu

"Fiziksel bakımın yanı sıra insanın ruhsal anlamda da kendini şifalandırması gerektiğini düşünüyorum. En nihayetinde şifalanmış bir ruh hali bedene de aynı oranda yansıyacaktır. İçsel mutluluğu yakalayamamış bir insan her daim kendi dış görünüşü ile oynama, değiştirme çabasına girecektir. Bin tane bakım aletine girsek, 20 tane ameliyat bile geçirsek kendimizle barışık değilsek, görüntümüzle tatmin olmayız. Çok genç yaşlarda çok gereksiz bakım ve uygulamalara maruz kalmış ciltlerin en nihayetinde daha erken yaşlandığını gözlemledim. Bir de bu uygulamaların sonucu sokağa çıktığınızda insanlar karbon kopya misali dolaşıyorlar. Kişinin bireysel özelliklerinin, farklılıklarının insanı bir o kadar daha güzel gösterdiğini düşünüyorum. Her sene moda sektörünün dayattığı binbir çeşit uygulamanın gerekse de gerekmese de yapılmasına çok karşı olmakla beraber o furyaya kendini kaptırmış insanların robotlaşmasına tanık olmaktan da üzüntü duyuyorum."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.