Pazar 08.08.2021

Erkin Koray dinliyorum Cüneyt Arkın izliyorum

Herkes onu sportif yönünü konuşuyor. Dna ‘Proje Çocuk’ diyor. Oysa o bir yandan da 22 yaşında bir genç. Hem de sosyal bir genç. Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray dinliyor, tatil günlerinde 10-12 saat bilgisayar oyunu oynuyor. Aşk ve drama filmlerini izlemeye sabrı yok. Cüneyt Arkın’ı seviyor. Olimpiyat şampiyonu okçumuz Mete Gazoz’u yakından tanımaya hazır mısınız?

2020 Tokyo Olimpiyatları'nda okçuluk dalında altın madalya alan sporcumuz Mete Gazoz, Türkiye'ye yaşattığı gururdan dolayı günlerdir gündemimizde. Sporcu kimliğine ilişkin her ayrıntıyı biliyoruz. Okçuluğa nasıl başladığına, nasıl olimpiyat şampiyonu olduğuna, hatta kullandığı malzemelerin markasına bile hakimiz. Biz de kendisiyle buluştuğumuzda onu bu kez '22 yaşında bir genç' olarak tanımak istedik. Elbette altın madalya aldığı günü de konuşmadan geçmedik. Hemen belirtelim, Mete gerçekten de yarışlardaki gibi güleryüzlü. Üstelik çok da eğlenceli.
- Olimpiyat şampiyonu olup tüm Türkiye'yi gururlandırdığınız anlarda siz neler hissediyordunuz?
- Üç-dört yıl önce olimpiyat şampiyonluğu bana çok farklı gelirdi. Sahada antrenörüm Göktuğ Abi (Ergin) ile konuşurken "Bu adam kim?" diye sorardım. "Olimpiyat şampiyonu" yanıtını duyduğumda "Vaovvv" derdim. Gider, takım arkadaşlarıma artistlik yapardım, "Adam olimpiyat şampiyonu"...
Sonra okuduğum kitapta şöyle bir cümle gördüm: "Başarısız olan insanlar her zaman en tepenin hayalini kurarlar. Ama başarılı olanlar basamakların hayalini kurarlar". O benim bakış açımı, görüşümü değiştiren bir söz oldu. Çünkü baktığınız zaman, gerçekten doğru. Genelde daha önceki takım arkadaşlarım arasında da "Ben olimpiyat şampiyonu olacağım. Ben olimpiyat şampiyonu olacağım" diyenler vardı. Tamam, ama nasıl yapacaksın? Biz olimpiyatlara gitmeden önce kendimize bir motto belirledik: Biz kazanmak için gereken her şeyi yaptık. Gereken her çabayı, emeği harcadık. Oraya bu çabayı harcayarak gideceğiz. Bu saatten sonra artık yaptığımız değişiklikler ne bizi kurtarır, ne de bizi öldürür. Elbette gün geçtikçe, final günü yaklaştıkça, eleme grupları belli oldukça daha da ihtimaller artıyor. Tabii o yıllar boyunca kendinize kattıklarınız, aldığınız dereceler size özgüven de sağlıyor. Aslında ben cuma akşamı madalyayı kazandım. Cumartesi sabahı artık değiştirebileceğiniz hiçbir şey yoktu.
- O büyük güne nasıl hazırlandınız?
- Yaşım küçük olduğu için iki sene önceki kendimi hazırlamamla, bir sene sonraki kendimi hazırlamam fark ediyor. Çünkü karakterim değişiyor. Karakteriniz de sporunuza etki ediyor. Kimisinde yarışmayı ciddiye almamak iyi oluyordu ama artık öyle olmuyor. Cuma günü hazırlanma sürecinde şunu fark ettim. Nötr olduğum zaman daha iyi konsantre oluyorum. Yarışmayı çok fazla düşünmedim. Video izledim. Aslında yarışma sabahı antrenmanda o gün beni kimsenin geçemeyeceği belliydi. Artık siz de kendinizi anlıyorsunuz. Bir de hiç tahmin etmezdim ama turları geçtikçe kazanmak gözümde küçülmeye başladı. Finale çıkmadan önce bir yanım "Bu kadar kolay değildi, bu kadar kolay olmamalıydı" derken diğer yanım "Çok basitmiş ya" diyordu. Onu susturuyordum.

- Ülke, bayrak sorumluluğu ile sahaya çıkmak size neler hissettirdi?
- Daha önce de birçok kez sahaya aynı şekilde çıktığınız için artık o sorumluluk değil, alıştığınız bir durum oluyor. Ekstra baskı yapmıyor bende açıkçası. O sorumluluk duygusuyla birlikte kazanabilmek önemli olan. Bu da tecrübeyle geliyor. Kendimi bu duruma adapte ettim.
- O sırada Türkiye'deki orman yangınlarından haberiniz var mıydı?
- Evet, sosyal medyadan öğrenmiştim.
- Peki böyle zor bir dönemde elde ettiğiniz başarıyla bize ne kadar iyi geldiğini tahmin edebiliyor muydunuz?
- Hepimiz haberleri alıyorduk ama kendi aramızda, takım olarak yarışma sahasında bunları konuşmadık. Çünkü orada amacımız farklıydı. En zor olan da bu aslında. Üzüntülerimizi ertelememiz gerekiyor. Altın madalyaya herkesin ihtiyacı olduğunu ilk nerede hissettim biliyor musunuz? Daha önce de birçok kez madalya aldım ve her seferinde tebrikler bana geldi. "Mete seni tebrik ederim" şeklinde oldu. Ama bu kez havalimanındaki karşılamada bütün kafile olarak biz madalyayı kutladık. Türkiye Cumhuriyeti'nin kazandığı madalyayı kutladık. Bağırdık, çağırdık. Madalyayla fotoğraflar çekildi. Ekran başındaki insanlar da aynı şekilde. Çoğu kişi ağlamış. Beni de en çok mutlu eden, en çok duygulandıran bu oldu. Düşünsenize televizyonu açıyorsunuz yangın, telefona bakıyorsunuz yangın... Sonra gece 03.00'te kalkıyorsunuz bir maç var. İzleyeyim bari kafam dağılsın diye başlıyorsunuz, saatlerce maçı takip ediyorsunuz. Ara oluyor, merak ediyorsunuz ne olacak diye... İnsanlar kendilerine geldi, mutlu oldular. Ülkece madalyamıza sevindik.
- Madalya boynunuza takılırken neler hissettiniz?
- Göktuğ Abi dört yıl önce bana şunu sormuştu: "Birinci olanların niye ağladığını biliyor musun?" Ben de "Mutluluktan" yanıtını vermişti. "Hayır, o yüzden ağlamıyorlar" dedi, "O madalyaya kadar çektikleri acılar, antrenmanlar, yorgunluklar gözlerinin önünden geçiyor ve rahatlamadan dolayı ağlıyorlar". Gerçekten öyle oluyor. Ben çok ağlayan biri değilim. Hayatım gülmek üzerine kurulu bir insan olduğum için daha çok gülerim. İstiklal Marşı okunurken geçmişiniz gözünüzün önünden geçiyor, üzerinizden bir yük kalkıyor, hafifliyorsunuz.
- Her madalya aldıktan sonra yaptığın hareketin bir hikayesi var mı?
- Sekiz yıl önce, şimdi teknik ekibimizde olan Sermet Abi -öz abim değil, ama öz abim olsa ancak bu kadar severdim- sporcuydu. Birlikte oda arkadaşlığı da yaptık. Bir gün bana "Bir hareket buldum" dedi ve madalyayı aldığımda yaptığım hareketi gösterdi. "İleride dünya şampiyonu olduğun zaman bu hareketi yapacaksın" dedi. "Süper fikir" dedim. Aradan beş yıl geçti, 2018'de dünya kupasını kaldırdıktan sonra bu hareketi yaptım.
- Bundan sonrası için hedefleriniz nedir?
- Dünya şampiyonasına hazırlanıyorum. 10 gün sonra kamp başlayacak. Sonra da dünya kupası finalleri var.

SADECE YATAKLAR DEĞİL, KAPILAR DA KARTONDU
- Tokyo'da 14 gün kaldınız. Olimpiyat Köyü'nde atmosfer nasıldı?
- Pandemiden dolayı sporcular birbirlerine karşı çekingendi. Bir bilinmezlik vardı. Ama önlemler son derece iyiydi. Herkesin aşı kartı vardı. Her gün Covid-19 testi yaptırdık. Farklı branşlardaki yabancı sporcularla aramıza mesafe koymak zorunda kaldık ama kendi branşımızdakilerle birlikteydik.
- Yataklar rahat mıydı? Kartondan olduğu açıklanmıştı...
- Evet, kartondu ama elbette bildiğimiz kartondan değil. Özel yataklardı. Üzerindeki üç parça minder üç farklı sertlikteydi. Bir uygulama var. Onu indiriyorsunuz. Boyunuzu, kilonuzu, her şeyinizi yazıyorsunuz. O da size en uygun yatak sertliğini söylüyor. Siz de minderi ona göre değiştiriyorsunuz. Bu arada duvarlar ve kapılar da kartondu. Çünkü bunlar normalde çok pahalı evler. Duvarları korumak adına kartonla kaplamışlar. Bittikten sonra kartonlar sökülecek evler satılacak.
12 SAAT BİLGİSAYAR OYUNU OYNUYORUM
- Bize bir de sporcu kimliği dışındaki Mete'den bahseder misiniz?
- Bilgisayar oyunlarını seviyorum. Tatil günlerinde 10-12 saat bilgisayar oynarım. League of Legends ve Metin2 favori oyunlarım. Yılda neredeyse bir aydan fazla sürem yollarda geçiyor. Yoldayken kitap okumayı seviyorum.
- Bir olimpiyat oyuncusu nasıl sosyalleşir?
- Olimpiyat şampiyonu olduktan sonra sanırım bundan sonra bütün hayatımı sporcu kimliğim oluşturacak. Bu bir tercih aslında. Genelde yorumlar şu yönde oluyor: "Gençliğini feda etti sporcu oldu" vs... Hayatım kampta geçiyor ve ben kampta eğlenmeyi seviyorum. Antrenmandan sonra kahvemi, çayımı alıp televizyonda bir spor müsabakasını izlemekten büyük zevk alıyorum. İzin günlerimizde takım arkadaşlarımla birlikte sinemaya, kafeye gidiyoruz. Benim arkadaş mantığım profesyonel düzeyde.
- Müzikle aranız nasıl?
- Eskiye düşkünüm. Müzik olarak da 80-90'ları severim. Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray. Yabancı müzikler bana hitap etmiyor.
- Ne tür filmler izliyorsunuz?
- Aşk, drama türlerini okumam ve seyretmem. Sabırsız bir insan olduğum için filmleri sara sara izlerim. Cins bir film izleme şeklim var. Çünkü 15 saniye bakışma sahnesi var örneğin. Ben orada sıkılıyorum, hemen geçiyorum. Dövüş filmi izliyorsam ve adam kafede kahve içiyorsa o sahneyi atlar, dövüş sahnesine geçerim. Bu huyumdan dolayı benimle film izlemeyen arkadaşlarım var.
- Sabırsız olduğunuz için aşk filmi izlemediğinizi söylediniz ama gerçek hayatta aşk biraz sabır ister, emek ister?
- Filmlerde emek harcayamam. Gerçek hayatta harcarım.
- Okçuluk, ok deyince çoğumuzun aklına Cüneyt Arkın'ın filmleri geliyor. Cüneyt Arkın'ın filmlerindeki okçuluk yeteneğini nasıl buluyorsunuz?
- Çok büyük bir sanatçı. Zamanında filmlerindeki zorlu sahnelerini kendi çekmiş. Kaç kere kemiklerini kırmıştır kim bilir. Okçuluk yeteneği de filmlerdeki gibiyse çok süper. Çok iyidir.
- Tatile vakit bulabiliyor musunuz?
- Sezon bittikten sonra tatil yapma fırsatım oluyor. Sessiz sakın kimsenin olmadığı yerleri. Emekli tatili seviyorum. Kimse olmasın, kafa dinleyeyim. Bütün gün tantana içindeyim çünkü...
EVDE SÜREKLİ OKÇULUK KONUŞULUYOR
- Anneniz ve babanız da okçuluk sporuyla ilgileniyor değil mi?
- Ben İstanbul'da doğdum, büyüdüm, Babam İstanbul'a geldiğinde okçuluk diye bir spor yapılmıyordu. İlk kursu babam kurdu. Annem aslında bankacı. 10 yıl çalıştıktan sonra 2005'te kız kardeşim doğunca bir yıl evdeydi. Sonra babam "Hanım bir kulüp kuralım, sen de başa geç" dedi. Annem de okçuluğa yönetici olarak girdi.
- Kız kardeşiniz okçulukla ilgileniyor mu?
- Kız kardeşim de bu sporu yapıyor. Ama onun işi zor. Sürekli benimle kıyaslandığı için... Onun da Türkiye şampiyonlukları var. Dünya kupasında ikinci oldu. Bir yandan da dile çok meraklı. Yurt dışında okumak istiyor. Okçuluğa devam etmek isterse sonuna kadar desteklerim.
- Evde okçuluk konuşulur mu?
- Evde sürekli okçuluk konuşuluyor. Annem ve babam sabah kalkıp kulübe gidiyor. Okçuluk dersleri veriyor. Akşam da kulüpte gün içinde yaşananlar konuşuluyor. Babam, "Sen şunu yapmışsın" diyor, annem "Şu şöyle olmuş" diye anlatıyor.
Sonra Melisa geliyor, "Baba sen hiç bana bakmıyorsun, başkalarına bakıyorsun" diye şikayet ediyor. Babam "Bakarım kızım, sen merak etme" diyor. Ben de genelde oturup onları izliyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.