Batı kadına şiddete dur diyemiyor
Başak Cengiz cinayeti Türkiye’de kadına yönelik şiddetin geldiği noktayı acı bir şekilde gösterdi. Toplumun her kesiminden insanlar bu cinayeti kınasa da kadına yönelik şiddet bir türlü bitmiyor. Her gün kadınlar şiddetle iç içe bir yaşam sürmek durumunda kalıyor. Lakin bu mesele dünyanın sorunu. Hem de en önemli sorunlarından biri En gelişmiş ülkeler olarak bilinen ABD, İngiltere, Fransa, Almanya’da bile kadınlar yaşamlarını tedirginlik içinde sürdürüyor. Şiddet kültürü her yerde kendini gösteriyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesinde uzmanlarla konuşarak, raporları inceleyerek dünyadaki kadına yönelik şiddetin fotoğrafını çektik
ÜNİVERSİTE MEZUNU İNSANLARDA BİLE ŞİDDET EYLEMİ ÇOK FAZLA
Yıllarca kadına yönelik şiddet olgusu, hem sınıfsal hem de eğitim seviyesine göre değerlendirildi. Genel olarak eğitim seviyesi düşük, sınıfsal olarak toplumun alt katmanlarında bulunan insanların kadınlara şiddet uyguladığı düşünüldü. Prof. Bayhan yapılan araştırmalar sonucu tablonun hiç de böyle olmadığını söylüyor: "Yapılan sosyolojik araştırmalara göre düşük eğitim düzeyindekiler, alt sosyoekonomik gruplarda kadına yönelik şiddet oranı fazla iken; üst sosyo-ekonomik tabakadakiler, eğitim düzeyi ve refah düzeyi yüksek olanlarda da kadına yönelik şiddet vakaları görülmektedir. Dolayısıyla salt yoksullar ve alt sosyal sınıflarda değil orta ve üst sosyal sınıflar ile varsıllarda da kadına yönelik şiddet eylemleri yaşanıyor. Ancak, eğitim düzeyi düşük ve alt sosyal sınıflardaki şiddet medyada daha görünür durumda." Peki insanlarda ve toplumlarda neden böyle bir algı var. Prof. Bayhan'a göre üst sosyal sınıflarda yaşanan şiddet eylemleri gizleniyor ve özellikle medyaya fazla yansıtılmıyor. Prof. Bayhan "Benim de yaptığım araştırmalarda üniversite mezunu, mesleği ve geliri olan kadınların yaşadıkları şiddet eylemlerini gizledikleri görülüyor. Bunun bir nedeni de 'sosyal baskı' korkusu. 'Sen nasıl üniversite mezunusun? Mesleğin ve ekonomik özgürlüğün var nasıl dayak yersin?' söylemlerinden çekindikleri için şiddet gizleniyor. Üniversite mezunu, iyi bir mesleği, geliri ve sosyal statüsü olan erkekler arasında kadına yönelik şiddet eylemi azımsanmayacak kadar çok" diyor.
KADIN TOPLUMSAL ALANDA GÖRÜNÜR OLDUKÇA ŞİDDETE UĞRUYOR
Dünyada kadın hareketinin yaklaşık 150 yıllık bir geçmişi var. Bu süreçte kadınlar da toplumsal, hukuki ve kamusal alanda erkeklerin yararlandığı haklardan eşit şekilde yararlanmaya başladı. Peki kadının toplumsal hayatta daha fazla görünür olmasıyla kadına yönelik şiddet olgusu arasında bir bağ var mı? Prof. Bayhan "Modernleşme ve kentleşme ile birlikte, kadınların da üniversite eğitimleri alıp meslek ve iş sahibi olmaları, kadının statüsünü, ekonomik ve sosyal güvencesini sağlamış ve artırmıştır. Kadına yönelik şiddet araştırmalarında kadının erkeğe göre iş, gelir ve sosyal statüsünün yüksek olması geçimsizliklere, şiddete ve boşanmalara sebep olmaktadır. Ekonomik güvencesi olan kadınlar artık şiddet eyleminde boşanmaktadır. Ancak, boşansalar da erkekler eski eşlerini sahibi olarak gördükleri için kadına yönelik şiddet eylemleri sürüyor. Asıl sorun erkek veya kadının birbirlerini sahiplenmeleri ve bireysel kişiliklerine saygı göstermemeleri. Bu durum şiddeti üreten sebeplerdendir" diyerek böyle bir bağın varlığına dikkat çekiyor. Psikolog ve SABAH yazarı Esra Ezmeci de kadının sosyal hayatta giderek daha fazla yer almasının şiddeti tetiklediğini söylüyor: "Kadının söz sahibi olması, kendinden sonra da varlığını sürdürüyor olması, kişinin yetiştiği, öğrendiği aile dinamiğe çoğunlukla aykırı. Bu kıskançlık duygusuyla da kişiler bu durumu kabullenemediği için şiddet uygulayarak kadını bastırmaya çalışıyor."
ŞİDDET ÖĞRENİLEN BİR DAVRANIŞ
Peki bu şiddeti uygulayan erkek nasıl bir profile sahip? Prof. Vehbi Bayhan anlatıyor: "Kadına şiddet uygulayan erkeklerin düşük benlik saygısı ve aşağılık psikolojisi içinde oldukları, kendilerini özel gördükleri, narsisist kişilik özelliklerinin yüksek olduğu görülmektedir. Kadına şiddet gösteren erkeklerin en önemli sosyolojik profili, yetiştiği aile ortamında şiddeti öğrenmesidir. Yapılan araştırmalarda çocuk ve genç iken ailesinde babasının annesine şiddet uyguladığına şahit olanların evlenip yuva kurduklarında, gördükleri şiddet davranışını eşine uyguladığı saptanmaktadır. Yani şiddet öğrenilen bir davranıştır. Şiddeti ailesinde, çevresinde, sokakta, televizyonda ve sosyal medyada görenler, bunu bir çözüm bulma yöntemi olarak bilinçaltına yerleştiriyor ve uygun zamanda kendisi de şiddet eylemini başkalarına uyguluyor. Yani sosyolojik bağlam, bütün davranışlarımızı oluştururken, şiddet davranışını da üretiyor." Peki bu şiddetle nasıl mücadele edilmeli? Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) şiddetle mücadele konusunda "Şiddetle mücadelede yol haritamızı bu yıl 8 Mart'ta açıkladığımız Kadın Haklarına Dair İlkeler Bildirgesi'yle ortaya koyduk. Bildirgede de ifade ettiğimiz gibi en temel insani haklar noktasında kadının akıl, ruh ve beden bütünlüğü dokunulmazdır. Dayak, taciz, tecavüz gibi fiziksel şiddet türleri ile tahkir etme, zayıf ve yetersiz görme, sürekli kontrol etme, küçük düşürme gibi psikolojik şiddet türleri kabul edilemez. Boşanmak istemesi durumunda kadının canı, malı ve velayet hakkı teminat altındadır. Kadının inanç, düşünce ve ifade özgürlüğü, eğitime erişimi ve mülkiyet edinme hakkı engellenemez" diyor.
ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ VE YASALARIN UYGULANMASI GEREKİYOR
Peki çözüm nedir? Şiddet kültürünü yok etmek mümkün mü? Prof. Bayhan'a göre şiddetin tümüyle ortadan kalktığı bir toplum ütopya. Ama şiddeti en aza indirmek mümkün. Prof. Bayhan "Kadına yönelik şiddeti üreten toplum ve kültür olduğu için öncelikle toplumdaki şiddet kültürünün önlenmesi gerekiyor. Aileden başlayarak toplumsal cinsiyet rol modellerinde erkekler için öğretilen şiddeti hoş gören zihniyetin değişmesi gerekiyor. Devletin kadına yönelik şiddet eylemlerinde kanunların uygulanmasını sağlaması çok önemli. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun dünyada yürürlükte olan en çağdaş yasadır" diyor. Psikolog Esra Ezmeci yasaların uygulanmasının şiddetin önüne geçilmesindeki en önemli unsurlardan biri olduğunu söylüyor: "Şiddetin önlenmesinde en büyük yaptırım gücü şüphesiz devletin elindedir. Bunun kaynağı da ceza sistemimizdir. Cezalarımız ne kadar ağır ve caydırıcı olursa ve şiddet toplum tarafından kınanan bir olay haline gelirse ve bunların sonucunda 'dışlanan erkekleri' görürsek bu kişiler bu davranışları gerçekleştirdiğinde nasıl cezalara maruz kalacaklarını, nasıl yargılanacaklarını bilirlerse o kadar caydırıcı olacaktır." AK Parti İstanbul Milletvekili Doç. Dr. E. Sare Aydın ise "Değişen dünya ile birlikte her ülke, şiddete yönelik yasalarla, uluslararası anlaşmalarla kadına bir koruma çerçevesi çizmeye çalışıyor. Fakat yasalarla mücadele bir noktaya kadar. Önemli olan kadının insan olduğunu, bir canlı olduğunu sürekli hatırlatmak. Toplumda kadına yönelik şiddet gösteren, saygısızlık eden, mobbing yapan kişileri bir nevi tehcir politikası uygulayarak, onlara karşı tavır almak" diyor. Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ise "Sivil toplum çalışmalarının dışında, ülkemizde 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddetin her türüne karşı en önemli güvencedir. Şiddetle mücadelede yasal düzenlemeler vazgeçilmez olmakla birlikte tek başına yeterli değil. Bunun yanında devlet, STK'lar, eğitimciler, aile ve kadın erkek tüm bireyler olarak ortak odak noktamız, kadına şiddetin önlenmesiyle ilgili neler yapılabileceği konusudur. Unutulmamalıdır ki şiddet bir insanlık suçudur" diyor.
EVRENSEL BİR SORUN, HER ÜLKEDE VE TOPLUMUN HER KESİMİNDE GÖRÜLÜYOR
Toplumlarda ya da insanlarda genel olarak kadına yönelik şiddet sorununun az gelişmiş ülkelerin meselesi olduğu algısı olsa da bu çok da doğru değil. İnönü Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Vehbi Bayhan "Kadına yönelik şiddet olgusu bütün ülkelerde ve her toplumda görülen evrensel bir sorun. Sadece az gelişmiş ülkelerde değil, gelişmiş ülkelerde de kadına yönelik şiddet yaşanıyor. ABD'de her 73 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor, her yıl 4 bin kadın dövülerek öldürülüyor. Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre, dünyadaki her üç kadından biri hayatında en az bir kez şiddete maruz kalıyor. 2014 yılında 28 AB ülkesinde 42 bin kadınla yapılan araştırma sonuçlarına göre de, her üç kadından biri 15 yaşından itibaren fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmış. Dolayısıyla sorun küresel. Ülkeden ülkeye farklılık gösterse de bütün ülkelerde kadına yönelik şiddet yaşanıyor" diyor.
HERKES TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMALI
Sosyolog ve psikologlar şiddetin öğrenilen bir davranış biçimi olduğu konusunda hemfikir. Hal böyleyse bu durum tersine çevrilebilir mi, yani şiddetsiz bir iletişim öğretilebilir mi? Prof. Bayhan "Önemli olan şiddetin en aza indirilmesi. Aile, okul, işyeri, medyada şiddet davranışlarının rol model olarak sunulmasının önüne geçilmeli. Herkes taşın altına elini koymalı. Önce ailede şiddetin önlenmesi gerekiyor. Erkek çocuklarını da yetiştiren anne olduğu için annelerin de çocuklarını insan haklarına ve kadın haklarına saygılı yetiştirmeleri önem taşıyor. Eğitimle davranış değiştirme, uzun bir süreci gerektirir. Ancak salt okul kurumu ile şiddetin önüne geçilemez. Aile, okul, bütün kurumlar ve medyanın şiddete karşı duyarlı bir ortam üretmesi önem taşıyor. Ceza yasalarının da uygulanması caydırıcılık açısından gereklidir" diyor.
DÜNYA DEĞİŞTİKÇE ŞİDDETİN TÜRÜ DE DEĞİŞİYOR
Kadın hakları ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi üzerine çalışmalarıyla tanınan AK Parti milletvekili Doç. Dr. E. Sare Aydın 25 Kasım'ın kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda yıllardan beri farkındalık uyandırmak için önemli olduğunu söylüyor. "Ama" diyor "Kadınlar sadece bir gün yaşanılan farkındalıkla değil, gerçekten 365 gün işyerinde, evde, sokakta, sosyal hayatta şiddetin her türlüsüyle birebir mücadele ediyor. Sadece bir gün değil, her gün farkındalık demek istiyorum. Çünkü şiddetin sonu gelene kadar son zamanlarda yaşadığımız elem veren olayları da düşününce her gün kadının insan olduğunu hatırlatmak gerekiyor." Doç. Dr. Aydın "Kadınlar her an, her dakika tetikteyse, bu korkuyu yaşıyorlarsa, bizler de sadece bir gün değil her an hatırlatacağız. Bu bizim toplumsal görevimiz olmalı. Düşünebiliyor musunuz dünyada her gün 137 kadın aile bireyleri tarafından öldürülüyor. Dünya değiştikçe kadına yönelik şiddetin türü de değişiyor. Avrupa'da her 10 kadından biri siber zorbalığa maruz kalıyor. Bunlar çok ciddi rakamlar" diyor.
RAKAMLARLA KADINA ŞİDDETİN TABLOSU
Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre dünya genelinde, her üç kadından biri hayatı boyunca en az bir kere şiddete maruz kalıyor. Yani, dünyada 736 milyon kadın şiddet mağduru. Bu veriler pandemi öncesine ait. Salgın sürecindeyse şiddet maalesef oldukça arttı.
BM verilerine göre her yıl aile içi fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalan 15- 49 yaş aralığındaki kadın sayısı.
Koronavirüs döneminde dünya genelinde kadına yönelik aile içi şiddet şikayetleri 5 kat arttı.
2020'de Türkiye'de öldürülen kadın sayısı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 2 Ocak 2021'de attığı tweetle 2017'de 353, 2018'de 279, 2019'da 336 ve 2020'de ise 266 kadın cinayetinin işlendiğini bildirdi.
AB Komisyonu'na göre Avrupa'da geçen yıl internet üzerinden çocukların istismar edildiğine dair 1 milyondan fazla şikayet alındı.
Dünya genelinde her gün aile fertlerinden biri tarafından öldürülen kadın sayısı.
Fransa'da 601 kadın öldürüldü
ABD'de 3 günde 3 kadın cinayeti
İngiltere'de pandemide zirve yaptı
Hollanda'da her 5 gençten 1'i mağdur
Tecavüz kültürü
İtalya'da kadınların yarısı kurban
Almanya'da 3 günde 1 kadın cinayeti
EN SON HABERLER
- 1 Kuruluş Osman’ın Ulcay’ı Ümit Kantarcılar’dan samimi açıklamalar! “Dizi ve sinema sektöründeki başarımız tesadüf değil”
- 2 Dünya çatışıyor ABD kazanıyor
- 3 Türklerin Lahey’deki hayatı: Gurbet, gözyaşı ve umut
- 4 Bu turun farkı kadınlar
- 5 Sessiz lüksün sembolü
- 6 Düşünceleriniz hayatınızı yönlendiriyor
- 7 Atalarının mirasını fotoğrafta yaşatıyor... Adıyamanlı kadınların kültürel mirası: Kofi
- 8 Osmanlı alimlerinin 150 yıllık kayıp hikayesi
- 9 Başkasına yardım derken kendini unutma
- 10 Moda, kadın sporcuların peşinde