Giriş Tarihi: 24.4.2022

Uzay paylaşımı başladı Hukuk uzaya da lazım

İnsanlık da şirketler de gözünü uzaya dikti. Şirketler kâr etmek, insanlık da yeni dünyalar için, atmosferin ötesine bakıyor. Çok yakın gelecekte uzay hayatımızın bir parçası olacak ama bu uzay nasıl paylaşılacak? Uzay Hukuku kitabını yazan Avukat Görkem Gökçe ile uzay maceramızı konuştuk

Hukukun üstünlüğü ilkesinin dünyanın her yerinde işlemediği bir gerçekken insanlık şimdilerde uzay hukukunu konuşuyor. Nasıl yani diyeceksiniz ama durum bu. Peki nedir bu uzay hukuku? Atmosferin ötesinde hukuksal işleyiş nasıl olacak bunun düzenlenmesi. Aslında 1967'de yapılan ülkeler arasında Dış Uzay Antlaşması'na göre uzay hiçbir devletin egemenliğine giremiyor ve uzayda bir yeri mülk edinmek mümkün değil. Ama son yıllardaki teknolojik gelişmeler insanlığın uzayda yaşamasını mümkün kılıyor. Bu gelişmeler eskisi gibi devletler eliyle yapılan araştırmalar sonucu yaşanmadı. Şirketler üzerinden yapılıyor. Dolayısıyla uzayın şirketler tarafından büyük ve kârlı bir yatırım alanı olarak görülmesi uzay ile ilgili yeni bir hukuki düzenleme tartışmasını beraberinde getiriyor.
İşte böyle bir dönemde Avukat Görkem Gökçe Uzay Hukuku adlı bir kitap yayımladı. Onikilevha Yayıncılık tarafından yayımlanan kitapta Gökçe, uzay hukuku tartışmalarına uzayda hukukun nasıl uygulanacağına dair öngörülerini anlatıyor.
Bir yerde hukuki bir düzenleme varsa orada çatışmalı olabilecek olaylar karşısında ilkeler belirlenmiş demektir. Uzay hukuku da bunun için çok tartışılıyor. Uzay günümüz dünyasının en önemli keşiflerinden. Avukat Görkem Gökçe "Coğrafi Keşifler gibi bir dönem yaşanacak" diyor. Dolayısıyla da bu dönemde çatışma çıkmasın diye bu tartışmalar yapılıyor.
Gökçe ile buluştuk ve uzayla hukuki ilişkimizi konuştuk.
- İnsanlık olarak daha Roma Hukuku'nu tüm dünyada uygulayamamışken nereden çıktı bu uzay hukuku?
- Haklısınız, gelişmiş hukuk sisteminin kaynağı Roma Hukuku ve oradan gelen hukuk sisteminin, insanlık olarak dünyanın her tarafında tam anlamıyla uygulandığı söylenemez. Gelişmiş ülkelerde daha iyi işlerken birçok ülkede hukuk sistemi beklenenin altında işliyor. Bunun için doğru söylüyorsunuz. Ama uzay hukuku da yine insanların ihtiyacından doğdu ve konuşulmaya başlandı.
- Nedir bu ihtiyaç?
- 2000'li yılların başından itibaren yaşanan teknolojik gelişmeler uzayda hukukun nasıl işlemesi gerektiğini gündeme getirdi. Çünkü yenilenebilir roketler sayesinde artık uzay yolculuğuna her insanın çıkabileceği görüldü. Kolonilerin kurulması, uzay turizmi, uzay madenciliği konuşuluyor. Artık insanın bir ayağı Mars'ta, bir ayağı Ay'da ya da dünyanın yörüngesinde kurulması düşünülen uzay istasyonlarında olabilecek. Dolayısıyla uzay artık hayatımızın bir parçası olmaya başladı. Eee insanın adım attığı yerde de hukuk konuşulmaya başlanır.
- 1967'de ülkeler arasında Dış Uzay Antlaşması imzalanıyor. Bu anlaşmaya göre uzay hiçbir devletin egemenlik alanına giremiyor ve uzayda mülk edinme de engelleniyor. Fakat bahsettiğiniz gelişmeler bu antlaşmanın ve kabul edilen bu ilkelerin gözden geçirilmesine neden oldu mu?
- Oldu. Yıllar önce ABD-Rusya arasındaki uzay yarışı başladığında insanlık ilk defa uzaya çıkıyor. Ama o yıllarda devletler, mesela bir özel girişimcinin uzaya gideceğini öngörememiş. Bunun için de birtakım ilkesel kararlar alınmış. Bu ilkesel kararların arkasında da biraz Soğuk Savaş yıllarında ABD ve Rusya bir de uzayı paylaşmak için birbirine girmesin kaygısı var. Ama son yıllarda uzay alanında yaşanan teknolojik gelişmeler devletler yerine özel girişimcilerin çabalarıyla ortaya çıktı. İnsanın uzaydaki macerasında özel girişimcilerin dönemi başladı. Bunun için bu anlaşmanın gözden geçirilmesi üzerine çalışmalar var. Tabii işin içine özel girişimci girince yaklaşımlar da farklılaşıyor. Artık günümüzde uzayın mülkleştirilmesi konuşuluyor.
- Peki ABD'de çıksa Ay'a ben bayrak dikmiştim. 1967'deki anlaşma da kadük oluyor. Artık Ay benim ülkemin bir parçası dese. Buna kim engel olacak?
- Ay Antlaşması var ve ABD buna taraf değil. Ama dediğiniz gibi Ay benim dese kim hayır diyebilir bilemiyorum. Ama Ay çok da hedefte değil. Asıl hedef Mars. Ve Mars'a insanlar koloni kurmaya başlayınca evet bu mevzular daha ateşli bir şekilde tartışılacak. Belki de uzay bir çatışma alanı olarak ortaya çıkacak.
- Uzay özel girişimciler eliyle mi paylaşılacak?
- Öyle görünüyor. Ama şöyle de bir durum var. ABD uzay yarışında önemli bir ülkeydi. Sonra uzay araştırmalarını özel girişimler eliyle yürütülmesinin önünü açtı, hatta teşvik etti. Bunun için uzayda bir ülkeler arası egemenlik tartışması olmaz diye düşünüyorum. Ama bu şirketlerin çoğu ABD menşeili. Sonuçta kazanç ABD'ye yazacak. İşte bu noktada uzaydaki mülkleşme tartışması ileride ciddi olarak yaşanacak. Çözüm de bir hukuk ilkeleri üzerinde uzlaşarak gelecek.
UZAY İÇİN İNSANLIK, SAVAŞI GÖZE ALMAZ
- Şimdi insanlık, ülkeler dünyayı paylaşma uğruna türlü savaşlara girdiler. Acaba uzay paylaşımı da bizi bir savaşa sürükler mi?
- Biliyorsunuz uzayda çok kıymetli madenler var. Bu madenler büyük bir ekonomik kaynak olarak görülüyor. 2010'da ABD'de uzay madenciliği üzerine şirketler kuruldu. Yine İngiltere'de da kurulan böyle şirketler var. Şunu söyleyebilirim. Adeta Coğrafi Keşifler gibi bir dönemi yaşayabiliriz. Ama bunun sonucunda savaş çıkar mı? Sanmıyorum. Şunu unutmamak lazım. Dünya'nın kaynakları sınırlıydı. Uzaydaki kaynaklar teknik olarak sınırsız. Çünkü uzay sınırsız. Zaten gözünü uzaya dikmiş ve bu alanda çalışma yapan 10-12 ülke var. Onlar kendi aralarında iş birliği içinde. Hatta dünyada karşı karşıya olsalar bile bu dünya meselelerini uzaya taşımıyorlar.
NİHAYETİNDE KAPİTALİST BİR SİSTEMDE YAŞIYORUZ
- Özel girişimciler nihayetinde uzayı bir yatırım alanı görüyor ama şunu da biliyoruz şirketlerin temel hedefleri kâr etmektir.
- Eskiden devletler eliyle uzay araştırmaları yürütülürken bu araştırmalar insanlığın yararı için yapılıyordu. Ama hiçbir şirketin amacı insanlığın yararını düşünmek değildir. Dediğiniz gibi şirketler kâr etmek amacıyla faaliyet gösterir. Covid-19 aşısı, insanlığa yararlı olmak için mi bulundu? Bir ihtiyaçtan kâr etmek için o faaliyete girdiler. Ha şirketlerin sosyal sorumluluk aldığı görülüyor. Ama nihayetinde kapitalist bir dünya düzeninde yaşıyoruz.
- Tamam özel girişimciler kâr amacıyla uzaya yatırım yapıyor. Peki kitapta var, Dünya'nın yörüngesinde 6 bin 300 ton uzay enkazı varmış. Bu gibi uzay enkazının sorumluluğu ne olacak?
- Şimdi uzay hukuku içerisinde bu mesele de var. BM eliyle bir ilke konulmuş. Hangi devlet uzaya bir cisim gönderdiyse o cismin enkazından da o devlet sorumlu deniyor. Bu ilke özel girişimciler için de geçerli olabilir. Ama uzaya gönderilen cisimleri denetleyen kurum var mı? Yok. Peki o cisimlerin nasıl enkaza sebep olduğu tespit ediliyor mu? Hayır. Dolayısıyla bu mesele nasıl halledilir belli değil. Ancak ciddi bir uzay kirliliği söz konusu olunca bu mesele gündeme gelir diye düşünüyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.