Beş duyuya hitap eden bir sergi

AKM'deki serginin küratörü de torunu Şeyma Kısakürek. Bu sergiyi hazırlarken nasıl bir kurgu oluşturduğunu şöyle anlatıyor: "İnteraktif sergilerde katılımcıların bazı tecrübeler edinmesi, bazı duygulara yönelmesini istiyoruz. İstediğimiz duyguyu da belirleyen seçtiğimiz şiir oluyor. Zindandan Mehmed'e Mektup şiirine hep bu zamana kadar üstadın cephesinden baktık. Ancak onun perde arkasını pek de sorgulamadık. Oysa Cinnet Mustatili eserinde, detaylı olarak aktardığı hatıraları ve hisleri var. Üzerinde bir parça düşündüğümüzde; kendisinin zindandan yazdığı bir ortamda, ailesi de ondan mahrum demektir. İşin bir de bu cephesi var. Üstad'ın bunca sene ölümle ve hapisle burun buruna yaşarken ortaya çıkardığı yüzlerce eseri var. Temel olarak bu his geçişlerini vermeyi hedefledik. Hiçbir gün çizgisinden ödün vermeyen büyük mütefekkir, arka planda ailesinden mahrum ne kadar çile çekmiştir, bunu hiç düşünmedik. Biz de bu sergiyle bir parça oraya dikkat çekmek istedik. Bu duygu akışını verebilmek için; ziyaretçilerimizi hapishaneye sokmayı düşündük. Bunu ekip arkadaşlarımızın gardiyan kostümü giymesiyle destekledik. Bir de o döneme ait gazeteci çocuğumuz var tabii. Elinde Necip Fazıl'ın hapse giriş haberini yazan bir gazeteyle bağırıyor. Kostümler, dekorlar, koku, müzik, hepsi bu deneyimi yaşatabilmek için tasarlandı. Olabildiğince dönemi yansıtmaya, olabildiğince şiire atıfta bulunmaya gayret ettik. Cinnet Mustatili'ndeki hapishane hatıralarını, elimizdeki eşyalarla ve belgelerle birleştirerek bir puzzle gibi bütüne ulaştık. İlk yaptığımız sergi Çile şiiri idi. O daha soyut bir şiirdi. Orada aktarmaya çalıştığımız buhran vardı. Burada hem hasret, hem çile bir arada. Bu seferki sergimizde dijitali de olabildiğince kullanarak, kültür hayatımıza yeni bir soluk getirme çabasını da artırmış olduk."