Avrupalı gözünü İstanbul’a çevirdi

Levon Kordonciyan, 145 yıldır smokin diken bir ailenin dördüncü kuşak temsilcisi... Kendini, "İstanbul'da doğdum, modanın kalbi Sultan Hamam'da yetiştim" diyerek tanımlıyor. Ünlülerin smokincisi olarak bilinse de dünyanın her yerinden müşterisi var. Biz de bu sebeple ona misafir oluyoruz. Son dönemde İstanbul'un yakaladığı turizm ivmesini bir de ondan dinleyelim istiyoruz. "Bizler terziler olarak ülkemizin elçileriyiz, döviz getirir yatırım yaptırırız. Buraya gelip takım elbise, smokin diktirirler. Özellikle kışın çok takım elbise çok dikerim ben. Müşterilerim bilirler yazın smokin mevsimi olduğunu, bu yüzden kışın gelirler. Rusya'dan Almanya'dan İtalya'dan... Ruslar smokin giymeye çok meraklılar. Randevu alıp sık sık gelmeye başladılar. İstanbul'a büyük ilgi var, çünkü modanın kalbi İtalya bile bitti artık, 100 Euro'ya takım satıyorlar. Ben buna markalaşma demem! Bilhassa Galataport'un açılmasıyla Avrupalı'nın gözü artık İstanbul'a çevrildi. Eğer bir el verilirse çıtayı daha da yükseltip modanın merkezini İstanbul yapabileceğimize inanıyorum. Ben isterim ki Harbiye'de 30-40 tane giyim mağazası olsun. Bütün ticareti buraya çekelim." Açılışıyla ses getiren Galataport'a kendisinin bir katkı yapmak istediğini söyleyen Kordonciyan, "Ben Galataport'a bir Atatürk sergimi bağışlamayı arzu ederim. Oradan İstanbul'a giriş yapan Avrupalı, Atatürk'ün giydiği kıyafetleri, tarzını, zarafetini görsün. O dönemin kumaşlarıyla yapılacak kalıcı bir sergi olabilir. Bu oradaki esnafa da faydalı olur. Sadece gemiyle gelen değil, İstanbul'u gezmeye gelen turistler de orada Atatürk sergisini gezsin, Galataport'ta daha çok zaman geçirsin" ifadelerini kullanıyor. Peki turistlerin tercihleri nasıl? "Onlar en çok keteni tercih eder. Bu konuda çok haklılar çünkü sağlıklı kumaş sizi hastalıklardan korur. Bu anlamda en iyi yünler İskoçya'dadır. İngiltere de İtalya da oradan alır. Ama neden bunu biz Türkiye'de üretmeyelim ki? Topraklarımız çok müsait."

ALMA, KİRALA YÖNTEMİNİ 2000'DEN ÖNCE BULDUM
Artan tüketim çılgınlığından bahsedince Levon Bey, söz isteyerek kendi mesleğinde yıllar önce ürettiği çözümü anlatıyor: "Bugünün meşhur lafı sürdürülebilirlik kavramını yıllar önce hayata geçirdim. 1997 yılında dört beyefendi İstiklal Caddesine, bize smokin kiralamaya geldi. O gün bir ışık yandı. Dükkanımızın vitrinine ışıklı bir tabela yaptırarak 'Smokin kiralanır' yazdım. İstiklal Caddesi o zaman arama motoru Google gibiydi. Yazıyı gören geldi. O günden bugüne tam yedi bin smokin yaptım. Birisi takım elbise diktirdiğin zaman hemen sahip olmak istiyor. Ben dört provayla dikerim. Bir Avrupalı geldiği zaman hemen teslim edemiyorum. Bu da turistler için İstanbul'a en az iki kez seyahat etmesi demek. Türk Turizme katkısı var yani." İşine eşinin katkısından bahsederken Levon Bey'in gözleri parlıyor: "Beni internet ortamına girmeye ikna eden eşim Alin Hanım'dır. Kendisi ekonomisttir. 'Senin de bu ortamında olman gerekiyor. Millet kebap yolluyor, sen de smokin yollayabilirsin' demesi üzerine 2005 yılında internete girdik. Zaten kadınlar bizim ailemizde annem olsun, kayınvalidem olsun hep erkeklerinin önünü açacak fikirler vermiştir. Kızım Nora da o yolda. Kendisi de doğru reklam kanallarını kurmam için bana önemli tavsiyelerde bulundu. Sayesinde internet siparişlerimin arttığını söyleyebilirim. Ben küçük büyük ayırmam, herkesin fikrine önem veririm." Peki kimseyi yetiştiriyor musunuz deyince Levon Bey'in bamteline basmış gibi oluyoruz: "Artık kimseyi yetiştiremiyoruz. Çırak benim, babam İskender Bey. Yerleri biz süpürürüz." Annesi Şuşan Hanım da söze girerek bitirici cümleyi kuruyor: "Beyefendiciğim, bir insan süpürgenin sapını sıkmadan, müşterinin elini sıkamaz."