Pazar 17.07.2022

Cesaretleriyle bir ülkenin kaderini değiştirdiler

Altı yıl önce, 15 Temmuz’da FETÖ’nün hain darbe girişimi, milletin kurşunlara siper olmasıyla engellendi. O gün İstanbul, Ankara ve yurdun birçok köşesinde darbeci askerlerle halk karşı karşıya geldi. Hainlerin elinde silahlar vardı. Halkın ise sadece cesareti ve iradesi... İşte o cesaret ve irade bir ülkenin kaderini değiştirdi

15 Temmuz Türkiye için milat tarihlerden biri. FETÖ'nün hain darbe girişiminin önlendiği, halkın ve milletin kendi iradesine sahip çıktığı gün. Türkiye'de darbe dönemlerinin bittiğinin düşünüldüğü bir zamanda bu alçak girişim hayata geçirildi. Halk sokaklara çıkarak hainlerin kullandığı tankların karşısına dikildi. Kolay değildi bu... Hainlerin elinde silahlar vardı. Halkın ise sadece cesareti ve iradesi... Kurşunlara karşı vücutlarıyla siper oldu insanlar... İstanbul'da Çengelköy, Saraçhane ve sonradan ismi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirilecek olan Boğaziçi Köprüsü darbeci askerlerle halkın karşı karşıya geldiği üç yerdi. Birçok insan burada iradesine sahip çıkmak uğruna şehit oldu. Pek çoğu da gazi... İstanbul Valiliği'nin desteğiyle, yönetmen Mesut Gengeç tarafından yaklaşık altı yılda çekilen Türkiye Aşkına-Geride Kalanlar belgeseli işte bu şehit ve gazilerin hikayelerini anlatıyor. Ülkesini, vatanını, iradesini korumak isteyen insanların, o gece yaşadıklarının izini sürüyor. Belgeselde özellikle Saraçhane, Çengelköy ve köprüde gazi olanlar yaşadıklarını anlatıyor ve bize bir destanı yeniden yaşatıyor...

ÇENGELKÖY
Ülkeyi hainlere bırakmak istemiyorduk

Üsküdar'da oturan Emre Şengün, hain darbe girişimini Çengelköy'deki garsonluk yaptığı Çınaraltı Kahvesi'nde karşıladı. Darbeciler etrafa ateş açmaya başlayınca duyduğu silah seslerinden bir tuhaflık olduğunu anladı. Hemen karakolun oraya gitti. Orada Çengelköy Muhtarı Can Cumhurcu'nun darbeci yüzbaşı ile konuştuğunu gördü. Darbeci komutan karakolu alacaklarını söylüyordu. Cumhurcu da ona karşı çıkıyordu. Emre uzaktan izliyordu onları. Halk birikmeye başlamıştı. Ortam gergindi. Darbeci yüzbaşı gözdağı vermek için havaya ateş açtı. İnsanlar askerlere sesleniyordu "Vatan evladısınız. Vatan evladı vatan evladına kurşun sıkmaz" diye. Yarım saat sonra artık darbeci askerler havaya değil halkın üzerine kurşunlar yağdırmaya başladı. Yaklaşık iki saat direndi Emre diğer insanlarla birlikte. Üzerlerine yağan kurşunlara rağmen yerlerinden ayrılmıyorlardı. Kimse birbirini tanımıyordu ama ortak amaç darbeye karşı çıkmak olunca yekvücut olmuşlardı. Herkes birbirini kolluyor, darbeci askerlerin üzerlerine açtıkları kurşunlara karşı adeta vücutlarını siper ediyorlardı. Durum anlaşılmıştı. "Hainlere bırakmadık istemiyorduk ülkeyi" diyerek oradaki ruh halini anlatıyordu daha sonra Emre. Bırakmadılar da... İlerleyen saatlerde Emre Şengün göğsünden vuruldu. Hastaneye götürüldü. Ameliyata alındı. İyi bir tedavi gördü. O günleri düşününce "İyi ki direnmişiz" diyor.

SARAÇHANE
Yine olsa yine giderim

15 Temmuz gecesinde, Ömer Dondurma henüz 13 yaşındaydı. Babasıyla Fatih'teki evlerine gelmişti ve ailecek yemek yiyorlardı. Televizyon izlerken birden kalkışma haberleri ekranda belirdi. "Darbe girişimi" diye altyazılar geçiyordu. Ömer, babası Çetin Dondurma'ya "Darbe nedir?" diye sordu. Çetin Bey de "Birtakım askerlerin yönetime el koyması" diye açıkladı. Bu durum Ömer'in aklına yatmadı. Neyin ne olduğunu kimsenin bilmediği saatlerdi. Sonra TV'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısını izlediler. Baba Çetin Dondurma, sokağa çıkıp bu hain kalkışmaya karşı direnme kararı verince Ömer de gelmek istedi. Babası direndi. Ömer babasına "Beni götürmezsen ölürüm baba" dedi. Babası da "Sürekli olarak arkamda duracaksın. Sana gelen bana gelsin" dedi ve birlikte evden çıktılar. Vatan Caddesi'ne gideceklerdi ama Saraçhane'de arbedenin olduğunu öğrenince yollarını değiştirdiler. Saraçhane'nin önünde darbeci askerlerle karşılaştılar. Bir komutan "Nişan al, ateş et" emri verince ortalık karıştı. Ömer ve babası, çatışmanın ortasında kaldı. İlk kurşun Ömer'ın arka cebindeki telefonuna gelmişti. Ama ikinci kurşunla bacağından vuruldu. Hemen birileri Ömer'i çatışma alanında uzaklaştırdı. Hastaneye götürdü. Telefonu parçalandığı için babasına ulaşamadı. Oradaki bir erkek, baba Çetin Dondurma'yı aradı. Baba Çetin Bey, Ömer'i kaybetmişti. Vurulduğunu hiç düşünmedi. Üzerlerine ateş açılınca oğlunun saklandığını düşünüp kalkışmaya direnmeye devam etti. Ömer'in yaralandığından kendisine gelen telefonla haberdar oldu. Çetin Dondurma kaygıyla hastaneye gitti. Oğlunun görünce ilk sorusu "Ömer iyi misin?" oldu. Ömer'in "İyiyim baba" demesiyle Çetin Bey rahat bir nefes aldı. Ömer Dondurma 15 Temmuz'un en küçük gazilerinden biriydi. Daha sonra direnmeye nasıl karar verildiği sorulunca "Vatan için çıktım sokağa. Vatan, millet sevgisi doğuştan geliyor. Bu yaşanan olaylar yine olsa yine giderim" diyerek cevap verecekti.

BİR KARDEŞ GAZİ, BİR KARDEŞ ŞEHİT OLDU

Volkan Esen de 15 Temmuz'da Çengelköy'de hain darbe girişimine direnenler arasındaydı. "Zıt karakterlere sahiptik" dediği abisi Gökhan Esen ile birlikte sokağa çıktılar. Evden çıkarken anneleri Gökhan'a baktı Gökhan "Anne 10 dakikaya geliriz" dedi ve aceleyle evden kardeşiyle çıktılar. Yolda enişteleriyle buluştular. İnsanların "'Çıkmayın, ateş açıyorlar" uyarılarına aldırış etmediler. Çengelköy'deki çatışma alanına gittiklerinin üzerinden çok vakit geçmeden Volkan, hain darbecilerin açtığı ateş sonucu vuruldu. Çevreden insanlar "Yaralı var, ateş etmeyin" diye bağırıyordu. Üç-beş dakika bu uyarılar devam etse de ateşin ardı arkası kesilmiyordu. Abisi Gökhan ve eniştesi hemen bir araba bulup Volkan'ı hastaneye götürecekti. Lakin Gökhan "Başka yaralılar da var. Onlara yardım edeceğim" diyerek çatışma alanında kaldı. Volkan Esen hastaneye yolundayken abisi Gökhan Eser diğer yaralılara yardım etmek isterken sırtından vuruldu. Kardeşinden 15 dakika sonra hastaneye getirilmiş olsa da kurtarılamadı ve şehit oldu. Hain darbecilere karşı vatan müdafaasında bir kardeş şehit diğeri ise gazi olmuştu.
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya:
Bu destanı, asla vazgeçmeyenler yazdı

Türkiye Aşkına-Geride Kalanlar belgeselinin galasına katılan İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, "15 Temmuz, milletimizin acıyla, gözyaşıyla, cesareti ve vatan aşkıyla yazdığı, uğruna çok büyük bedeller ödediği koskoca bir destandır. Bu destanı, vazgeçmeyenler ve gerisini asla düşünmeyenler yazmıştır. Bu destanı sizler yazdınız, Allah hepinizden razı olsun. 15 Temmuz'da, o ihanet gecesinde, bugüne kadar Türkiye'de emsali görülmemiş bir darbe girişimi yaşandı. Daha önceki hiçbir darbeyle kıyaslanmayacak bu girişim, Türk siyasi hayatının en büyük kırılma noktalarından biri olarak tarihe geçti. Milletimizin alın teriyle, vatanımızı korusun diye alınan silahlar, bir grup hain teröristçe milletimizin üzerlerine çevrildi ve ateş edildi. O karanlık gecede uçaklar, milletimizin üzerine bombalar yağdırdı, tanklar insanlarımızı ezdi. Gazi Meclisimiz, işgal döneminde bile uğramadığı ağır bir saldırıyla karşılaştı. Ancak, o ihanet gecesinde, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Halkın gücünden büyük güç tanımadım ben bugüne kadar' sözlerinden sonra, yüzbinlerce cesur yürek meydanlara koştu, milli iradesine sahip çıktı. Kimi, korkusuzca tankların önüne yattı. Kimi, üzerlerine yağan kurşunlara rağmen bir geri adım dahi atmadı. Ve hepsinin ellerinde, o hain darbecileri tir tir titreten tek bir şey vardı: Ay yıldızlı şanlı bayrağımız" dedi.
Babamla şampiyonluk turu atmak isterdim
Bugüne kadar çektiği önemli belgesellerle tanıdığımız yönetmen Mesut Gengeç, "2016'da başladım bu belgeseli çekmeye ve yaklaşık altı yıl sürdü. Şehit yakınları ve gazilerle konuştuk. İnsani bir perspektiften bakmak istedik. Bu bir hatırlatma belgeseli" diyor. Bağ Bozumu adlı kurma uzun metraj filme hazırlanan Mesut Gengeç, belgeselin yoğun bir emek ürünü olduğunu söylüyor. Belgeselin galasında Harbiye'de şehit olan Fahrettin Yavuz'un oğlu Mahmut'la karşılaşmış Gengeç: "Belgeseli izleyince duygulandı. Babası gibi o da Trabzonsporlu. 'Babamın Trabzonspor'un şampiyon olduğunu görmesini isterdim. Keşke onunla şampiyonluk turu atabileydim' dedi. O anı unutamayacağım."


15 TEMMUZ ŞEHİTLER KÖPRÜSÜ
Kurtarabildik mi vatanı?

Ayla Kasarcı ve Yasin Kasarcı köprüye çıkıp hain darbecilere karşı çıkan karı-kocaydı. Ayla Hanım kanser tedavisi görüyordu, o gün hastaneye gitmişti. Çok yorgundu. Yasin Bey ise halı sahadan yeni dönmüştü. Televizyon izlerlerken darbe girişiminden haberdar oldular. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla tereddüt etmeden sokağa çıktılar ve köprüye gittiler. Ayla Hanım yorgun olmasına rağmen bir cesaret, güç gelmişti ona. Köprüye çıkıp 10-15 dakika yürüdükten sonra Ayla Hanım kolunda şiddetli bir yanma hissetti, eşine dönüp "Yasin vuruldum" dedi. Yasin Bey tam eşine dönüp olayı anlamaya çalışırken bir kurşun da o yedi. Ayla Hanım kendi acısını unutup eşine yardım etmeye çalıştı. Araç bulmaya çalışıyordu. Ama araçlara da ateş açılıyordu. Yasin Bey buraya kadarmış diye düşünerek Kelime-i Şehadet getirdi. Yedi sekiz genç hemen bir arabayı durdurup önünde siper olarak Yasin Bey'i araca taşıdılar. Ayla Hanım arabaya bindiğinde, eşiyle birlikte bir başka yaralının daha olduğunu gördü. Hemen hastaneye gittiler. Hastaneye vardıklarında Yasin Bey'in nabzı atmıyordu. Hemen ameliyata alındı. Hastanedeki kargaşada Ayla Hanım Yasin Bey'i kaybetti. Bulamıyordu. Bir de morga bakması söylenince Ayla Hanım'ın dünyası başına yıkıldı. Çocuklarına ne söyleyeceğini düşündü. Morga gittiğinde bir savcı ile karşılaştı ve eşinin fotoğrafını gösterdi. Savcı "Eşin burada yok" dedi. Yasin Bey üç gün komada kaldı. Kendine geldiğinde Ayla Hanım'a sorduğu ilk soru "Ne oldu, vatanı kurtarabildik mi?" oldu. "Kurtardık" cevabı karşısında rahat bir nefes aldı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.