Giriş Tarihi: 18.06.2023

Babalar, çocuğunuzu alıp sinemaya koşun!

Bir baba-oğul ilişkisini, hüzünle mizahın kol kola girdiği bir üslupla anlatan Benim Babam Kahraman filminin başrol oyuncularından Ufuk Bayraktar’la, Babalar Günü’ne özel bir röportaj yaptık... Babalığın en ince meselelerinden, baba-oğul ilişkisinin sırlarına doğru açılan derin bir muhabbet çıktı ortaya...

Cuma günü vizyona giren Benim Babam Kahraman filminin başrol oyuncusu Ufuk Bayraktar ile Cihangir'deki kahvede buluşuyoruz. Merhabalaştık sonra sessizlik oldu, söze giremedim. Gözlerine bakmaya çalışıyorum ama telefonundan ayırmıyor bakışlarını. Bir süre sonra "Bir şey yer misin?" diyor. Mekanın çayı meşhur ama karnımın aç olduğunu nasıl anladı acaba. "Öğün atladım, aç kalmamam lazım. Bir tost fena olmaz" dedim. Tek eliyle tostu işaret ederken; "Hayırdır, neyiniz var?" diyor. Otoimmün bir rahatsızlığım olduğunu anlatınca her şey değişiyor. Onun da epilepsi bir arkadaşı olduğunu, atak geçirirken, inanmayalara karşı onu nasıl koruduğunu anlatıyor. Kullandığım ilaçları, atakların şiddetini öğrenmek istiyor. Tavsiyelerde bulunuyor. Anlıyorum ki, Ufuk Bayraktar bu dünyanın insanı değil. O tanımasa da karşısındakinin derdini dert edinen başka bir dünyanın insanı.
"Senaryo yazılırken çalışmaların içindeydim, baba olarak elbette çok farklı etkilendim" diyor hemen, "Bir baba evladı için neler yapabilir, ya da ne yapmaz ki... Filmde Can'ı oynayan Mehmet Emin Güney'i görür görmez, ağlamaya başladım. O kadar içine girmiş senaryonun. Çok benimsedim, hikayenin çok içindeyim. Allah kimseye böyle dert vermesin ama bir baba, evladı için neler yapmaz? Bu sorgulanamaz bile. Gerekirse tüm dünyayı karşısına alır. Kendi gücünün çok üstüne çıkar. Bilmediği güçlerini keşfeder. Çözüm için dünyanın en iyi doktoruna bir iki gün içinde ulaşırsın. Allah o gücü verir sana. Ama dediğim gibi, Allah kimseyi evladıyla imtihan etmesin" diye devam ediyor.
Ayrılırken sımsıkı sarılıp, "Arayı açmayalım" diyor. Ara sıra geldiğim bu kahveden ilk kez bu kadar rahat ayrılıyorum. Şimdi söz gerçek bir kahramanda.

Röportaj için elbette Cihangir'deyiz. Burası film, dizi, müzikle uğraşan insanların uğrak yeri. Filmi konuşmadan önce bir dönemin Beyoğlu Yeşilçam Kahvesiyle kıyasladığında nasıl benzerlikler/farklar görüyor Ufuk Bayraktar, oradan başlasak:
"Onlar bizden daha büyük fedakarlıklar yaptılar. Bugün biz karavanlardayız, özel yemekler geliyor; bugünkü konforumuz, onların ödediği bedeller sayesinde. Şimdi mesela Allah rahmet eylesin, Cüneyt Arkın ağabeyin kolu, bacağı kırılmış. İyi hazırlanacaksın, en iyi performansını sergileyeceksin. Başka yolu yok. Şimdi nasıl, 'Hadi olmadı bir daha çekelim, olmadı tekrar' falan... O zaman da işte Cüneyt Arkın, Sadri Alışık abiler gibilerin dönemi, efsane ulaşılmaz olarak duruyor orada. Sektör biraz şımardı sanırım. Ama bizim Benim Babam Bir Kahraman filmi Yeşilçam tarzı diyebiliriz. Her oyuncunun hayatında bir sorunu var. Ama hepsi, arkadaşları ve bir çocuk için bambaşka yönlerini, yeteneklerini ve güçlerini keşfediyorlar. Ben filmde çocuğum için tayt giydim, Kadir İnanır ağabey de etek giydi. Bir babanın evladı için yapmayacağı şey yoktur. Tüm babalara çağrım, çocuklarını alıp sinemaya koşsunlar. Evlatlarıyla sorunları olanlara bu film çok iyi gelecek. Ben oynadım diye demiyorum, başkası da oynasa 'Gidin izleyin, size iyi gelecek' derdim."

BABALIK DİKENLİ TAÇ GİYMEK GİBİDİR
"12 yaşında kızım, 14'ünde oğlum var. Bu baba az seviyor, şu baba az seviyor, ben böyle bir şeye inanmıyorum. Sevginin azı çoğu yoktur. Kimi baba bağırarak sevgisini gösterdiğini sanır, kimisi öteki türlü. Tüm babalar çocuklarını eşit sever. Ama onu gösterme tarzı, onun kapasitesiyle alakalıdır. Yoksa hiçbir anne babanın, çocuğunu az sevdiğini düşünmüyorum. Eğer ısrarla 'Ben çocuğumu çok seviyorum' diyorsan, o senin bencil tavrın. 'Çocuğuma çok kızıyorum!' Hayır sen aslında kendine kızıyorsun, ama bunu itiraf edemiyorsun. 'Babalık dikenli taç giymektir. Hem kralsındır, hem de dikenler batar kanlar gelir ağzına."
HAYAL GÜCÜM FAZLA GELİŞMİŞ
Hep ağır abi, arıza karakterleri başarıyla canlandırdı Bayraktar. Romantik komedi filmler için ne düşünüyor? "Bir komedi filminde oynadım. Güven Bana diye, Selçuk Aydemir'in çektiği absürt komedi. İnsan olmaya ramak kala vazgeçmiş birini canlandırdım. Komedi filminde oynamak eğlenceli imiş. Senaryoyu okuyunca o insanı hemen benimser, rolün sorununu kendi derdim gibi sahiplenirim. Bütün oynadığım roller hayatım olmaya başlıyor. Hayal gücüm fazla gelişmiş herhalde. Role kaptıran kişi olmuyorum, senaryodaki sorunlar gerçek hayatımda karşıma çıkmaya başlıyor."

ŞEHİT KIZINDAN ÇOK ÖZEL ÇİÇEK
"Sosyal medyaya çok bakmam. Geçenlerde bir mesaj gördüm. Siirt'ten bir şehit kızının mesajını gördüm. Beni çok seviyormuş. Ben de galaya davet ettim. Sanıyorum ki, İstanbul'da yaşıyor. Meğersem Siirt'ten kalkıp gelmiş. Güzel bir de çiçek yaptırmış, hayatımda aldığım en güzel çiçek. Dünyanın en güzel buketine değişmem. Bir de not. Öyle çiçekçilere falan yazdırmamış, kendi el yazısıyla yazmış. 'Beni unutmayıp nazik davetiniz için teşekkür ederim. İrem Güneş / Şehit Kızı.' Ertesi gün hemen Siirt'e dönecekmiş. Telefonunu aldım, buluştuk. Gezdik, yemek yedik. Ona dedim ki, 'Herkes babasını kahraman sanır. Gerçek kahramanlar, senin baban gibi canlarını vatan uğruna verenlerdir.' İlk filmimde rol vereceğim İrem'e. Ömür boyu hayatında olacağım. Yetim ne demek, şehit çocuğu ne demek? Asla haklarını ödeyemeyiz. Hepsini başımızın üstünde taşımalıyız."

BERKUN OYA
İLE ÇALIŞMAK İSTERİM
"Dijital sinema sektörü çok hızlı büyüdü, görmezden gelemezsiniz. Ama önemli olan senaryo. Bir de ben durmadan dizide filmlerde oynamayı tercih etmiyorum. Ama mesela Berkun Oya'dan bir proje gelse, mutlaka içinde olmak isterim. Neden? Çünkü seçkin ve seçici biri. İş olsun diye çalışmıyor, yaptığı işler, başta Bir Başkadır olmak da ortada işte."
ZEKİ AĞABEY BENİ MAÇA GÖTÜRMÜYOR
"Zeki Demirkubuz ağabey ile birkaç senedir çalışmadık. Benim okulumdur, üst düzey bir insan benim için. Hasta Beşiktaşlı bir yandan da. O gün Beşiktaş maçı kaybettiyse, sette yandık, eyvah. Mesela beni Beşiktaş maçına götürmez. 'Seni götürürsem, üçüncü gün davulu eline alırsın. Seni stattan çıkaramayız' dedi."
BEŞİKTAŞLIYIM AMA OĞLUM TRABZONSPORLU
"Ben Beşiktaş taraftarıyım. Oğlum Trabzonsporlu, geçen sezon son şampiyonluk maçına götürdüm. Kuzenim basketbolcu Göksenin Köksal çok iyi bir Galatasaraylı. Herkes bir tarafa yakıştırıyor. Ama Beşiktaş taraftarıyım çok şükür."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.