İstanbul'dan devler geçti

İstanbul Avrupa Kültür Başkenti 2010 ana sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Europa Race'e katılan dünyanın en iddialı açık deniz yelkencileri Atlantik Okyanusu'na doğru dün İstanbul'dan yelken bastılar. Yarışa beşer kişiden oluşan birbirinden iddialı altı ekip katılıyor. İstanbul-Nice-Barcelona-Brest etaplarında yapılacak ve Akdeniz, Atlantik ve Manş denizlerinde bir ay sürmesi beklenilen 4000 deniz millik büyük mücadelede IMOCA (International Monohull Class Association) sınıf birliğinin 60 feet (18.5 metre) uzunluğundaki Open 60 tekneleri kullanılıyor. Yarışa katılan ünlü kaptanlar arasında son Vendee Globe yarışının galibi, 25 bin millik rotayı 55 günde tamamlayan Michel Desjoyeaux da var. Desjoyeaux ve teknesi Foncia İstanbul'da büyük ilgi gören teknelerden biri oldu... Yarışa katılan Open 60 tipi yatların ortalama maliyetleri 3-4 milyon Avro arasında değişiyor ve hepsinin oldukça güçlü sponsorları var. İstanbul Europa Race, okyanus yarışları için özel dizayn edilen tekneleri Ege-Marmara ve Akdeniz'i de içine alan bir mücadelede bir araya getiriyor. Ege ve Akdeniz'deki trafik, seyir ve navigasyon koşullarının zorluğu göz önüne alınarak, tekneleri tek kişi yerine beşer kişilik ekipler kullanıyor. Bu büyük buluşmada İstanbul Avrupa Kültür Başkenti 2010'un bu konudaki kararlı sponsorluğu büyük etken oldu. Ayrıca Nice, Barcelona ve önemli Atlantik limanı Brest de büyük bir coşkuyla filoya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
İSTANBUL YARIŞI
28 Ağustos Cuma günü yapılan ve İstanbulluların dev yarış makinelerini yakından görme imkânını bulmalarının hedeflendiği gösteri yarışına ben de Fransızların ünlü skipper'i Kito de Pavant'ın kullandığı ve Groupe Bel'in Bel Tchiz Tour projesiyle desteklediği yatıyla katıldım. Daha önce iki kez katıldığı İstanbul Figaro yarışından tanıdığım Kito da ekibi de son derece sevimliydi. Okyanus yarışlarına göre dizayn edilen yatın pek çok farklılığı vardı. Özellikle de kendi ekseni etrafında dönebilen direği. Bu direğin en büyük özelliklerinden biri de tüm Group Bel çalışanlarının parmak izlerinin direğe işlenmiş olmasıydı. Güney Buz Denizi'nin dönüldüğü Vendee Globe yarışına bu tekneyle tek başına katılan yelkencilere saygım daha da arttı.