Pazar 15.11.2009
Son Güncelleme: Cumartesi 14.11.2009

Google'a soruyorum: Yoksa ben bir infomanyak mıyım?

İnternete giren cep telefonunuzdan kopamıyor, sürekli e-maillerinizi kontrol ediyor, bilgi almadan duramıyorsunuz. Twitter, facebook kontrolü yapmak alışkanlık olmuş. Evet, bir infomanyak olarak iletişim çağının mağdurları kulübüne hoş geldiniz!

Her ay elimden 30'a yakın dergi geçiyor. Sayısız kitap, gazete ve tabii internet. Her gün takip ettiğim site ve blog'ların sayısı, 300'ü çoktan aştı. Facebook, twitter ve Friendfeed de eklenince dizüstü bilgisayarım, uzvum gibi oldu. Son iki yıldır, iş de dahil olmak üzere onsuz bir yere gittiğimi hatırlamıyorum. İlk kez bu yaz, dört günlük bir Çeşme seyahatinde ayrılmak zorunda kaldık. Ama onda da yanımda bilgisayarın yaptığı her şeyi pekâlâ yapabilen telefonum vardı. Ama benim gibi çok kişi var etrafta. Siz ne durumdasınız peki? Trafikte seyir halindeyken SMS okuduğunuz oldu mu? Sinemada, iş görüşmesinde veya romantik bir yemekte de telefonunuzu kullanıyor musunuz? İnternet olmayan bir yerde tatil fikri size uzak, hatta rahatsız edici geliyor mu? Öyleyse aramıza hoş geldiniz. Bize, 'infomanyak' diyorlar. Biz, iletişim çağının mağdurları; bilgi bağımlılarıyız...
Televizyondan sonra en önemli buluş
İnfomani sözcüğü ilk kez 1980'lerde ortaya çıkmış. Dijital bilgi dozaşımına infornografi diyenler de var. Bilgi alma, verme ve paylaşmaya bağımlı olma hali yani. Onun e-mailini cevapla, iş arkadaşının SMS'ini yanıtla, domuz gribiyle ilgili son gelişmeleri RSS okuyucusundan paylaş, Friendfeed'de gündemle ilgili bir tartışmaya katıl, twitter'da okuduğun bir haberi yeniden tweet et, blog'una girilen yorumları oku... Bilgi kaynakları o kadar arttı, akış da öyle hızlandı ki, takip etmek neredeyse imkânsız hale geldi. Buradaki en büyük suçlu, smartphone'lar, yani akıllı telefonlar. BlackBerry ve iPhone gibi cihazlar sayesinde bilgiye ulaşmak için artık bilgisayar başına geçmemize gerek yok. ABD başkanının bile smartphone bağımlısı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Dünyadaki 4 milyar cep telefonu kullanıcısının yüzde 12'sinde bu telefonlardan var. Wall Street Journal, akıllı telefonlar için 'televizyondan sonra, insanların hayat tarzını değiştiren en önemli buluş' yorumunu yapıyor. Ve bu kullanıcıların yüzde 10'u da ekrandan kopmakta, 'offline' moduna geçmekte zorlanıyor. 'Online olmama' endişesi infomani mağdurlarında endişe yaratıyor. Allah esirgesin bir offline oldular mı kim bilir nelerden mahrum kalacak, ne bilgiler kaçıracaklar! Bilgi akışının yarattığı bağımlılığın yanı sıra bir de konsantrasyon problemi var. İnfomani mağdurları durmaksızın gelen e-posta ve SMS'leri de hemen yanıtlamadan duramıyor. Bu da zaman içinde önce zaman, sonra da konsantrasyon kaybına neden oluyor. Ortalama bir e-mail, dokuz dakika kaybettiriyormuş insana. 2005 yılında yapılan bir araştırmaya göre bu bölünmeler ve cevaplamaya hazır olma hali, ayrıca IQ seviyesinde de 10 puanlık bir düşüşe neden oluyormuş! Bilgi bağımlılığımızın topyekûn bilgi budalalığına dönüşmesi an meselesi, korkarım!
Not: Yazarımız Yaprak Aras Şahinbaş bu yazıyı yazarken 15 blog gezdi, dokuz kez maillerini kontrol etti, beş kez twitter'a, iki kez de Friendfeed'e girdi.
İnfomaniyle nasıl başa çıkılır?
Telefonun internet özelliğini günün belli saatlerinde kullanın
Spor yapın, dışarıda vakit geçirin
E-maillerinizi, acil bir durum yoksa belirli periyodlarla kontrol edin
Yapamıyorsanız, internete bağlanamayan bir telefona geçin. Veya en azından iş saatlerinde onu kullanın
Telefonunuza yeni uygulamalar indirmekten vazgeçin
İnternet paketinden çıkın; artan faturalar internet kullanımını azaltacaktır
Gereksiz e-mail göndermeyin. E-maillerinizi kolay okunmaları için kısa tutun
Mail kutunuzu mümkün mertebe boş tutumaya çalışın
TİMUR SIRT (SABAH gazetesi teknoloji editörü)

Her e-postaya acil muamelesi yapıyoruz
BlackBerry'lerin cep telefonlarına sürekli eposta gönderiyor olması bağımlılığı tetikliyor; her e-postaya acil durum muamelesi yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bir noktada iş hayatı özel hayata karışmaya başlıyor. Sürekli bilgi alma isteği bir nevi eve geldiğinizde TV açma isteği gibi, kaçış sendromu. Bu bağımlılık teknolojiyle çift taraflı, interaktif beslenen bir bağımlılık haline geliyor. O yüzden vazgeçmek daha zor.
MUZO BERBEROĞLU (Dinamo 103.8 Teknoloji Direktörü)
Elimde telefonla uyuyakalıyorum
Üye olduğum sayısız gruptan gelen mailleri, RSS okuyucumdaki 307 aboneliği aksatmadan okuyorum. Son 30 günde 10624 yazı okumuşum mesela. Twitter'da sayısız tweet okuyorum. Sabah kalkınca ilk iş telefonumdan gece kaçırdıklarımı yakalıyorum. Ardından yerli ve yabancı gazeteleri okuyorum. Yatağa yatınca da ya telefondan RSS okuyucumu ya da başucumda duran üç-dört kitaptan birini seçerek uyuyakalıyorum. Zaman zaman bilginin bu kadarı fazla mı diye soruyorum ama sünger gibi çekmeye devam ediyorum.
MEHMET AĞAOĞLU
(Etrafta ve undomondo blogları yazarı)

Stres ve suçluluk yaratıyor
Yıllardır duyduğumuz 'enformasyon çağı'ın günlük hayatımıza girmesiyle, önemli olanın bilgi değil insan dikkati olduğu ortaya çıktı. Etraf, her an dikkatimizi çekmeye çalışan kültürel ürün, fikir ve insanlarla dolu artık. Okunacak, görülecek, dinlenecek bu kadar fazla şey olması ve bunlara bir çırpıda ulaşabilmek insanı bilgioburluğuna sürüklüyor. Hepsine yetişmeye çalışıyoruz ama günler 48 saat olmadıkça imkânsız. Bu işin sonu da stres, suçluluk ve popüler kültür yüzünden asıl önemli şeyleri kaçırmak.
AYLİN SAYEK (İletişim danışmanı)
Arkadaşlarım yüzerken ben Google'dayım
Her sabah ilk iş maillerimi sonra da twitter ve RSS okuyucumu açıyorum. Yaz tatilim sırasında kumsalda arkadaşlarım yüzerken internete bağlanmak benim için çok olağan. Bilgileri hafızama hatırlama fırsatı vermeden google'lıyorum. Televizyon seyrederken veya bir sohbette, bilmediğim bir konu olursa ilk aklıma gelen çözüm internetten araştırmak.
SERDAR KUZULOĞLU (Radikal gazetesi Teknoloji editörü)
Akımları özetleyebilen kaynaklar önem kazanacak
İnternetin seçenek bolluğu bizi yüzlerce çeşitli bir açık büfe karşısındaki insana çevirdi. Akla gelen hemen her şeye neredeyse tek tıklamayla ulaşabilir hale gelince ilk başlarda insani bir zaafla ne bulursak saldırıyoruz. Yüzlerce blog, haber sitesi, Wikipedia makalesi, çizgi romanlar, dergiler, şarkılar, diziler, filmler derken neredeyse bir gün içinde bir ayda bile tüketemeyeceğimiz kadar içerik açıp okumamız, dinlememiz, izlememiz için birikip duruyor. Twitter, facebook, FriendFeed, e-postalar ve Gtalk trafiği de cabası. Bu arsızlık ve doymak bilmez iştah, bir süre sonra yerini dozu artan bir seçiciliğe bırakıyor. Bu sefer de daha az şeyi takip etmenin rahatlığıyla bir şeyleri kaçırıyor muyum endişesi doğuyor. Bu yüzden yakın gelecekte akımları takip edip hazmedilebilir, tüketilebilir bir şekilde özetleyecek kaynakların önem kazanacağını ve internetin çekim merkezleri olacağını düşünüyorum.
ÖZGÜR ALAZ (Pazarlama Trendleri Uzmanı)
Her gün en az 25 yeni şey öğrenmeliyim
Günde 300'den fazla blog okuyorum. Her gün 25 yeni şey öğrenmezsem kendimi başarısız hissedebilirim. Bilgi kanallarım gün içinde sürekli açık. Kağıt kâlemimi de yanımdan hiç eksik etmem.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.