Son Güncelleme: Cumartesi 05.12.2009
Denizdeki bayrağa karadan bakanlar
Yabancı bayraktan Türk bayrağına geçiş için tanınan süre kasım sonunda doldu. Son ana kadar belirsizliğini koruyan sürpriz vergi korkusu yat sahiplerini ürkütünce hedeflenen sayıya ulaşılamadı
Yürekler son anda ferahladı
Yukarda söylediğim gibi Denizcilik Müsteşarlığı ve tabii ki bağlı olduğu Ulaştırma Bakanlığı bütün bu engellerin aşılması için diğer bakanlıklar nezdinde büyük uğraş verdiler. Sonunda da bir yıl süre kısıtlaması kaldırıldı. Maliye Bakanlığı da bu işlemlerin bedelsiz ithalat sayılmaması gerektiği yönünde bir yazı verdi. 12 metreye kadar olan tekneler, gümrük rüsmu ödeyeceklerdi ama 12 metrenin üzerindekilerin (7 kuvvet havada denize çıkabilecek özellikte olduğunu belgelerse) gümrük için herhangi bir bedel ödemelerine gerek kalmayacaktı... Ancak bütün bu yürek rahatlatan ortam sağlandığında kasım ayının bitmesine 10 gün kalmıştı ve de bayram tatili yüzünden kimse kıpırdayamadı bile... Bütün yukarda özetlediğim olaylara baktıktan sonra sade bir vatandaşın şu soruyu sormaya hakkı var diye düşünüyorum: "Defalarca yapılan hazırlık toplantılarında neden Maliye uzmanları bu ödemeleri dile getirmedi, neden gümrükçüler gereken uyarıları yapmadı, neden diğer görevliler de dikkatli herhangi bir işadamının gösterdiği titizliği gösterip 'Karşımıza neler çıkabilir? diye bir araştırma yapmadı?.." Bana kalırsa bu sorunun cevabını bulmak bundan sonra yapılacak işlerin de aynı sıkıntılarla karşılaşmasını önler. Şimdi geldiğimiz durum şudur: Türk bayrağına geçmek isteyen pek çok tekne vardır. Yapılacak ilk iş sürenin en az altı ay daha uzatılması hatta tamamen kaldırılmasıdır. Ama bundan da önemlisi, önümüzdeki günlerde amatör denizciliğimizin gelişmesi için daha sağlıklı yeni adımlar atılmalıdır.
Avrupa'ya göre tekne sayımız komik
Sadece Avrupa'daki yat sayısına bakıldığında ülkemiz amatör denizciliğinin daha ne kadar yol kat etmesi gerektiği net olarak görülüyor. Fransa'da 66 kişiye bir tekne düşerken, Hollanda'da bu sayı 30 kişiye bir tekne... Bu oran Almanya'da 10 kişiye, İsveç'te ise inanılmaz bir sayıya düşüyor. O ülkede her yedi kişiden birinin kendi teknesi var. Türkiye'de ise 2 bin 700 kişiden bir kişinin yelkenli ya da motoru var.