Giriş Tarihi: 29.11.2009

Grip, Eminönü’ne olan ilgiyi artırdı

İstanbul'un tarihi yarımadası Eminönü, günlük insan trafiğinin en çok olduğu yerlerden. Baharatçıları, esnaf lokantaları, çiçek pazarı, evcil hayvan satıcılarıyla insanın başını dönüren Eminönü'nde gribe şifa arayanlar da var

Eminönü... İstanbul'un tarihi yarımadası... Günlük insan trafiğinin belki de en çok olduğu yer.... Az değil günde yaklaşık üç milyon insan geçiyor Eminönü'nden. Adalar'dan, Kadıköy'den, Harem'den gelen vapurların, raylı sistemin kesiştiği nokta... Belki de her gün pek çoğumuz Eminönü'nden geçiyor, buradan trene ya da vapura binip evlerimizin yolunu tutuyoruz. Peki ama kaçımız durup da Cumhuriyet'in ilk yıllarında İstanbul'un merkezi olan bu semti yaşıyoruz? Eski Yeşilçam filmlerinde mutlaka bir Eminönü sahnesi olurdu. Yeni Camii önünde, eski sebzemeyve halinin olduğu yerde, Mısır Çarşısı'nda ya da Sirkeci Garı'nda... Gitmeyenler bile aşinadır Mısır Çarşısı'na, Çiçek Pazarı'na, Yeni Cami önündeki kuşlara... Ama Eminönü son günlerde yine dizi ve filmlerin gözdesi olmaya devam ediyor. Öyle ki pek çok dizide karakterler rıhtımda balık-ekmek yerken karşımıza çıkıyor.
GÜVERCİNLERE YEM ATMAYI UNUTMAYIN
Eminönü denince akla ilk olarak Yeni Cami merdivenlerini mesken tutan güvercinler geliyor. Tüm araç ve insan kalabalığına, seyyar satıcıların gürültülerine rağmen burayı terk etmedi güvercinler. Üstelik yem atma geleneği de hâlâ devam ediyor. 50 kuruş karşılığında bir kap yem alıp güvercinlere atarak hatıra fotoğrafı çektirenler arasında yabancı turistler kadar yerliler de var. Nostaljik bir gün geçirmek için Eminönü gezinize güvercin besleyerek başlayabilirsiniz. Güvercinleri besleme işini bitirdikten sonra istikametimiz Mısır Çarşısı oluyor. Son günlerde Mısır Çarşısı'nın ziyaretçi sayısı iyiden iyiye artmış. Domuz gribi salgınına karşı doğadan medet umanlar, buradaki doğal bitki çaylarına yönelmiş. Zaten bütün baharatçı dükkânlarında grip için özel karışım çayları bulunuyor. Bağışıklık sistemini kuvvetlendiren karanfil, zencefil, ıhlamur, ekinezya, havlıcan gibi farklı bitkileri karıştırmışlar. Kilosu diğer çaylara oranla daha pahalı: 100 TL. Uzakdoğu'nun vazgeçilmez bitkisi zencefil de Mısır Çarşısı'nın en popüler bitkisi olmuş. Kilosu 25 TL'ye satılıyor ama grip çayından bile fazla talep görüyor. Mısır Çarşısı içinde aynı tarzda pek çok dükkân var. Hemen ilk gördüğünüz dükkâna girmeyin derim. Arada fiyat farkları olabiliyor. Baharat almak için Arifoğlu'nu tercih edebilirsiniz. Burada gül, yasemin gibi parfüm esansları da var. En çok gül yağı gidiyormuş. Üç gramı 25 TL. Hazır satılan yağlar arasında en popüler olanı ise çörekotu yağı imiş. Kayısı ve badem yağını ise daha çok kadınlar nemlendirici özelliklerinden dolayı alıyorlarmış. Çarşının en popüler ürünlerinden biri de deniz süngerleri ve kabak liftleri. Her ikisi de yok satıyor. Doğal deniz süngerlerinin gramı 2 TL. Bir tanesi yaklaşık 10 liraya geliyor. Süngerler yumuşacık ama kabak liftleri de bir o kadar sert. Kadınlar bunları selülitlerini yok etmek için alıyormuş.
PASTIRMADAN KUZU CİĞERE HER TÜR LEZZET VAR
Peynir, balık, et gibi ihtiyaçlarınız için çarşının hemen yanındaki Balıkçılar Caddesi'ne yönelmeniz gerekiyor. Boğaziçi Şarküteri peynirleriyle ünlü bir yer. Tam 38 farklı peynir var. Pizza yapmaya meraklıysanız özel Trabzon tel peynirini alın derim; mıhlama ve pizza gibi yiyeceklerde kullanılıyor. Kilosu da 10 TL. Burada sadece peynir çeşitleri yok. Ciğercilerin çokluğu da göze çarpıyor. Özellikle havalar soğuyunca sakatatlara ilgi artıyormuş. Beynin adedi 8 TL, paçanın 1.50 TL. Kuzu ciğerin kilosu ise 20 TL. Namlı ve Coşkun ise pastırma alabileceğiniz başlıca mekânlar. Namlı'da pastırmanın kilosu 56.80 TL.
UCUZ ALIŞVERİŞİN ADRESİ
Tahtakale'ye paralel sokaklarda irili ufaklı pek çok mağaza var. Hasırcılar Caddesi'nden düz ilerlerseniz mutfak araç gereçlerinden yılbaşı süslerine aradığınız her şeyi bulabilirsiniz. Sucuğunu evde kendi yapmak isteyenler için sucuk doldurma makinesi, salça makinesi, makarna makinesi hatta haşhaş çekme makinesi bile var. Yılbaşı süsleri de pek çok dükkâna gelmiş bile. Ay sonuna doğru ağaçlar, Noel babalar ve ışıklar da gelecekmiş.
KEBAP İÇİN YAĞLI PUL BİBER
Mısır Çarşısı'na gelip de kekik, sumak, pul biber gibi baharatlardan almamak olmaz. Dünyanın en pahalı baharatı safranı da burada bulabilirisiniz. Türk safranı adı altında kilosu 50 TL'ye satılan ucuz bir çeşidi de var. Evde çekip kullanmak isteyenler için taze karabiber, sumak, kimyon, zencefil, havlıcan, isot... Baharatçılarda yok yok. Pul biberin ise birden farklı çeşidi var. Yağlı pul biber genelde kebaplarda kullanılmak içinmiş. İçinde çekirdeği olduğu için daha acı oluyormuş. İpek pul biber ise yemeklerin üzerine dökmek içinmiş. Havalar soğuduğu için şu sıralar en çok sucukluk baharatlar satılıyormuş.
SÜLÜK BİLE SATIYORLAR
Eminönü Meydanı'nda Mısır Çarşısı'nın hemen yanında canlı hayvan satan yerler bulunuyor. Kedi, köpek, muhabbet kuşu, tavşan, oğlak, papağan, tavus kuşu, cüce keçi... Burada ne arasanız var. Hatta bidon içinde tanesi 1 TL'ye sülük bile satılıyor. Evcil hayvanlar için açıkta kiloyla mama da satılıyor. Etli, sebzeli, balıklı, pek çok çeşit mama var.
PEPİNO KAVUNLU KOKTEYLE BUYRUN
Hayvan satan yerlerin başında ve sonunda ise çiçek pazarı var. En son çocukken görmüştüm kudret narı bitkisini. Burada yıllar sonra tekrar karşıma çıktı. Tanesi 2.50 TL. Son günlerde pek çok kafe ve barda pepino kavunlu kokteyller dikkatimi çekiyordu. İşte o pepino kavununa da yine burada rastladım. Ufacık, mandalina kadar bir şey. Kilosu 10 TL. Çiçek pazarında bütün bitkilerin tohumlarını da bulabilirsiniz. Şu sıralar en çok lale soğanı ve nergis tohumu gidiyormuş. Evde yetiştirmek için de saksıda mandalina fidanları satılıyor.
HAVADA KAHVE KOKUSU VAR
Mısır Çarşısı'nda mutlaka yapmanız gerek şeylerden biri de Kuru Kahveci Mehmet Efendi'den kahve almak. Zaten sizin aklınıza gelmese de yürürken burnunuza gelen kahve kokusu sizi cezbetmeye yetiyor. Hasırcılar Caddesi'nin başında bulunan kahve dükkânının önünde genelde uzun bir kuyruk oluyor. Ama kısa sürede sıra size geliyor. Çünkü kahveler önceden 100 gram, 200 gram, yarım kilo ve bir kiloluk poşetlere konuyor. Kahvenin 50 gramı 1 TL. Kahvesini bakır cezvede pişirmek isteyenler için de aynı sokakta pek çok bakırcı var. Cezvelerin fiyatları 5-10 TL arasında değişiyor. Bakırcıya uğramışken ufacık sahanlardan almayı da ihmal etmeyin derim. Bunların fiyatları da 10 TL civarında.
NARLI MACUN GÖZDE
Mısır Çarşısı'nda uğramanız gereken yerlerden biri de Malatya Pazarı. Kuru ananas, mango, şeftali dilimleri, lokum çeşitleri, yabanmersini kurusu, tel kadayıf... Burada yok yok. Acı seviyorsanız, bezelye leblebi olarak geçen yeşil leblebiyi alın. Ağzınıza ilk attığınızda genzinizi yakıyor. Narlı, çilekli, sütlü macunlar da en çok satanlar arasında.
PANDELİ'DE İSTANBUL YEMEKLERİ
Buram buram tarih kokan bir yerde klasik İstanbul yemeklerini yemek isterseniz Mısır Çarşısı'nın Galata'ya bakan kapısından içeri girer girmez hemen solda kalan Pandeli'ye gitmenizi tavsiye ederim. Çarşı'nın üst katında kalan restoranın duvarlarını Yeni Cami inşaatından kalan mavi çiniler süslüyor. Restorandan içeri girince sağ tarafta odacıklar yer alıyor. Buradaki kafeslerle örtülü pencerelerin arkasından baktığınızda Eminönü Meydanı'nı görüyorsunuz. Dönemin cumhurbaşkanları, devlet adamları... pek çok ünlüyü ağırlamış bu restoran. Mönüde ise kılıçbalığından patlıcanlı böreğe, kuzu incikten beğendili kebaba pek çok seçenek var. Burada patlıcanlı böreği ve kuzu tandırı yemenizi şiddetle tavsiye ederim. Pandeli, Eminönü'nde içkili restoranlardan biri. "Ben ağır bir ortam istemem, hemen yiyip çıkayım," diyorsanız Saray Muhallebicisi'ne gidebilirsiniz. Burada öğlenleri sulu ev yemekleri mönüsü çıkıyor. Kısacası tipik Saray mönüsü dışında beğendili kebap, kaşarlı patlıcan, kuzu tandır gibi seçenekler de oluyor. Borsa Lokantası ve Konyalı da Eminönü'nde self servis yemeğinizi alıp hızlıca karnınızı doyurabileceğiniz yerler. Biraz daha şık atmosfer istiyorsanız Legacy Ottoman Hotel'in altıncı katındaki à la carte restorana uğrayın. Yine Mısır Çarşısı'nın içindeki Bab-ı Hayat ve Hamdi Restaurant da Eminönü'de kendinize mükellef sofra kurdurabileceğiniz yerlerden. Tatlı içinse Ali Muhiddin Hacı Bekir'e uğrayın derim. Paris'te küçük patisserie'lerde görmeye alışık olduğumuz portakalı çikolatalardan burada bulmanız mümkün.
BALIK-EKMEK MOLASI
Eminönü'nde dolaşırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Sürekli bir şeyler atıştırdığınız için karnınız da öyle kolay kolay acıkmıyor. Salatalık turşusu, pastırma, lokum... Mısır Çarşısı'nda dolaşırken neredeyse her dükkândan bir şeyler tatmak âdet haline gelmiş. Ama yorgunluk arkasından mükellef bir yemeğe de kimse hayır demez. Bana sorarsanız Eminönü'nde yenmesi gereken şeylerin başında balık-ekmek geliyor. 1950'li yıllarda Belediye Zabıtası'nın kurulmasıyla İstanbul sokaklarında hummalı bir kovalamaca yaşandı. Yıllarca seyyar satıcılar kaçtı, zabıtalar kovaladı. Bu kovalamacanın dışında kalan tek esnaf erbabı ise Eminönü rıhtımındaki balıkekmekçilerdi. Buradan alıp yediğiniz balık-ekmeğin lezzetini başka yerde bulmanız zor. Teknelerde kocaman ızgaralar üzerinde pişen ve soğan, yeşillik, limonsuyu ve tuzla lezzetine lezzet katılan ekmek arası uskumrunun fiyatı ise 4 TL.
KÜLTÜREL YAPILAR CENNETİ
Tarihi bir semtte gezinirken tarihi mekânları es geçmek olmaz. Meydandaki Yeni Cami görkemli yapısıyla görülmesi gereken yerler arasında. Yapımına 1597 yılında başlanmış. Ama araya problemler girince ancak 1663'te tamamlanabilmiş. Eminönü'ndeki bir başka önemli yapı ise Rüstem Paşa Cami. Mimar Sinan'a yaptırılan caminin kubbe eteklerine kadar her yeri çinilerle kaplı. Posta işlerinin ilk yürütüldüğü bina olan Büyük Postane binası da gezebileceğiniz bir başka önemli yapı. Binanın bir kısmında da PTT Müzesi var. Pazarları kapalı olan bu müzeyi gezip Türk posta işlerinin dünden bugüne gelişimine şahit olabilirsiniz. II. Abdülhamit'in fermanıyla yapılan Sirkeci Garı'nın içinde de bir Demiryolları Müzesi var. Pazar hariç her gün açık olan müzede Sirkeci Garı'nın bekleme odasını ısıtmak için kullanılmış çini soba gibi eşyalar sergileniyor.
FİLİBE KÖFTESİNİN TADINA BAKMADAN OLMAZ
Eminönü'nün en meşhur lezzeti hiç kuşkusuz Filibe köftesi. Ankara Caddesi üzerindeki ufacık bir dükkândayız... İçerisi salaş. Alt katta üç, üst katta altı masa var. Ama bu ufacık dükkânın müdavimleri arasında kimler yok ki! Aziz Yıldırım, Yılmaz Erdoğan, Ediz Hun, Murat Karayalçın ve daha pek çok ünlüye her an bu ufacık dükkânda rastlayabilirsiniz. Köftenin sırrı hiç ekmek kullanılmamasında ve çok iyi yoğrulmasında gizliymiş. Yanına bir de piyaz ve ayran, sizden daha keyiflisi olamaz. Yolunuz Eminönü'ne düşerse mutlaka Filibe Köftecisi'ne uğrayın derim. Üstelik elinizi de çabuk tutmanız gerekiyor. Çünkü günlük yoğrulan köfteler akşama kalmıyor, saat dört-beş gibi bitiyor. Bu arada ızgarada nar gibi pişen köftenin porsiyonu 7, piyazınki ise 3 TL.
HAYDİ BOĞAZ TURUNA
Eminönü'nde Galata Köprüsü'nün yanından her gün Boğaz turu yapan tekneler kalkıyor. Bu tekneler yalıların önünden geçerek iki saatlik bir tur yapıyor ve fiyatı 9 TL. Teknede yemek yok ama çay içip Boğaz havası almak istiyorsanız bundan daha iyisi olamaz.
GRİBE MISIR ÇARŞISI'NDA ŞİFA ARAYANLAR
Şu günlerde Mısır Çarşısı, domuz gribine şifa arayanlarla dolup taşıyor. Bitkilerden medet umanlar baharat stantlarının önünde kuyruk oluşturuyor. Herkesten de aynı sesler yükseliyor: "Zencefil mi havlıcan mı yoksa ekinezya mı, gribe en çok hangisi iyi geliyor?" Grip maskeleri de unutulamamış. Çarşıda gezerken sık sık grip maskeleri gözümüze çarpıyor.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.